Kontek Enerji'den Netlog'a özel GES Projesi

Netlog Lojistik, Kontek Enerji ile birlikte depo çatısının üzerine güneş enerji santrali kurdu. Proje devreye alındı ve elektrik üretmeye başladı.

Endüstri Radyo’da Kontek Enerji’nin sponsorluğunda hazırlanan Güneş Enerjisi Yatırımları programının konuğu Netlog Lojistik Tesis İnşaat Bakım Genel Müdür Yardımcısı Levent Karaağaç oldu. Kontek Solar Direktörü Attila Yapar ve Derya Kumtepe’nin sunduğu programda Netlog Lojistik’in hayata geçirdiği çatı üzeri güneş enerji santrali projesinin detaylarını konuştuk. 

Netlog Lojistik firmasının kuruluşundan ve geldiği noktadan kısaca bahsedebilir misiniz?

Levent Karaağaç: Netlog Lojistik’in kökenleri 1984 yılına dayanıyor. Asıl atılımımızı 2004 yılında kurumsal bir yapıya bürünerek gerçekleştirdik. Bu süre içerisinde Türkiye’nin en büyük lojistik firması konumuna ulaştık. Bu anlamda her yıl çok hızlı büyüme rakamlarına ulaşıyoruz. Bugün Netlog Lojistik olarak 3 kıtada, 9 ülkede ve 12 binin üzerinde çalışanımızla faaliyetlerimize devam ediyoruz. Depo yönetimimizi 1,2 milyon metrekarelik kapalı alanda, lojistik yönetimimizi ise dört binin üzerindeki araçlarımızla gerçekleştiriyoruz. Lojistik dediğimiz zaman sadece depo yönetimi öne çıkmıyor. Aynı zamanda taşımacılık, palet depolama, paket yönetimi gibi birçok faaliyeti kendi içinde barındıran büyük bir organizasyonu yönetiyoruz.

Netlog Lojistik olarak inovatif ve entegre çözümler yaratmayı amaçlıyoruz. Bu noktada müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler geliştiriyoruz. Örneğin; ısı lojistiği konusunda gıda sektöründe önemli bir oyuncu olarak öne çıkıyoruz. Kuru ürünlerden ilaç depolamaya kadar geniş bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Özellikle yaşadığımız koronavirüs salgınıyla birlikte önem kazanan aşı depolama ve aşı taşımacılığı konusunda da hizmet sunuyoruz. 

Netlog Lojistik olarak güneş enerji santraline yatırım gerçekleştirdiniz. Biz bugün ağırlıklı olarak güneş enerjisinin avantajlarını ve hayata geçirdiğiniz projenin detaylarını konuşacağız. Kontek Enerji ve Netlog Lojistik’in yolları nasıl kesişti? Netlog Lojistik için nasıl bir proje gerçekleştirdiniz? 

Attila Yapar: Netlog Lojistik’in yapmayı hedeflediği güneş enerji santrali projesinin ilk çıkış noktasında haberimiz olmamıştı. Yaptığımız marketing ve iş geliştirme çalışmaları sonrasında Netlog Lojistik’in güneş enerji santraline yatırım yapacağını öğrendiğimiz andan çok farklı çözüm önerileri ve alternatifler hazırladık. Giriş çalışmalarımıza bu şekilde başladık. Netlog Lojistik ekibinin ve Levent Bey’in titiz değerlendirmeleri sonucunda finale geldik ve Gaziemir’de bulunan çatı projesinin hazırlıklarına başladık. Her iki şirket için de çok güzel bir çalışma fırsatı yakaladık. Çalışmalarımızı tamamladık ve sistemi eylül ayında devreye aldık. 

Siz güneş enerji santrali projesine yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz? Fizibilite sürecini ve hazırlık çalışmalarınızı anlatabilir misiniz? 

