Lojistik şirketlerinin günün şartları ve şirket prensipleri doğrultusunda hazırlamış oldukları sözleşme taslakları vardır. Her taslak her lojistik şirketi için farklılık gösterir. Yapılacak olan işin detayları, prosedürleri, şirket yapısı, uyulacak kurallar, cezai-i durumlar vb. maddeler içerik ve taslak olarak farklıdır. Lojistik şirketleri anlaşma yapacakları firmalar ile fiyat noktasında mutabık kaldıktan sonra, sözleşme taslaklarını firmaya gönderip uygunluğu noktasında onay beklerler. Onaya mutakip sözleşmeler karşılıklı olarak imza altına alınarak kesinleşir. Tabi birde bu durumdan farklı olan durumlarda söz konusudur. Şöyle ki; Lojistik ciro anlamında çok ciddi ciroları olan ve referans olabilecek firmaların, lojistik şirketleri üzerinde baskıcı bir tavrı olabiliyor. Hatta bazı durumlarda lojistik şirketi kendi sözleşme taslağı üzerinden değil, müşterinin sözleşme taslağı üzerinden anlaşma yapabiliyor. Burada ki durumun izahı şudur ki; Eğer bir lojistik şirketi sektörde ciddi bir ciro gücüne sahipse, müşteri tedariki noktasında sıkıntısı yoksa bilinir güvenilir bir firma ise işte o durumda anlaşma yapacağı firmanın cirosunun veya referansının hiçbir önemi yoktur. Orada lojistik şirketinin dediği olur. Lakin tam tersi bir durumda lojistik şirketi orta ölçekli bir firma ise, müşteriye ihtiyacı varsa, sektörde yeni bir firma ise, referans olabilecek firmalar ile çalışmak istiyorsa işte bu tip lojistik şirketleri kendilerinden bazı fedakârlıklar yaparak sözleşme taslağında ki birçok maddeden feragat edebiliyorlar. Türkiye’de durumun bu şekilde işlediğini bilen lojistik cirosu yüksek birçok firma lojistik şirketleri üzerinde ezici politikalar maalesef izleyebiliyor. Bunun ana sebebi, lojistik olarak verdikleri cironun büyük olmasının kendilerine verdiği özgüven diyebiliriz. Hatta lojistik sektöründe çok büyük cirolu firmalar yüzünden iflas eden firmalara rastlamak mümkündür. Bazı firmalar gerçekten çok acımasız davranabiliyor ve lojistik tedarikçisine “kazan-kazan” prensibinden çok “ben kazanayım, sen kazanma” prensibini benimseyebiliyorlar. Bu gibi durumlarda lojistik şirketleri için riske girmemek en mantıklı yol olarak görünmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse; Sadece cirosal büyüklük için alınan ve her şeyine evet denilen firmaların, yanlış maliyet hesaplamaları yüzünden lojistik şirketlerini ciddi sıkıntılara soktuğu aşikâr.
Lojistik şirketine aylık 500 Bin TL ciro yaptıran bir firmanın, tüm operasyonlar dâhil lojistik şirketine maliyeti 600 Bin TL ise, işte orada ciddi sıkıntılar var demektir. Firmayı bırakmak isteyen lojistik şirketi zamanında imzaladığı acımasız sözleşmenin pençesindedir. O sözleşme bitene kadar o firmanın işini yapmak zorundadır.
Her şirket kar yapmak amacıyla kurulur. Lojistik şirketleri de öyle. Lojistik şirketlerin birden büyüme hayalleri onları ciddi bir mali yükün altına sokabilir. İyi hesap edilemeyen maliyetler can yakabilir. Unutmayın büyük cirolu firmaların sizi tercih etmesinin en büyük sebebi, diğerlerinde olmayan ve kendileri için fayda sağlayan bir özelliğinizin olmasındandır. Bu fiyat olabilir, yaptığınız toleranslar, ücretsiz ek hizmetler sayılabilir. Bir lojistik şirketi küçük çapta başladığı işlerini ne kadar güzel ve doğru yaparsa zaten müşteri portföyü de her geçen gün artacaktır.
Yeni kurulan lojistik şirketlerine tavsiyem; Her şey ciro değil. Bukalemun gibi olun. Acemi bir ruhla, profosyenel işler yapın. Ondan sonra gerisi gelir. Buna ciroda dâhil. Tecrübe ile sabit…