Japonya'daki depremin dünya deniz taşımacılığındaki etkileri

ÖZET;11 Mart 2011 Cuma Günü Japonya'nın Kuzey Doğu sahillerinde görülen 8.9 şiddetindeki deprem , bunu takip eden 23 metre dalga yüksekliğindeki tsunami...

ÖZET;11 Mart 2011 Cuma Günü Japonya'nın Kuzey Doğu sahillerinde görülen 8.9 şiddetindeki deprem , bunu takip eden 23 metre dalga yüksekliğindeki tsunami ve Fukushima-Dai-ichi nükleer terminalindeki patlama ,kısa vadede Japonya'nın ve çok büyük olmasa da Doğu Asya Ülkelerinin ekonomilerinde ve Dünya Ticaretinde olumsuz etkilenmeler yaratmış olup bu etki 2011 yılının ortasından itibaren ve özellikle orta ve uzun vadede Japonya'da ki yeniden inşa hamlesi ve ham madde ithalatındaki patlama ile olumlu yöne dönecek buda deniz ticaret sektörünün bir çok segmentin de,fakat özellikle kuru dökme yük piyasası ve tanker piyasasında büyük talep artışları ve navlun yükselmelerine neden olacaktır.

1-GİRİŞ;11 Mart 2001 de Japonya'da görülen 8.9 büyüklüğündeki deprem ve bunu takip eden Tsunami Japonya da ve son 140 yılda dünyada görülen en büyük deprem olarak kayda geçmiştir.Bu İkinci Dünya Savaşından beri Japonya'nın karşılaştığı en büyük felakettir.Japonya'nın ana adası 2.5 metre kaymış ve Dünya Ekseni 10 cm eğilmiştir.Üstelik de bu 5.4  Trillion USD GDP si ile Dünyanın 3 ün cü büyük ekonomisi  ve sanayi malları üretiminin 2010 de %25 arttığı ve son 3 yılda ilk defa bu artışın görüldüğü dönemde olmuştur.Bu ülkede faiz oranları ise uzun yıllar ''0''a yakın bir seviyede seyir etmiştir.

Japon ekonomisi 2008 global krizinden etkilenmiş resesyona girmiş,ancak bu krizi kısa sürede atlatarak 2010'da %3.5 lük büyüme hızına ulaşmıştır.Otomotiv,elektronik ve çelik sanayinde çok önemli bir konumu olan bu ülkenin ihracatı ,araba,iş makineleri,makine,elektronik eşya , non ferro metal bazlı ürünler(bakır ,alüminyum vb) ve  mamul maddelerden oluşmaktadır.Aynı zamanda da dünyanın en önemli ithalatçılarından biridir.Bilindiği üzere Dünya Ticaretinin %90-95 i ton olarak deniz yolu ile taşınmakta ,bunun da yaklaşık %38-40 nı kuru dökme yükler teşkil etmektedir.Kuru Dökme yüklerin ise yaklaşık %65 ini Kömür ve Demir Cevheri oluşturmakta bununda %62 si Uzak Doğudaki 3 ülkeye (Çin ,Güney Kore,Japonya)gitmektedir. Dünya kömür ithalatının %38 ide Japonya ya ait olmaktadır(2004).(Bu oranlar yıllar itibari ile farklılıklar gösterse de,burada göstermek istediğimiz büyüklüğü pek etkilememektedir.)

2011 yılında Japonya'nın kömür ithali 131.4 Milyon ton olmuştur.2010 da ise bu rakam 6.1 Milyon ton daha düşük olarak gerçekleşmiştir.

Doğal kaynaklar bakımından son derece fakir olan bu ülke önemli bir ithalatçı ülke konumundadır. Kömür,Demir cevheri,diğer cevherler,bakır,lng,lpg,ham petrol,petrol müştakları, tahıl  ve diğer ham maddeler ithalatı bakımından Japonya  dünya deniz ticaretinde anahtar rol oynayan belli başlı ülkeler arasında yer almakta hatta ,bazı mallar bakımından öncülük yapmaktadır.

Bilindiği üzere bu tip mallar ise Panamax,Cape Sıze lar ile  bazı Japon limanlarının ölçüleri bakımından ise Handy Max /Supra Max lar ile taşınmaktadır.Yine Japonya,sıvı dökme yük piyasası ,kimyeviler, Lng ve Lpg piyasası içinde talep yaratan önemli bir ülke konumundadır.Japonya dünyanın 3 büyük tüketim malları ithalatçısıdır.

Mamul maddeler  ihracatı ise konteyner ticareti ,araba taşıyıcılar ,neo bulk piyasası(çelik yükleri için)yaratılan talebin önemli bir kaynağını oluşturmaktadır.Bu gerçeklerin ışığı altında ve ilaveten bu navlun piyasalarına Frigorofik gemiler,Cruısıng Gemileri vb katarsak Japonya'nın Deniz Ticaret Piyasası için USA ve Çin den sonra hem ithalat hemde ihraç mallarının taşınması bakımından yarattığı potansiyelin büyüklüğü  izahtan vareste olacaktır.

Bütün bunların dışında Japonya Dünya nın ikinci büyük ekonomisi Çin ve Güney Kore içinde bazı mallar bakımından önemli bir ithalat yapılan ülke konumundadır.Bu ülkedeki üretim düşüklüğü doğal olarak söz konusu bu ülkeleri ve benzer konumdaki diğer ülkeleri de  etkileyecektir.*

*Nitekim de öyle olmuştur,deprem sonrası,Japonya'dan ithalat yapan gerek Maden Şirketleri bakımından(Brezilya'nın İkinci büyük demir cevheri üreticisi Rio Tınto Maden Şirketi yetkilisi stoklarının tehlike arz edecek noktaya geldiğini beyan etmiştir)gerekse elektronik şirketleri bakımından  yedek parça ve equipman eksikliği ciddi kriz yaratmış ,fiyatlarda yükselmeye başlamıştır..

Arz azaltması nedeni ile bir çok diğer malın da fiyatı artacak ve Deniz Taşımacılığı piyasası navlun karşısında kısa vadede inelastikte olsa ,mal türlerini göz önüne aldığımızda ,ve deniz taşımacılığı talebinin direk bir talep olmayıp dış ticarete bağlı olarak ortaya çıkan bir talep olduğunu da hatırda tuttuğumuzda ,bu malların ise talep elastikiyeti yüksek olduğundan deniz taşımacılığı piyasası bu durumdan kısa vadede ters yönde etkilenecektir.

Yukarıda  Dünya Ticareti ve Deniz Taşımacılığı bakımından  önemi açıklanmaya çalışılan bu ülke dünya üzerinde tarihsel olarak az rastlanan bir deprem felaketi ile karşı karşıya kalmıştır.Bu felaketin Japon ekonomisinde ;üretim faaliyetlerinde ve dünya ticaretinde yarattığı kısa vadeli krizi küçümsemek abesle iştigal olacaktır.

Ancak bu krizin etkilerini abartarak uzun süreli bir kriz olduğunu iddia ederek  felaket senaryoları geliştirmekte pek doğru olmayacaktır..Bu cümleden olmak üzere depremin hemen arkasından bazı analistler ne yazık ki bu yönde yazılar kaleme almışlardır.Kısa vade, hatta deprem sonrası bir iki aylık süreç için bu görüşler doğru olsa bile orta vade ve uzun vadede durum tam tersi olacaktır.Bu yazımızda sektörler ve genel ekonomik veriler bazında bu durum incelenmeye çalışılmıştır.

2-DEPREM VE TSUNAMİ'NİN ETKİLERİ

Depremin hemen ardından panik halinde Japonya da hisse senetleri %7.6 oranında ,Yen ise Usd karşısında %0.3 değer kaybetmiştır. Japon sigorta şirketleri tazminat miktarlarını karşılamak için yurt dışı assetlerini(varlıklarını) satmaya başlamışlardır.

Japon Hükumet i piyasadaki panik havasını azaltmak ve para piyasalarını stabilize etmek  için The Bank of Japan kanalı ile 15 Trilyon Yeni(183 Miyar Usd)*yi krizin arkasından 14 Mart 2011 de piyasaya sürmüştür.(Bloomberg Busıness week)

Yine firmaların yeniden inşa yatırımları için finansmana ihtiyaçlarının olacağı bunun içinde yurt dışındaki hesaplarını (finansal yatırımlarını)geri çekecekleri ve ,iç ve dış sigorta şirketlerinin ise tazminatları ödemek için Yen'e ihtiyaç duyacakları beklentisi,Yen'e olan talebi artırmış ve Yen hızla değer kazanmıştır.(1 USD=83.30 Yen)

23.Mart 2011 de piyasaya sürülen toplam para miktarı 40 Trilyon Yen'e ulaşmıştır.Bazı kaynaklarda bu daha sonra 44 Trilyon Yen'e çıkmıştır.Kobe depreminde piyasaya sunulan para miktarı 500 Milyar usd idi.

14 Mart 2011Tarihli BOJ (Bank of Japan)Monetary Polıcy Meeting zabıtlarında alınan tedbirler içinde toplantı sıklığını artırmak,piyasaları rahatlatmak için piyasaya para enjekte etmek yanında Asset Satın alma programını 5 Trilyon Yen(61 Milyar Usd )artırarak 40 Trilyon Yen'e çıkartmak ta yer almıştır.Ancak bu konuda yapılan görüşmelerde bu ilave kaynağın risk asset'lerine harcanması önerilmiştir.Örneğin CP,Corporate Bond,ETFs ve J-REİT gibi…

Depremin ancak özellikle tsunami nin Japonya'nın İthalat ve İhracatına ve dolayısı ile deniz taşımacılığına etkisini  direk ve dolaylı etki olarak inceleyebiliriz.Direk etki bazı fabrikalardaki hasarlar Ya da emniyet nedeni ile ilk şokla önlem olarak fabrikaların ve tesislerin üretime kapatılması olmuştur.Dolaylı etki ise enerji eksikliği Ya da kısıtlaması nedeni ile üretim düşüklükleri ve alt yapı hasarları (karayolu,demiryolu,köprüler deki hasarlar)nedeni ile Hava Alanları ve Limanlara malların ulaştırılamaması ,Limanlardaki ve Hava Limanlarındaki hasarlar Ya da emniyet nedeni ile geçici de olsa bazı limanların kapatılması olmuştur.Diğer bir dolaylı etki ise özellikle   kömür enerjisi ile çalışan fabrikalarda kömür stoklarının ve diğer ham madde stoklarının hasar görmesi ,diğer alanlarda ise özellikle elektronik sektöründe parça ve malzeme eksikliği nedeni ile üretimin durması olmuştur.Üretim açısından durum bu merkezde olmakla birlikte yerleşim merkezleri bakımından bir çok yaşam mahalli,ofis binaları hasar görmüş ve 450.000 kişi geçici sığınaklara alınmıştır.(Şu an bu rakam çeyrek milyon düzeyindedir)Bunun önümüzdeki günlerde Japonya da inşat sektöründe talep patlaması yaratacağı ve çimento ve demir talebini artıracağı aşikardır.Ancak gerek çimento fabrikalarındaki hasar ve aşırı talebin yaratacağı ilave ihtiyaç,bu ülkeye olan çimento ve inşat malzemesi sevkıyatını artıracak buda deniz taşımacılığında  ilave bir talep yaratacaktır.Bu beklenti nedeniyle bir çok ülkede şimdiden çimento ve inşat malzemesi fiyatları artmıştır.

