Başbakan Binali Yıldırım, "İnsan bir eser meydana getirdiği zaman, bir hizmeti yaptığı zaman bütün yorgunluklarını unutuyor. Mesela geçtiğimiz Osman Gazi Köprüsü 50 sene Türkiye'nin gündeminden düşmeyen, bir türlü yapılamayan bir köprüydü. Şimdi bu köprüyü de Allah'a şükür yaptık, ne kadar büyük kolaylık oldu. İnsanlar buradan, İstanbul'dan Bursa'ya 45 dakikada gidiyorlar, iskender yiyip geliyorlar." dedi. Başbakan Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında ekrana gelen "Gönül Dağı" programının özel bölümünde, Hollandalı Wilco van Herpen'in konuğu oldu. Herpen'in, annesi hasta olduğunda Hollanda'ya gittiğini ve zor zamanlar yaşadığını belirtmesi üzerine Yıldırım, "Anam çok genç yaşta öldü, 1971'de annem vefat etti. Yüksek tansiyondan felç geçirdi ve hayatını kaybetti." diye konuştu. Herpen'in, büyük ağabey olarak zorlanıp zorlanmadığını sorduğu Başbakan Yıldırım, "Zorluğu var tabii. Kardeşlerimin hemen hemen tamamına ben bir anlamda babalık yaptım. Onların büyümesi, iş, güç sahibi olması, evlenmeleri falan, o işleri hep biz yaptık yani. Aile bağları çok güçlü bir aileyiz. Hala bütün kardeşlerimiz, onların çocukları, onların torunları hep zaman zaman bir araya geliriz, geniş bir aileyiz. Bayramlarda falan toplandığımız zaman 500 kişi oluyor. Ben de mutlaka en az bir sefer memleketime giderim, sıla-i rahim yaparım. Onu yapmadım mı çok rahat edemiyorum." yanıtını verdi.
OTOBÜS ALDIK
İlk araç olarak otobüs aldıklarını ifade eden Yıldırım, o dönem üniversitenin son senesinde olduğunu ifade etti. Wilco van Herpen'in, "Çünkü para lazım, siz o zaman, o dönemde iş olarak ne yaptınız?" sorusunu Yıldırım, "Babam iyi bir celepçidir, sonra otobüsçülükten de biraz para kazandık. Daha sonra taksicilik yaptık." şeklinde yanıtladı. Herpen de, "Onu da yaptı, yok yok ya sizde." demesi üzerine Yıldırım, "İstanbul'da ticari taksimiz vardı 2 tane 80'li yıllarda. Sonra onu da sattık, oradan da para kazandık. Bu sefer parke imalatçılığı yaptık, ahşap parke, binaların altına seriliyor ya. Sonra da denizcilik işine girdik. Tersanede çalıştım, serbest çalıştım." diye konuştu. Herpen'in, ulaşımın sürekli içinde olduğunu belirttiği Yıldırım, "Tabii, üniversiteyi de ben denizcilikle ilgili bölümde okudum, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi'nde okudum. Ben denizciyim, mesleğim denizcilik. Ulaşım işi oradan geliyor." değerlendirmesini yaptı. Eski günleri özleyip özlemediği sorulan Yıldırım, "Tabii. Orada sorumluluklarınız biraz daha az. Kendinize, ailenize daha çok zaman ayırabiliyorsunuz. Ama şimdi burada daha geniş, bütün memleketin sorunları, vatandaşların sorunları, her şeyle ilgilenmeniz gerekiyor, sıkıntıları çözmeniz gerekiyor, vatandaşın beklediği hizmetleri yapmanız gerekiyor. Tabii zor ama bir o kadar da onurlu bir iş. İnsan bir eser meydana getirdiği zaman, bir hizmeti yaptığı zaman bütün yorgunluklarını unutuyor. Mesela geçtiğimiz Osman Gazi Köprüsü 50 sene Türkiye'nin gündeminden düşmeyen, bir türlü yapılamayan bir köprüydü. Şimdi bu köprüyü de Allah'a şükür yaptık, ne kadar büyük kolaylık oldu. İnsanlar buradan, İstanbul'dan Bursa'ya 45 dakikada gidiyorlar, iskender yiyip geliyorlar." ifadelerini kullandı.
"Bizim Cumhurbaşkanımız da kokoreci sever"
Başbakan Yıldırım, kokoreç sevip sevmediğini sorduğu Wilco van Herpen'in çok sevdiğini ifade etmesi üzerine, "Müthiş bir şey. Ben orta-lise eğitimimi Kasımpaşa'da yaptım, Kasımpaşa'nın meşhurdur kokoreci. Bizim Cumhurbaşkanımız da kokoreci sever. Belki bir gün Cumhurbaşkanımızla da program yaparsın." dedi. Bunun üzerine Herpen, Türkiye'de çok güzel yemekler olduğunu belirterek, bir hazine gibi bitmediğini söyledi. Yıldırım da Türkiye'nin çok güzel bir ülke olduğunu, aynı anda dört mevsimin yaşandığını kaydetti. Yıldırım'ın, kızının Türkiye'de dünyaya gelip gelmediğini sorması üzerine Herpen, "Evet evet, Şişli'de. Çok güzel, iyi ki Gonca'yı buldum gerçekten, iyi ki buldum." dedi.
EŞİNİZLE NASIL TANIŞTINIZ?
"Siz eşinizle nasıl tanıştınız?" şeklindeki soruyu Başbakan Yıldırım, şöyle yanıtladı: "Biz aynı köyden akrabayız. Eşim emekli öğretmen. Şöyle, biz amcazade, yani eşimin babasıyla benim babamın babaları kardeş çocukları, üçüncü kuşaktan akrabayız. Dolayısıyla birbirimizi tanıyorduk. Ben üniversitedeyken evlendim." Yıldırım da Herpen'e, "Zor oldu mu senin, nasıl oldu evlenmeniz, yadırgadılar mı Gonca Hanımın annesi-babası?" diye sordu, Herpen de, "Yok, hiçbir sıkıntı yok. Şöyle bir şey var, ilk gördüğünde benim işim yok, yeni tanıştık." dedi. Yıldırım da esprili bir şekilde, "Dediler ki ya işsiz güçsüz adam." demesi üzerine, Herpen, "Aynen, baba aynı söyledi, yani 'Gonca sen ne yapıyorsun?" ifadelerini kullandı. Başbakan Binali Yıldırım yine esprili bir şekilde, "Kardeşim, bir baltaya sap olamadın mı filan' dediler öyle mi? ya işi yok, gücü yok, kızım başka birini bulamadın mı filan mı dediler? Dolayısıyla vermek istemediler mi?" diye sorması üzerine, Herpen, "İlk birkaç ay evet. Aynen öyle, evet. Bana söylemedi, Gonca'ya söyledi. Ama sonra televizyon programına başladık, ooo, sonra havalı oldu, tamam yani, damadımız bu işi yapıyor filan, 180 derece böyle değişti fikirler. Düğün de güzeldi." dedi. Herpen, Yıldırım'ın sorusu üzerine düğünü İstanbul'da yaptıklarını söyledi. Herpen'in de Yıldırım'a, "Siz muhtemelen bir köy düğünü yaptınız." demesi üzerine Yıldırım, "Yok, İstanbul'da yaptık, normal nikah yaptık, bildiğimiz nikahlar oluyor ya nikah dairesinde, onlardan yaptık. Ama nişanlar, kınalar, onlar ayrıca yapıldı tabii. Köy düğünleri çok daha farklıdır, üç gün sürer, beş gün sürer, bir hafta sürer." ifadelerini kullandı.
LOJİPORT