Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner YILDIZ, 18 Aralık 2009 tarihinde bakanlığının 2010 yılı bütçesi için Meclis’te yapmış olduğu sunuş konuşmasında “2020 yılında Türkiye elektrik üretiminin % 5’inin nükleer enerjiden sağlanmasının hedeflendiğini” söylemiştir. Türkiye’nin ihtiyacı olan elektrik enerjisinin karşılanması için Mersin Akkuyu ve Sinop’ta nükleer santrallerin yapılması gündemde olup Enerji Bakanlığı, çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’de nükleer enerji alt yapısı için gerekli lojistik alt yapısı yeterli mi? Alt yapı için neler gerekebilir? Uranyum ve Toryum cevherlerinin madenlerden çıkarılması ile başlayan nükleer enerji tedarik zinciri; elektrik üretimini gerçekleştirecek nükleer yakıt haline gelene kadar farklı bir çok tesiste ve birçok farklı kimyasal süreçten geçer (cevherin rafine edilmesi ile oluşan sarı pastanın zenginleştirilmesi, zenginleştirme sonrası yakıt fabrikasyonunda oluşturulan yakıt tabletlerinin çubuklar içine konularak demet haline getirilmesi ve nükleer reaktöre getirilerek yakıt olarak kullanılması). Her bir süreçte ortaya çıkan ürünler, her bir tesis arasında özel amaçlı taşıma kaplar ile özel amaçlı taşıma araçları kullanılarak (INF3 Klas gemiler gibi) uluslar arası kurallara uyumlu taşınır. Nükleer maddelerin taşınması sırasında uyulması gereken kuralları (taşıma, ambalajlama gibi) esas olarak belirleyen Uluslar arası Atom Enerji Ajansı tarafından 1961 yılında çıkarılan ve 2005 yılında güncelleştirilen “ Safe Transport of Radioative Material Regulations TS-R-1” kurallarıdır. Ayrıca; Transport of Dangerous Goods (UN, 2007), Dangerous Goods Code (IMDG Code, 2007), Safe Carriage of Packaged Irradiated Nuclear Fuel, Plutonium and High-Level Radioactive Wastes on Board Ships (IMO & INF Code, 2000), Technical Instructions for the Safe Transport of Dangerous Goods by Air (ICAO 2007 – 2008), Dangerous Goods Regulations (IATA, DGR 2008), International Carriage of Dangerous Goods by Road (UN / ECE & ADR, 2007), International Carriage of Dangerous Goods by Rail (OTIF & RID, 2007), International Carriage of Dangerous Goods by Inland Waterways (UN/ECE & ADN, 2007), SOLAS, MARPOL gibi uluslar arası konvansiyonlar da nükleer maddelerin taşınması için gerekli kuralları da belirlemektedir. Nükleer santralden çeşitli atıklar ve kullanılmış yakıt (spent fuel) oluşur. TAEK (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) verilerine göre 1.000 MW tipik ve modern bir reaktörden 800 ton / yıl düşük ve orta aktiviteli atık ve 25 – 27 ton / yıl yüksek aktiviteli kullanılmış yakıt ortaya çıkar. Bu atıkların imhası veya saklanması veya yeniden işlenmesi için gerekli tesislere taşınması yine özel amaçlı taşıma kapları ve özel amaçlı taşıma araçları yine uluslar arası kurallara uygun olarak gerçekleştirilir. Kullanılmış yakıtlardan tekrar yanabilecek uranyum ve plutonyum alınması sonrasında kalan yüksek radyoaktiviteye sahip olduğundan camlaştırılarak depolanır. Camlaştırılan bu maddeler, korozyona dayanıklı kaplar (kurşun veya beton) içinde jeolojik olarak uygun koşullarda yerin 600 – 1.000 m altında beton zırhlı galerilerde saklanır. 