Geride bıraktığımız 11 Nisan 2020 günü yeryüzü kruvaziyer işletmeciliği en öngörülü, girişimci, yaratıcı ve saygın duayenlerinden birini yitirdi. Norveç vatandaşı ünlü milyarder iş insanı ve armatör Bay Arne Wilhelmsen, 91 yaşında İspanya’nın Palma de Mallorca şehrinde kısa süren bir hastalık dönemini takiben hayata veda etti. Bay Wilhemsen, 15 Haziran 1929’da Norveç’in başkenti Oslo’da doğmuş, 1953 senesinde Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan bir yıl kadar sonra da 1939 yılında babası tarafından kurulmuş ailesine ait gemicilik şirketinde [Anders Wilhelmsen & Co AS] çalışmaya başlamış ve 1961’de söz konusu kuruluşun başkanlığını üstlenmiştir. Başkanı olduğu bu Norveçli aile şirketi (günümüzdeki adıyla “Awilhelmsen AS”) ve iki başka Norveçli denizcilik firmasının işbirliği sonucu Bay Arne Wilhemsen kendi ülkesinde 1968 senesi bitmeden bugünkü “Royal Caribbean International”ın temellerini atmayı başarmıştır. Royal Carribean yönetim kurulundaki son derece önemli görevleri esnasında, şirketin genel merkezini Norveç’ten Birleşik Amerika’nın Miami şehrine taşımış, 2003 senesinde ise bandırayı oğlu Arne Alexander’a devrederek kruvaziyer dünyasındaki aktif çalışma hayatında geri planda kalmayı yeğlemiştir. Bay Arne Wilhemsen sonbahar ve kış mevsimini ya değişik Royal Carribean kruvaziyerlerinde ya da ikinci evi kabul ettiği Palma de Mallorca’da dinlenerek geçirmeyi âdeta alışkanlık edinmiştir.
Transatlantiklerin çaresizce tarihe karışmaya bekledikleri bir dönemde Bay Arne Wilhemsen, çalışma arkadaşlarıyla (en başta Bay Edwin Stephan) birlikte “okyanus gemisi” veya “kruvaziyer gemisi” kavramlarını ortaya atmış ve kurduğu şirketin ilk gemisi olan 18.416 grostonluk “Song Of Norway”in 1970 yılında sefere konulmasını sağlamıştır [Bu emektar gemi 2014’te Çin’de sökülmüştür.]. “Song Of Norway”i birer yıl arayla mavi sularla buluşan 18.346 grostonluk “Nordic Prince” ve 18.455 grostonluk “Sun Viking” adlı gemiler izlemiş ve böylece “Royal Caribbean International”ın genç kruvaziyer sektöründeki popülaritesi giderek hızla artmıştır [Her 2 emektar gemi bugün hâlâ farklı şirketler bünyesinde ömürlerini keyifle sürdürmektedirler.]. 60 yaşına yaklaştığı 1988 senesinde Bay Arne Wilhemsen, 40 gün kadar devam edecek ciddi bir mali kriz içine düşen Royal Carribean’ı deyim yerindeyse yeniden yüzdürmeyi başararak, ticari denizcilik camiasında kendisine duyulan saygı ve sempatinin boşuna olmadığını kanıtlama fırsatını yakalamıştır.
Royal Caribbean’daki aktif görevinden 2003’te ayrılmasına karşın, Oslo merkezli aile şirketi “Awilhelmsen AS” ortamında büyük kardeşi Bay Gjert Wilhelmsen ile beraber 2012 yılına dek faal biçimde çalışmayı sürdüren Bay Arne Wilhelmsen, o tarihten sonra bütün yönetimsel sorumluluğu bir kez daha en az kendisi kadar yetenekli olduğuna inandığı oğlu Arne Alexander’a bırakmıştır. “Awilhelmsen AS” 1939’daki kuruluşundan şu ana kadarki uzun, renkli ve başarılı iş serüveni boyunca sadece denizcilik (yolcu ve yük taşımacılığı) değil, gayrimenkul, tüketici perakendeciliği ve çeşitli yeni endüstriyel yatırım alanlarında da adından sıkça söz ettiren bir şirkete dönüşmüştür.
