Okyanusta hiç beklenmeyen sıra dışı şiddetli bir fırtına gibi eserek Dünya ekonomisini kasıp kavuran küresel krizin, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine verdiği zarar çok daha büyük olmuştur. Türkiye'de bu krizden en çok etkilenen ülkeler arasındadır. Uluslar arası hazırlanan bu düzmece ekonomik krizin anaforları ülkemizde halen devam etmektedir. Krizin yansımalarını en belirgin olarak denizcilik sektöründe görebiliriz. Dış ticaretimizdeki yükün miktarındaki değişimler ve parasal değerindeki dalgalanmalar bunun en iyi göstergesidir.
İhracatımızın 2008 yılında %76 sı, 2009 yılında da %72 si (ton bazında), Ekonomik değer bazında ise 2008 yılında %50 si, 2009 yılında %46 sı deniz yolu taşımacılığı ile gerçekleşmiştir. İthalat rakamlarına baktığımızda yine ton bazında yükün taşınmasının 2008 yılında %93 ü, 2009 yılında ise %94 ü deniz yolu ile gerçekleşmiştir. Ekonomik değer anlamında ise dolar bazında 2008 yılında %62 si, 2009 yılında ise %59 u yine deniz taşımacılığı ile yapılmıştır. Akıllı global krizin Türkiye dış ticaretindeki dalgalanmalarının ve buna bağlı olarak %15 ile gerçekleşen daralmanın en yoğun olarak görüldüğü bölge Ege'dir. Bu grafiği %6.7 ile Karadeniz ve %4.7 Marmara bölgesi izlemektedir. Elleçlenen yük miktarına göre 2009 yılında Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde - %15 lere kadar ulaşan daralmaya karşın Akdeniz'de %10,5 büyüme gerçekleşmiştir. E n çok büyüme hacmine ise yine Akdenizde 2007 yılında %44 ile ulaşılmıştır.
Kabotaj hattında yapılan elleçleme miktarında 2007 yılında gerçekleşen %16,7 lik büyüme, 2009 yılında
% -8,4 lük bir daralma seyri izlemiştir. Yine bu tufan markalı popüler küresel krizden en çok etkilenen sektörlerden birisi de kruvaziyer turizm olmuştur. Limanlarımıza 2006 yılında uğrayan kruvaziyer gemi sayısında %25 lik büyüme kaydedilirken, 2009 yılında % -17,6 lık bir daralmanın söz konusu olduğunu görürüz. Bu rakamların ışığında ise limanlarımıza ayak basan kruvaziyer yolcu sayısında 2006 yılındaki %34,2 lik büyüme trendine karşılık 2009 yılında % -7,6 lık daralma meydana gelmiştir.
Bu göstergelerdeki eksi değerlerin ortadan kaldırılabilmesi ve dış ticaret hacminin yeniden yükselişinin sağlanabilmesi, bu krizden alınması gereken derslere ve sektörün ileriye dönük çizeceği yeni rotaya bağlıdır. Türk denizcilik sektörü bütün iş kollarıyla birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, uluslar arası çağdaş bilimsel verilerin etkisiyle de hak ettiği konuma ulaşacaktır.