1000 MW gücündeki reaktörde kullanılan 27 ton uranyum yakıtının (24 tonu zenginleştirilmiş) tek seferde taşınması için 4 – 5 adet kamyon kullanılır (http://www.wnti.co.uk) Mersin Akkuyu ve Sinop için düşünülen nükleer santrallerinde üretilecek elektrik enerjisinin nükleer enerji tedarik zinciri nasıl olacaktır? · Nükleer santral inşaatı için gerekli özel inşaat maddelerinin (özel beton, lojistiği nasıl sağlanacaktır? (1.000 MW nükleer reaktörün inşası ve devreye alınmasının maliyeti 3.6 – 4 Milyar USD olup ve özel inşaat malzemeleri gerekir, The Keystone Center) · Nükleer yakıt, nereden gelecektir? · İthal mi edilecektir? İthal edilirse özellikle gümrük uygulamaları nasıl olacaktır? Hangi taşıma aracı kullanılacaktır? Hangi limanlar veya sınır geçişleri kullanılacaktır? Boğaz geçişleri (kullanılırsa) nasıl sağlanacaktır? · Yoksa Türkiye’deki Uranyum (9.200 ton rezerv, MTA 01.02.2010) ve toryum (380.000 ton rezerv, MTA 01.02.2010) kaynakları ile tedarik zinciri Türkiye’de mi oluşturulacaktır? Uranyum kaynakları; Yozgat (Sorgun), Manisa (Salihli), Aydın (Demirtepe , Küçükçavdar, Uşak (Fakılı), Çanakkale (Ayvacık) bölgelerinde ve Toryum kaynakları ise Eskişehir (Sivrihisar), Malatya (Hekimhan, Kuluncak), Kayseri (Felâhiye), Sivas, Diyarbakır bölgelerindedir. *Nükleer Enerji Hammadde Kaynaklarımız, Prof. Dr. Halis Ölmez, 19 Mayıs Uni. · Nükleer enerji tedarik zinciri Türkiye’de oluşturulacak ise zincirin üyeleri arasında taşımalar kim tarafından nasıl yapılacaktır? Hangi taşıma aracı ve türü kullanılacaktır? · Ortaya çıkan atık ve kullanılmış yakıtlar nasıl imha edilecek ve / veya nasıl depolanacaktır? · Kullanılmış yakıtlar, yeniden işleme tesislerine nasıl ve kim tarafından taşınacaktır? · Bu çalışmaları nükleer santrali inşaa eden ve / veya işletmesini sağlayacak firma mı yapacak? Yoksa; bu konuda uzman bir lojistik firması mı kullanılacaktır? · Bu tedarik zinciri içinde yer alacak lojistik uzmanlarının eğitimi nasıl olacaktır? Ne tür niteliklere sahip lojistik çalışanları ve uzmanları gerekmektedir. · Bu zincirin akışının durmadan sağlanması için operasyonel risk yönetimi nasıl olmalıdır? · Taşıma kapların (yakıt ve kullanılmış yakıt için) ve ambalajların yönetimi nasıl olacaktır? · Günlük kullanımı için gerekli malzemelerin lojistiği nasıl sağlanacaktır? Mersin Akkuyu ve / veya Sinop santralleri devreye alınmadan önce ve işletmeye başlaması ile gerekli lojistik faaliyetlerin çok iyi planlanması, uygulanması ve yönetilmesi gerekmektedir? Mersin Akkuyu ve Sinop santralleri işletmeye alınırsa Türkiye için yeni bir lojistik operasyonu gündeme gelecektir. Bu da yeni lojistik alt yapı gereksinimlerini gündeme getirecektir. Nükleer lojistiği, lojistiğin kapsamında olan diğer ürünlerin lojistiğinden farklıdır. Lojistiğe konu olan ürün diğerlerinden oldukça farklıdır. Özel önem isteyecektir. Belki de lojistik firmaları için yeni iş fırsatları doğacaktır. Saygılarımla,