Siz, toplu ulaşım denince kavga ve kargaşa anlıyor olabilirsiniz ama dünyanın hiçbir yerinde tanımın karşılığında bu yazmıyor. Metrobüse kadar bizim lügatimizde de doğru tanım vardı. Fakat artık yukarıdaki iki sözcük var. Osmanlı döneminde cihan hükümdarı padişahlarımız halkın sorunlarını doğru tespit edip, çare bulabilmek için kılık değiştirip halkın arasına karışırlarmış. Böylece, etrafındaki yalakalardan duyduğu ülkeyi değil, sorunları bizzat yaşayanlardan öğrenirlermiş. Birçok kez de, anlatılanların tersine farkında bile olmadıkları sorunlarla tanışırlarmış. İETT’nin sayın yetkilileri, lütfen atalarımızdan ders çıkarıp halkın arasına karışmayı deneyiniz. Geçici bir çözüm olduğunu Sayın Kadir Topbaş’ın da ifade ettiği metrobüs, sizin Vatan Şaşmaz’a çektirdiğiniz reklam filmlerine hiç benzemiyor. Sadece o film bile halktan ne kadar uzak olduğunuzun bir kanıtı. Bırakın pik saatleri, öğlen vakti böyle bir metrobüs gösterebilirseniz, boynumu tekerleğine uzatmaya söz veriyorum. Günün her saati ara duraklardan binip de oturmanız mümkün olmadığı gibi, pik saatlerde ayakta gitmeye hazır bedeninizi içeri atabilmek için kas gücünüzü kullanmanız gerekir. Varın bayan yolcuların neler çektiğini siz düşünün! AKTARMA EZİYETİ İETT’nin harekat dairesindeki müthiş beyinlerin ürünü olduğunu düşündüğüm aktarma ise ‘öyle binip de durumu kurtaramazsınız, çileniz sürecek’ anlamından başka hiçbir şey ifade etmiyor bence. Ben, Beylikdüzü’nde oturuyorum, ayakta seyahat etmek istemiyorsam TÜYAP’a kadar geri gidiyor ve orada nispeten daha rahat olan Cevizlibağ ya da Avcılar’a aktarma olacak metrobüslere biniyorum. İki hat da aktarma bölgelerine gidene kadar insani şartlarda ilerliyor, bunu teslim etmeliyim. Ancak, aktarma istasyonuna geldiğinizde kaos başlıyor. TÜYAP-AVCILAR Pik saatlerde oradaysanız bir insan seliyle karşılaşıyorsunuz. Hoş, kalan saatlerde de pek tenha olduğu söylenemez. Neyse, toplu ulaşımın tüm nimetlerinden yararlanarak başladığınız yolculuğunuz burada bitiyor ve orman kanunları devreye giriyor. Artık yeni bir durumla karşı karşıyasınızdır. Zincirlikuyu’ya gitmek için insan selinin içinde yerinizi alırsınız. Niyetiniz oturmaksa bu biraz zamanınızı alabilir ve kaslarınızı zorlayabilirsiniz. En az 3 metrobüs sonra önlerden bir yer bulabilirsiniz kendinize ama yine de bu kargaşa yaşamayacağınız anlamına gelmez. Her an bir magandanın omzuyla sarsılabilirsiniz. Oturmak niyetinde değilsiniz. Bu kez de, bir sonraki metrobüste oturmak için bekleyen kalabalığı yarmanız gerekecektir. Sonunda özgür iradenizle içine girdiğiniz konserveniz hareket etmiş ve salamuralarını Zincirlikuyu’ya götürmek üzere yola çıkmıştır. TÜYAP-CEVİZLİBAĞ Bu hat, nispeten daha rahattır. TÜYAP’ta edindiğiniz konumu onlarca kilometre öteye taşıma hakkı elde etmişsinizdir. Fakat, tabi ki yine aktarma eziyeti yaşayacağınız Cevizlibağ’a kadar. Burada da Söğütlüçeşme aracına aktarma olacaksınızdır. Eğer saat 10.30 gibiyse boşuna heveslenmeyin! 11:00’e kadar çalıştığı söylenen hattın yarım saat önce kapandığına bizzat şahit oldum. Ve yine tıklım tıklım bir Zincirlikuyu metrobüsüne binmek zorunda kaldım. Kaldığımız yerden devam edelim: Pik saatler olmasına karşın, yanınızdan vızır vızır giden metrobüslere bakıp bakıp hınçlanırsınız. Sonunda Avcılar’a oranla daha az kalabalık olan metrobüsünüze binip Söğütlüçeşme’ye doğru yola çıkarsınız. Evet, sayın İETT yetkilileri, durumu hiç abartmadan özetlemeye çalıştım. Lütfen, Vatan Şaşmaz gibi makam arabalarınızdan inip, pik saatlerde ve halkın arasında bir metrobüs yolculuğu yapın! Ama, sizden ricam yanınızda eşiniz, kızınız ya da bir bayan akrabanız olsun. Ne söylemek istediğimi yaşayarak anlayacaksınız.
Metrobüs, bir toplu ulaşım rezaletidir
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.