Diğer taraftan deprem ve tsunami ceografik  olarak geniş bir alanı etkilediğinden yiyecek ve yakıt sıkıntısı başlamıştır.Bu hem üretim açısından hemde insani ihtiyaçların karşılanması bakımından yiyecek ve enerji ham maddesi talebini(ham petrol,kömür,lng)artırmıştır.Bütün bunlar deniz taşımacılığı açısından önümüzdeki aylarda  talep patlaması yaratacaktır.Ancak limanlarda ki hasarlar,yada güvenlik nedeni ile geçici kapatmalar,elektrik  kısıntıları,rafinerilerdeki yangınlar,tahıl siloları ve değirmenlerindeki hasarlar,alt yapı hasarları,yedek parça ve malzeme sıkıntısı,lojistik problemleri,Japonya nın petrol ihtiyacını 22 günlük stratejik stoklarından karşılaması kısa vadede bu ihtiyacı talebe ve ithalata dönüştürememekte buda deniz taşımacılığını ters yönde etkilemektedir.*

*Cosmo Oil ve JX Holdıng Rafinerilerinde yangın çıkmış Mıtsubushi Chemical elektrik kısıtlamalarından etkilenmiştir.Dolayısı bu tesislerde üretim durmuştur(Japan Earthquake to Impact Energy Sector 14.3 2011)

Tokyo Eelectric Power Co ve  Thoku Eelectric Power Co elektrik kısıtlamalarına gitmişlerdir.Tokyo Elektriğin Tokyo ve Sandai deki terminalleri hasar görmüştür.Bazı kömür enerjisi ile çalışan terminallerin bazıları direk fiziksel hasar görmüş,bazılarının ise limanlarındaki hasar nedeni ile kömür girişi yapılamamış buda ithalatı ters yönde etkilemiştir.Bu ise belirtilen kısa süre içerisinde kömür ithalini ve deniz taşımacılığına talebi azaltmış,enerji eksikliği ise tüm diğer sektörleri ters yönde etkileyerek üretim düşüşüşlerine neden olmuş buda yeniden deniz ticaret sektöründe olumsuz etki yaratmıştır.

Meseleye Nükleer enerji açısından yaklaştığımızda,sözü edilen felaket Japonya'nın Nükleer Santrallerinde üretilen enerji miktarının sadece %25 ini etkilemiştir.

Bu tesislerin tamiri,yada yeniden üretime geçmesi için test edilmesi uzun zaman alacaktır.Ancak önümüzdeki günlerdeki gelişmelere göre hasar gören ve halen büyük risk yaratan terminallerin yeniden üretime geçememesi ve kapatılması da olasıdır.Bu enerji açığı ise alternatif enerji kaynakları ile kömür,ham petrol,sıvılaştırılmış doğal gaz ile karşılanacaktır.Bu ise deniz taşımacılığında kriz öncesine göre LNG Piyasasında  ilave bir deniz taşımacılığı talebi yaratacaktır.

Deprem sonrası(Cuma Günü) bazılarında hasar nedeni ile bazılarında ise emniyet gerekçesi ile tüm Japon limanları kapanmış ve yük eleçlemeleri durmuştur.Ancak bunların bazıları kısa süre içinde Pazar günü yeniden faaliyete geçmiştir.Hasar gören limanlar Japonya nın Kuzey Doğu kıyılarında ki Kushıro,Hachınoke,Ishınomakı ,Onahama,Ofunata,Sendai,Hıtachinake ve Kashıma limanları olmuştur.Bunların içinde Japonya nın 9 cü büyük limanı Kashıma ve küçük limanı Hıtachinake ciddi şekilde hasarlanmıştır.

Bu olayda Japonya'nın Kuzey Doğu kıyılarındaki bir çok gemi de hasar görmüştür.Bunlar tsunami ile karaya sürüklenmiş,batmış Ya da ciddi olarak hasarlanmışlardır.TV kanalları 80.000 dwt kapasitesinde olan ve ağırlıklı olarak kömür,tahıl,demir cevheri taşımacılığında kullanılan bir Panamax ın Japonya nın Kuzey sahillerinde karaya oturduğunu göstermiştir.

Bu ise bize ,derinliğine kantitatif araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmakla birlikte deniz taşımacılığında tonaj arzı bakımından bir azalmanın olacağına işaret etmektedir.Bu fiziki tonaj arzı azalmasına ilave olarak ,Kuzeydeki limanlardaki hasar nedeni ile  faaliyetler Güney limanlarına kaydırılacak,ve özellikle tanker ticareti bakımından hasar görmemiş limanlar kullanılacak*

bu limanlardaki birikme ve congestıon da önemli bir gemi tonajını piyasadan çekerek,çok sınırlı bir etkisi de olsa tonaj arzı  yönünden deniz ticaret sektöründe olumlu bir etki yaratacaktır.

*Quake Devastates &japan's Shıppıng Sector,Reconstructıon Offers Upsıde Potentıal/Busıness Monıtor

Kısa vadede limanların faaliyetlerini durdurması ve deniz taşımacılığı faaliyetlerinin bundan etkilenmesi nedeni ile Japonya dış ticaretinde ve deniz taşımacılığında milyonlarca dolarlık bir kriz görülse de,   orta ve uzun vadede deniz taşımacılığı artacaktır.Buna bağlı olarak navlunlarda özellikle kuru yük piyasasında yükselecektir.

Artış en fazla kömür ve demir çelik taşımalarında görülecektir.Kömür için ,enerji santralleri ve bazı demir çelik endüstrileri için bu talebi oluştururken ,demir cevheri talebi ise demir çelik sektöründen gelecektir.Bu artıştan wet market Ya da lıquıt market yani tanker piyasası da nasibini alacaktır.Japonya nın günlük 5 milyon barrel'lik tüketimine günde 337.000 barrel ilave olacaktır.2011 yılında Japonya 2010 yılına göre 5.9 BCM daha fazla LNG ithal edecektir(Quake Devastates&Japans Shıppıng Sector-Busıness MonıtorInternatıonal)

Deniz taşımacılığındaki artış,alt yapı tesislerinin yeniden inşası,depremden hasar gören evler yerine yeni ev ve ofis binalarının yapılması,hasarlı fabrikaların tamiri,tüketim malları talebinde patlama,ilave yatırımlar ve alternatif enerji kaynakları ithali nedeni ile olacaktır.

3-SEKTÖREL ÖLÇEKTE KRİZİN ETKİLERİ ;

3.1 Demir -Çelik Endüstrisi;

Editör Mr Roge Manser, Steel Busıness Brifinginde Japonya da demir çelik üreticileri açısından demir çelik üretimindeki engeller bakımından krizin etkilerinin çok sınırlı olacağını belirtmiştir.

Japonya 2010 da Dünya Çelik Üretiminin %8 ini üretmiştir(110 milyon ton)*ülke bunun %40 ını ihraç etmiş %60 ını ise iç piyasanın talebini karşılamakta kullanmıştır.

Ancak ham madde bakımından çok fakir bir ülke olduğundan Japonya yukarıda da işaret edildiği üzere üretimde kullanılan hemen hemen tüm ham maddeyi yurt dışından ithal etmiş ve buda deniz yolu ile taşınmıştır.*Bazı kaynaklarda Japonya dünyanın 2 ci büyük demir çelik üreticisi olup 2010 yılında 132.4 milyon ton çelik üretmiştir

Çelik üreticileri bakımından depremin en kötü etkileri Japonya'nın Kuzey bölgesindeki üretim tesislerinde görülmüştür.Bu üreticiler elektrik enerjisi ile üretim yapmakta olup,bu tesislerde iç piyasa için üretim yapılmaktadır.Bu etkilenme nedeni ile üretim düşüklüğünün iç piyasa talebi bakımından bir kriz yaratacağı düşünülürse de bu açık Güney Kore den ithalat ile karşılanabilecek durumdadır.

Bu ise kriz öncesi bu bakımdan kendi kendine yeter bir ülke olan ve deniz taşımacılığı talebi yaratmayan  Japonya'nın şimdi bunu Güney Kore deki üretim fazlası ile karşılaması  deniz taşımacılığı piyasasında ilave bir talep yaratacaktır.

Bu nedenle de demir çelik sektöründe durgunluk olacağı buna bağlı olarak da deniz taşımacılığı talebinde düşüş olacağı beklentisi abartılı bir iddia olacaktır.

Integrated Mılls 'ler(Çelik üretimi için demir cevheri ve kok kömürü kullanan demir çelik tesisleri) Japonya'daki demir çelik tesislerinin 2/3 ünü oluşturmaktadırlar.Bu tesislerde araba yapımında kullanılan düz çelik üretilmektedir.Steel Busıness Brıfıngin de bu tesislerin depremin direk etkisinden önemli ölçüde etkilenmediği ortaya konmuştur.

Yine diğer bazı kaynaklarda Japonya nın demir çelik fabrikalarının büyük bir bölümünün deprem ve tsunamiden etkilenmediği belirtilmiştir.Dolayısı ile iç talepte bir misli bile artış olsa bu fabrikalar iç talebi karşılayabilecek kapasitededir.Bunun anlamı ise deniz taşımacılığı bakımından mamul çelik ürünlerin yani neo bulk diye tabir edilen bir gemiyi dolduracak miktarlardaki bu yarı mamul malların taşınması için gemi talebine değil ,çelik üretimi için gerekli olan kömür ve demir cevheri gemilerine olan talep artacaktır. Talep ithalat ile dışarıdan değil iç üretimin artışı ile karşılanacak buda ham madde talebini ve taşınması için gemi talebini artıracaktır.

CRU LONDON dan Analist Patrıck Cleary de;Japonya'nın deprem sonrası  ani bir şekilde çok fazla çelik ithalatı yapacağı hususundaki beklentilerin abartılı olduğunu iddia etmiştir.

Japonya'nın yeniden inşa hamlesi çelik ihracatını etkileyecektir(iç piyasa talebinin karşılanması nedeni ile)Japonya2nın ihracını kısması nedeni ile ortaya çıkacak global  açık ise dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin tarafından karşılanacaktır.Kısa vadede bu bakımdan Japonya da bir kriz görülecek ancak kısa sürede üretim artışı ile bu açık kapanacaktır.

Bunun deniz taşımacılığı bakımından anlamı şudur.Japonya nın ihracat eksikliği Çin tarafından karşılanacak böylece deniz taşımacılığı talebinde çok önemli bir düşüş olmayacak,ancak Japonya tarafından ihraç edilmeyen bu kadar malın iç piyasa için üretilmesi nedeni ile Japonya'nın demir çelik ham maddesi ithali artacak buda kriz öncesi duruma göre özellikle kuru dökme yük piyasasında  ilave bir taşıma talebi yaratacaktır.

Cuma günü deprem ve tsunami sonrası bazı çelik üreticileri üretimlerini durdurmuş olmakla beraber Pazar günü bunların çoğu yeniden üretime başlamış,fakat elektrik kısıtlamaları ve limanların durumu üretim ve yüklemelerini etkilemiştir.

Japonya'nın en büyük dünyanın ise 4.cü büyük çelik üreticisi Nippon Steel Corp Doğu Japonya'daki ana tesislerindeki 3 üretim birimindeki(Blast Furnec)  üretim seviyesinin deprem öncesi seviyeye ulaştığını (23 Mart 2011)Kuzey Japonya da ki tesislerinden ise,Kamaıshı birimi hariç tüm fabrikalarının üretime başlayacak durumda olduğu rapor etmiştir.

Kamaıshı Fabrikası ise Lastik üretiminde ve köprü yapımında kullanılan ''WIRE ROAD''(Filmaşin)üretiminde bulunmakta olup,aylık üretimi 60.000 ton civarındadır.

Yine yapılan açıklamalarda Japonya'nın diğer iki büyük çelik üreticisi üretimleri ile ilgili problemleri halletmeye başladıklarını açıklamışlardır.

Bunlar içindeki 2 ci büyük çelik üreticisi olan Sumıtomo Metal Industrıes Ltd 'ın depremin merkezine en yakın olan Kashima Fabrikası bu felaketten en fazla etkilenen demir-çelik tesisi olmuştur.Bu fabrikada ise yılda 8.3 Milyon  ton ham çelik üretilmektedir.

Bunların dışında Japonya da ki çelik fabrikalarının çoğunda ciddi yapısal hasarlar bulunmamakta olup,kısa sürede üretime başlayacak durumdadırlar,nitekim yukarıdan da anlaşılacağı üzere geçici olarak kapanan fabrikalar tekrar üretime geri dönmektedirler.

Bu cümleden olmak üzere Dünyanın 5 ci büyük çelik üreticisi olan JFE Steel Corporatıon Tokyo yakınındaki fabrikasındaki yıllık 10 milyon ton üretimde bulunan 2 maden eritme ocağının normal olarak faaliyetine devam ettiğini belirtmiştir.

3-2 Japonya'nın Hurda İthali ve İhracı Bakımından Krizin etkisi;

İstatistiklere göre Japonya'nın paslanmaz çelik ithali (EAF'larda yeni çelik yapımında kullanılan ham madde-EAF;ELEKTRIC ARC FURNACE) Ocak 2011 de 15.746 ton olmuş ve bir önceki aya göre %28.8 artmıştır.Aralık 2010 da bu rakam 12.253 mton düzeyinde idi.Japonya'nın ithalat yaptığı ülkeler ise Güney Kore (7.236 mts),USA(3.426 mts),Taıwan(2.688 mts)dır.Japonya'nın paslanmaz çelik talep miktarının önümüzdeki aylarda ne miktarda olacağı (1 ci kalite çelik üretmek için)bu ham maddeyi,hasar gören mallar bakımından iç piyasadan sağlayıp sağlayamayacağına,ve bu mallardaki radyasyon kirlenmesinin derecesine bağlı olacaktır.Dışarıdan talebi de paslanmaz çelik ve paslanmaz çelik kullanılarak üretilen nihai tüketici mallarının ihracatına bağlı olacaktır.

