Sarp sınır kapısında yaşanan sıkıntıların aşılamaması ve her geçen gün kapıda yaşanan eziyetler Nakliyecileri isyan etme noktasına getirdi. Bir taraftan Gürcü tarafında Türk nakliyecilere yönelik keyfi uygulamalar, bekletmeler nakliyecileri zora sokarken, buda yetmezmiş gibi bu defada Türk tarafında yaşanan keyfiyet-başıboşluk-bekletmeler sinirleri iyici gerdi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Hopa TSO Y.K. üyesi ve aynı zamanda Uluslar arası Nakliyeciler Derneği (UND) Y.K. üyesi Alişan Topaloğlu sektörün ve nakliyecilerin adeta bilinçli bir şekilde iflas ettirilmeye çalışıldığını söyledi. Alişan Topaloğlu sorunların bir an önce çözümlenmesi için herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini söylediği açıklamasında şunları söyledi: “Bugün burada Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan devasa bir sektöre devletin sahip çıkmayarak batırılmasına nasıl seyirci kaldığına ilişkin tespitlerimi dinleyerek ve okuyarak şahit olacaksınız.
Konuyu çeşitlendirerek uzun ve karmaşık cümleler kurmayacağım. Hemen yanı başımızda, Gürcistan’da Türk uluslararası nakliye sektörü Gürcistan idari birimleri tarafından haksızlıklara maruz bırakılırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu haksızlıklara nasıl duyarsız kalarak göz yumuyor bundan söz edeceğim.
Biz ta başından beri eşitlik dedik. Ne alıyorsak onu verelim, ne veriyorsak onu alalım istedik. Devletimizin kurumlarına sayısız kez Gürcistan’da Türk TIR’larına eşitsizlik yapılıyor, TIR’larımız Batum / Sarpi arasında TIR parklarına çekilirken Gürcü TIR’ları direkt sınır kapılarına yönlendiriliyor, parkları işleten şahıslar park giriş ücreti olan 25 TL haricinde günlerce beklemek istemeyen sürücülere ekstra 40-50 USD gibi ücretlerle sınır kapısına gönderiyor ve polis sıra fişi numarasını kontrol etmeden göz yumuyor, parka girmeyen TIR’larımıza yol polisince cezalar yazılırken hakkını arayan sürücülerimiz hapse atılıyor dedik, anlattık. Kısaca parklarla polislerin Türk TIR’larını ekstra paralar için bilinçli olarak beklettiklerini, orada devlet ciddiyetinden yoksun kokuşmuş bir düzen kurulduğunu anlattık. Türk TIR’ları parklarda bekletilirken Gürcü TIR’ları hem kendi ülkelerinde hem de bizim ülkemizde öncelikli geçiş hakkından yararlanarak bu sektöre zaman/kazanç ekseninde ciddi anlamda darbe vurmaktadırlar dedik. Bir Türk TIR’ının İstanbul/Tiflis/İstanbul sefer süresi 15 güne çıkmışken, aynı seferi Gürcü TIR’ı 5 günde tamamlamaktadır söyledik. Hemen yanı başımızda Hopa’daki parklarda araç ülkesi gözetmeksizin ilk giren ilk çıkar kuralıyla TIR’larımızı hakkaniyetli bir şekilde sınır kapımıza yönlendirmekte olduğumuzu belirttik. Gürcüler bizi yıllardır devlet eliyle park inşa ederek adil sıra düzeniyle işleteceğiz, bu haksızlıklar olmayacak şeklinde her defasında kandırmaktadırlar dedik. Biz bunları hep söyledik, Ulaştırma Bakanlığı yetkililerine de, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkililerine de, Dışişleri Bakanlığı yetkililerine de, Ekonomi Bakanlığı yetkililerine de anlattık, üşenmedik sayısız kez tekrarladık. Biz artık çok yorulduk, derman kalmadı bizde. Gürcistan’daki park alanlarında sıra hakkımı ararken, haksızlığına boyun eğmediğim Gürcü polisi beni hapse attığında bana sahip çıkması gereken Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten, bu sorunları sayısız kez anlattığımız hükümet yetkililerini duyanınız göreniniz var mı? Batum Başkonsolosluğumuzu duyarsızlığın dışında tutuyoruz, sağolsun Gümrük Ataşemiz Özay Bey’in yoğun mücadeleleri oluyor. Üzülerek gözlemliyorum ki Gürcüler artık diplomatlarımızı da umursamıyor. Bu nedenle artık Devletin harekete geçmesi lazım bu meseleler devlet meselesi haline dönüşmeden.
Bir diğer önemli hususta Sarp sınır kapısını ucuz mazot için kullanan araçlar. Bakıyorsunuz gün boyunca araç kullanan yolcu sayısı 100 değil, lakin 500 araç gitmiş karşı tarafa. Türkiye’de pahalı olan akaryakıtı daha ucuza almaları için yolcu değil mazot taşıyan araçlara böylesine yol verirseniz, zaten fiziki olarak çok yetersiz olan bu sınırı ucuz mazot için kapıyı kullanan araçlara feda edersiniz, ihracatla kalkınamazsınız. İki bakanlık bu sorunu çözemedi, ben size çözüm önerisi sunayım. Gürcüler gelsinler Hopa’ya akaryakıt istasyonu kursunlar, madem amaç ucuz mazot ve devlette göz yumuyor, neden daha kolaylaştırmıyorsunuz.
