Birkaç kez sekteye uğratılarak türlü sorunlarla bugüne kadar gelen İskenderun-Port Said Ro-Ro hattı, bu kez Mısır’ın ‘Nisandan sonra geçiş izni vermeyeceğim’ tehdidiyle karşı karşıya. 55 nakliyecinin bir araya gelerek kurduğu Hatay Ro-Ro’nun Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Güler, “Gemilerimiz her şartta Süveyş Kanalı’nı geçer ama ayakta kalmamız için devletimiz eskiden sağladığı sübvansiyonu yeniden vermeli” diye konuştu.
Türklerin denizden Ortadoğu’ya ulaşma macerası 2012 Nisan ayında Mısır ile yapılan mutabakatla başladı. Bu mutabakat sonrası da, Türk TIR’larına Mısır üzerinden Arabistan ve Körfez ülkelerine bir gidiş yolu açıldı. O dönemde işi başlatan firma, bölgeye ciddi zararlar vererek ayrılmak zorunda kaldı. Arkasından gelen firmalar, yine değişik nedenlerden dolayı istikrarı yakalayamadı. Kapasitesi düşük, fazla yakıt harcayan gemiler kullandılar. Ezici rekabete girdiler, bu rekabetin sonucunda biri U.N Ro-Ro ile ortak çalışmak üzere Kızıldeniz’e indi. Diğeri de iflas etti. Bütün bu gelişmeler, ihracatçı ve nakliyecinin hatta olan güveninin sarsılmasına, en önemlisi de, nakliyecinin ciddi zarar ve mağduriyetler yaşamasına neden oldu. Şoförlerimiz camilerde, liman köşelerinde yattı. İhracat ürünlerimiz günlerce limanlarda kaldı, gıda ürünlerimiz çoğu kez bozularak ziyan oldu. Hatta Ro-Ro şirketinin, Mısırlı kuruluşla aralarındaki borç alacak ilişkisinden ötürü 98 TIR şoförümüz günlerce ülkelerine dönemedi. Bütün bu problemler üst üste gelince de, bölge nakliyecisi kendi güzergahını kurup, işe sahip çıkmaya karar verdi. İşte Hatay Ro-Ro’nun çıkış öyküsü bu.
2014 yılının Haziran ayında 55 firmanın bir araya gelerek aldığı bir kararla Hatay Ro-Ro’nun faaliyete geçtiğini söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı Güler, “Hatay Ro-Ro, ‘bu işte kar var, yatırım yapıp, güzergahı işletelim’ diye kurulmadı. Ro-Ro firmalarının bugüne kadar yaşattığı problemleri bitirmek ve güzergahı kurtarmak amacıyla işe koyuldu. Ortaklarının tamamı nakliye firması. Yani müşterilerimiz, ayrıca Ro-Ro’larımızın da sahipleridir. Şirketimizin ortaklık yapısını oluştururken çok titiz bir çalışma yaptık. Örneğin, ortakların çok güçlü olacağı bir yapıya izin vermedik. Her ortağımız en az 1, en fazla 5 hisse alabilir. 2 milyon lira sermayemiz bulunuyor. Gemilerimiz kiralık, ama hedefimiz özmal gemilerle seferlerimizi sürdürmek. Biz karayolu nakliyecileri olarak, denizciliğe çok da hakim değiliz, o nedenle geçiş aşamasını kiralık gemilerle yürütmenin doğru olacağına karar verdik. Ulusoy Denizcilik’in bize bu konuda büyük destekleri olduğunu söylemeliyim. İki gemi kiraladık. Gemilerden Akdeniz’e çalışan 140 TIR kapasiteli olanının adı Ulusoy 5, üzerine Hatay Ro-Ro yazdık. İkinci gemimiz ise 160 TIR alıyor. Onu da, Ulusoy Denizcilik’in brokerlik hizmetiyle Stena’dan kiraladık ve Kızıldeniz hattında kullanıyoruz. Araçlarımız İskenderun limanından gemiye biniyor. Doluluk oranlarımız gidişte de, dönüşte de yüzde 75 seviyelerinde. Çünkü, biletleri tek yön değil çift yön satıyoruz. Dolayısıyla götürdüğümüz aracı getirmek gibi bir mükellefiyetimiz var. Nakliyecinin bundan önceki sorunları yaşamaması için büyük bir titizlikle çalışıyoruz. UND’nin önceki İcra Kurulu Başkanı Mine Kaya’nın takım liderliğinde yürüyoruz” ifadelerini kullandı.
1.000 DOLARLIK TEŞVİK DEVAM ETMELİ
Ortalama 5 günde bir sefer yaptıklarının altını çizen Güler, “Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz seferlere baktığımızda, ‘çok kurumsalım’ diyen Ro-Ro firmalarının veremediği hizmeti sunduğumuzu söyleyebilirim. Kalkışta İskenderun Limanı’ndan hareket ediyoruz. Mısır’ın Port Said Limanı’na iniyoruz. Port Said’de gemiden inen araçlar, Süveyş bitimine karayoluyla geçiyor. Oradan ikinci gemimize binip Arabistan’ın Duba Limanı’na iniyor. Oradan da, yükler Dubai, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Arabistan, Abudabi, Yemen ve Ürdün gibi Körfez ülkelerine dağılıyor. Biz, Türk ihraç ürünlerini daha hızlı ve daha ucuz ulaştırma bakımından üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu güzergahın devamlılığı, tamamen Hatay Ro-Ro’nun ayakta durmasına bağlı. Bunun için de, Ekonomi Bakanlığımızın hat kurulurken vermiş olduğu 1.000 dolarlık teşvik desteğinin devam etmesini istiyoruz. Bu bizi daha güçlü kılacaktır” açıklamasını yaptı.
“Mısır ile ülkeler arası siyasi gerginliklerden doğan sorunlar yaşıyoruz” diyen Güler, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu sorunlar nedeniyle Mısır nisan ayından itibaren geçiş izni vermeyeceğini açıkladı. Mısır, Türkiye’nin ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında bulunuyor. Siyasi gerginliğin aynı şekilde sürdürülmeyeceğine inanıyorum. Biz Mısır’dan geçtiğimizde her TIR’ımız 1.200 ile 1.500 dolar arasında o ülkeye para bırakıyor. Mısır, bu meblağı göz ardı etmeyecektir. Şayet, alınan kararda bir değişiklik olmazsa, bizim de B planımız tabi ki var. Mısır olmazsa, Süveyş Kanalı’nı direkt geçerek Duba limanına ulaşmayı planlıyoruz. Böylece Mısır’ı da by pass etmiş olacağız. Bunun maliyetleri artıracağının tabi ki farkındayız. Ancak, hattın devamlılığını mutlaka sağlamalıyız. Ortadoğu, Türk nakliyecisi için de, Türk ihracatçısı için de çok önemli bir pazar. Bu pazarı kaybetmemek adına gereken tüm fedakarlıkları yaparız. Her halükarda bu güzergah ayakta duracak.”