İkinci ürün olarak çelik ve cast ıron yapımında kullanılan Ferro Scrap bakımından ise Japonya önemli bir ihracatçıdır.Ferro Scrap bazlı üretim yapan ülkeler içinde USA 'nın bu tarz üretim bakımından dünyanın en önemli ülkesi olduğu bilinmektedir.USA da çelik üretim tesislerinin 2/3 ü bu şekilde üretim yapmaktadır.Ferro Scrap(carbon scrap)hurda otomobil,beyaz eşya,iş makineleri,zirai araçlar,demiryolu araçları,gemiler,köprüler,yiyecek kapları vb larından elde edilmektedir.Japonya Ferro Scrap ihracı bakımından bölgedeki ülkeler bakımından önemli bir ihracat ülkesidir.Ağustos 2010 da Japonya'nın Ferro Scrap  ihracatı 478.630 mt olmuştur. Yıllık ise 4.43 milyon metric tondur.Japonya daki deprem ve tsunamı den sonra hasar gören araba sayısı,demiryolları,beyaz eşya,köprüler,evler vb göz önüne alındığında Çıkacak ferro scrap (hurda demir)miktarı çok fazla olacaktır.

Dünyada ise hurda demir talebi giderek artmakta ,hurda demir arzı ise azalmaktadır.Yani bu konuda dünyada talep mevcuttur.Japonya diğer ülkeler ile kıyaslandığında çok hurda demir bazlı üretim yapmamakta daha kaliteli birinci ürün yeni paslanmaz çelik üretmektedir.EAF larda çok fazla elektrik enerjisi kullanılmaktadır.Japonya bu EAF Üretiminde bu enerji problemini halletmek ve maliyetini düşürmek için ocak boyutlarını büyüterek modernize etmiştir.Ancak bununla birlikte bu ülkede Ferro Scrap kulanımı çok fazla olmayıp,Japonya bu mal bakımından ihracatçı ülke konumundadır.Deprem bu mal bakımından Japonya da bir arz artışı yaratacaktır.

Bu ise Japonya dan bu malların ihracı için ilave bir taşıma talebine sebep olacaktır..Burada tek handikap ,Nükleer Santrallerdeki radyasyon sızıntısı nedeni ile bu hurdanın radyon sızıntısından etkilenip etkilenmemesi  olacaktır.Bilindiği üzere Çernobil Nükleer Santralindeki Patlama sonrası Rusya dan yapılan hurda alımlarında bu bakımdan problemler olmuştur.Hurda ithalinde ve taşımalarında radyoaktif kirlenme önemli bir sorun teşkil etmektedir.Bu husus dikkate  ,ve bu konudaki kuralların çok sıkı olduğu göz önüne alındığında Japonya'nın da bu husus da ciddi kuralları olduğu hatırda tutulduğunda bu tip hurdanın Japonya'dan gemiler ile taşınmasında bu olay önemli bir rol oynayacaktır.

Bu etkiyi,bir kenara bırakırsak,depremden hasar gören ev,araç,tesis vb bakımından önemli bir hurda potansiyelinin olacağı ve bununda deniz taşımacılığı talebi yaratacağı aşikardır.

3.3 Çimento ve İnşaat Sektörü Bakımından Krizin etkisi;

Japonyada'ki olay sonrası Çimento Endüstrisi bu krizden ters yönde etkilenmiştir.Japonya da ki bir çok tesis geçici olarak üretimlerini durdurmuştur.

Diğer taraftan Japonya'nın deprem sonrası yeni inşa hamlesi nedeni ile çimento ve inşaat malzemeleri talebinde patlama olacağı beklentisi diğer ülkelerdeki çimento ve inşaat malzemesi üretimi yapan şirketlerin hisse senedi fiyatlarını patlatmıştır.

IHS  Global Insıght Baş Ekonomist'i Mr Nairman Behravesh bu felaketin Japon Ekonomisi üzerindeki etkisinin büyük ancak geçici olduğunu belirtmiştir.Dünyanın geri kalanı bakımından ise Japonya'nın sınırlı ihraç pazarı olmaları nedeni ile bu etkinin çok fazla olmayacağını vurgulamıştır.

Benzer şekilde UOB-Kay Hıan Depremden ve Tsunami den  çok fazla etkilenen ülkenin Kuzey Bölgesinin Japon Sanayinin merkezi olmaması  nedeni ile ,global equıty piyasasındaki etkinin çok az olacağını ve hasarın yaratacağı yeniden inşa hamlesinin ekonomik büyümeyi tetikleyeceğini belirtmiştir.

Japonya da bir çok çimento fabrikası depremden etkilenmiştir.Bunların bazılarında depremin direkt etkisi bazılarında ise dolaylı etkisi görülmüştür(enerji sıkıntısı vb nedenler ile)Bu fabrikalarda geçici de olsa üretim durmuştur.Tokyo'nun kuzeyindeki Hitachi Fabrikası geçici olarak üretimini durdurmuştur.Benzer şekilde Nitteetsu Cement ;Tsunami dalgalarından etkilenen(ilk verilere göre dalga büyüklüğü 11 metre iken sonradan 23 metre olduğu beyan edilmiştir)Sendai  şehrindeki Kuzey Doğu Tohoku tesisinde işçilerini sığınaklarda barındırdıklarını ve bazı servis istasyonlarının felaketten etkilendiğini,üretime ara verdiklerini  beyan etmiştir.Taiheiyo'nun Sendai tesisi kapanmıştır.Bu firma daha sonra yaptığı açıklamada tüm işçilerinin emniyette olduğunu ve Ofuna tesisinin kapandığını 8 servis istasyonun hasar gördüğünü beyan etmiştir.

Sumitomo Osaka Cement ise depremin etkisinin ufak olduğunu  ve üretimi geçici olarak durdurduklarını belirtmiştir.Şirketin Sendai Limanı ise hasar tespiti için inceleme altına alınmıştır.Tokuyama Corporatıon ise KASHIMA fabrikasında üretimi durdurduklarını deklare etmiştir.Denki Kagaku Kogyo Co; fabrıkalarında hasarın sınırlı olduğunu ancak emniyetli bir şekilde üretime devam edeceklerini belirtmiştir. Tokyo da ki UBE Industrıes ise tesislerinde ciddi bir hasarın olmadığı ve depremin dolaylı etkisinin olduğunu açıklamıştır.

Keybank  Capital Merket Inc;inşaat sektörünün depremden pozitif yönde etkileneceğini belirterek Fukuda Corporatıon hisselerinin %30 arttığını beyan etmiştir.Bu artıştan Daıwa House Industry Co,JGC Corporatıon,Kajima Corp,Sehısu House Ltd,Shimizu Corp,Taıseı Corp hisseleri de nasibini almıştır.Bu artışların nedeni ise Japonya da deprem ve tsunami sonrası  büyük ölçekli inşaat yapımına ihtiyaç olmasıdır.

Equıty Stratejisti Tsuyoshi Segawa Kobe depremi sonrası(1995)inşaat firmalarının hisse senetlerindeki artış nispetinde artış beklendiğini ileri sürmüştür.

Geçtiğimiz yıllarda inşaat malzemelerine talep Hindistan ve Çin den gelmiştir.Ancak şimdi bu konuda Japonya'nın ithalatı patlayacaktır.Bu sadece çimento da görülmeyecek   çelik ve non ferro metal ithali de artacaktır.Japonlar genellikle ağaç evlerde otururken ,artık Tsunami dalgalarına daha dayanaklı binalarda oturacaklar ,buda yukarıda sözü edilen malzemelere olan talebi patlatacaktır.Bu talepte bölgedeki inşaat  malzemesi stoklarından karşılanacaktır.Bu ise deniz taşımacılığı bakımından bölgesel bir talep patlaması yaratacaktır.

İlk başlarda enerji darboğazı nedeni ile talep pek fazla olmayacak ancak bu sorun halledildikten sonra giderek artacaktır.Ağır iş makineleri üreticileri  ,örneğin CATERPİLLER gibi ve kereste üreticileri de bu oluşumdan olumlu yönde etkileneceklerdir.Tüm bu hususlar Dökme yük gemilerini,Handy ve Handy Max /Supra Max gemileri,kereste gemilerini,konteyner gemilerini olumlu  yönde etkileyecektir.(Çimento,inşat demiri,inşat malzemesi,kereste,ev eşyası gibi malzemelerin taşınması bakımından)

3.4 Otomotiv Endüstrisi

2009 rakamları ile dünyada yılda 51.971.328 araba üretilmektedir.Japonyada ise günde 37.217 araba üretilmektedir.Bu üretimin %44 ü Toyota Şirketine %12 si Nissan Motor Co ya aittir.Depremden sonra yapılan beyanlarda Japon Otomotiv endüstrisinin felç olduğu belirtilmiştir.Önce Nissan Motor Co üretimini durdurduğunu belirtmiş ,bilahare Toyota,Mıtsubushi ve Honda aynı deklerasyonlarda bulunmuşlardır.

Toyota tüm fabrikalarında geçici olarak üretimi durdurmuştur.Bu şirketin depremin vurduğu Sendai ve Iwate şehirlerindeki yan tesisleri olan Central Motor ve Kento Auto da da üretim durmuştur.

Bu üretim durdurma işlemi ile Toyota nın üretimi %45 azalmıştır.Bunun içinde USA ya ihraç ettiği Prıus,Corolla,Lexıus modelleride bulunmaktadır.Toyota Miyagi deki fabrikasını da kapatmıştır.Bu fabrika yılda 120.000 araç üretilmektedir.Toyota nın günlük araba üretim kaybı ise 10.000 adettir.

Bununla birlikte Mıtsubushı olaydan kısa süre sonra ,deprem bölgesinde olup da iş birliği yaptığı partnerleri ile (deniz taşıma şirketleri,dağıtım şirketleri,otomobil parçası üreticileri)hemen temasa geçerek durum değerlendirmesi yapmış ve kısa süre içinde üretime geçeceğini belirtmiştir.

Fujı Heavy Industrıes ise Saburu daki 5 fabrikasını kapatmıştır.Mazda ve Suzıki ise depremden uzak olması nedeni ile fabrikalarının emniyette olduğunu belirtmiştir.

Depremden etkilenen şirketler yukarıda da belirtildiği üzere, Japonya'nın otomobil devleri olan Toyota,Nıssan ve Honda olmuştur. Bu etkilenme direkt ve endirekt etkilenme olarak karşımıza çıkmıştır.

Yapılan incelemede deprem ve tsunamı sonrası (Tohoku depremi)Japonya'nın otomobil üretimi %35 düşmüştür.Bu üretim düşüklüğünün nedeni fabrikalardaki hasara ilave elektrik kısıntıları,su sıkıntısı,kanalizasyon tesislerindeki ,otoyol ve demiryollarındaki hasarlardan kaynaklanmıştır.Analistler yedek parça stoklarının kısa vadede üretimi engellemeyecek düzeyde olduğunu beyan etmişlerdir.

Rhode Island Işletme Fakültesinden Tedarik Zinciri Profesörü Douglas N.Hales Japonya 'da ki bu krizin USA da ve Dünyada ki bazı araba fabrikalarındaki üretimi ters yönde etkileyeceğini söylemiştir.

Bazı Japon araba Fabrikalarının USA da tesisleri olduğunu,ancak bazı fabrikaların bazı modeller için anahtar(olmazsa olmaz)  niteliğindeki componenetlerinin(parçalarının) sadece Japonya da üretildiğini ve bu stokların sadece 10-20 gün yeteceğini beyan etmiştir.*Bu husus dünyadaki ve USA'daki araba üretimini ters yönde etkileyecektir.Japonya'daki üretim engellinin ise ana unsurunun elektrik kısıntısı olduğu bununda önceliğin evlere verilmesinden kaynaklandığını belirtmıştir.Toyota bu dar boğazı aşmak için üretimlerini dünya üzerindeki diğer fabrikalarına kaydırsa da bu 90 günden önce gerçekleşmeyecektir.

