Gomersall, ''Uzmanlık alanlarımızdan birisi de hafif ve hızlı raylı sistemler. Bu konuda üç temel ürün grubumuz var. İlki, şehirlerarası yolculuk için tasarlanan, hızı 225 kilometreye çıkan trenler. İkincisi ise, şehir içinde kullanılan 140-160 kilometre hıza çıkabilen metro sistemlerinde de kullanılabilecek hafif raylı araçlar. Üçüncü ürünümüz de hafif tekli ray ismini verdiğimiz (havaray) adını verdiğimiz araçlar'' dedi.
Gomersall, Türkiye'de büyük şehirlerdeki toplu taşıma sıkıntılarının farkında olduğunu belirterek, ''Asya ülkelerinde bu sistemlerin uygulandığını görüyoruz, özellikle Singapur'da. Bu sistemlerin kalabalık şehirlerde son derece hızlı ve ekonomik çözümler oluşturduğunu görüyoruz. Türkiye pazarını yakından izliyoruz, Hitachi olarak şirketler ve yerel yönetimlerle raylı çözümlerimizin uygulanması için görüşmeye hazırız'' dedi.
Gomersall, şözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu ana kadar Türkiye pazarının inceledik ve pazar değerlendirmesi yaptık. Ama Türkiye'de kesinlike somut elle tutulabilir bir şekilde ilerlemek istediğim projelerden birisi yüksek hızlı raylı sistemler.
Japonya'yı ziyaret edenler mermi tren adı verilen yüksek hızlı trenle seyahat etmişlerdir. Hitachi, esasında bu treni inşa eden ve teknolojisini kuran şirketlerden birisi. Biz bu teknolojiyi alarak İngiltere'deki trenlerde kullandık. İngiltere'de yakın zamanda tamamlayacağımız bir anlaşma neticesinde tren ve vagon üretimi yapacağız. Avrupa'da üretilecek trenler için gerekecek parçaların satın alımında Türkiye'deki üretici firmalardan yararlanmak istiyoruz. Türkiye de ilgisini hızlı tren sistemlerinin yapılmasına çevirdiği için bizim için Türkiye ilginç bir pazar haline geliyor.''
-''Linyit santralleri ile ilgileniyoruz''
Hitachi'nin mühendislik gücünün Türk şirketlerinin deneyimleri ile birleştirmek istediklerini belirten Gommersall, ''Türkiye'de özellikle bu konuya (linyit kömürüne dayalı santrallerin kurulması) bir ilgili olduğunu biliyorum. Bu anlamda Türkiye'deki şirketlerle ve hükümet düzeyinde görüşmelerimiz devam ediyor'' dedi.
Gomersall, ''Türkiye'de geçmişte büyük santraller inşa ettik ve çalışmalarımızın sonuncundan son derece memnun kaldık. Türkiye'de kömür santrallerinin kurulumuna devam etmeyi ve bu santrallerde kullanılacak büyük jenaratör ve kazanların üretimini yapmayı planlıyoruz'' dedi.
Güney Afrika'da 800 megawatt ve Hollanda Rotterdam'da 790 megawatt kapasiteye sahip iki santralin yapımına devam ettiklerini belirten Gomersal, ''Türkiye'deki inşaat firmaları ile işbirliği içerisine girerek bu tür enerji santrallerini Türk firmaları ile birlikte gerçekleştirmek istiyoruz. Öte yandan Türkiye'de şu anda işbirliği içerisinde olduğumuz ve incelemekte olduğumuz bir kaç paralel yürüyen proje var. Kısa vadede amacımız Türkiye'de en yüksek verimlilikle çalışan santrali kurmak'' diye konuştu.
Gomersall, Türkiye'nin Avrupa ve Asya pazarları için ürün tedarik zincirinin önemli bir halkası haline gelebileceğini belirterek, ''Biz Türkiye'yi hem Avrupa hem de dünya çapında birçok malzemeyi satın alabileceğimiz bir ülke kaynağı olarak görmekteyiz. Türkiye özellikle metal ağırlıklı olan ürünlerin satın alınması için kaynak olarak gördüğümüz bir ülke. Türkiye'deki ofislerimizden birinin ana görevi Türkiye'den yapılacak satın almalar konusunda çalışmak olacak'' dedi.
Türkiye ekonomisinin artan gücünü vurgulayan Gomersall, ''Türkiye'nin sadece stratejik konumunun değil, aynı zamandan ekonomik istikrarı ve potansiyelinin umut verici olduğuna inanıyorum. Hitachi olarak bizim büyümemiz için en önemli merkezlerden birisi Türkiye'' dedi.
Hitachi firmasının 100 yıllık bir geçmişi olduğunu belirten Gomersall, ''Son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde arttırmaya başladık. Bundan sonraki küresel gelişimimiz ile ilgili bizim için en önemli olacak 11 bölgenin içerisinde Türkiye de var. Türkiye bizim için bu anlamda tamamıyla merkezi bir strateji alanı konumundadır. Hitachi, Türkiye'de zaten 30 yıldır faaliyetlerini sürdürüyor. Fakat artık Türkiye'deki işlerimizi yeni bir seviyeye yükseltme zamanının geldiğini düşünüyoruz'' ifadelerini kullandı.
Gommersall sözlerine şöyle devam etti:
''Türkiye'yi özellikle bir odak noktası olarak seçmemizin bazı özel nedenleri var. Türkiye'yi odak noktası seçmemizde, Türkiye'nin büyük ve genç nüfusu, son yıllarda Türkiye ekonomisinin kazandığını hızlı büyüme ivmesi, iş ortamındaki istikrar ve Türkiye'nin bölgedeki artan stratejik öneminin rolü büyük. Türkiye'ye daha fazla odaklanarak Avrupa Birliği'ne olan ihracatımızın seviyesini artırabiliriz. Aynı zamanda Türkiye'deki firmalarla, ortaklık kurarak, Uzakdoğu'da ve Ortadoğu'daki bölgelerde etkinliğimizi artırabileceğimizi düşünüyoruz. Türkiye'nin son derece kuvvetli bir endüstriyel temeli var.''
LOJİPORT