“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DÜZENLEMESİ MECBURİ” COVID-19 salgını tüm sektörde tedarik zincirlerini hiç beklenmedik bir şekilde test etti. Tedarik zincirinde uzun vadeli ve önemli değişimler oldu. Bu süreçte Alışan Lojistik, ağırlıklı olarak kimyasal madde ve FMCG lojistiği yaptığı için gıda ve temizlik malzemesi sektörlerine verdiği hizmetlerde kapasite düşüşü yaşamadı.
Son iki yılda yatırımlarını, çağın gereklerine uygun yeni çalışma ve iş yapış modülleri tasarlamak amacıyla Ar-Ge, teknoloji ve dijital başlıklarında yoğunlaştırdıklarını söyleyen Alışan Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Damla Alışan, “Örneğin son dönemdeki dijital dönüşüm yolculuğumuzda, veri tabanı ve uygulama servisleri geçişi, sunucu projesi, doküman yönetimi ve SharePoint güvenlik seviyesinin artırılmasından oluşan beş farklı geçiş rotasında Microsoft Azure’la çalışarak bulutun getirdiği maliyet, güvenlik ve inovasyon avantajlarından da yararlanmaya başladık. Süreci 2022 yılında tamamlamayı öngörüyoruz. Bunun yanı sıra 2021, Euro 6 motorlu düşük karbon emisyonlu yeni bir araç yatırımı yaparak filomuzu gençleştirdiğimiz bir atılım yılı oldu” diyor. Pandemi döneminde e-ticaretin dönüştürücü etkisinden bahseden Alışan, artık gündemin önemli bir maddesinin de yaygın depoculuk ve mikro dağıtım olduğunu belirtiyor. Stok politikalarının değiştiğini de sözlerine ekleyerek şunları söylüyor: “‘Tam zamanında’ ürün politikası, karantina dönemi sonrasında yeniden tasarlanacak bir üretim politikası haline geldi. Öte yandan sürdürülebilirliğe verilmesi gereken önemin ne kadar büyük olduğu da anlaşıldı. Avrupa Birliği’nin, Yeşil Mutabakat çerçevesinde hayata geçireceği sınırda karbon düzenlemesi kimya, lojistik gibi birçok sektörün sürdürülebilirliğe yönelik gerekli değişiklikleri yapmasını mecburi tutacak gibi gözüküyor. Kurumsal vatandaşlık çerçevesinde de büyük markaların bu düzenlemeleri yapan lojistik şirketlerini tercih etmeye başlayacağını ya da başlaması gerektiğini düşünüyorum.”
“AÇILIMIN TEMELLERİNİ AVRUPA’DA ATTIK”
Pandemi sürecinde gümrük kapılarında artan kontroller, şoförlerin seyahat sıkıntıları gibi sorunlar, intermodal çözümlerin büyük önem kazanmasını sağladı. Geçen 2 yılda intermodal kullanan müşterilerinin yüzde 45 arttığını belirten DFDS Akdeniz İş Birimi Başkan Yardımcısı Fuat Pamukçu, feribot ve demiryolu taşımacılığını birleştiren intermodal taşımacılık çözümlerine daha fazla yatırım yaptıklarını söylüyor. Pamukçu’nun verdiği bilgiye göre DFDS’nin Trieste liman terminalinden geçen tüm yük hacimlerinin yaklaşık yüzde 50’si, bugün Avrupa’daki noktalara demiryoluyla taşınıyor. DFDS olarak primeRail’le uzun vadeli iş birliği kapsamında, halihazırda kurulan “Ticari Yetkinlik Merkezi”nin yanı sıra Troisdorf/Köln’de bir “Operasyonel Yetkinlik Merkezi” kurduklarını da sözlerine ekliyor ve şöyle devam ediyor: “primeRail ve DFDS, başlangıçta Orta Avrupa’yı merkeze alan müşteri odaklılık ve zamanında güvenilir çözümler konusunda aynı değerleri paylaşıyor. Bunların yanı sıra DFDS, sürdürülebilirlik hedeflerine de hız verdi. Bu hedefler doğrultusunda çevresel ayak izini kademeli bir biçimde azaltarak 2050 yılına kadar iklim nötr duruma gelmeyi taahhüt ediyoruz. 2030 yılında karbon emisyonumuzu yüzde 45 oranında azaltacağız. Lojistikte daha iyi ve sürdürülebilir bir gelecek için alternatif çevre dostu çözümler üretmeye kararlıyız. Karayolu taşımacılığımızı sürdürülebilir kılmak için Volvo Trucks ile ortak bir proje hayata geçirdik. Proje kapsamında sipariş ettiğimiz 100 adet tamamen elektrikli kamyonlardan bir kısmı halihazırda Gothenburg’da çalışır durumda. İlk yeşil gemimizi, en geç 2025’te suya indirme hedefimiz var. Yalnızca sürdürülebilir yakıtlar ve ilgili gelecek projeler üzerine çalışan Sürdürülebilir Filo Projeleri’ni kurduk. Önümüzdeki dönemde, Gothenburg’un tamamen kıyı gücüyle faaliyet göstermesini bekliyoruz.”
