Ekol Lojistik’in 4 yıl önce kendi yüklerini elleçlemek amacıyla kurduğu Alternative Transport, bugün 14 ülkede faaliyet gösteren, Avrupa’da en fazla kendine ait treni kaldıran ve %100’e yakın doluluk oranlarıyla çalışan bir Ro-Ro şirketine dönüştü.
Alternative Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, filolarına kattıkları 6. gemi olan MELEQ’in Almanya’nın Flensburger Tersanesi'nden suya indirilme töreni öncesi çok ilginç açıklamalar yaptı.
“KOÇ’UN İHALESİNE GİRMEDİĞİMİZ HALDE, FİYATI EKOL DÜŞÜRDÜ DEDİLER”
Ekol Lojistik’in, elindeki ro-ro ve tren gücünden yararlanıp, navlunların belirlenmesinde çıtanın nerede oluşacağını belirlediği eleştirilerini sorduğumuz Musul, bizi şu sözlerle yanıtladı:
“RO-RO’YU DÜZENİ BOZULACAK TEK ŞİRKET OLDUĞUMUZ HALDE KURDUK”
Biz nakliyecinin niteliğinin müşteriler tarafından anlaşılması için çok gayret sarfettik. O nedenle bunu anlatabilmek adına güçlü bir yönetim kurulu ilkesiyle UND yönetimine de girdik. O dönemde Çetin Ağabey (Nuhoğlu) bizden biraraya gelip ro-ro şirketi kurmamızı istedi. Ro-Ro şirketi kurulursa, düzeni bozulacak tek şirkettik. Çünkü, biz U.N Ro-Ro’nun sahasından trenleri düzenli kaldırıyorduk. Yeni bir Ro-Ro’nun kurulması tüm düzenimizi bozacak olmasına karşın, prensip olarak “evet” deyip, sonuna kadar da arkasında duran tek şirket olduk.
“YILDA 1.800 TIR BİNDİREN ALTERNATİVE TAŞIMACILIK’A ORTAK OLACAKTI”
Öte yandan, U.N Ro-Ro’nun KKR’ye satışı sırasında Çetin Ağabey’e Alternative Transport’u sektöre, yani UND’ye vererek, tek bir çatı şirketi oluşturmasını teklif ettim. Nakliyeciler, şirket halka açılana kadar hiç para ödemeden hesaplarımıza göre yılda 1.800 TIR bindirerek şirketin yüzde 1’ine ortak olabilecekti. Biz borcu üstlenecektik, 3 yıl sonra halka açarken kalan borcu kapatmak üzere üzerimizdeki hisseleri satacaktık. Çünkü, borcun taahhüdüne biz giriyorduk ve yüzde 45 hisse bizde görünecekti. İtirazlar olunca da, borcu üstlenenin yüzde 45 hisseyi alabileceğini söyledik. Ama birçok arkadaş, ‘iyi olamayacak kadar güzel bir öneri, bunun altında bir şey var’ dedi ve girmedi.
“İLK U.N RO-RO, DÜŞÜK MALİYETLERE RAĞMEN BUGÜNÜN İKİ KATI NAVLUNLA ÇALIŞMIŞ”
Yönetim kurulu, borcu üstlendiği için ikisi Ekol’den girecek 7 kişiden oluşacaktı ama çoğunluk kararı bağımsız üyelerde olacaktı. Çünkü, ilk günden beri şunu dile getirdik. Aslında UND Ro-Ro, rahmetli Özal’ın zamanında devletin desteğiyle kurulmuş, Türkiye’nin kara otobanına alternatif bir deniz otobanıdır ve Türkiye’nin malıdır. Ama maalesef bu kısa zamanda çok az elde konsolide olarak değerli bir şirkete dönüştü. Şimdi anlıyoruz ki, o zaman bugünden daha düşük yakıt fiyatlarıyla bugünün iki katı fiyatla çalışılan bir dönem yaşamışız. Gemiler bugünün yarı fiyatıydı, yakıt daha düşüktü ama navlun bugünün iki katıydı. Öyle karlı bir şirket yaratılmıştı ki, ama o karlı şirketten yararlanan çok az sayıda nakliyeci vardı. O nedenle 910 milyon Euro gibi bir bedelle akıllara durgunluk verecek bir fiyata satıldı. Hiç kimseye yar olmayan verimsiz bir nakit girişi oldu ve sektör bozuldu. Benim Alternative Transport’u bedelsiz verip, nakliyecilerin hissedar olup, sonra da hisselerin halka açılarak kontrolün UND’de olacağı halka açık bir şirket önerimize Çetin Ağabey ve birçok yönetim kurulu üyesi şahittir. Destek bulamadık. Çoğunluk, bu yine Ekol’e yarar diye desteklemedi. Oysa yönetimde Ekol yok. Borcu üstlenen iki kişilik bir yönetim kurulu üyeliği var. O kadar açık ki, bu şirket borcu öder. Zaten müşterisi ortak olan bir yapı olacaktı. Ama birbiriyle geçinemeyen bir yapıdayız. Oysa müşterisi nakliyeci, gemiye binmesi sistemin yürümesi için yeterli. Ama bir araya gelip bir şey yapamadık. Tekrar bir araya gelmemiz gerçekçi değil. Biz, kollektif bir ürün meydana getirmeyi beceremiyoruz. Ro-Ro, lojistik gibi karmaşık değil. Ağır bir sermayesi var ama çok rahat izlenip, yönetilebilecek bir operasyon.