*Depremden Birkaç gün sonra Japonya da Tsunami ile binlerce araba hasar görmüştür.Bu bölgede bu arabaların yerine konması için kısa sürede talep yaratmayacaktır.

Çünkü öncelik burada değildir.Her ne kadar araba sahipleri sigortadan paralarını alsalar dahi(Ancak sigorta poliçelerinin Tsunami ve Nükleer riskleri kapsayıp,kapsamadığı bilinmemektedir.Çünkü bir çok sigorta poliçesinde bu kuvertür yoktur,ayrıca bu krizin sigorta yükü olarak belirtilen tahminen 14.5-34.6 milyar usd içinde Tsunami ve Nükleer hasarlar bulunmamaktadır)Bu arabaları kullanacakları yolların yapımı da zaman alacaktır. Yine ekonomistler önümüzdeki günlerde Japon araba fiyatlarının ve benzer araba üreten diğer ülke araba fiyatlarının da yükseleceğini ve şimdiden araba alınmasını önermektedirler.Bu açık Güney Kore'den karşılanacaktır.

Bu durumun deniz taşımacılığına etkisi araba taşıyıcılarını ve konteyner ticaretini Japonya dan ihracat bakımından ters yönde etkilerken diğer ülkeler bakımından pozitif etki yaratacaktır.Fakat bunu da çok abartmamak gerekmektedir.Japonya'nın toplam yeni araba satışları ufak arabalar dahil Mart 2011 de %35 düşmüştür.Ufak araba satışlarındaki %37 lik düşüş ülkedeki 2 ci büyük düşüş olup bunun nedeni sadece tsunami ve deprem olmamıştır.Mart ayı birbirini takip eden düşük araba satışlarının gerçekleştiği 7 ci ay olmuştur.Japonya küçük araba satışlarındaki rekabet gücünü kaybetmekte ve bunu önlemeye çalışmaktadır.Kısaca araba satışlarındaki düşme sadece depreme değil diğer faktörlere de bağlıdır

3.5 Elektronik Endüstrisi

Otomotiv Sanayi ve Çelik Sanayinde olduğu gibi Elektronik sektörü ve özellikle nihai tüketim malı niteliğindeki elektronik ürünler bakımından da Japonya dünyanın en ileri ülkelerinden biridir.

Bu cümleden olmak üzere Japonya dünyanın takriben 5 ci büyük micro chıp üreticisi olup,yılda 7.2 Trilyon Yen (91.3 Milyar Usd)lik ihracat yapmaktadır.

Geçtiğimiz yıl Japon elektronik fabrikaları birlikte 216 Milyar USD değerinde elektronik mal üretmişlerdir.Bu yaratılan değer hemen hemen depremin yarattığı tahribat ve maliyetine eşit bir miktardır.Kısaca bu deprem Japonya'nın bir yıllık elektronik eşya üretim bedeli kadar hasar yaratmıştır.

Japonya Dünyanın NAND Flash Memory(Flash Bellek)üretiminin %40 ını DRAM üretiminin ise %15 ini gerçekleştirmektedir.Dünya elektronik devre silikonlarının(Silicon Wafers) ise %25 ini üretmektedir. Japonya Hıgh-Tech ve nihai elektronik ürün tüketicileri pazarı bakımından merkezi rol oynamaktadır.Sony,Toshıba,Nıntendo gibi firmalar dünyanın önemli elektronik üreticileridir.US ve Avrupanın bir çok teknoloji firması da Japonya da faaliyet göstermektedir.(IHS Supplı)

Japonya sadece nihai tüketim malı üretmemekte aynı zamanda Japonya dışındaki elektronik ürün üreticilerine ham madde ve yedek parçada sağlamaktadır.

Bu açıdan meseleye yaklaştığımızda Japonya depremi sadece Japonya'daki elektronik ürün üretimini değil aynı zamanda Japonya dışındaki üretimi de etkileyecektir.Hatta bu etki sadece elektronik sanayi ile sınırlı kalmayacak elektronik malzeme kullanan Otomotiv Sektörü gibi diğer sanayileri de olumsuz yönde etkileyebilecektir.Nitekim Dünya üzerindeki birçok fabrikada ,hatta kendi ulusal araba modellerinde Japon yedek parça eksikliği nedeni ile üretim düşmüştür.

150 elektronik ürün üreticisi üzerinde yapılan araştırmada(Bkz OXYGEN ELEKTRONICS)deprem seramik kondansatör,transistör,ve diod lar dan ,flash memory(flash bellek) ve devre modüllerine kadar bir çok ürünün üretildiği fabrikalarda üretim aksamalarına neden olmuştur.Bu aksamanın nedeni bazı fabrikalar bakımından fiziksel hasarlar ,bazı fabrikalar için ise enerji yoksunluğu ve ulaşım yetersizliği olmuştur.Ancak en önemli aksama Silıcon Wafers yani elektronik devre silikonları Ya da laminatlarında meydana gelmiştir.Bilindiği üzere bu parçalar her gün Bilgisayar ve Cep telefonlarından, Kamera ve Play Statıon'lara kadar bir çok elektronik ürünün yapımında kullanılan ''Semi Conductör''yani yarı iletkenlerin imalatında kullanılmaktadır.

Bu silikon devre levhaları yukarıda söylenildiği üzere otomotiv sanayinde elektronik kitleme sistemleri vb gibi alanlarda da kullanılmaktadır.

Bu parçaların üretiminde karşılaşılan engeller  Japonya da ki Toyota ve Honda Fabrikalarının üretimini etkilediği gibi US da yerleşik General Motor Fabrikaların da da geçici olarak üretim durdurmalarına neden olmuştur.

Japon elektronik firmalarından Sony depremin ardından  Japonya'nın Kuzey Doğusunda ki Tohoku bölgesindeki 6 fabrikasını kapattığını açıklamıştır.Bu depremden etkilenen fabrikalar manyetik band,Blu-Ray Dısc ve parçaları,Blu-Ray Player için laser ve Lıthıum Ion Pilleri üretmektedirler.

Deprem sonrası ;Sony yaptığı açıklamada tüm işçilerinin emniyette olduğunu ve kurtarıldıklarını ancak depremin merkezine yakın olan Miyagi bölgesindeki bir fabrikasının Tsunami den etkilendiğini ve fabrikanın alt katını su bastığını belirtmiştir.*

*Deprem den en fazla etkilenen bölge olan Miyagi ve çevresi  Japonya nın sanayi üretiminin merkezi olmamakla beraber,önemliTicaret ve Sanayi alanlarını içermektedir.Bunların içinde de bir çok Kimyevi Tesis ve Elektronik Eşya Fabrikası bulunmaktadır.Bu fabrikaların Çoğu enerji eksikliği nedeni ile üretimlerini durdurmuşlardır.Miyagi bölgesi Japonya'nın GDP sinin 1.7 %sini yaratmaktadır.Ancak bu bölge yani Japonya'nın Kuzeyi ülkenin üretim merkezi konumunda değildir.Bu nedenle de Japon Kapital stokunun sınırlı bir kısmı fiziksel olarak hasar görmüştür.Fakat, burada önemli olan deprem bölgesinde bulunan enerji santrallerindeki hasarlar nedeni ile enerji eksikliğinin ülkenin önemli bir bölümünde  üretimi etkilemesi ve lojistik imkansızlıklardır.

23 Mart 2011 de yapılan açıklamalarda Sony 5 ilave fabrikasındaki üretimi durdurduğunu belirtmiştir. Yine başka bir kaynakta ;Sony Merkezi ve Güney Japonya daki 5 üretim tesisinde (bu tesislerde digital ve video kamera,televizyon ve mikrofon üretimi yapılmaktadır)parça eksikliği nedeni ile üretimi durduğunu Mart Sonuna kadar bu tesislerin kapalı kalacağını belirtmiştir.

Sony'nin Japonya'daki 25 fabrikasından 15 i bu depremden etkilenmiştir.Bu firmanın Dünya genelinde 54 fabrikası bulunmaktadır.

Renesas,Fujıtsu,Toshiba,Freescale,TI ve diğer bazı elektronik fabrikalarının tesisleri depremden etkilenen kuzey bölgesinde bulunmaktadır.

Texas Instrument Mıho fabrikası depremde ciddi şekilde hasarlanmış bu fabrikada üretim durdurulmuş olup yeniden üretime geçmesi en iyi tahminle bu yılın Temmuz ayanının ortalarını bulacaktır.Ancak Japonya2nın karşı karşıya bulunduğu Fukushıma  Daiichi Nükleer Santralindeki radyasyon sızıntısı önlenemez  ve enerji dar boğazına kısa sürede çözüm bulunamaz ise bu fabrika ve diğer bir çok fabrika tam kapasite ile çalışamayacaktır.

Renesas ,dünyanın 5 ci büyük chıp üreticisi olarak üretimlerini yarı ya düşürdüğünü  ve tekrar full kapasite ile çalışmaya ne zaman geçeceklerini belirtmenin ise bu şartlar altında  çok zor olduğunu açıklamıştır.Bu şirketin 7 Fabrikası depremden etkilenmiştir.Bunlardan Naka,Tsugaru,Yamagata fabrikaları direk fiziksel hasar ve enerji problemi nedeni ile kapanmıştır.Diğer iki fabrika ise düşük kapasite ile çalışmaktadır.

Deprem sadece yarı iletken(semi conductor)üreticilerini direk yani fiziksel olarak etkilememiş ,depremin etki alanı dışında olan ve fiziksel olarak hasar görmeyen diğer tesisler de ,enerji (güç)sağlama santrallerindeki problemler  nedeni ile (  Nükleer santrallerdeki tahribat gibi )meydana gelen enerji sıkıntısı yüzünden üretim yapamaz hale gelmiş Ya da üretim miktarları düşmüştür.

Panasonıc'in depremden etkilenen alana yakın bölgedeki tesislerinde Birkaç elaman hafifçe yaralanmış ve bir firma yetkilisi depremin hemen ardından  yaptığı açıklamada depremin etkisini belirlemeye çalıştıklarını beyan etmiştir.

Tokyo da yerleşik  Canon ise depremden fiziksel olarak etkilenmemiştir.Fujıtsu nun bazı fabrikaları fiziksel olarak bazıları ise enerji eksikliği nedeni ile depremden etkilenmiştır. Sanyo,Mıtsubushi,Sharp firmalarının tesislerinde ise bir hasar görülmemiştir.

Dünya semi conductor piyasasının %20 sini kontrolü altında tutan Japonya'nın bu parçanın üretiminde karşılaştığı dar boğaz doğal olarak bunu ithal ederek üretim yapan Japonya dışındaki diğer ülkeleri de etkileyecektir.Bu etkileme sadece semi conductor ithal eden değil bunu üreten ancak bu üretimi yapmak için Japonya'dan ham madde ve parça ithal eden ülkeleri de vuracaktır.

Yarı iletken chıplerin yapımında kullanılan Bısmaleımıde Triazine (BT) 'ı bazı ülkeler  Japonya dan ithal etmektedirler.

Büyük ölçekli yarı iletken chıp ler üreten QUALCOMM firması chıpset paketlerinde ya BT bazlı Ya da Epoxy bazlı levhalar (laminatlar) kullandıklarını belirtmiş ve kısa vadede BT tedarikinde karşılaşılacak olan her hangi bir problemin acil durum stoklarından ve bu malzemeye yakın malzeme karışımı ile önlenerek ,müşterileri karşısında onların taleplerinin karşılanmasındaki sorunların en aza indirilebileceğini açıklamıştır.Ancak bu sıkıntı devam ederse özellikle ham madde bakımından problem devam edecektir.