Levent Karaağaç: Ben Netlog Lojistik firmasında görev yapmaya 2018 yılında başladım. Göreve başladıktan sonra depolamalarımızda tükettiğimiz elektrik oranlarını incelemeye başladık. Bünyemizde bulunan soğuk hava depolarında -25 derecelerde ürünler saklıyoruz. Bu ürünleri saklarken ciddi oranda elektrik tüketimi gerçekleştiriyoruz. Elektrik maliyetlerimizi azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretmeyi düşündük. Bunun üzerine fizibilite çalışmaları yapmaya başladık. Her depomuzun ne kadar elektrik tükettiğini, gün içerisinde en çok harcamaların ne zaman yapıldığını belirten detaylı analiz çalışmaları yaptık. Önceliği hangi depomuza vermemiz gerektiğine karar verdik. Bu açıdan baktığımızda da İzmir ‘deki depomuzun ön plana çıktığını gördük. İlk başta uygulama firmalarıyla görüşmedik. Teknik olarak dikkat edilmesi gerekenleri, malzeme seçiminin kriterlerini öğrendik. Bunun için panel ve inverter üreticileriyle görüşmeler yaptık. Daha sonra uygulayıcı firmalarla görüşmeye başladık. Kontek Enerji İzmir’de faaliyet gösteren bir firma olması sebebiyle yollarımız kesişti. Koronavirüs salgının ilk günlerinde toplantılarımıza hızlıca başladık ve ciddi mesai harcadık. Tabiri caizse ince eledik, sık dokuduk. Kontek Enerji ve ekibinin pozitif yaklaşımları sayesinde birlikte yola çıktık. 

Netlog Lojistik için hazırladığınız güneş enerji santrali projesinde mühendislik açısından hangi özellikler öne çıktı? Projede hangi kritik noktalara dikkat ettiniz? 

Attila Yapar: Biz 20 – 25 sene enerji üretecek bir tesis kuruyoruz. Dolayısıyla projenin kuruluş aşamasından önce mutfak kısmının yani tasarım aşamasının çok doğru yapılması gerekiyor. İkinci aşamada ise tesisin incelenmesine geçiliyor. Projenin hangi bölgede kurulacağını, ikliminin ne olduğunu, rüzgar ve fiziksel şartların özelliğini ve gölgelenme oranlarını detaylı olarak inceliyoruz. Bu özelliklere baktıktan sonra Türkiye’deki en iyi panel firmalarıyla görüşüyoruz. Hem kalite hem de tedarik aşamasını düşünerek en iyi panel teknolojisini, inverter modelini ve konstrüksiyon modelini belirlemeye çalışıyoruz. Bunları yaparken de fiyat odaklı değil sistemin bütününü ve yaşam ömrünü düşünerek hareket ediyoruz. Netlog Lojistik konuya oldukça vakıftı ve özenli bir çalışma yapmışlardı. Biz de bu projede olabilecek en iyi panel, inverter ve konstrüksiyon teknolojisini kullandık. DC ve LC kabloların gerilim düşüşlerini kurguladık ve yatırım maliyetini de optimize edebileceğimiz bir sistem ortaya çıkardık. 

Projenin hazırlık aşaması ve devreye alınma süreci ortalama ne kadar sürdü? 

Attila Yapar: Biz projeyi maksimum 3 ay içerisinde enerji üretebilir hale getirdik. Aslında en kısa süre projenin kurulum aşamasında geçiyor. En çok zaman ise sözleşme, tasarım, ürün tedarik aşamalarında yaşanıyor. Ayrıca çağrı mektuplarının alınması, projenin onaylatılması gibi yasal prosedürler de projenin önemli bir zamanını oluşturuyor. 

Projenin toplam kurulu gücü nedir? Elektrik ihtiyacının yüzde kaçını güneş enerji santralinden karşılıyorsunuz? 

