Japonyada deprem oldu, tsunami dalgarı, karayı bastı ve son olarak nükleer santral patladı.
Yerli ve yabancı haber kanallarını ve internet sayfalarını takip ediyorum. Halkın panik halde olmadığını ve kurtarma işlemlerinin kontrolsüz yapılmadığını gözlemledim.
Japonyada bu tür doğal afetlere karşı eğitim, ilkokul öncesinde başlıyormuş ve deprem ile ilgili sınav yapılıyormuş. Başta çocuklar olmak üzere herkes, düzenli tatbikatlara (deprem riski yüksek bölgelerde senede 3 kere) katılıyormuş. Bu tür felaketlerde ne yapılması gerektiği, televizyonlarda ve radyolarda düzenli yayınlanıyormuş. Herkese ilk yardım bilgileri veriliyormuş. Bu tür durumlarda ne yapılması gerektiğine dair talimatlar (cep telefon kullanımı, sokaklara çıkılmaması, her bireyin yapması gerekenler, her bireyin en yakın toplanma yerinde kendisine 1 veya 2 gün yetecek temel ihtiyaç malzemelerini temin etmesi vs) varmış ve bunlara uyulması kesinlikle şartmış. Olası bu tür durumlarda kolay tamir edilmesi için elektrik ve iletişim kabloları, toprak altına alınmadan direkler üzerinde gidiyormuş.
17 Ağustosta Yalovada gönüllü olarak çalışırken kargaşayı görmüştüm. Dağıtılamadan küflenen ekmek yığınları ve yardım için orada olan ama ne yapacağını bilemeyen yüzlerce gönüllüyü gördüm.
Japonlar, bunu niçin yapıyor? Riskleri yönetmek için yapıyorlar. Amaç, olay olmadan önce önleyebilmek ve önleyemiyorsan olumsuz etkileri, asgari seviyeye indirmektir.
Kobe depremi, 1995te oldu. Gemi acentesinde part time çalışıyordum. Acenteliğini yaptığımız bir Japon armatöründen operasyonların durduğunu bildiren telex geldi. İki gün sonra ise operasyonların başladığını ve yeni durumda ne yapılması gerektiğine dair ikinci telex geldi.
Japonyadaki yeni deprem olunca tekrar hatırladım. O zaman pek önem vermemiş ve adamlar disiplinli, atom bombasından 18 yıl sonra olimpiyatları (1964 Tokyo) yapan bunu da yapar gibi geyik muhabbeti yapmıştık. Zaman geçti. Risk Yönetimi ve Operasyonel Risk Yönetiminde eğitimlerimde örnek olarak göstermeye başladım.
Bir arkadaşım anlattı. Oğlu, SBS sınavlarında iyi dereceler alan ünlü bir okulda okuyormuş. Bir akşam oğlunun trafik dersi için okuldan verilen sınav sorularını ezberlemeye çalıştığını görmüş. Arkadaşım ertesi gün okula gitmiş ve matematik bilmediği için ölen yok ama trafik bilgisini ve kültürünü almayanlara ilerleyen yaşlarda neler olduğu gayet açıktır diye şikayet etmiş.
Defne Joy Fosterin arkadaşının doktor bulmak için yaptığı uğraşları gösteren kamera kayıtları, internetten yayınlamıştı. Eğitimli ve gazeteci olan arkadaşı, panik içinde koşturuyordu. Rahatsız olan kişiyi yalnız bırakmaması gerektiğini bilmiyor muydu? Belki bir kere eğitim almış olabilir ama tatbikat yapmadığına eminin.
Çalışanlarınız, depremde depoda ne yapması gerektiğini (Kriz yönetimi) biliyor mu? Şirketiniz, depremde hasar gören ve hizmet veremeyecek durumda olan deponuz ile ilgili ne yapması gerektiğini biliyor mu? İşiniz duracak mı? Dağıtımlar olmayacak mı? (işin sürdürülmesi)
Bu örnekleri, diğer doğal afetler ve yangın gibi durumlar için çoğaltmak mümkündür.
Operasyonel Risk; tehlikenin, şirketin operasyonel, organizasyonel, yönetim zayıflıklarından (açıklıklardan) faydalanarak şirketin kıymetlerine, varlıklarına ve değerlerine zarar verme ihtimalidir. Şirketiniz, Şirketiniz; doğal afetler ve salgın hastalıklar ile birlikte operasyonel riskleri yönetebiliyor mu?
Japonyadaki bu felaketin risk yönetiminin ve halkın eğitilmesi ile birlikte düzenli tatbikatlar yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatmıştır diye umut ediyorum.
Japonyadaki felaketin diğer bir etkisi de Japonya ve dolayısıyla da dünya ticareti üzerinde olabilir. Tüketici elektroniği ve diğer teknolojik aletlerde kullanılan önemli parçalar, otomobil ve otomobil yedek parça ve demir çelik gibi ürünlerde önemli pazar payı olan Japonyada üretim ve özellikle lojistik hareketler de etkilenmiştir.
Bugün böyle diyoruz ama Kobe ile ilgili örneğimde olduğu gibi iki gün sonra Japonların üretime ve mal sevk etmeye başladığını duyarsak şaşırmayalım.
Eminin, daha önce hazırladıkları risk yönetimi ve iş sürdürülebilirliği senaryoları üzerinde çalışıyorlar ve son ince ayarları yapıyorlardır.
Biz (vatandaş ve birey olarak) hazır mıyız?
Deprem anında ne yapmamız gerektiğini biliyor muyuz?
İlk yardımı biliyor muyuz? Bilmek yetmiyor.
Uygulama ve pratik yapma şansımız oluyor mu?
Yoksa sivil savunmacı, asker, itfaiye, sağlık gibi sadece bu işi bilen kişilerin katıldığı senaryoları, televizyonda izlemekle mi yetiniyoruz?
Bazı bilgiler için Hürriyet gazetesine teşekkür ederim.
Saygılarımla,