1922-1945 arası doğanlar ‘Geleneksel Kuşak’, 1946-1964 arası doğanlar ‘BabyBoomers”, 1965-1980 arası doğanlar “ ‘X Kuşağı’, 1980-2000 arası doğanlar ‘Y Kuşağı” ve 2000 sonrası doğanlar ise ‘Z Kuşağı’ olarak tarif ediliyor. TÜİK tarafından 14 Şubat 2013 tarihinde açıklanan “Nüfus Projeksiyonları” verilerine göre Türkiye nüfusunun 2023 yılında 84 Milyon ve bunun yarısının da 34 yaşın üzerinde olması beklenmektedir. Ayrıca; TUİK verilerine göre 1980 – 2000 yılı arası canlı doğan çocuk sayısı, 22.824.778 ve 2023 yılındaki nüfusun % 20-25’ini bu çocuklar (vefat edenler, çalışamayacak olanlar hariç) oluşturacak. 2023 yılında Türkiye nüfusunun yarısı, 1989 yılından önce ve sonra doğumlu Y ve Z Kuşakları'dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 yılı hedeflerini bu kuşaklar gerçekleştirecek (sahada veya ofiste çalışanlar, tüccarlar, akademisyenler, doktorlar, öğretmenler, politikacılar, reklamcılar, askerler, hakimler, polisler, fırıncılar, inşaat işçileri, çiftiçiler, manavlar, fırıncılar ... LOJİSTİKÇİLER...) ve sonrasını yönetecek (özellikle 1980 – 1985 doğumlular). Ben 52 yaşında olacağım. Birçok lojistik (kısaca lojistik zira bütün faaliyetleri yazarsam yazım çok uzun olacak) şirketlerini yönetenler ya benimle aynı yaşta ya da benden yaşlı olacak. Hala çalışacak mıyız? Yoksa emekli olup hayatın geri kalan zamanının keyfini mi çıkarmaya çalışacağız? Y Kuşağı ; internet ve çok kanallı televizyon ile büyüdü, yüzyüze görüşme yerine sanal görüşmeyi de tercih ediyor, sabırsız, kendine güven duyguları yüksek hatta ilk çalışma yıllarında hemen yönetici pozisyonuna yükselmek istiyor, sadakat duyguları zayıf, hızla iş değiştirebiliyor, kariyer ve gelişimleri için her türlü talepte bulunmaktan çekinmiyor, kendi işlerini yapmayı özgürleşmenin bir adımı olarak benimsiyor, dikte eden ve yönlendirmeye çalışan yerine gelişimlerine katkıda bulunacak ve koçluk yapabilecek yöneticilerle çalışmayı tercih ediyor, yaratıcılıklarını ve bağımsız düşünceyi destekleyen ortamları tercih ediyor, aile ve iş yaşantısını dengelemeyi benimsiyor, “iş, iş, iş ve sonra öl” yerine işten keyif almak istiyor, sanılanın aksine para yerine kariyer ve gelişim odaklılar, uzaktan çalışma veya yarı zamanlı veya kısa surely kontrat esaslı çalışma alternatiflerine sıcak bakıyor, bireysel hedeflerini şirket hedeflerinden önde tutuyor, 08 – 17 çalışmak yerine daha esnek ve ofis dışından çalışmak istiyor, iş görüşmelerinde daha sorgulayıcı ve daha talepkar olabiliyor, daha fazla şeffaf ve adil iş ortamı istiyor.... Özellikle 2000 doğumlu olanlar (benim oğlum dahil), “140 karakter” içinde hareket ediyor, sayfalar dolusu okumayı ve yazmayı sevmiyor, az kelime kullanarak derdini anlatmak istiyor, “dilin kemiği yok” sözüne uygun düşündüklerini pat diye söyleyebiliyor, çok basit ve sade düşünüyor, bürokrasiyi ve bürokratik davranışları sevmiyor, prosedürleri sevmiyor, kurallarla araları iyi değil ve sıkıntıya gelemiyor, sürekli iletişim halinde olmak istiyor .... “Seni seviyorum” ya da “ayrılmak istiyorum”gibi duygu yüklü mesajlar bile sanal kanallardan gönderiliyor, beğenilmek için “facebook” pozu