Samimi dostlarına göre Bay Arne Wilhelmsen, karşılaşılan ilk anda keskin gri bakışları, yüzündeki kararlı ifade ve çocuksu saç kesimiyle çoğu kişiye aşırı ciddi görünebilir. Bununla birlikte, ölçülü bir gülümseyiş hatta kahkahanın çehresinden hiç de uzak olmama ihtimalinin yüksekliği unutulmamalıdır. Çok sayıda ulusal ve uluslararası yüksek onur nişanına sahip [“Légion d’Honneur/Lejyon Donör” dahil] Bay Arne Wilhelmsen kısaca, mütevaziliğinden hiç ödün vermemiş seçkin bir deniz kurdu olarak tanımlanıyor. Ailesinin geçmiş kuşaklarında, kılavuz kaptanlarla uzak ve yakın yol gemi kaptanları bulunan Norveçli iş insanı ve armatörün denizcilikte ulaştığı noktaların rotasını bir miktar genlerinin de belirlediği yorumunda bulunmaya kimsenin itirazı olmayacaktır sanırım.
Evli ve 3 erkek çocuk babası, ayrıca da 8 torun sahibi olan Bay Arne Wilhemsen, 2018 senesi şubat ayında önce sevgili ağabeyi Bay Gjert Wilhelmsen’in, ardından da 2019 yılı şubat ayında sevgili eşi Bayan Elise Wilhemsen’in ölümünden ötürü doğallıkla bir hayli sarsılmış, ancak çocuklarının yoğun desteği ve başta denizcilik olmak üzere çok sayıdaki hobilerinin hoş yardımıyla hayata kısa sürede tekrardan tutunmayı başarmıştı. Pek çok ticari gemicilik uzmanına göre “modern kruvaziyer işletmeciliğinin babası” kabul edilen Bay Arne Wilhemsen, daima daha büyük yolcu gemilerinin denizlere açılması gerektiğine 1968’den bu yana gönülden inanmış birisiydi. Belki de bu yüzden, kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı Royal Caribbean International’ın 26 kruvaziyerlik filosunda bulunan 2 yaşındaki, 228.081 grostonluk, 361 metre uzunluğundaki, 18 güverteli “Symphony Of The Seas” halen dünya denizlerinin en büyük yolcu gemisi olma unvanına sahip. Flaması altında topladığı Royal Caribbean International, Celebrity Cruises, Azamara Cruises, Silversea Cruises, TUI Cruises ve Pullmantur Cruises firmalarınınkiler de hesaba katıldığında; Royal Caribbean Cruises Ltd ana şirketinin kruvaziyer sayısı 61’i buluyor ki, bu rakam da onu Carnival Corporation’ın hemen arkasından yeryüzünün ikinci büyük yolcu gemiciliği şirketi makamına oturtuyor.
LOJİPORT’ta yayınlanan bu pazar günkü köşe yazımı görüp okuyamayacak olsalar da, Marmara ve Ege Denizi ile Akdeniz kıyılarından rüzgârlarla sarmaş dolaş haldeki gemi düdükleri eşliğinde yolculuksever bir şair-yazar sıfatıyla ben, Bay Arne Wilhelmsen’in tüm ailesine, kendi gibi denizsever-gemisever dostlarına ve elbette hayatının uzun seneleri boyunca özveri ve özenle görev yaptığı şirketler olan “Royal Caribbean International” (ve dolayısıyla “Royal Caribbean Cruises Ltd”) ile “Awilhelmsen AS” bünyesindeki her kademeden personele içten başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Denizlerin parfümü sinmiş havasını soluduğumuz, gitgide yıpranan yaşlı gezegenimizin geçici misafirleri konumundaki bizler çok iyi biliriz ki, hangi ısıda ve ağırlıkta düşerse düşsün, ölümün tahrip gücü yüksek ateşi en fazla vefat eden kişinin sevenlerinin ruhlarını yakıp yıkar ve öteden beri hep vurgulandığı üzere de, hangi yaşta gerçekleşirse gerçekleşsin, aslında “her ölüm zamansız sayılır.
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.