Bir başka husus TIR’ların ülkeye girişlerinde müsaade edilen ÖTV’den muaf akaryakıt konusu. 550 LT akaryakıt ÖTV’den muaftır. Gümrüğe girildiğinde muhafaza memuru 550 LT üzeri akaryakıtın var mı diye sorar, sürücünün bilgisi vardır yoktur memur ölçüm yapar ve fazla akaryakıta vergi uygular aracı yurda kabul eder. Araca gümrüğün çıkışında Savcı ve ekiplerince tekrardan yakıt kontrolü yapılır ve muhafazanın tespitinden daha fazla yakıt olduğu belirlenir. Hadi bakalım sen kaçakçılık yaptın mahkemeye çıkacaksın ve biz aracını bağladık. Allah aşkına, dudak ısırmaya başladık sabır için. Sürücünün burada kabahati nedir? Madem devletin memuruna güvenmiyorsun o halde ilk kontrolü gerçekleştiren memurun başında durmalısın. Yada memurla birlikte yaparsın akaryakıtın kontrolünü. Sürücü deposundaki yakıtı litresel ölçüde kusursuzca tahmin edemez, teknik olarak böyle bir aksam yok. Yakıt kontrolünü yapacaksınız elbette lakin bu bana ve şirketime faaliyet zararı vermemeli. Yeknesak bir uygulama olmalı.
Ve son mesele, söylemeden yapamayacağım. Bizim sektöre bakan bir bakanlığımız var, adı ulaştırma. Bazen ulaşılamama bazen de bulaştırma olarak değişebiliyor adı. Malumunuz Ağustos 2015 tarihinde Hopa’da bir sel felaketi yaşadık. Maddi manevi kayıplarımız oldu. Devletimiz bu felaketi afet kabul etti ve mücbir haldir dedi kolaylıklar sağladı. Benim de 2 adet TIR’ım bu taşkında sel sularına maruz kaldılar ve kullanılamaz hale geldiler. Neticesinde araçlar pert oldu ve trafikten men edildiler. Bu araçların içerisinde bizim uluslararası taşımalarda kullandığımız, ülkelere girişte ibraz ettiğimiz kullanılmış geçiş belgesi bulunmakta idi. Kullanılmış pul olmuş artık, iade ederek yenisini alıyorsunuz. Geçiş belgesi dağıtım esasları yönergesine göre iade edemediğiniz geçiş belgeleri için ulaştırma bakanlığımız 10 ihtar karşılığı size 950 TL ceza veriyor. Bu yönergenin ilgili maddesi mücbir hallerde bu husus askıya alınabileceğini gösteriyor. Ben bu durumu bakanlığımla paylaştım ve mücbir hal nedeniyle belgeleri iade edemediğimi, bu durumu da resmi belgelerle ispatlayabileceğimi dilekçemle belirttim. Şimdi sıkı durun, bakanlık Hopa’da yaşanan sel felaketini mücbir hal görmedi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı felaketi mücbir hal ilan etmişken aynı hükümetin bakanlığı afeti mücbir olarak değerlendirmedi ve paraları 3 ay içinde ödeyeceksin dedi. Neticesinde şirketime verilen ihtarlar, sektörümün içinde olduğu ekonomik krizden ötürü elim ayağım ağzım burnum derken aklımdan çıktı. Netice şirketimin faaliyeti 10 gün sonra son bulacak. Bakanlığıma, zor zamanlarda yanımda olması gereken kuruma, ödemeyi yapacağım dememe ve onca mücadeleme rağmen yanımda olmadı ve beni 90 BİN TL’lik bir külfete mecbur kılacak. Paramla ve bilgimle beslediğim bakanlığım, böyle zamanlarda yanımda olmayacakta ne ara olacak. Yazık ki benim ülkemde iki adım sonrasını hesaplayacak idareciler yok. Burada işler böyle gelmiş böyle gider zihniyetliler var idari kadrolarda.
Burada sektörümün sorunlarından sadece iki tanesini paylaştım, emin olun aysbergin altını ne bilmek ne görmek istemezsiniz. En başta söylediğim gibi, dış ve iç odaklarca iflas ettiriliyoruz ve devletimiz de buna seyirci. Sizlere sesleniyorum Sevgili Cumhurbaşkanım Sevgili Başbakanım ve Sevgili Ulaştırma bakanım. Biz artık haksızlıklara dayanma ölçülerimizin çok çok üzerlerinde seyrediyoruz. Devlet sesimizi duysun ve itibarını geri alsın. Biz bugün varız yarın yokuz lakin devletimiz baki kalmalı” ifadelerine yer verdi.
LOJİPORT