Reysaş ve bağlı ortağı Reysaş GYO olarak her zaman kapasitesini yüksek kullanan bir şirket olduklarını söyleyen Reysaş Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven, son 2 yılda da yukarı doğru pozitif bir ivmeyle gelişimlerini sürdürdüklerini belirtiyor. “Bunun en büyük nedeniyse zamanında lojistik sektörünün geleceğini fark edip buna yönelik yatırım yapmış olmamız” diyen Döven özelikle depo, tren ve tırlarının tam kapasiteyle çalışmasının ve devreye yeni giren projelerinin sorunsuz bir şekilde devam ettiğini ifade ediyor ve son iki yılı şöyle özetliyor: “Yatırımlarımıza ara vermeden devam ettik. Özellikle Türkiye’nin en büyük depo yatırımcısı olarak yeni depo projelerimizle birlikte yaklaşık 2 milyon metrekarelik ciddi bir depolama alanına ulaştık. Bunun dışında sahip olduğumuz istasyonlar, trenler ve konteynerlerle Türkiye’nin en büyük tren hatlarını işletiyoruz. Buna ilave olarak otomotiv taşımacılığı ve otomotiv dışı yaptığımız taşımalar likit gaz, kuru gıda ve buna benzer taşınabilir ürünlerin lojistiğini destekleyen konteyner ve forklift gibi yüksek yatırım gerektiren alanlarda da bizi ve müşterilerimizi çokça memnun eden yatırımlar gerçekleştirdik.” Türkiye lojistik sektörünün ciddi bir büyüme potansiyeli olduğunu belirten Döven, 2022 ve 2023 yıllarının lojistik sektörünün en parlak yılları olacağını düşünüyor. “Bu da bizim açımızdan yatırımlarımızı hız kesmeden ve artırarak devam ettireceğimiz anlamına geliyor. Halihazırda eş zamanlı olarak on üç depo yatırımımız devam ediyor. Elbette ki bu dönemde böylesine büyük yatırımları gerçekleştirmemizdeki en büyük neden, ciddi anlamda nakde ve gayrimenkule sahip olmamız. Reysaş Lojistik ve bağlı ortağı Reysaş GYO kendi sektöründe en yüksek reyting notuna ve imkanlara sahip bir şirket. Dolayısıyla hem kendi başarımız hem de müşterilerimizin memnuniyeti, tüm imkanlarımızla büyümeye devam edeceğimizi bize gösteriyor” diyor.
Lojistik sektörü pandemi sürecinde özellikle limanlarla sınır kapılarının kapanması ve araçların Avrupa’ya ve diğer bölgelere geçememesiyle alakalı olarak birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Bu aksamaları önlemek için sürdürülebilir fırsatlar ve çözümler ürettiklerini belirten DSV Türkiye Ülke Müdürü Ozan Önder, yaptıkları yatırımlar hakkında şunları söylüyor. “2 yıl önce Çin’de karayolu projesini hayata geçirdik. Bu süre zarfında çalışmayan limanlar ve diğer tüm zorluklara istinaden Türkiye’deki ihracatçının ihtiyacı olan araç makine parkurlarını tırlarla Çin’den getirdik. Bir yeni hizmetimiz ise üreticilerin, e-ticaret kanalıyla satmış olduğu mallarını önce Avrupa’ya, sonra da diğer coğrafyalara vergileri ödenmiş bir şekilde tüketicinin evine kadar uzanan tüm lojistik süreçlerini kapsıyor.” Değişen şartlar sonrası hem global hem lokal anlamda çalışmalar yaptıkları bilgisini veren Önder, öncelikli amaçlarının pazar payını artırmak olduğunu söylüyor. DSV’nin inorganik ve organik olarak büyümesini devam ettirdiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Bu anlamda ‘new blood injection’ olarak adlandırabileceğimiz, ‘taze kanla’ yeni ürünlere yelken açıyoruz. Bu süreçte kendimizi güncelleyerek yeni pazarlara giriyoruz. Şirketimizi canlı bir organizma gibi düşünebilirsiniz. Önümüzdeki dönemde yeni şirketlerin de katılımıyla daha değişik konularda profesyonel katılım sağlayacağız. Holding, geçmişten günümüze 50’den fazla satın almayla hep aktif kalmıştı. Son iki yılda, iki büyük satın alma gerçekleştirdik. Birincisi 4,4 milyar dolarla aldığımız Panalpina oldu, üç ay önce de Kuveyt merkezli Agility Lojistik’i 4,1 milyar dolara satın aldık. Önümüzdeki dönemde, 2023 içinde 10 milyar doların üzerinde yeni bir satın almayla ilgili görüşmeler şu anda devam ediyor. Eylül ayında rekabet kurulunun onayına müteakip en son satın almış olduğumuz Agility Lojistik’in entegrasyon sürecini gerçekleştireceğiz.”