“HATLAR SATILIRKEN, GEMİLER HATTA KALACAK KOŞULU GETİRİLMELİ”
“EKOL’Ü SATMAM”
Ekol de, Alternative Transport da, dikkat çekici projelere imza atıyor ve günden güne büyüyor. Ekol’e ya da Alternative Transport’a bir talip çıkarsa tavrınız ne olur sorumuza da Ahmet Musul, şu karşılığı verdi:
“Bütün şirketlerimize talip var ama Ekol’e gelen talipleri görüşmeye değer dahi bulmuyoruz. Abu Dhabi’li şirketteki hisseleri peyder pey geri alıyoruz. 2018’in sonuna kadar hisselerimizin tamamını geri almış olacağız. Ben ve yakın arkadaşlarımda olan hisseleri de toplayıp, Ekol’ün %100’ünü Ekol’e devredeceğim. Ekol’ün bir başkasına satılma, miras bırakılma şansı yok.
EKOL, ÇALIŞANLARIN OLACAK; HAYALİ DOĞAL PARK KURMAK
Alternative Transport’a gelince bana düşen hissenin payıyla gelecekteki doğal park kurma hayalimin finansörü olacak. Ekol’ü halka açarak bunu gerçekleştirecektik. Ama Alternative Transport’un hızlı gelişimi buna gerek bırakmadı. Hedefim, İznik bölgesinde 5 bin dönümden büyük bir alanı doğal parka dönüştürmek. Ancak, orada o büyüklükte bir alan bulmak pek mümkün gibi gözükmüyor. Çocukların tarıma, hayvan sevgisine, hayvan haklarına biraz daha alışıp, sahip çıkacakları bir yapı oluşturmak istiyorum. Bu planı somut hale getirebilmek için önce o fonu yaratmaya çalışacağım. Veterinerlik fakültelerinden, nano teknolojilerin de kullanılacağı kendi içinde entegre bir eko sistem hayal ediyorum.
EKOL’E ÖZEL BİR YAZILIM GELİYOR, İŞLER TIKIR TIKIR YÜRÜYECEK
52’yi bitirdim 53’ten gün almaya başladım. 55 yaşında bırakacağım sözümün arkasındayım. Allah kısmet ederse, 3 yıl 1 günüm kaldı. Kesinlikle niyetliyim ve çok büyük bir hedefim var. Belki tamamen bırakamayabilirim. Çünkü, Ekol çok hızlı büyüyor. 2018’e kadar Karadeniz, Akdeniz, Adriyatik ve Hazar denizi kıyısındaki tüm ülkelerde olmak istiyoruz. 2018’in sonunda da Ekol’ü Ekol’e devredebilmek tek hedefim. Çok uluslu bir şirket haline geliyoruz. Belki birkaç yıl da arka planda kalan bir kişi olabilirim. Ekibimle beraber yeni bir yazılım tasarımı hazırlıyoruz. Onu da bitirirsek, benden katkı yerine yük olur. Ben önlerinde olduğum sürece de, bazı arkadaşların gelişimi durur. Ülkemizin en büyük sorunu vazgeçilmez olduğumuzu düşünmek. Bu doğru bir şey değil. Şirket yönetenleri de bayrağı devredebilmeli. Kurumların ölümsüz olabilme potansiyelleri var ama bizlerin yok. Doğal yollarla gitmek yerine kendi irademle giderek, bunun keyfini de yaşamayı istiyorum.
“MELEK” ANNEMİN BABAMA HİTAP ŞEKLİYDİ 6. GEMİMİZİN ADI OLDU
Denizcilikte gemi feminendir. O yüzden biz de hoşluk olsun diye geleneksel Türk isimlerini Anglo Sakson telaffuzuna uydurduk. Depolarımıza çiçek ismi verirken, gemilerimize de kadın isimleri vererek insanlarda espri duygusu uyandırmayı düşündük ve güzel tepkiler aldık. Ama bugün indirdiğimiz gemi için durum biraz farklı Annem trafik kazasında kaybettiği babama hep “melek” derdi. Biz de K harfini Q’ye dönüştürerek hem geleneği bozmadık, hem de babamın adını yaşatmayı hedefledik. O geminin kız kardeşi olan gemiye de annemin adı olan FADİQ ismini vereceğiz. Bundan sonra da Türk kadınlarının farklı telaffuzla söylenen isimlerini koymaya devam edeceğiz.