geliştiriliyor ve bunu yayınlanabiliyor. “Y” ve “Z” Kuşağı’na yaklaşmak ve seslenmek kolay değil. Onlar, kendilerine güveniyor, rahatlarına düşkün ve hızlı yaşıyor. Fizolof Aristoteles’in 2363 yıl önce söylediği “Ah şu gençler! Kabalar, saygısızlar, kontrolden çıkmışlar! Herşeyi bildiklerini sanırlar. İstekleri pek çoktur ve bunları hemen eyleme dönüştürmek isterler. Çok değişkendirler. İstekleri geçicidir; birden parlar, birden söner. Tutkuludurlar, huysuz ve öfkelidirler. İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar.” sözlerini söylemiyorum. Hele şikayet hiç etmiyorum. Aksine! Ben diyorum ki “Y” ve “Z” kuşaklarını iyi tanıyalım, zira 2023 ve sonrasını bu “Y” ve içinde benim oğlumun da olduğu “Z” kuşağı gerçekleştirecek ve yönetecek. Onları iyi tanımak ve onların özelliklerine göre eğitim vermek çok önemli. Eğer onları iyi tanıyamaz ve onları iyi yetiştiremezsek, 2023 ve sonrası hatta 2071 (!) hedefleri gerçekleşir mi? Diğer bütün iş dallarında olduğu gibi lojistik işi için de bilgili, yetenekli ve yetkin insane profile çok önemlidir. (en azından bütün yöneticiler böyle söylüyor.) Lojistik firmasında veya bir firmanın lojistik bölümünde çalışacak olması farketmeksizin, lojistik işi için soruyorum? Eğer onları iyi tanıyamaz ve onları iyi yetiştiremezsek, 2023 ve sonrası hatta 2071 (!) hedefleri gerçekleşir mi? LOJİSTİKCİ, NAKLİYECİ, ŞOFÖR, GEMİ KAPTANI, UÇAK KAPTANI, FREIGHT FORWARDER, DEPOCU, EKİPMAN OPERATÖRÜ, ..... ve diğer işler düşünüldüğünde;
- “Y” ve “Z” kuşağı, lojistik işini seçer mi?
- “Y” ve “Z” kuşağı, lojistik işine nasıl çekilebilir?
- Seçenler, elde nasıl tutulabilir? İş tatminleri nasıl sağlanabilir? (PwC’nin "Yeni Neslin Yönetimi Araştırması" verilerine göre gençlerin büyük çoğunluğu 2 ila 5 kez iş değiştirmeyi düşünüyor, çalışanların yalnızca yüzde 18'i mevcut işlerinde uzun dönemli devam etmeyi planlıyor. Yeni neslin yüzde 95'i için iş-yaşam dengesinin önemli, yüzde 70'i için ise çok önemli olduğunu söylüyor)
- Hiyerarşik, geleneksel, prosedürel, hafif sert yönetim tarzlı, dikey departman bazlı iş modeline uygun ve “dediğim dedik” yöneticiler ve “Y” & Z” kuşakları arasında “kuşak çatışması” olur mu? Olursa nasıl çözümlenir?
- İlk iş görüşmesinde onlara bir kariyer yolu haritası çizilebilecek mi?
- Onların istediği şartlara uygun çalışma ortamı olacak mı? veya düzenlenebilecek mi?
- Özellikle lojistik firmaları, "Y" ve "Z" kuşaklarını takip edecek plan ve uygulamaya sahip mi?
Eğer, 2023 yılı ve sonrası hizmet veren bir lojistik firmasının olması isteniyorsa veya 2023 yılı hedeflerinin gerçekleşmesi isteniyorsa veya 2023 yılı hedeflerinin gerçekleşmesi için lojistiğin çok önemli olduğuna inanılıyorsa; yeni kuşaklar (Y ve X), iyi anlaşılmalı, onların özelliklerine göre eğitim ve öğretim sağlanmalı ve ve hatta onlara uygun iş modellerini düzenlenmelidir. Onlar, şirketleri yönetecek ve şirketlerde çalışacaklar. Şirketler, onları değil. Lojistik işi, "Y" ve "X" kuşaklarına hazır mı? Yoksa, benim gibi dinazorlar mı ortalıkta dolaşacak veye yönetecek şirketleri!!? Unutmayınki günümüze sadece dinazorların kemikleri kalmış Oruç KAYA okaya@o2lc.com