“DİJİTAL ALTYAPI YATIRIMLARINA AĞIRLIK VERDİK”
CÖMERT VARLIK / OMSAN LOJİSTİK GENEL MÜDÜRÜ
“HIZLI ADAPTE OLDUK” Son dönemde şirketlerin başarıları, dijital dönüşümü ne oranda sağlayabildikleri ve yeni şartlara ne kadar hızlı adapte olabildikleriyle ölçülüyor. Biz de bu dönemde RPA (Robotik Süreç Otomasyonu), mobil ofisler, sahalarda çalışanların kullandığı self servis uygulamalar gibi dijital altyapı yatırımlarına ağırlık verdik. Teknolojik altyapı yatırımlarımızla gerek pandemi gerek postpandemi sürecine hızlıca adapte olduk.
“BÜYÜMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ” Dijitalleşme süreçlerimizde, siber güvenlik unsurlarını da dikkate alarak sektördeki dönüşüme en hızlı uyum sağlayan şirketler arasında olduğumuz inancındayız. Önümüzdeki dönemde de hizmet yelpazemizi genişleterek tüm iş süreçlerimizde dijitalleşmeyi, müşteri memnuniyetini ve yetişmiş insan unsurunu odağımızda tutarak ilk adımda bölgesel penetrasyonumuzu artırmayı, sonraki adımda da global bir lojistik hizmet sağlayıcısı olma hedefiyle büyümemizi sürdürmeyi hedefliyoruz.
“KAPASİTEMİZ YÜZDE 25 ARTTI”
NİLGÜN KELEŞ / SERTRANS LOGISTICS YÖNETİM KURULU BAŞKANI
YENİ DEPO YATIRIMI Almanya’da nisan ayında 5 bin metrekarelik bir depo açtık, bu depo kısa süre içinde 10 bin metrekareye çıkacak. 2020’de Hadımköy tesisimize 40 bin metrekarelik bir yatırım gerçekleştirmiştik. Bu yıl ise İstanbul Akpınar’da yaklaşık 30 bin metrekarelik bir depo yatırımı hayata geçti. Sadece e-ticaret lojistiği operasyonuna özel olan yeni depomuzun faaliyete geçmesiyle birlikte toplam depolama kapasitemiz yaklaşık yüzde 25 artarak 140 bin metrekareye ulaştı.
“ÇEVRECİ VERİMLİLİK ADIMLARI KRİTİK”
MURAT KARATEKİN PASİFİK EURASIA CEO’SU
YOL HARİTASI Bu dönemde, temelde iki farklı reaksiyon gösterildi. Bu iki ana refleksi, konvansiyonel ve DSS (Dum Spiro Spero -Nefes aldıkça umut vardır) olarak isimlendirmiştim. Konvansiyonel yaklaşım malum, ancak DSS yaklaşım yeni global lojistik yapının temel taşı olacak inancındayım. Buna yönelik adım atabilen oluşumlar bu süreçte hem verimlilik hem de yol haritasına yönelik aydınlanma yarattılar.
REKABET ORTAMI Altyapı ve ekipman kapasitelerinin bu kadar kısa zamanda revize olamayacağı gerçeğiyle hızla esnekliği ve de verimliliği artıran adımlar atıldı. Burada en önemli yatırımın yeni dünya lojistik modeline uygun atılmış kurumsal master planların ve küçük ama hızlı atılmış çevreci verimlilik ve esneklik adımlarının çok kritik olduğuna inanıyorum. Rekabetin ana unsurları, maliyetten daha çok verimlilik ve çevreye saygı olmalı. Sinerji, maliyetleri aşağıya indirebilecek en önemli doğal unsur.
KAYNAK: Nil DUMANSIZOĞLU - CAPITAL
LOJİPORT