Nuhoğlu'ndan özel açıklamalar

Selçuk Onur’un 2010 yılındaki son konuğu nakliye sektörünün duayen isimlerinden Çetin Nuhoğlu oldu. UND, TOBB, KALDER ve SEDEFED’in dışında birçok...

Selçuk Onur’un 2010 yılındaki son konuğu nakliye sektörünün duayen isimlerinden Çetin Nuhoğlu oldu. UND, TOBB, KALDER ve SEDEFED’in dışında birçok vakıf ve dernekte görev almış, ‘çok şapkalı’ renkli bir kişilik Nuhoğlu.

Çoğunlukla sektör ile ilgili söylemlerini okuyup, izlediğiniz Çetin Nuhoğlu’na özel yaşamı ile ilgili sorular da sorduk. Kürsü hakimiyetinin, rivayet edildiği gibi hitabet kursları almasından değil, tiyatroculuğundan kaynaklandığını; politikayı hiçbir zaman düşünmediğini; mal varlığının aileden geldiğini ve kendisinden sonra TIRSAN’ı yönetmek için en büyük adayın küçük kızı Ayşenur Nuhoğlu olduğunu öğrendik.

İşte Çetin Nuhoğlu’nun sorularımıza yanıtları…

TIRSAN’ın yeni yılda uygulamayı düşündüğü 2. el modeli hakkında bilgi verir misiniz?

Yeni model ile ilgili biraz daha çalışma yapmamız gerekiyor. Ama şunu savunuyorum. Ey üreticiler, hizmet sunucuları, öz işinize odaklanın! Artık, rekabet çok daha ağır olmaya başladı. Her gün yeni modeller çıkıyor. Eğer, kendi işinizde rekabetçi olacaksanız,yetkin olmadığınız konuları dışarı verin, outsurce edin! Çünkü, bütün dünyada bu böyle yapılıyor. Aracı alıp, bakımhane, yedek parça depoları kuruyorsunuz. Maliyet hesabı yapmaya çalışıyorsunuz. Sen işine odaklan, müşterilerinle süreç analizi yap! Araba, senin hizmetini sağlayan bir araçtır. Fabrika, depo senin olmayıversin. Bu mesajı sürekli vermeye çalışıyorum. Yeni modelde kullanıcı, kilometre başına maliyet ödeyecek. Rakamlarıyla, projeleriyle ocak ayında sunumunu yapacağız.

DAF’ın üretimi Türkiye’de yapma planları vardı. Krize mi takıldı, ne aşamada?

DAF’ın en üst düzey yöneticileri geldi. Türkiye’de araştırma yaptılar. Özellikle Bursa incelendi, bölgelere bakıldı. Biz o zamanlar Romanya, Slovakya ile birlikte üretim için aday ülkeydik. Bunlardan Romanya ile Türkiye arasında tercih yapılacaktı. Ancak, krizden sonra ertelendi. Ayrıca, kısa bir süre içinde Avrupa’da yeni bir yatırım yapmayacaklarını açıkladılar. Brezilya’da üretim yapacakları netleşti.

Esnek üretim modeli ile fiyatları daha aşağı çekebilecek bir yönteminiz olduğunu biliyoruz. Bunu nasıl yapıyorsunuz?

Bize hiçbir müşterimiz TIRSAN’ı çok istiyoruz ama fiyatı çok pahalı diyemez. Aracın önemli aparatları dışında üretimden çıkmasını istediği her eklenti, fiyatta iskonto olarak geri döner. Üretim bandındaki hızlanma, sabit giderleri aşağı çekeceği için müşteriye yansır. Bizim kadar esnek üretim yapan şirket olmadığını söyleyebilirim.

Yeni yılda proje taşımacılığına yönelik ürünleriniz olacak mı?

3 dingilli, 4 dingilli, 5 dingilli low bedlerimiz var. Özellikle enerji sektörüne yönelik taşıyıcı treylerlerimiz olacak. Biz çözüm sunucusuyuz. Nakliyecinin istediği her talebi karşılayacağız. Tüm bunları sadece Türkiye için değil, bütün dünya için üreteceğiz. Avrupa, belki de dünyanın en geniş ürün gamına sahip şirketiz. Ar-Ge bölümümüz sürekli çalışıyor. Ocak ayında da kendi damperimizi geliştirdik, onu piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıl 5.500 araç üretmeyi planlıyoruz. Bunun 1.500 adedini de ihraç edeceğiz. Sürekli yeni ve rekabetçi ürünler çıkarma çalışmalarımız sürecek.

Yeni yabancı markalar alacak mısınız? Aldıklarınızdan memnun musunuz? Yine olsa alır mıydınız?

Kesinlikle alırdım. Kassbohrer, Almanya’da 1800 yılında kuruldu. Onların ürettiği Setra otobüsleri ‘otobüsün anası’ olarak anılır. Daha sonra o bölüm Mercedes’e satıldı. İşte böyle bir firmayı Almanya’da satın aldık. Şimdi Almanya’da Kassbohrer ya da Talson adına Fransa’ya, İngiltere’ye araç satıyoruz. Bu, Türkiye’nin önemli bir başarısıdır. Çok gururlanıyorum.

Trabzonlusunuz ama denizde yoksunuz. Denizde yatırım olacak mı?

Bizim oralarda söylene gelen bir şaka vardır. ‘Oflular niye denizde olmadı da, Rizeliler oldu’ diye… Oflular ile Rizeliler birbirini çok sever ve takılırlar. “Rizeliler, İstanbul’a gidebilmek için Of’tan geçemediklerinden denizci olmak zorunda kaldılar” denir. Güzel bir espridir. Halim Mete de, Oflular ile ilgili şunu söyler: “Oflular parayı çok sever, daha az vergi vermek ve askere gitmemek için hoca olurlar.” Benim, denizde iş yapma gibi bir niyetim yok. Denize sadece kişisel olarak yüzmek için girerim.