Elektronik Piyasasını deniz taşımacılığı açısından incelediğimizde bu malların çok büyük bir oranda konteyner ile taşındığı ve konteyner taşımacılığında talep yarattığı görülmektedir..Japonya yukarıdan da anlaşılacağı üzere hem mamul madde bakımından hemde ham madde ve parça tedariki bakımından dünyanın önemli bir ihracatçı ülkesidir.Bu mallarda dünyanın bir çok yerine konteyner ile taşınmaktadır.Japonya dan ithalat yapan firmalarda üretimlerinin bir kısmını iç pazara sürmekte  diğer kısmını ise diğer ülkelere ihraç etmekte ve yine bir deniz taşımacılığı talebi yaratmaktadır.Şimdi yukarıda sözü edilen problemler depremin hemen ardından deniz taşımacılığını ters yönde etkilemiş,limanların kapanması alt yapı hasarları vs nedeni ile,daha sonra üretim düşüklükleri ile karşılaşılmış,ancak dünyadaki diğer ülkeler stoklarından bunu karşılamışlardır.Bu kriz önümüzdeki 3-4 ay daha devam edecektir.Ondan sonra ne olacağı burada daha sonra  detaylı olarak belirtileceği üzere şu an tehlike arz eden nükleer enerji santrallerinin durumuna ve bunun Tokyo Körfezindeki konteyner terminallerini ne derece etkileyeceğine bağlı olacaktır. Diğer taraftan bazı kaynaklar bu durumun elektronik ürün ve yedek parça fiyatlarını yükselteceği,bazıları ise ,bu lüks tüketim malları talebinin krizin etkilerinin azalacağı 3-4 ay sonraya ertelenebileceğini ileri sürmektedirler.Her iki olasılık ta talep düşmesi demektir.Bu da dolaylı olarak konteyner piyasasında talep azalması yaratacaktır.

Ancak konteyner piyasasındaki bu negatif etki, deprem öncesi iç üretimi ile kendi kendine yeter olan Japonya'nın  şimdi deprem / tsunami nın yarattığı üretim düşüklüğü ve radyoaktif kirlenme nedeni ile karşılaştığı arz eksikliğini dışarıdan karşılayacak olması nedeni ile zayıflayacaktır.Yani bu bakımdan ihracat ta görülen azalma ithalat da ki artış ile karşılanabilecektir.

3.6 Tahıl ve Gıda Sektörü;

Tahıl ürünlerinin Japonya'nın dış ticareti  içinde önemli rol oynadığı bilinen bir gerçektir.Ancak Japonya bu alanda hem üretim hemde ihracat bakımından dominant bir ülke değildir.Türkiye'de ki bazı televizyon kanallarında Japonya'nın dünyanın en büyük Pirinç üreticisi olduğu belirtilse de 9.740.000 mt üretimi ile Dünya Pirinç üretimi içinde %1.9 luk paya sahiptir.Dünya Pirinç ithalinin ise %2.3 ünü temsil etmektedir(662.000 ton).Tahıl bakımından ise Japonya USA'nın en önemli müşterisidir.Japonya'nın ithalat yaptığı diğer ülkeler ise Kanada,Australia ve Soya Fasulyesi bakımından Güney Amerika Ülkeleridir.

Tsunami sonrası bir çok pirinç tarlasının sular altında kaldığı ve bu bakımdan bir ürün sıkıntısı görüleceği beyan edilmiştir.Süper Marketlerde Pirinç fiyatları 2 USD artmıştır.Üstelik bu kriz Dünya da Global bir tarımsal ürün üretimindeki azalmanın olduğu dönemde ortaya çıkmıştır(Küresel ısınma vb gibi nedenler ile hasat mevsiminin kötü geçmesi/Ancak Arjantinde bu yılın yeni hasat rekoltesi iyidir))Bu verilere göre Japonya'nın tahıl ve gıda talebinin ve buna bağlı olarak ithalinin artacağı aşikardır.

The Journal of Commerce  den R.G Edmonson (25 Mart 2011)USGC(US Tahıl Konseyi'nin beyanlarına istinaden)deprem ve tsunami ye rağmen Japonya'nın tahıl ithalinin artacağını ileri sürmüştür. Tommy  Hammota(The Groups Dırectör of Japan/USGC)Krizin hemen ardından Japonya'nın yıllık besin üretiminin %30 unu karşılayan ve 25 milyon ton üreten tesisler(öğütme tesisleri) ,liman ve depoların bu deprem ve tsunami den etkilendiğini ve limanlarda boşaltma ve depolama imkanlarının sınırlı ölçüde kullanılmaya başladığını ,bu nedenle de  ithalat'ın Güney deki limanlara kaydırıldığını açıklamıştır.25 Mart itibari ile  3 tahıl limanı(Sendai) sınırlı kapasite ile çalışmaktadır.Japonya'nın tahıl üretimindeki artış Panamax ve Handymax gemilere olan talebi artıracaktır.Diğer taraftan  USA Calıfornıa bölgesinin(Amerikanın en fazla meyve ve sebze üretiminin yapıldığı bölge)bu yıl Asya ülkelerine olan meyve ve sebze satışlarının patlama yapacağı ve bunun 20 Milyar USD ye ulaşacağı belirtilmiştir.Bunun içinde Japonya ithalatının de önemli rol oynayacağı ve Long Beach ve Los Angeles limanlarında bu ihraç mallarının yüklenmesi bakımından bir patlama yaratacağı bazı kaynaklarda açıklanmıştır

4-Japonya Depremi 'nin Makro Ekonomik Parametreler bakımından değerlendirilmesi ve Japon Ekonomisi ,Bölgesel / Global Ekonomiye etkisi ;

Dünyanın en büyük depremlerinden biri olan bu felaketin, doğal olarak Japonya'yı ,Doğu Asya/Pasifik bölgesini ve Dünya'yı olumsuz yönde etkileyeceği ve bu etkilemenin boyutunun depremin ve tsunami nin büyüklüğü nispetinde büyük olacağı düşünülebilir.Hatta bu meydana gelen fiziksel ve ekonomik tahribatın yıllar süreceği tahmin edilebilir.Ancak bu konuda geçtiğimiz yaklaşık 1 ay içinde birbirinin tersi bir çok görüş ileri sürülmüştür.Bu gibi tesadüfi olarak ortaya çıkan(random)deprem,sel ,hortum,fırtına,savaş,patlama vb gibi olayların ülkelerin ekonomileri ve büyümeleri üzerindeki etkilerinin ne olacağı ve toparlanmanın ne kadar zaman alacağı hususundaki incelemelerin kaynağı çok öncelere gitmektedir.

Bu konuda ilk değerlendirmelerden biri ; İkinci Dünya Savaşının bitmesine ramak kala ünlü İngiliz İktisatçısı J.M.Keynes tarafından yapılmıştır.(Ünlü Türk  İktisatçısı Prf Dr Sabri Ülgener'in 1972 yılında İktisat Fakültesin de ki ders anlatımı)

Keynes bir gün talebelerine Savaşın da tahribatını dikkate alarak İngiltere'nin her hangi bir neden ile yerle bir olması ve tüm kapital stoklarının tahrip olması durumunda bu ülkenin tekrar eski seviyesine gelmesinin ne kadar süreceğini sormuş,ve öğrencilerinin çoğu bu ülkenin Sanayi Devrimi sonrası gelişme sürecine bakarak, iyileşmenin çok uzun süre alacağından bahsetmişlerdir.Keynes bu defa öğrencilerine  tahrip edilen bir karınca yuvasının ne kadar sürede yeniden yapabileceğini sormuş,bu konuda gözlemi olan öğrenciler bunun çok kısa sürede yeniden yapılabileceğini belirtmişlerdir.Bunun üzerine Keynes asıl zaman alanın teknolojinin yaratılması olduğunu,teknoloji yaratıldıktan ve Know-How yani bir şeyin teknik olarak nasıl yapılacağı bilindikten sonra, üretim yapacakları bina,tesis,fabrika ,makine gibi kapital stoklarının yerine konmasının çok zaman almayacağını kısa sürede bunlar temin edilerek yeniden üretime geçilebileceğini ve ülkenin eski refah seviyesine çok kısa sürede ulaşabileceğini belirtmiştir.Bu tıpkı Allah vergisi iç güdüleri ile karıncaların yıkılan yuvalarını hemen inşa etmeleri  gibidir.Ancak karıncaların bu yuvalarını geliştirdikleri görülmemiştir.Çünkü onlara bahşedilen teknoloji,ancak bu tip yuvaları yapabilecekleri düzeydedir.

Bu tarihsel vurgulamadan sonra,Japonya Nagoya City Üniversitesinden  Hıdeki Toya ve Wisconsin Üniversitesi Ekonomi bölümünden  M.Skıdmore'un ''Economic Development and The İmpact of Natural Dısasters''(2005)adlı çalışmasında 151 ülkedeki 1960-2003 yılı arasındaki doğal felaketleri incelenmiş ve  GDP si yüksek, finansal olarak güçlü,yüksek teknolojiye sahip olan,kalite ve kantite olarak insan kaynakları yeterli olan,sağlam ve tamamlanmış finansal sistemleri olan dünyadaki gelişmiş ülkeler ile politik ve ekonomik ilişkileri iyi olan ülkelerin ,bu özelliklere sahip olmayan gelişme  yolundaki ülkelere göre bu afetlerden çok az etkilendikleri ve çok kısa sürede bu felaketlerin olumsuz etkilerinden kurtulduklarını ortaya koymuştur.

Bu Akademisyenlere göre;felaketlerde tahrip olan  ülkedeki Capital Stoklarıdır(Binalar,alt yapı,fabrikalar,makineler vb)oysaki üretimi yapan sadece bunlar değildir.Üretimi yapan o ülkenin beşeri stokları(insan kaynakları)ve bunların ulaştıkları teknolojik seviyedir.Üretim fonksiyonu içinde tabi ki capital stoklarının önemi büyüktür,ancak bunların yerine konması çok zaman almamaktadır.Yeterli insan stoku varsa bu unsurlar çok kısa sürede yerine konulabilmektedir.Ancak insan stokları ve teknoloji bu kadar kısa sürede oluşturulamamaktadır.Bu felaketler teknolojik gelişme  seviyesini ve yetişmiş insan stoklarını yok etmemektedir, o ülkenin fiziki ve finansal ve beşeri olmayan varlıklarını yok etmektedir.Bunların yerine konması ise çok zaman almamaktadır.

Bu akademisyenlerin görüşlerine katılmamak mümkün değildir.Bu sav  bir çok kere pratik olarak doğrulanmıştır.

Örneğin İkinci Dünya Savaşı sonrası ,Savaştan yenik çıkan Batı Almanya'nın kapital stoklarının çoğu tahrip edilmiş,alt yapı unsurları harap olmuştur.Ülkede açlık,kıtlık ve üretim sıkıntısı yaşanmıştır.O tarihlerde Rusya Doğu Almanya dan insanların Batı Almanya ya geçmesine göz yumarak bu kıtlığın etkilerinin daha fazla yaşanmasını hedeflemiş,ancak bu politikaları Batı Almanya'nın bu dar boğazı atlatmasına katkı sağlamıştır.Çünkü Batı Almanya savaşta sadece kapital stoklarını değil erkek nüfusunun önemli bir bölümünü de kaybetmiştir.Batı Almanya hemen fabrika binaları inşa etmeden brandalardan yaptıkları korunaklarda,makineleri tamir ederek üretime başlamış ve Doğu dan gelen insan stoku bu konudaki yetişmiş elaman eksikliği gidermiştir.

Bunun farkına varan Rusya Berlin deki Utanç Duvarını inşa ederek Doğu dan Batıya geçişleri engellemiştir.Batı Almanya bunun üzerine bu açığı 1960 lı yıllarda Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelerden karşılayarak üretime devam etmiş ve kısa sürede tekrar eski gelişmişlik seviyesini yakalamıştır.(Prf Dr Sabri Ülgener Ders Notları 1973)

Yine 1995 deki Kobe depreminde Nikkei Index 5 günde %8 düşmüş fakat sonraki 10 günde %5 artmıştır.

Deprem sonrası Ocak ayında endüstriyel üretim düşmüş ancak Şubat ayında %2.2 artmış Mart ayında ise artış %1 olmuştur.Bazı kaynaklarda 100 milyar USD bazı kaynaklarda 120 milyar usd olan Kobe depremi tahribatı Japonya'nın GDP si ne oranı %2.5 düzeyinde olmuştur.Deprem sonrası yen %5 değer kaybetmiş ancak sonraki 3 ay içinde %21 değer kazanmıştır.

Kısa dönemli olarak görülen ekonomik kriz,depremi takip eden ay ve yıllarda Japon ekonomisinde patlama yaratmıştır.1995 depreminden sonra kısa  sürede ithalat eski seviyesine gelmiş,ihracatın ise %85 i yeniden sağlanmıştır.Bunun en önemli nedeni olarak ise o tarihlerde fabrikaların tam kapasite ile çalışmadıkları ve bir atıl kapasite olduğu ve deprem sonrası bu atıl kapasitenin faaliyete geçirilmesi ile üretim açığının kapatıldığı ileri sürülmüştür.