“HER TÜRLÜ İYİLEŞTİRME NAVLUN AVANTAJI OLARAK YANSIYACAK”
Bu gemi haftada 4 sefer olan sayıyı 5’e çıkararak nakliyecilerimize daha düzenli ve daha ekonomik hizmet için kullanacağımız bir gemi olacak. Bu gemi şu an filomuzdaki en büyük gemi. Boyu 210 metre ve 280 treyler kapasiteli, çift kat yüklendiğinde 330 üniteye kadar çıkabiliyor. Yeni devreye girecek limanımız ve yeni gemimizle birlikte kazanılacak her türlü iyileşmeyi nakliyecilerimize navlun avantajı olarak yansıtacağız. Kurumların ayrılmasıyla hiçbir Ekol personelinin fiyatla bir ilgisi kalmadı. Dolayısıyla ben de fiyat konusunda ne talepte ne de arzda bulunabiliyorum. Çünkü, arkadaşlarımızın bildiği dinamikleri ben bilmiyorum. Benim yapabildiğim eğer Ekol’ün dışında dışarda araç kaldıysa, hangi Ekol araçlarının indirilip yerine o araçların bindirilmesi konusundadır.
YALOVA’DAKİ LİMAN ARALIK ORTASI HAZIR
Ekol Lojistik, Yalova Topçular’da Altınova'daki Bayrak Tersanesi'nin bulunduğu alanı alıp inşaatına başlamıştı. O limanın devreye girmesiyle yaklaşık 100 bin TIR trafikten çıkacak ve karayolu nispeten rahatlayacak. 70 bin metrekare alan üzerine kurulu limanlarını Aralık ayı ortalarında bitirmeyi planladıklarını ifade eden Musul, “İnşallah yılın başında açmayı planlıyoruz. Haydarpaşa’dan aldığımız hizmeti oradan alacağız. Kabotaj taşımaları olmayacak. Avrupa’ya buradan açılacağız. Ancak hedeflerimizin şaştığını söyleyebilirim. 10 milyon Euro’luk bir yatırım hedefliyorduk şu an 30 milyon Euro civarındayız. Türkiye’nin en etkin ve rasyonel çalışan devletin ve üreticilerin beklentilerine uygun bir yapı hedefliyoruz. Trafiği yoğunlaştıran bölgeden TIR’ları çekip Osman Gazi Köprüsü’nün etkinliğini de artıracağız.
“YAKIN ZAMANDA GÜNEY İTALYA’YA UĞRAYACAĞIZ”
Musul, yeni hatlarla ilgili de şu bilgileri verdi: Kuzey Avrupa Fransa, Köstence Poti, Mısır Trieste hatlarında neden olmayalım. Lavrion’a uğramaya başladık. Lavrion, Atina’nın hemen altındaki bir limandır. Bizden evvel Türk nakliyecisinin Atina’ya ulaşma şekli, karayoluyla bu uzun mesafeyi kat etmekti. Yakın zamanda da Güney İtalya’ya uğrayacağız. Bugün Türk nakliyecisi, Güney İtalya’ya uğramak istediğinde Yunan limanlarına gidip oradan feribota binip geçmek zorundaydı. Normalde 500-600 mille ulaşabileceğiniz bir liman 2 bin km’lik bir yol olarak Türk nakliyecisinin önünde duruyor.
İstanbul-Trieste arasına uçak koyduk, şu an sübvanse ediyoruz ama daha sonra gelen taleplerle buna gerek kalmayacağını düşünüyoruz. Şoförlerimiz indikten birkaç saat sonra sadece 10 kilometrelik bir yolun ardından araçlarını alabiliyor. Bu küçük geliştirmeler, rekabet gücümüzü artırıp, nakliyecinin işini de kolaylaştırıyor. Bu uygulamaları yapmaya devam edeceğiz.
