Her yıl daha büyük tonajlı gemilerle denizlerimize gelen, Türkiye’nin en önemli konteyner limanlarından biri olan Asyaport’un önümüzdeki günlerde hizmete girmesine öncülük eden kuruluş, feeder gemilerle de ulaşım ağını maksimuma çıkaracak.
MSC Türkiye CEO’su Hasan Piroğlu, firmadaki ülkemize yönelik gelişmeleri ve gelecek planlarını MARIN&PORT okurları ile paylaştı.
MSC dünya devi bir konteyner operatörü. Kısa bir süre sonra Türk bayraklı gemilerle feeder hizmeti vereceğinizi öğrendik. Bu kararla birlikte denizciliğimizde ne gibi değişiklikler olacak?
MSC Ailesi olarak Türkiye’ye olan inancımız çok büyük. Ülkemizin 2023 hedeflerine yürüyüşünde üzerimize düşen katkıyı yapmak adına lojistik ağımızı Türk Bayraklı gemilerle güçlendiriyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz kapıdan kapıya hizmet kalitesini artırmak ve Türkiye limanlarında konteynerin ulaşamadığı noktalara konteyner ulaştırma arzusu taşımaktayız.
MSC gibi dünyanın en büyük konteyner operatörlerinden birinin Medlog Gemicilik ve Ticaret A.Ş bünyesinde Türk Bayrağını tercih etmesi, ülke bayrağımızın prestijini dünya denizciliğinde bir kat daha artıracaktır. Burada Türk denizciliğine güveniyor ve bu projemizle denizcilerimize yeni bir istihdam kapısı açmış olmaktan mutluluk duyuyoruz. Yolumuz açık pruvamız neta...
MSC’nin veliahtı Diego Aponte, kendine eş olarak bir Türk gelin seçti. Gelinin doğup yaşadığı yere de Türkiye’nin en önemli konteyner limanlarından Asyaport inşa ediliyor. Asyaport’un faaliyete geçmesiyle yük akışı ve frekanslarda ne gibi değişiklikler olacak?
Tabi ki bu limanın Tekirdağ’da inşa edilmesinin manevi hazzı ölçülemez. Aynı zamanda bu limanın oluşumundaki Soyuer Ailesi’nin ve tüm Tekirdağ kamuoyunun çabalarını özellikle vurgulamak istiyorum. Asyaport Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli sanayicisi için önemli bir ticaret kapısına dönüşecek olmasının yanı sıra daha önce de ifade ettiğim gibi kendi Türk Bayraklı gemilerimizle tüm Marmara, karayolu ve demiryolu bağlantısıyla Balkan Ülkeleri için de bir ana çıkış kapısı niteliği kazanacaktır. Şu an Trakya Bölgesi’ndeki firmalar ticaretlerinde İstanbul Ambarlı limanlarını kullanmakta ve bu limanlara ulaşım yoğun trafik nedeni ile ciddi bir sorun teşkil etmekte. Asyaport’un konumu itibarı ile firmaların trafikten etkilenmeden ticaretlerini gerçekleştirirken kara nakliyelerinde de maliyetlerini düşüreceklerini öngörmekteyiz. Asyaport, MSC’nin ana aktarma limanlarından biri olacak. Bunun getireceği artıların en başında servis çeşitliliği geliyor. Türkiye’de MSC’nin uğrak yaptığı diğer limanlara göre servis çeşitliliği anlamında bir avantaj göstereceğini söyleyebiliriz. Servis çeşitliliği ve direkt servislerin artması, bölgedeki mevcut firmaların yeni pazarlara açılması için de önemli bir etken olacaktır. Trakya bugün yatırım çeken bir bölge. Şu anda bile İstanbul sanayisinin Tekirdağ ve çevresine kayma eğilimi mevcut. Bu eğilimin önümüzdeki 5 yıl içinde daha da artacağına inanıyoruz. Asyaport’un da sanayideki bu eğilimin hızlanmasında ciddi ve önemli katkısı olacaktır.
MSC’nin reefer yük taşımacılığı konusunda bilgi verir misiniz?