2011 Japon depremi ile 1995 Kobe depremi arasında benzer ve benzer olmayan durumlar mevcuttur.2011 depreminin tahribatı tahminen 123-235 Milyar USD civarındadır.*

*Bazı kaynaklarda 250 milyar usd dir.

Bu ülkenin 2010 yılındaki iktisadi üretiminin %2.5-4 dü civarındadır.Yine Japonya'daki üretim tesisleri tam kapasite ile çalışmamakta ve bir yedek kapasite bulunmaktadır.Kobe depremi ülkenin GDP sinin 12.4 ünü üreten bölgeyi vurmasına karşın 2011 Thoku depremi Japonya nın GDP sinin %7.8 ünü üreten bölgeyi vurmuştur.(Fuhishıma %1.6,Miyagi,%1.6,Iwate %0.9,Deprem bölgesine yakın ancak daha güneyde olan Tokyo %17.4-Japon GDP si içindeki payları)Tokyo'yu bir kenara bırakırsak(deprem den direkt etkilenen bölge değildir)Bu üç şehir Japonya'nın endüstriyel üretim merkezi değildir.

Ancak bir çok analist 2011 depreminin olduğu dönemin 1995 depremine göre farklı olduğunu ve kırılgan Japon ekonomisinin (Global Devlet Borçlarının,GDP ye oranının %200 üzerinde olması* ve bütçe açıklarının GDP nın %10 nu na  tekabül etmesi nedeni ile )resesyonla karşılaşacağını ileri sürmekte bazı analistler ise bunun abartılı bir tahmin olduğunu belirtmektedirler.

*Kamu Borç Miktarı/Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla

4.1-Japonya'nın Tahlilimize Katkı Sağlayacak Ekonomik Parametreleri;

-Japonya'nın  2010 da GDP artış oranı enflasyon düzeltmesi sonrası (son 4 cü çeyrekte -0.3%ile)%3.5 olmuştur.Bazı kaynaklarda %3.9 dur(Tradıng Economıcs Company)

Bazı kaynaklarda son 3 aylık düşüş %1.1 dir.(Bu %3.5 Ya da 3.9 büyüme bir çok gelişmiş ülkedeki büyüme oranından daha fazladır)

-2010 GDP miktarı 5.474 Trilyon usd dir.

-Faiz oranı 0 dır

-Enflasyon oranı 0 dır.

-Global Devlet Borçları 11 Trilyon usd dir.

-Fert başına Milli gelir 32.608 usd dir.

-İşsizlik  oranı %4.6 dir.(son iki yılın en düşük seviyesi)

-Hükümet bütçesi – 7.40 dır.Bütçe açıkları bazı kaynaklarda GDP nİn %10 dur.

-Şubat 2011 de Mal dengesi (Diş Ticaret Dengesi)Asya ülkelerine ihracat nedeni ile fazlalık vermiştir.(2011 Ocak ayında ise açık vermiştir,)son iki yıldır ilk defa

-Global Devlet Borçlarının GDP ye oranı %228 dir(CIA kaynaklarına göre)bu G7 ler içindeki en büyük orandır.

-1996 yılından itibaren Japonya'nın Dünya GDP  si içindeki payı giderek azalmış ve %20 lerden %7 lere düşmüştür.

-2008 rakamları ile İthalatın GDP(Gros Domestic Product/Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)içindeki payı %11 ,ihracatın payı ise %16 civarındadır.

-Japonya 2010 GDP si ile Dünyanın İkinci büyük ekonomisi olma durumunu Çin'e kaptırmıştır.

-Japon ekonomisi 2008 de %1.2,2009 da %5 daralmıştır.

-Japonya dünyanın en büyük Kömür ithalatçısıdır.

-Japonya Dünyanın 3üncü büyük tüketim malları ithalatçısıdır.(Bunların içinde Kömür,petrol,LNG ve demir cevheri başı çekmektedir.)

-Japonya Dünyanın 3 üncü ham petrol ve petrol ürünleri ithalatçısıdır.BP rakamlarına göre Japonya'nın yıllık petrol tüketimi,dünya tüketiminin %5.1 i,Doğal gaz tüketiminin ise %3.1(94.670.000.000 cbm)üne tekabül etmektedir.

-Japonya,altın,gümüş ve magnesit üreticisi olup demir cevheri,bakır,kömür ,boksit,alumuna ve orman ürünleri ithalatçısıdır.

-İhracatının yaklaşık % 18 i mamul maddeler %82 ise yarı mamul mallardır.

-Dünyanın önemli bakır ve bakırdan yapılan ürün üreticisi ve ihracatçısıdır.Bakır madenlerine sahip olmamasına rağmen %11 yüzde ile Çin'in  arkasından(%24)dünyanın ikinci büyük bakır smelting kapasitesine sahiptir.(2009)Bu dünya bakır üretiminin %7.6 sıdır.

-9.740.000 mt Pirinç üretimi ile Dünya Pirinç Üretimi içinde %1.9 luk paya sahiptir.Dünya Pirinç ithalinin %2.3(662.000 ton)üne sahiptir.

-Japonya'nın tahıl ithali USA,Kanada ve Australıa 'dan ,Soyabean(Soya Fasulyesi) ithali ise Güney Amerika dan olmaktadır.

-Dünya Bankası rakamlarına göre Japonya'nın enerji üretiminin %30  u Kömür ,%23 ü Nükleer,

%23 ü Doğal Gaz,%5 i Hydro,%8 i Petrol,%7.8 i diğer maddeler ile çalışan santrallerde üretilmektedir.

-HSBC(Economic Global 15 Mart 2011)araştırmasına göre Japon FDI(Foreıgn Dırect Investment)larının %23 .7 si Asya Ülkelerine,%32.4 ü Amerika'ya,%13.4 ü  Merkezi ve Güney Amerika ya,%23.6 sı Avrupa ya yapılmaktadır.Portfolıo olarak ise Asya %2.5,Küzey Amerika %

34.1,Merkeizi ve Güney Amerika %16.6,Batı Avrupa %37.9 paya sahiptir.Japonya US'nin Hazine Bonolarının ikinci büyük alıcısıdır.Japon mevduat sahipleri 2010 da 166 milyar usd yi diğer ülkelere yatırmışlardır.Bunların içinde US başı çekmektedir.

-Japonya US de sonra Çin'in ikinci büyük ithalatçısı,Çin ihracının %8.5 u Japonya ya gitmektedir.

Japonya'nın ithalatının %22 si ise Çin den yapılmaktadır.(2010)

-Japonya giderek artan bir şekilde Asya daki ülkelerin ticaretine nüfuz etmektedir.Burada da Çin başı çekmektedir.Bu ülkeye ihracı 109.632 mn usd/%19,US ye  ise 95.343 mn usd/%16, dır  Japonya'nın ihracatında önemli rol oynayan diğer ülkeler ise  Kore,Hong-Kong,Thaıland,Singapur, Almanya (%3,) ve Hollanda( %2)dır.*

*Prantez içindekiler2009 rakamları ile Japonya ihracatı içinde ülkelerin payıdır.

-Japonya'ya ihracat yapan ülkelerin ihracatları içinde Japonya'nın payı Çin (122.536 mn usd/%10,US 60.487 usd/%6,Australya 34.737 mn usd %23,Sudi Arabistan 29.204 mn usd/%17,UAE 22.723 usd/%19,Kore 21.986 mn usd/%6,Endeonezya 21.817mn usd/%19 ,Almanya 16.764 mn usd/ %11,Malezya 16.732 mn usd/%11 Thaıland 16.029 mn usd/%11 (2009) dir.

 

4.2-Yukarıda Belirtilen Ekonomik Verilere Göre 2011 Depreminin Japonya ,Asya ve Dünya Ekonomisi ve Deniz Ticareti Üzerindeki Etkileri;

Yukarıda özetle açıklamaya çalıştığımız bu etki burada daha derinlemesine incelenerek ,tahlilimiz sonuçlandırılacaktır.

-Japonya'nın büyük devlet(kamu) borçları ve bütçe açıkları nedeni ile bir çok analist Japon ekonomisinin bu kırılgan yapısının,hele hele 2008 ve 2009 krizi sonrası ülkeyi resesyona sokacağı düşüncesindedir.Ancak bazı uzmanlar bunun çok abartılı olduğunu iddia etmekte dünya üzerindeki doğal afetler üzerinde yapılan incelemeye göre krizin etkisinin çok kısa sürede atlatılacağını bunun bir cycle olmadığını ve random(yani tesadüfi olarak ortaya çıkan kriz)olması nedeni ile bu doğal afetlerin ekonomideki periyodik daralmalara göre daha kısa sürede atlatılacağını iddia etmektedirler.

Hatta daha da ötesinde bu krizin önümüzdeki dönemde bir ekonomik patlama yapacağını iddia etmektedirler.

Bu iki görüş bardağın dolu ve boş tarafına bakma ile alakalıdır.Biz bardağın dolu tarafına bakıp krizin kısa sürede  atlatılacağı ve daha da önemlisi asıl  yazımızın  konusu olarak bunun deniz taşımacılığına olumlu katkı sağlayacağını düşünenlerden olarak meseleye yaklaşmaktayız.

Bu konuda olumsuz düşünenlerin çoğu meseleye Japonya'nın büyük Global Devlet Borçlarının GDP  ye oranın %228(GDP nın iki katı)ve bütçe açıkları noktasından yaklaşmakta ve Japonya'nın krizin etkilerini gidermek için gerekli finansal kaynakları sağlamak konusunda zorlanacağını ve 2008 krizinden yeni çıkmaya çalışan kırılgan ekonominin bu hususta problem yaşayacağını  ve yeniden resesyona gireceğini ileri sürmektedirler.Oysaki James Kostohryz ''Japan's Fınancıal Positıon is Better Than You Thınk''adlı inclemesinde bu görüşlerin abartılı olduğunu iddia etmektedir.Bu yazısında anılan bu borç stokunun Intra Govermental bir borç olduğunu yani devletin kendi iç borcu olduğunu ileri sürmekte ve bir devlet organının başka bir devlet biriminden(govermental agency) aldığı borç olduğuna işaret etmektedir

Başka bazı  kaynaklarda bu yaklaşımı doğrulamakta, bu borcun Japonya dan sağlandığı ve çoğunun da Japon şirketleri tarafından verildiğine işaret etmektedir..Kısaca Kostoryz' göre bu Japon Hükumetinin bir iç borçlanmasıdır.Borç alan Kamu açısından bu bir borç stoku olsa da,veren açısından bir finansal varlık yani finansal asset tir.Japonya açısından baktığımızda veren ve alan bakımından bir borç yoktur.Kısaca ''0'' etkiye sahiptir.İkinci olarak Japon Hükumeti büyük oranda parasal varlığı (fınancıal asset )loan(borç),bono ve equıty olarak  elinde tutmaktadır.Bunlar kazanç varlıkları olup,sadece borcu karşılamanın ötesinde bu borcun maliyetini de karşılamaktadır.Üçüncü olarak Japon Merkez Bankası (Bank of Japan)Japonya'nın GDP sinin yaklaşık  %20 sine tekabül eden 1 Trilyon USD yi döviz varlığı olarak elinde tutmaktadır.

Bunlar Japon Devletinin kazanç varlıkları olup Japonya'nın bürüt borcunun maliyetini karşılayabilecek niteliktedir.Son olarak ise Japon Hükumeti önemli miktarda parasal olmayan varlığı(arazi,bina vb)sahiptir bu sadece borcun maliyetini değil borcun kendisini ödeyebilecek niteliktedir.

-Diğer bir yaklaşım ise Japonya'daki  Firmaların ve mevduat sahiplerinin içerideki krizi fonlamak için US Hazine bonolarını satacakları ve diğer ülkelerin sermaye piyasasındaki paralarını geri çekecekleri ve bunun Yen üzerinde olumsuz bir etki ile Yen in değerini artıracağını ileri sürmektedirler.Diğer taraftan önümüzdeki günlerde Japonya'nın yeniden inşa hamlesinin finansmanını karşılamak için Japon Hükumetinin vergileri  artıracağını bununda yine Yen i değerlendireceği ileri sürülmektedir.Yen'in değerlenmesi ise Japonya'nın ihracatını ters yönde etkileyecek,olup ihracat miktarı düşecek ve ithalatı krizin yarattığı mal sıkıntısı ile patlayacaktır.