“14 ÜLKEDE VARIZ, HEDEFİMİZ 25 ÜLKEDE OLMAK”
Biz kendi denizlerimizde kendi üreticilerimizin dışında yeni pazarlar da açabileceğimizi gördük. Kuzey Afrika ile Fransa arasında, Köstence ile Poti arasında ya da Mısır ile Trieste arasında oyuncu olmamamız için hiçbir sebep yok. Bunun için sunduğumuz güzel hizmetleri diğer pazarlardaki nakliyecilere de sunmak yeterli olacak. Çünkü, bu bahsettiğimiz yerlerde talep edenden çok arz edenlerin kural koyduğu bir yapı var. Bunu terse çevirmek istiyoruz. Biz de köken olarak nakliyeci olduğumuz için nelere ihtiyaç olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içinde Akdeniz ve Karadeniz’deki en etkin oyuncu olmak istiyoruz. Sonraki hedefimiz ise Kuzey Afrika olacak. Şu anda 14 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Hedefimiz gelecek yıl 25 ülkede olmak. Kendi networkümüzle çok hızlı büyüyebileceğimizi gördük. Bunu yapmamamız için hiçbir neden yok. Ama bundan da mutlaka yapacağız anlamı çıkmasın. Kendimize güveniyoruz, doğru ürünü iyi sattığımız takdirde her pazarda ses getireceğimizin farkındayız. Kendimizi bir pazara kapatıp o pazarın kaynaklarını sonuna kadar kullanıp büyümeyi hedefleyen bir şirket olarak da görmüyoruz.
“ALTERNATIVE TRANSPORT’UN EKOL İLE HİÇBİR İLGİSİ YOK”
Alternative Taşımacılık’ın yüzde 90’ı benim, yüzde 10’u ise Yönetim Kurulu üyemiz Hakan Yılmaz’a ait. Ekol ile hiçbir ilgisi yok. Ekol, Alternative’in en büyük müşterisi. Yeni hat açmak gibi bazı ekstrem durumlarda da riski alan taraf. Örneğin, Lavrion’a giderken Alternative Transport’un başa baş maliyetleri tutturamaması halinde sorumluluğu alan Ekol’dü. Ama artık Ekol’e ihtiyaç duymayan bir hacim yarattık. Avrupa’da Yunanistan’a, Yunanistan’dan Avrupa’ya varmasından kaynaklanan maliyetin üzerinde bir gelir yaratıldı. Alternative Transport, 2016 yılını 84 milyon Euro ile kapatacak.”
HAKAN YILMAZ: 100 MİLYON EURO’LUK YATIRIM, TÜRKİYE’YE İNANCIMIZIN KANITIDIR
Alternative Ro-Ro Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Hakan Yılmaz, Türkiye’ye olan inançlarını sürdürdüklerini ifade ederek, “100 milyon Euro’nun üzerinde bir yatırım yapmamız bunun kanıtıdır” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendimizi bir altyapı sağlayıcısı olarak görüyoruz. Bizi kullanarak hedeflere çok daha çabuk ulaşacaklar. Uluslararası lojistik pazarının çok daha rekabetçi noktalara ilerlemesi için çalışıyoruz. Türkiye için her şey daha iyi olacak. Doluluklardan kazandığımız parayı daha uygun navlunlara dönüştürmeyi hedefliyoruz.”
EŞBER HORASAN: %100 DOLULUK ORANIYLA ÇALIŞIYORUZ
“Bu maceraya başladığımızda buralara geleceğimizi çok fazla öngörmüyorduk. Ekol’e hizmet eder bir firma olarak kurmuştuk ama çok büyüdük. Yeni gemilerle beraber, yeni projeler gelecek. Kapasiteler yeni gemilerin katılımıyla market bu kapasiteye cevap verebilecek durumda. Doluluk oranı 249 olarak hesaplanıyor ama iki katlı olarak yüklendiği için yüzde 100’ün üzerine çıkabiliyoruz. Yüzde 35 diğerleri, yüzde 65 Ekol. 5 gemiyle 110 bin TIR taşıdık.
Ro-Ro marketini artırmamıza rağmen, şu andaki kapasitelerin iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz. Bizim doluluk oranlarımıza gelince, gemilerimizin kapasitesi 249 araç olarak hesaplanıyor. Ancak, biz iki kat konteyner yükleme tekniğiyle gemilerimizin kapasitesini mevcut gemilerde 285-290’lara, yeni gelecek gemilerde de, 340’lara çıkarmış olacağız. Kimi günler bu yükleme tekniğiyle doluluk oranımızı %100’ün üzerine çıkarabiliyoruz. Ortalama da %100’ler seviyesinde bir doluluktan söz edebiliriz. Bu doluluktaki paylaşım oranını da Ekol’ün de büyümesiyle birlikte yüzde 65Ekol, yüzde 35 diğer nakliyecilerimiz olarak açıklayabiliriz. Bu da taşıdığımız yaklaşık 110 bin aracın içinde 40 bin araca denk geliyor. Ro-Ro pazarındaki payımızı da yüzde 30 olarak açıklayabilirim.”
Selçuk ONUR - HAMBURG/LOJİPORT