Türk Telekom Ar-Ge Müdürü Duygu Öktem, kriz döneminde Ar-Ge'ye daha fazla kaynak ayıran şirketlerin kriz sonrasında daha fazla kar elde ettiğini söyledi. Ar-Ge Mühendisleri ve Yöneticileri Derneği'nin Boğaziçi Üniversitesi işbirliği ile düzenlediği ve sistematik Ar-Ge yaklaşımlarına odaklanmasıyla bir ilk olan 1. Uluslararası Ar-Ge Mühendisliği ve Yöneticiliği Konferansı Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Konferans Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Konferansın 1. Oturumu'nda konuşan Türk Telekom Ar-Ge Müdürü Duygu Öktem, dünyadaki Ar-Ge trendlerini ve Türk Telekom Grubu'nun bu konuda neler yaptıklarını anlattı. Türkiye'de üzerinde hemfikir olunmuş bir Ar-Ge tanımı olmadığına işaret eden Öktem, Ar-Ge'yi, insan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar olarak tanımladı.
Literatürde gelişmiş ülkelerdeki ekonomik büyümenin kaynağının çoğunluğunun sermaye birikiminden ziyade teknolojik büyüme ile ilişkili olduğunu ortaya koyan pek çok çalışma bulunduğunu dile getiren Öktem, dünyada Ar-Ge alanında "dış kaynak kullanımı", "işbirliği", "yardımlaşma", "işbirliği içinde rekabet" ve "açık inovasyon" olmak üzere öne çıkan 5 trend olduğunu ifade etti.
Avrupa Komisyonu'nun konuyla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, kriz dönemi dışında beklenenin üzerinde bir Ar-Ge harcaması olduğunu, kriz döneminde Ar-Ge'ye daha fazla kaynak ayıran şirketlerin kriz sonrasında daha fazla kar elde ettiğini ve gelecek dönemlerde diğer birimlerin bütçelerinde kesinti olsa da Ar-Ge harcamalarının artmaya devam edeceğinin öngörüldüğünü kaydetti.
ÜLKENİN AR-GE POLİTİKASIYLA ŞİRKETLERİN AR-GE POLİTİKALARI SENKRONİZE OLMALI
Ar-Ge konusunda işbirliğinin bir seçim değil bir zorunluluk haline geldiğini belirten Öktem, "Ar-Ge sürecindeki riski minimize etmek adına şirketler için devletin bu konuda sağladığı teşvikler çok önemli. Dolayısıyla Ar-Ge teşviki konusunda karar mekanizmalarının çok iyi çalışıyor olması lazım. Ülkenin Ar-Ge politikasıyla şirketlerin Ar-Ge politikaları senkronize olmalı" diye konuştu. Ar-Ge'nin uluslararasılaştırılması konusunun da önem kazanmaya başladığına değinen Öktem, bu konuda AB içinde en popüler ülkenin Almanya, AB üyesi olmayan en popüler ülkenin ise Çin olduğunun bilgisini verdi.
Strateji ve girişimciliğin her zamankinden fazla birbirine bağımlı olacağına işaret eden Öktem, şöyle devam etti: "Yeni bir konu daha var. Artık 4. nesil Ar-Ge'deyiz. 1. nesil Ar-Ge'de temel araştırma faaliyetleri öndeydi, herhangi hedef odağı olmadan araştırmaya para yatırıldı. 2. nesil Ar-Ge'de sadece araştırma değil aslında bu işin yönetiminin de önemli olduğunun farkına varıldı. 3. nesil Ar-Ge'de teknoloji portfolyosunun ve ürünlerin mevcut pazarlar için geliştirilmesi konusu vardı. Artık günümüz dünyasında gelişmekte olan teknolojiler ile gelişmekte olan pazarların link edilmesi hadisesi çok önemli. Şirketlerin bunun farkında olması gerekiyor."
ŞU ANDA İNOVASYON EKONOMİSİNDEYİZ
Tarım ekonomisinden sonra sanayi ekonomisine geçildiğini, şu anda ise inovasyon ekonomisinde olduğunu kaydeden Öktem, "Sanayi ekonomisinde verimliliği bilgiyi doğal kaynaklar uygulayarak sağladık. Artık inovasyon ekonomisinde bilgiyi başka bilgiler üzerinde uygulayarak verimliği sağlamak durumundayız. Dolayısıyla bilgiyi yönetmek çok önemli kavram haline geldi" diye konuştu.
Türk Telekom Grubu Ar-Ge birimi olarak amaçlarının Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi yaratmak olduğunu kaydeden Öktem, üniversitelerle işbirliklerine önem verdiklerini ve şu anda 14 üniversiteyle 43 tane devam eden Ar-Ge projeleri olduğunu, üniversitedeki bilginin mutlaka sanayiye aktarılması gerektiğini düşündüklerini belirtti. Öktem, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ndeki Ar-Ge binalarının 2013 yılının mart ayında yeni binasına taşınacağını ve bu binanın 15 bin metrekareyle Türkiye'nin en büyük Ar-Ge merkezi olacağını söyledi.