Levent Karaağaç: Çatı üzeri güneş enerji santralinin toplam kurulu gücü 1132 kWh/p değerindedir. Elektrik ihtiyacımızın yılda ortalama yüzde 60’ını bu projeden karşılıyoruz. Bu rakamlar elektrik üretimimizin ne kadar yoğun olduğunu gösteriyor. Özellikle soğuk hava depolarında Türkiye’nin ne kadar yol alması gerektiğini ortaya koyuyor. Yenilenebilir enerji kaynakları hem çevreye duyarlılığı hem de enerji konusunda dışa bağımlılığımızın azalması konusundaki gücü ile bizlere motivasyon kaynağı oluyor. Biz bu yatırım sayesinde hem depolarımızı daha etkin bir şekilde kullanıyoruz hem çevreye duyarlı bir sistem kurmuş oluyoruz. İlaveten enerji maliyetlerimizi düşürüyoruz. Buradaki kritik nokta enerji maliyetlerinin düşürülmesi kadar dediğim gibi yenilenebilir ener kaynakları… Çünkü küresel ortamda bugün herkes yeşil mutabakattan bahsediyor. Tüm ülkeler yenilenebilir enerjiyle ilgili gelişmelere olabildiğince hızlı bir şekilde yetiştirmeye çalışıyor. İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılmış olsa da bu konuyla ilgili agresif hedefler belirliyor ve ciddi teşvikler veriyor. Üretim tesisleri de karbon nötr hedefine ulaşabilmek için önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Çünkü bugün tüm ülkeler ürün satın aldıkları üretim tesislerine belli şartlar koyacaklarından bahsediyorlar. İhracat yapan firmalar, globaldeki varlığını sürdürebilmeleri ve ihracat faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için bu hedefe ulaşmaları gerekiyor. 

Yeşil mutabakat konusuyla ilgili sizin de görüşlerinizi alabilir miyiz? 

Attila Yapar: Güneş, rüzgar, biyogaz, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi konusu, sağladığı avantajlarla öne çıkıyor ve herkesin gündeminde ilk sırada yer alıyor. Türkiye bu durumu kabul etti, hatta yatırımcılar fizibilite rakamlarını daha az sorgulamaya başladı. Bu konuyla ilgili genel bir mutabakat bulunuyor. Çünkü gelecek kuşaklara dünya mirasını sağlıklı bir şekilde bırakmamız gerekiyor. Bunu başarabilmek için ülkelerin, hükümetlerin ve devletlerin politikaları önem arz ediyor. Biz, kısa süre içerisinde çok hızlı yol alınacağına ve adımlar atılacağına inanıyoruz. Çünkü teknoloji çok hızlı ilerliyor. Bu sayede yatırım rakamları çok daha makul hale gelmeye başlıyor. Dünyanın ve Avrupa Birliği’nin 2030 hedeflerin bakıyoruz. Ben bu anlamda dünyanın oldukça hızlı ilerlediğini düşünüyorum. Kontek Enerji olarak bu çalışmaların bir parçası olarak görev yapıyoruz. Şu anda 150.000 MW’ın üzerinde kurulum gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Bu durum bizi gerçekten çok mutlu ediyor. Çünkü bizim belirlediğimiz bir hedefimiz bulunuyor. Küresel iklim değişikliğinin öne geçmek istiyoruz.  

Projenin toplam yatırım maliyeti hakkında bilgi verebilir misiniz? Projenin kendini ne kadar sürede amorti etmesi hedefleniyor? 

Levent Karaağaç: Yenilenebilir enerji yatırımcılarının birçoğu geri dönüş süreleriyle ilgili projeye pozitif bakıyor. Biz de projenin kendini 5 yıl içerisinde amorti etmesine pozitif yaklaşıyoruz. Güneş enerji santrallerini yatırım yapılabilir bir ürün olarak değerlendiriyoruz. Buradaki kritik nokta amorti süresinden ziyade bu projelerin inisiyatif haline dönüşmüş olması. Türkiye, sonsuz enerji kaynağımız olan güneşi kullanmalı ve planını bu doğrultuda oluşturmalı. Biz bu bakış açısında yatırım yapmaya karar verdik. Burada üzerinde hassasiyetle durmamız gereken önemli bir konu bulunuyor. O da dünyada değişen hava şartları… Küresel ısınmadan kaynaklı olarak hava şartları hızlı bir şekilde değişebiliyor. Bugüne kadar şahitlik etmediğimiz yağmurlarla, fırtınalarla, dolularla karşılaşıyoruz.  Tüm bu hava olaylarını göz önünde bulundurarak standartların çok üzerinde şartlar hazırladık ve şartnamemizi ona göre hazırladık. Çünkü kurduğunuz sistemin 25 sene boyunca verimli ve sağlıklı bir şekilde çalışması gerekiyor. Bunu başarabilmek için dış ortama dayanıklı bir kurulum yapılması önem arz ediyor. Bu sebeple yatırım yaparken fizibilite hazırlıkları, geri dönüş süreleri sadece bir detay olarak kalıyor. Asıl kritik konu 25 yıl boyunca yukarıdaki tesisinizden verimli bir şekilde elektrik üretmek ve uzun ömürlü olmasını sağlamak. 