Bazı analistler bunu Japon ekonomisi için bir problem olarak görürken hatta bu beklentinin tam tersini savunurken Keıth Fıtz-Gerald 'in Japanese Earthquake Impact/Money Mornıng adlı makalesinde Yen 'in değer kazanmasının  bu krizden çıkışın yegane çaresi olduğu ileri sürülmekte böylece deprem nedeni ile hasar gören malların ve Japon halkının kişisel ihtiyaçlarının güçlü  Yen ile dışarından ucuza sağlanacağına işaret etmektedir.

Yine bu makalede bu krizin Japon ekonomisi üzerindeki etkisi tartışılırken değişik görüşlere yer verilmekte bunlardan bir diğeri olarak ;bazı stratejistler Japon Yen'in değer kaybedeceğini ,Yen'in değerindeki bu düşme ve Çin'in yüksek büyüme oranı ile bütünleşerek,Japonya'yı Asya'nın İhracat devi haline getireceğini savunmaktadırlar.Bu varsayımlarını ise iki temel noktaya dayandırmaktadırlar.

-USD YEN karşısında değer kazanacaktır

-Yüksek Kamu Borcu nedeni ile yeniden inşa yatırımlarını yapmak için kaynak bulma imkanı daralacak olan BOJ(Bank of Japan)Para basmaya başlayacak buda Yen'in değerini düşürecektir

Bu yazıda bazı analistler Japon Merkez Bankasının piyasaları stabilize etmek için bir günde 15 Trilyon Yen/183 Milyar USD yi enjekte etmesinin*(*Yukarıda belirtildiği üzere bu rakam 23 Mart da kümülatif olarak 40 Trilyon Yen'e çıkmıştır)Kamu Borç Stokunun/GDP ye oranını %220 den daha fazlaya çıkaracağını bununda Japonya'nın büyümesini ve Yen'in geleceğini ciddi bir tehlike altına alacağına işaret etmekte,yeniden inşa hamlesinin Japon halkının sorunlarına cevap vereceğini ancak bu olumlu etkinin Yen üzerinde görülmeyeceğini belirtmektedirler.

Oysaki krizin hemen arkasından yukarıda sözü edildiği üzere tepki satışları ile Nikkei 633 poınt düşmüştür(%6.18) ve Japonya dan para US Hazine Bonolarına kaymıştır.İlaveten 15 Mart Salı günü Nikkei 225 ortalama düşüşü %10.6 olarak belirtilmiştir. Yine depremin hemen sonrası Yen değer kaybetmiş fakat daha sonra hem Nikkei toparlanmış hemde US Hazine bonolarının satışı ile Yen yükselmiş fakat Japon Merkez Bankasının müdahalesi ile Yen in çok değerlenmesinin önüne geçilmiştir.Japon Merkez Bankası Krizden çıkmak için ihracat hamlesinin önemine ve bu nedenle önceliklerinin hasarlı ve tam kapasite ile çalışmayan fabrikaların bir an önce tam kapasite ile çalışmaya başlamasını hedeflediklerini belirtmektedir.

Bu ilk beyanat ve icraatlardan Yen'in değer kazanacağı hususunda bir işaret ortaya çıkmamaktadır.Kaldıkı Japon İhracatçıları Ya da ihracata dayalı üretim yapan Japon şirketleri bundan mutlu olmayacaklardır.Bir araştırmada Toyoto Motor Co Yen'deki 1 birim değer artışının (1 Yen artışın)kazançlarını 30 Milyar Yen eriteceğini belirtmiştir.Honda Motor Co ise ;(Yurt Dışına satılan arabaların %70 ini üretmektedir)yine 1 YEN lik değer artışının 17 Milyar Yen lik zarara yol açacağını beyan etmiştir.(Bloomberg-6-7 To Dıscuss Japan Tomarrow After Yen Clımbs to Postwar Hıgh)

Dünya Bankası Doğu Asya ve Pasifik Baş Ekonomisti Vikran Nehru ise Japon Hükumetinin kaynak yaratma politikalarının Yen'i değerlendireceğini, Doğu Asya'daki ülkelerin Uzun Dönem Borçlarının %25 inin Japonya dan sağlandığı ve Japon Yen'indeki %1 artışın bu ülkelerin borç yükünü yıllık 250 Milyar usd artıracağını,ancak Japon Hükumetinin buna Müsaade etmeyeceğini çünkü bunun Japon ihracatını ters yönde etkileyeceğini belirtmiştir.

Diğer taraftan bazı analistler US Hazine bonosu satışlarının FED ve Japon Merkez Bankası tarafından satın alınacağını Yen üzerindeki değerlenme etkisinin hafifletileceğini ileri sürmüşlerdir.

Ancak US Hazine Bonolarının satışlarının ,US'nin borçlanma maliyetini yükselteceği ve US finansal piyasasında kırılmalar yaratacağı da  aşikardır

Yine Japonya'daki bir çok firma yurt dışı yatırımlarını geri çekmiş ve Doğu Asya piyasasındaki yatırımlarını gözden geçirmeye başlamıştır.

Dünya nın karşılaştığı krizden çıkışta lokomotif görevi üstlenen bu Doğu Asya ülkelerinin Japonya dan ithal ettikleri yarı mamul madde teminindeki zorluklar ve Japonya'nın bu piyasaları fonlamasındaki azalmaların bu ülkelerin GDP sini etkileyeceği açıktır.Ancak bu etki %0.5-1 düzeyinde olacaktır.Yani hafif bir dalga etkisi yaratacaktır.Kaldıkı bu ülkelerin ithali başka coğrafyalara kayacaktır.Bölgenin Çin den sonra önemli bir gelişme gösteren ülkesi Hindistan'ın en fazla borçlandığı ülkeler arasında Japonya 3.cü büyük ülkedir(Japonya Hindistan'daki  3 .cü büyük FDI Equıty yatırımcısıdır)

Şimdi Japonya ki krizin yaratacağı finansman ihtiyacı nedeni ile Hindistan'ın bu ülkeden borçlanma imkanı azalacak ve borçlanma maliyeti yükselecektir.

Yukarıdaki farklı düşünceler incelendiğinde özetle ya ihracatın artacağı (USD karşısında değer kaybeden Yen etkisi ile)yada Yen'deki aşırı değerlenmesi ile ihracatın beklenen düzeyde olmayacağı ve ithalatın artacağı belirtilmektedir.

Bunlardan hangisi doğru olursa olsun,deprem ve tsunamı ile kapital stokları tahrip olmuş ve gıda üretimi sekteye uğramış bir ekonomide,ihraç mallarının üretilmesinde kullanılan ham maddelerin hemen hemen tamamının yurt dışından ithal edildiği de dikkate alındığında ithalat da, ihracat ta patlasa bu deniz taşımacılığı piyasasında olumlu bir etki yaratacaktır.

-Petrol Fiyatlarında ve ara mal fiyatlarındaki artışların etkisi olarak ise ,Japonya'daki krizin yarı mamul madde fiyatlarında,tahıl fiyatlarında artışa yol açacağı bununda dünya ekonomisini ters yönde etkileyeceği ileri sürülmektedir.Fakat bir çok analist tarafından Dünyanın 3 büyük ham petrol ithalatçısı Japonya'nın kriz nedeni ile kısa dönemli petrol alımlarının durmasının petrol fiyatlarını düşüreceği (bilahare artacaktır)bununda ara mallar fiyatlarındaki artışı kompanse edeceği  belirtilmektedir. Nitekim Deprem sonrası Ham petrol fiyatları düşmüş (Brent Crude Prıces USD 110)sonra Libya krizi nedeni ile artmıştır.Japonya'daki alt  yapının harap olması ,binlerce arabanın Tsunami ile tahrip olması ,petrol  rafinerilerdeki yangınlar vb nedenleri ile üretim durmasının Japonya'nın ham petrol talebini kısa dönemde azaltması nedeni ile petrol fiyatlarının düşeceği beklenmiştir.Ancak sözü edilen olumsuzluklar önlendikten sonra Nücleer enerji tesislerinin yerine diğer santrallerin devreye girmesi ile ham petrol ithali aratacak ve buda petrol fiyatlarını yükseltecektir.Ancak bunun gerçekleşmesi  ve  bu sürede ara mal üretiminin yeniden istenilen seviyeye ulaşması ile (Japonya ve dışındaki kaynaklardan)mal fiyatlarındaki artış normale dönecektir.

-Kısa dönemde Japonya'nın büyümesi eksi ve büyük olacaktır,ancak bu yılın sonuna kadar yeniden inşa hamlesi ile büyümede önemli bir artış sağlanacaktır.Japonya Küresel Ekonominin ve Asya 'nın gelişmesinin motoru değildir.Dünya GDP sine katkısı sadece %7 dir.Japonya'nın büyümesindeki durgunluğun dünya ekonomisini etkilemesi sınırlı olacaktır.Bu gün için Japonya'nın karşılaştığı en büyük problem elektrik üretim kapasitesindeki %10 düşme dir(nükleer ve kömür santralleri)bu fuel ve gaz ile çalışan terminallerin problemlerinin halledilmesi ile azalacak ve Japonya'nın yeniden inşa edilmesi hamlesi boomıng yaratacaktır.IHS Baş Ekonomisti Narıman Behravesh'e göre bu Japon depreminin Global büyümeye etkisi bu yıl %0.1 ile 0.2 arasında olacaktır.

Bazı ekonomistler ise yeniden inşa Ya da yeniden inşa yatırımlarının, yeni yatırımlar ile aynı karakterde olmadıklarını belirtmekte ve bu yenileme yatırımlarının ekonominin diğer alanlarını ters yönde etkileyeceğine işaret etmektedirler.Örnek olarak ise  1990 yılında Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleşmesi ile Doğu Almanya'daki alt yapı tesislerinin yenilenmesi ve Doğu Almanya da   ki fabrikaların modernizasyonu verilmekte ve bunun Batı da yüksek vergiler ,yüksek kapital maliyetleri ve daha güçlü bir döviz kuruna neden olduğu ileri sürülmektedir.Kısaca ticareti ters yönde etkilediği ima edilmekte ve yükün Batı da yaşayan halkın üzerine bindirildiğinden söz edilmektedir.(HSBC Global Economıcs)

Bu olayları bu dönemde Hamburg ta bire bir yaşayan biri olarak  bu yaklaşıma tam olarak katılmamız mümkün değildir.Doğu Almanya'nın yeniden ihya projesi nedeni ile vergilerin ,telefon ücretlerinin arttığı bundan Batı da ki halkın mutsuz olduğu doğrudur.Ancak bu durum Batı Almanya da talep patlaması yaratmıştır.50 yıla yakın planlı ekonomi ile yaşayan Doğu Alman halkı bu süre içerisinde  tasarruflarını harcayacak mal bulamamış ve Batı Almanya'nın kişi başına yaptığı yardım ile de ilave satın alma gücüne sahip olarak  Batı Almanya'nın pazarlarını işgal etmiş ve ülkede talep patlaması yaratmıştır.Ev fiyatları yeni ve ikinci el araba  fiyatları yükselmiş ,komisyon ücretleri artmış ekonomiye canlılık gelmiştir.

Sözü edilen ekonomistlere göre (HSBC Global Economıcs)

Japonya'nın yeniden inşa maliyeti ekonomik ve finansal mekanizma olup kaynakların Japonya'nın yeniden inşasına kaydırılması anlamındadır.

Böyle olunca da Japonya'daki fonların yeniden inşaya kaydırılması ,Japonya dan dışarı çıkan yatırımları azaltacaktır.Japon firmalarının dış yatırımları,iştirakleri azalacak ve dünyadaki offshore ve finansal piyasalar Japonya dan daha az kaynak sağlayacaklardır.Japon Yen'in yükselmesi kaynakların ihracattan yerel yeniden inşa faaliyetlerine kaymasına neden olacaktır.Vergilerin yükselme ihtimali iç tüketimi azaltıp yeniden inşa ya kaynak yaratacaktır.Eğer Japon Hükumeti ''Reconstructıon Bond-Yeniden İnşa Bonoları)(UK War Loan benzeri)çıkarırsa tasarruflar ticari ihtiyaçların karşılanmasında kullanılmasından ziyade Japon Ulusunun yeniden inşa ihtiyaçlarının kullanılmasında harcanacak ve ticaret piyasasının fonlanması problemi ortaya çıkacaktır.