MSC olarak müşterilerimizin konteynerlerini kapılarından aldığımız andan nihai varış yerlerine ulaştığı ana kadar yüklerini korumanın öneminin her zaman farkındayız. MSC’de reefer/soğuk zincir hizmetimiz 450’den fazla global ofiste konumlanmış çok sayıdaki ekipman, yerel koşullar (yasal, çevre, vs.) ve soğutulmuş mallarla ilgili eğitilmiş uzman ekiplerimiz tarafından desteklenir. Bu kapsamda belirli sıcaklık ve nemi korumak üzere tasarlanmış izolasyonlu üniteleri olan, nakliyesi boyunca yükün optimum koşullarda tutulabilmesini sağlayan ve öncelikli olarak çabuk bozulabilir malların ya da belirli bir ortamda/ısıda depolanması gereken ürünlerin taşınmasında kullanılan Reefer konteynerler için ekibimizin bilgi ve tecrübesini kullanıyoruz. Yüksek kalitede ekipmanlardan oluşan kapsamlı envanterimizi bir araya getirerek yük için optimum ortamı sunan bir hizmet sağlayabilmek önceliğimizdir. Reefer ünitelerimiz entegre mikroişlemciyle kontrol edilir ve temiz hava ayarlaması, nemden arındırma, CFC’siz izolasyon (minimum sıcaklık kaybı sağlayacak) ve en yüksek kalitede soğutma/ısıtma makinesi özelliklerine sahiptir. Reefer konteynerlerimiz, bir arıza algılanması durumunda belirli alarm kodlarını görüntüleyecek şekilde yazılımla donatılmıştır. Tam eğitimli mühendislerimiz anında bilgilendirilir ve üniteye doğrudan müdahale edebilir, böylece ürünün kalitesinden taviz verilmemesi sağlanır.
MSC’nin Türkiye ile ilgili yeni projeleri var mı?
MSC’nin bugün itibariyle dünyada 480 ofis ve 54 bin çalışanı bulunuyor. Türkiye’de şu anda 13 şube, 800 personel, 23 direkt servis ve 315 liman bağlantısı ile hizmet veriyoruz.
Şube yatırımlarımız devam ediyor. En son Kayseri, Gaziantep ve Tekirdağ şubelerini açtık. Konya şubemiz çok yakın zamanda faaliyete geçecek. MSC sadece konteyner ve şube yatırımları ile değil, dünyanın çeşitli noktalarındaki limanlarıyla en büyük liman işletmecileri arasında yer alıyor. Bu yıl hizmete girmesi planlanan Asyaport Limanı’nın yanı sıra, Medlog Lojistik ile büyümeye devam ediyoruz. Tam anlamıyla bir lojistik hizmeti sunabilmek adına yatırımlar tüm hızıyla devam ediyor. Medlog filosunda şu anda 250 çekici ve 255 vagon mevcut. Tüm Türkiye taşıma filomuzu her geçen gün güçlendiriyoruz. Türkiye genelinde 13 depoda hizmet veriyoruz. Marmara Denizi içerisinde Türk bayraklı gemiler kullanarak kabotaj taşımaları yapmaya başladık. Bu uğrakları çeşitlendirerek üreticileri yüksek karayolu maliyetlerinden kurtarmak ve ana limanlara denizyolu ile ulaştırmak amacındayız. Yeni pazar arayışımız, gidilmeyen limanlara uğrak açma ve konteyner taşıma hedeflerimiz devam edecektir.
Kıyı Emniyeti’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı tarife zammı ile ilgili ne söylersiniz?
Şu anda zaten gerek konteyner gemilerinde gerekse yolcu gemilerinde yüksek miktarda her liman uğrağında ve boğaz geçişlerinde seyir yardımcısı konumunda fener ücreti ödüyoruz. Türk limanlarının, ülkemiz ihracat ve ithalatçısının dünya pazarında rekabet gücünün etkilenmemesi adına zaten alınan bir ücret mevcutken daha fazla bir yükün getirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda gerek Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’müzün gerekse Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’mızın gerekli düzeltmeyi yaparak Türk denizciliğinin önüne bir engel çıkmasına izin vermeyecekleri inancındayım.
Selçuk ONUR – MARIN&PORT