Bir rüzgar esti mi, onu fırtınaya çevirme konusundaki başarımız inkar edilemez. Çaktığımız her kibrit de, bir yangına dönüşsün isteriz. Küçük sermaye ile büyük düşünmenin engellenemez sonucudur bunlar. Lojistiğin gelişen büyüyen bir sektör olarak ortaya çıkmasından bu yana lojistik ile ilgili her şeyin büyüdüğünü görüyoruz. Planlı veya plansız büyüyor işte. Pazardaki oyuncu sayısını büyüttük. Artık daha fazla sahada, daha çok takım birbirini yenmek için çabalıyor. Filolarımızı büyüttük “yük var mı, yok mu?” diye sormadan, ilk krizde garaja çektiğimiz gıcır gıcır araçlarımız var artık.Yeni depolarımız oldu, 5 yıl öncesine göre kapalı alan sayısını % 500 artırdığımız. O tarihlerde metrekaresini 3 dolara kiralarken, bugün 7-8 dolar aylık kirayı ödediğimiz depolarımız oldu. Bir oda içinden, bir telefonla yönettiğimiz işlerimiz hızla büyüdü, şimdi kriz nedeniyle yavaş yavaş kapatmaya çalıştığımız çok sayıda bölge veya şube ile çalışır durumda. Büyüme bir sektörde gelişme işaretidir. Önemli olan hormon verilmiş bitki gibi, balon gibi işlerimizi şişirmek değil sağlıklı büyümektir. Zor olan büyümek değil, büyümeyi yönetmektir. Rakiplerimizin nasıl kurduğunu görerek, aynısını yaparak kurduğumuz şirketlerimizi kendi kafamıza göre büyütüyorduk. Öz kaynak eksikliği, kolay borçlanma olanakları, eğitimsiz personel, iş yönetim bilgisi eksiklikleri nedenleriyle amorf bir şekilde, bir kanserli doku gibi büyüdü lojistik sektörü. Plansız, programsız, hedefsiz, alt yapısız. Şimdi bir kriz ortamı içindeyiz. Başında mı sonunda mı veya ortasında mı olduğumuz önemi değil. Bazılarına göre henüz başlamamış, bazılarına göre dibe vurmuş, bazılarına göre de artık düzelmeye başlamış bir ortam algılanıyor. Ne olursa, ne kadar olursa olsun eğer bu gün durumumuz dünden kötüyse kriz vardır. Bir günlük de olabilir, 2-3 yıllık da. Nereye doğru, ne kadar süre ile, hangi hızla ilerlediği önemlidir krizin. Şirketlerde krizden etkilenme de farklı olmakta. Genel anlamda krizler etkileme güçlerine, etkileme sürelerine ve etkileme derecelerine göre algılanmakta ve bunların çarpımı toplam etkiyi yaratmaktadır. Bu çerçevede kurumsallaşmış, finansal yapısı güçlü, eğitilmiş tecrübeli elemanı olan şirketler etkilenme dereceleri düşük olduğu için, krizin etkileme gücü fazla, etkileme süresi uzun da olsa az etkileneceklerdir. Bu sütunda yazdığım yazılarda, yol gösterdiğim kuruluşlarda hep aynı şeyi önerdim. Lojistik şirketlerin güçlenmelerini önerdim. Kurumsallaşmalarını, tecrübe ve bilgi kazanmalarını, sağlıklı ve ölçülü büyüyerek ekonomik durumlarını güçlendirmelerini, yatırımlarını temel iş kapasitesine göre yapmalarını, süreçlerini kayıt altına almalarını, ölçmelerini ve iyileştirme çalışmaları yapmalarını önerdim. Şimdi de kriz içinde aynı şeyleri öneriyorum.
Krizler bir fırsattır aynı zamanda
Kriz zamanında insan gücünüzü kaybetmeyiniz. Kriz dönemleri; ucuz olması nedeniyle reklam yapmakta, boş zaman olması nedeniyle kurum içi eğitimlerin yapılmasında, işlerin azalması nedeniyle süreçlerin planlanmasında, eski defterlerin temizlenmesinde, depo hareketlerinin az olması nedeniyle depo düzenlemesi ve temizliğinde, araçların iş kapasitelerinin azalması nedeniyle bakım ve onarımlarda, merkezdeki iş yoğunluğunun düşmesi nedeniyle bölge, şube ziyaretlerinin yapılmasında, müşteri ziyaretlerinde birer fırsat olarak ortaya çıkmaktadır. Krizleri yaşanan savaş sırasındaki ateşkes olarak görmemiz gerekiyor. Ateşkes zamanı bir toplanma, düzelme, tamirat zamanıdır. Bu zamanı iyi geçirmek gerekir. Krizler elbette bitecektir. Bazı kuruluşlar için iş hayatının sona ermesi de söz konusu olacaktır. Ayakta kalabilenler için rekabetin azaldığı, artan talebe cevap vermenin zorlaşacağı, ticari yaşamın yeniden yapılanacağı, yeni müşterilerin, yeni kontratların devreye gireceği bir dönem olacaktır. Bu günlerin geleceğine eminim, dileğim kısa süre içinde kavuşulması olacaktır. Fazla can yakmadan, kan dökmeden, fazla acıtmadan.