Bu değerlendirme ilk bakışta doğru gibi gözükebilir.Ancak şunu da unutmamak gerekir,yeniden inşa, İnşaat sektöründe bir talep patlaması yaratacak buda diğer sektörleri olumlu yönde etkileyecek İnşat sektörü iyileşmenin lokomotifi olacaktır.Kaldı ki Japon Merkez Bankası  yukarıda da sözü edildiği üzere ülkenin ihracatının tekrar eski seviyesine gelmesinin bu krizi atlatmanın önemli bir unsuru olduğunun bilinci içinde  fabrikaların yeniden kriz öncesi üretim kapasitesinde çalışması  için elinden geleni yapmaktadır.

Yukarıdan kolayca anlaşılacağı üzere birçok analist ve stratejist farklı noktalardan yaklaşsalar da yeniden inşa hamlesinin ekonomide bir patlama yaratacağını ancak  çok yüksek kamu borç stoku olan Japonya'nın bunun fonlanmasında zorlanacağını ileri sürmektedirler.Bir diğer grup ise bu borçların yapısının iyi analiz edilmediğinini ve Japonya'nın finansal gücünün olduğundan daha düşük olarak değerlendirildiğini ileri sürmektedir.

Bazıları ise bunlara ilave ve doğru bir yaklaşımla,Japonya'nın diğer bazı ülkelerden farklı olarak,geçmişte yaşadığı  depremler ve bunlardan çıkardıkları tecrübeler ile oluşturdukları acil eylem planları ve programları ile bu gibi felaketlere hazır ve bunlara karşı aşılı ve tecrübeli olduğunu ,dolayısı ile bu krizi kısa sürede ve çok fazla etkilenmeden atlatacaklarını belirtmektedirler.

Tüm bunlara rağmen bu tahlillerde ihmal edilen Japon halkının Kültürel , Sosyolojik,Etik,Psikolojik özellikleridir. Japon Ulusunun bu özellikleri aşağıda belirtilmiştir;

-Japon ulusunun öncelik sırası Ülkem,Şirketim,Ailem ve Ben şekilindedir.

-Firmalarda personel devir hızı yok denecek kadar düşüktür.Bir firmada işe başlayan her hangi bir çalışan o firmadan emekli olmakta ,yaşamı süresince iş değiştirmemektedir.Daha da ötesinde çocukları da o firmada çalışmaktadır.

-Japonya da çalışmak ibadetin bir parçası olup,ulus ne kadar çok çalışırsa bunun dini gereği öteki dünyada o kadar kabul göreceği inancındadır.

-İşi olan her Japon bireyi güne ''Tanrım sana şükürler olsun işim var ve çalışıyorum''şükrü ile başlamakta,çalışmayı bir mutluluk vesilesi olarak görmekte ve İş yerlerinde çalışma Ülke ve Şirkete

bağlılık And'ı ile başlamaktadır.

-Japonya da çalışmak her şeyin başında gelen bir şey olup,Şirketlerde tatil yapma Ya da tatil iznine çıkma uygulaması ,son 20 Yılda Batının Japon Hükumetleri üzerindeki ekonomik baskıları sonucu ortaya çıkmıştır.

-Her Japon vatandaşı Ülkesi için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdır.Bu İkinci Dünya Savaşı sırasında Ordu da görülürken,aynı olay son olarak sivil kanat da yaşanmıştır. Fkushima Nükleer Santralindeki kaza sonrası bir çok mühendis ve işçi ülkeleri ve dünyanın selameti için gözlerini kırpmadan kendilerini feda etmişlerdir.

-Japonya'da ki yönetim anlayışı Batıda ki bireysel sorumluluk ve yetki üzerine dayanmamakta,Japon Şirketlerinde Grup Sorumluluğu uygulanmaktadır.Bu uygulamanın ana felsefesine göre,firmanın amaçladığı sonuçlara ulaşması için bireylerin kendilerine yüklenen görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri yetmemekte,Grup içindeki bir çalışanın zafiyeti başarıyı engelleyebilmektedir.Bu adeta bir zincirin zayıf halkasının kopması sonucu ,diğer halkalar sağlam olsa da zincirin beklenen görevi yapamaması anlamındadır.

Onun için bir firmanın her bir çalışanı bulunduğu grup içinde diğerlerini kontrol edip aksayan bir husus var ise bunu telafi etmeye çalışmaktadır.Firma ölçekli bu husus ,Japon halkının aslında genel karakterini yansıtmaktadır.

Bu verilerin ışığı altında büyük kamu borcu olduğu ileri sürülerek bu krizi atlatamayacağı belirtilen Japon ulusunun her türlü fedakarlığı göstererek bu kaynağı yaratması sürpriz olmayacaktır.

Kaldı ki yukarıda da belirtildiği üzere,Japonya'nın İnsan Stoku hem kalite hemde kantite olarak çok iyi durumdadır.Sermayeden önce bir ulus için önemli olan budur.Libya parasal açıdan çok güçlü olsa da,Insan Stoku'nun yetersizliği,devlet olma geleneğinin ve Şehirleşmenin olmaması bu ülkenin her bakımdan gelişmesini engellemiştir. Bilindiği üzere Garson 'dan Sekter'e,İnşat ustasından,elektrik teknisyenine kadar Libya' da hemen  hemen tüm çalışanlar yabancıdır.Bu son olayda 100.000 inin üstünde yabancı ülkeyi terk etmiştir.1989 yılında tamirci olmaması nedeni ile yeni televizyonların ,buz dolaplarının evlerin önüne atıldığını,son model arabaların orası burası hasarlı bir şekilde kullanıldığını görmek şaşırtıcı bir durum değildi.Yine Kaddafi'nin büyük paralar harcayarak deniz kıyısında yabancı ülkelere yaptırmış olduğu Turistik tesisler elaman zafiyeti ve zihniyet farklılığı nedeni ile Yabancı Büyük Elçiliklerin rezidantları,ve Kaddafi'nin Milis Güçlerinin ikametleri olarak kullanılmaktaydı,En büyük şehirlerdeki mağazalardaki eşya ve giysiler Türkiye'nin 60 yıl önceki köylerindeki dükkanlardakinden daha farklı değildi.(1989 Libya Ziyaretim deki izlenimlerim) Bir ülkenin gelişmesi , kalkınması ve felaketler karşısında toparlanmasında İnsan Varlığının kalitesi ve eğitilmişliği SERMAYEDEN DAHA ÖNEMLİ OLMAKTADIR.Japonya da ise bu ziyadesi ile fazla olup,bu insan varlığı karakteri itibari ile ihtiyaç duyulan sermayeyi de yaratabilecek niteliktedir.Nitekim 1 ci Kıbrıs Çıkartmasın da çıkartma gemilerimizin olmayışının yarattığı problemler üzerine.Türk ulusu Alyanslarını satarak bu gemilerin yapılması için gerekli kaynağı sağlamıştır.

5-SONUÇ;

Yukarıda hem genel olarak hemde sektörler itibari ile açıkladığımız üzere;

Kısa vadede bu kriz Japon ekonomisini etkileyecektir.*Japon ekonomisi 2011 de beklenenden daha az büyüyecek ,ancak 2012 de artış 2.1 den 2.5 a çıkacaktır.Nükleer Santrallerdeki problem nedeni ile Kömür,Doğal gaz ve Akaryakıt ile çalışan terminaller in ham madde talebi ve buna bağlı olarak Japonya nın Kömür,LNG ve Ham petrol ithalatı artacak (mevcut ithalat miktarına günde 375.000 baril ilave olacak )buda Kuru yük ve Tanker Piyasasında artış ve buna bağlı olarak navlunların  yükselmesine neden olacaktır.

*Örneğin Line yapan Japon Deniz Nakliye Şirketlerinin Hisselerinde deprem sonrası talep daralması ile düşüşler yaşanmıştır.

Japonya'nın yeniden inşası nedeni ile Çimento,çelik ve orman ürünü ithali aratacak buda deniz taşımacılığını olumlu yönde etkileyecektir.

Japonya'daki Pirinç tarlalarının etkilenmesi nedeni ile Japonya'nın Pirinç ithali artacak buda deniz taşımacılığına ilave talep yaratacaktır.Ancak gerek hasat miktarlarındaki *çeşitli nedenler ile azalmaya ilave bu yeni talep fiyatların yükselmesine neden olacaktır(Tahıl fiyatlarında)

*Ancak bu yıl ki hasat miktarları Güney Yarım kürede iyileşmiştir.(ARJANTİN üretimi artmıştır)

Japon araba üretimindeki problem kısa dönemde Deniz Taşımacılığında Araba Taşıyıcılara talebi azaltacak,ancak daha sonra bu talep diğer ülkelere kayacak ve talep bu ülkelerden gelecektir.

Tüketici mallarındaki problem kısa vadede konteyner Piyasasını vuracak,ancak bilahare bu durum telafi edilecektir.Ancak burada daha çok üzerinde durulan Japon GDP sinin yaklaşık %17 si ni oluşturan Tokyo bölgesinde radyasyon kirlenmesinin konteyner taşımacılığı üzerindeki etkisinin ne olacağıdır.

Bu durum Cargo System Net 'de 24 Mart 2011 de yayınlanan ''Rediation Threat to Tokyo Bay Ports''adlı yazıda incelenmiş ve Tokyo Körfezindeki Limanlar radyasyon sızıntısı nedeni ile kapanırsa bunun konteyner taşımacılığı üzerinde büyük etkisi olacağı ve mevcut deprem ve takip eden Tsunami'in ise bölgedeki konteyner terminallerindeki ve konteyner taşımacılığı üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı ve çok önemli olmadığı belirtmiştir Analist AXS Alphaliner;Tokyo ve Ykohama limanlarının 2010 da 7.5 Milyon TEU eleçlediklerini bunun Japonya'nın konteyner trafiğinin %38 ine tekabül ettiğini belirterek,Tokyo Körfezindeki limanların radyasyon sızıntısı nedeni ile kapanması durumunda bunun Japonya'nın ve Dünyanın konteyner ticaretine olumsuz etkisinin büyük olacağına işaret etmiştir.Yine anılan;bu bölgede deprem ve tsunami den etkilenen

limanların sadece 7 tanesinde konteyner yükünün eleçlendiğini,(Sendai,Hockinake,Onahama,Kashima,Ofunata, ve Ishınomaki)ve bu limanların 2010 da eleçledikleri konteyner yükünün toplam Japon konteyner yükünün sadece %1.3 nispetinde olduğunu(bunların içinde en büyüğü Sandai limanı olup 2010 da 155.611 TEU eleçlemiştir) ,bu nedenle de bu limanlarda ki aksamaların ve hasarların Konteyner Trafiği üzerindeki etkisinin çok zayıf olduğunu vurgulamıştır.

Japonya'nın yeniden inşası nedeni ile Çimento talebi ve çelik talebi artacak buda çimento gemilerine Handy ve Handymax lara talep artışı getirecektir.

Crusuıng gemileri Pasifik bölgesindeki radyasyon nedeni ile etkilenecektir.Kısa vadede Multı Purpose gemiler Proje gemileri(Specıal gemiler)Japonya nın global yatırımlarının düşecek olması

nedeni ile ters yönde etkilenebilecektir.Kısaca bazı segmentlerdeki talep düşüşü bazı segmentlerdeki artış ile kompanse edilecek ,bu kriz deniz taşımacılığı piyasası için bir iki aylık olumsuz dönemden sonra patlama yaratacktır.Japonya'nın yeniden inşası ise 5 yıl sürecek ve ilave bir talep yaratacaktır.Ancak bütün bu değerlendirmemiz Japonya'daki nükleer santrallerdeki sızıntının olumsuz etkisinin ne boyut da olacağına ve Japon Hükumet'inin önümüzdeki günlerde alacağı ekonomik kararlara  bağlı kalacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diğer Haberler

Scania, Alp Lojistik’in tercihi olmaya devam ediyor
"Otokar ile Güçlü Yarınlar" Projesi Başladı
Almark Logistics, denizden aldığı Rusya yüklerini kapısına kadar ulaştırıyor
2024’ün en sıra dışı DHL teslimatları
"Jeopolitik krizler, bazı armatörlere 9 kat daha fazla kâr getirdi"
Türkiye yüzyılı lojistiğin de yüzyılı olacak
Kızıldeniz 2025’te açılır mı bilmecesine yanıt aranıyor
8. LOJİ&TED Konferansı İstanbul’da Sektör Devlerini Buluşturuyor!
Yang Ming, “Arkas Bunker'la Yola Devam” dedi
BURULAŞ, Koçaslanlar’dan 14 Karsan midibüs aldı