Güneş enerji santrali projesi, Netlog’un İzmir’deki deposunda hayata geçti. Güneş enerjisi açısından İzmir lokasyonunu değerlendirebilir misiniz? 

Attila Yapar: Biz, güneş ve ışını ana kaynak olarak kullanılıyoruz. Bu sebeple ışığı ne kadar yüksek alabilirsek üretimimiz de o oranda artıyor. İzmir’deki çatıları incelediğimiz ve çevresel etkileri değerlendirdiğimiz zaman güneş enerji santrali kurabilecek ideal bir alan olarak önümüze geldi. Bu açıdan oldukça güzel bir konuma sahipti. Türkiye’nin güney bölgelerine doğru indiğiniz zaman bir tık daha fazla üretim yapıyorsunuz ama coğrafi olarak İzmir’de şanslı bölgelerimiz arasında yer alıyor. 

Projenin yapıldığı alan havalimanına yakın bir alanda ve geniş bir açıklığın bulunduğu konumda yer alıyor. Biz projeyle ilgili statik hesaplamaları yaparken rüzgar yüklerini, kar yüklerini göz önünde bulundurduk ve yönetmelikte uymak zorunda olduğumuz deprem şartnamelerine uygun olarak hazırladık. Kısacası tüm bu değerleri asgari standartlar olarak kabul ettik ve şartların çok daha üzerinde bir projeyi hayata geçirdik. 
Çatı üzeri güneş enerji santrallerini kurarak odaklandığımız en önemli konu çatının kendi yapısıdır. Çünkü biz proje yaptığımız zaman mevcut çatının da sorumluluğunu alıyoruz. Netlog Lojistik bu durumun farkında olan bir firma olarak tüm çatısını yenilemişti. Çatıda konstrüksiyonun yeni baştan yapılmış olması ve sandviç panellerinden sıfırdan hazırlanması bizi çok rahatlattı. 

Netlog Lojistik olarak toplam kaç adet deponuz bulunuyor? Diğer depolarınızın çatısına da güneş enerji santrali kurmayı planlıyor musunuz? 

Levent Karaağaç: Netlog Lojistik olarak dünyada toplam 91 adet depomuz bulunuyor. Tüm depolarımızın çatısına güneş enerji santrali kurmayı hedefliyoruz. Tabii burada öncelikler öne çıkıyor. Karar alırken hem bize hem de ülkemize ne kadar katma değer yarattığına bakıyoruz. İlk güneş enerji santrali projesini yapmaya karar verirken İzmir deposunu seçmemizin önemli nedenleri oldu. Elektrik tüketimlerimizi değerlendirdik, fizibilite çalışmaları kapsamında ışınım değerlerine baktık ve sağlayacağı avantajları inceledik. Bu doğrultuda önceliği İzmir’deki depomuza verdik. Şimdi Muğla’daki mevcut depomuza bakıyoruz. Ayrıca Antalya’da şu anda inşaat halinde olan büyük bir lojistik depomuz bulunuyor. Tamamlandığı zaman 20 bin metrekare kapalı alanıyla önemli bir merkezimiz olacak. Bu sebeple Muğla ve Antalya’da bulunan depolarımıza öncelik verdik. Depolarımızın bulunduğu diğer şehirler arasında İstanbul, Balıkesir, Ankara, Kayseri gibi noktalar yer alıyor. Hepsini tek tek analiz ederek bir yol haritası belirledik. Ayrıca Hollanda ve Belçika’da bulunan depolarımızda da küresel anlamda sektöre hizmet sağlıyoruz. Avrupa’da önemli bir oyuncu olduğumuzu söyleyebilirim. 

KAYNAK: stendustri.com.tr

LOJİPORT

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Firmalar-dernekler Haberleri

UND geleneksel Lojistik Başarı Ödülleri sahiplerini buldu
Türk Devletleri, lojistik ve taşımacılıkta birlikte hareket edecek
3.700 Ekol çalışanı DFDS kadrosuna geçti
Didem Aras’a, Koçaslanlar’da bir şapka daha
Mercedes-Benz Türk, 10 yıldır endüstrinin geleceğine yatırım yapıyor