Biraz da, özel yaşamınızla ilgili sorularla devam edelim. Hitabet dersleri aldınız mı?

Hiç almadım ama lise yıllarında tiyatrocuydum. Onun getirdiği bazı avantajlar olabilir. Trabzon Lisesi’nde 2-3 oyunda rol aldım. Demek ki, bazı özellikler geliştirilebiliyor. Öte yandan, söyleyecek çok sözünüz varsa, onu güzel söylemeye çalışırsınız. Ama söyleyecek sözü olmayana hitabet de fayda sağlamaz. Bir de gönülden konuşup hissettiklerini söylemek lazım.

Politikaya atılmayı düşünüyor musunuz?

Politikayı gerçek anlamda hiçbir zaman düşünmedim. 10 yıl önce de, bu böyleydi, şimdi de böyle. Bundan sonra da düşünmeyeceğim. Yalnız sivil toplum örgütlerine de, her insanın bir dönem askerlik gibi bilgilerini paylaşıp çalışması gerektiğine inananlardanım. Bunun da maksimum süresi 10 yıldır.

Hemen burada şunu sormak istiyorum. Siz, birçok sivil toplum örgütünde görev yaptınız. Hatta, belki de bu konuda bir rekorun sahibi de olmuş olabilirsiniz. Kaç derneğe üyesiniz?

Üyesi olduğum çok dernek var. Ama önemli olan katkı sağlayabileceğiniz yerlerde olmaktır. Katkımıza ihtiyaç olmayan yerlerde olmayız.

Sizin UND’de yeniden göreve gelmeniz mümkün mü? Teklif gelirse ne yaparsınız?

Hayır. Kesinlikle olmaz. Böyle bir şey sektörün gücünü ve varlığını inkar etmek olur.

Siz, bizim camiamızda bütün yayınları desteklemenizle tanınırsınız. TIRSAN’ın marka bilinirliliğinde problem mi var. Ya da Çetin Nuhoğlu yeterince tanınmıyor da, bunun için mi destekliyorsunuz bizi?

Ben gelişmede kıyaslamanın ve bilginin çok önemli olduğuna inanırım. Bir sektör gelişecekse, bu tüm birimleriyle gerçekleşmeli. Sektörün, kamusuyla, çalışanlarının yetkinliğiyle, mavi ve beyaz yakalıların sahip olduğu deneyimle ve basınıyla topyekün gelişebileceğine inanıyorum. Basını gelişmemiş olan, kendi sektörünün dergilerini takip etmeyen bir sektörün gelişebileceğini düşünmüyorum. Kara ulaştırması konusunda birçok yayın var. Birçok arkadaş buradan ekmek yiyor ama sektöre katkı da sağlıyor. Çünkü, bilginin geniş kitlelere ulaşmasına öncülük ediyorlar. Sektör basınını desteklememdeki temel gayem, kişisel ve şirketim adına değildir. Ancak, madalyonun diğer yüzüne bakarsanız, basında hem kişisel, hem de firması en az yer alan da benim.

İki kızınız olduğunu biliyoruz. Kızlarınızı Tırsan’da yerinizi alması için hazırlıyor musunuz?

Büyük kızım sektörün dışında. Bir prodüksiyon şirketi var. Özel efektlerde çalışıyor. Yaptığı işten çok da mutlu. Küçük kızım Ayşenur ise yaklaşık 4 yıldır benimle birlikte çalışıyor. Bir dönem, Berlin’de doktorasını yapmak için ayrıldı. Şu anda stratejik planlama bölümünde. Ama ister çalışır, ister çalışmazlar. TIRSAN, kişilere bağlı bir yapıyla yönetilmiyor. TIRSAN’ın geldiği boyut, daha çok insanın sahipleneceği bir yapıyla yürür.

Kimsenin pek de bilmediği özel bir yeteneğiniz ya da hobiniz var mı?

Yüzme ve yelkeni severim. Onun dışında da spor yaparım.

Sosyal sorumluluğunu yerine getiren biri olduğunuzu ama, bunu pek de duyurmadığınızı biliyorum. Adınıza ya da ailenizden biri adına eğitim tesisi inşa etmeyi düşünüyor musunuz?

Nuhoğlu Vakfı var. Yaklaşık 8 yıl da onun başkanlığını yaptım. Şu anda Danışmanlar Kurulu Başkanıyım. Vakfımız, özellikle kültür konusunda ciddi proje ve çalışmalar yürütüyor. Orada devam edeceğiz. Ancak, bu faaliyetler çok da konuşulsun istemediğimiz çalışmalar arasındadır. Yaptığımız işlerden çok mutlu olduğumu söyleyebilirim. Özellikle Trabzon’un Of ve Hayrat ilçelerine birçok katkımız oldu.

Babadan mı zenginsiniz? Servetinizi kendiniz mi yaptınız?

Servetimi kendim yapmadım. Ancak, muhakkak ki, ben de üzerine koymuşumdur. Nuhoğlu Ailesi, Karadeniz’de köklü bir ailedir. Karadeniz’de pek olmaz ama, biz çok geniş arazilere sahiptik. Zenginlik dediğiniz olay da, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yetkinlik ve para bazen çok örtüşmeyebilir. Bunu iyi beceren ve başarılı olanlar da var. Ama hiçbir zaman para kazanmak önceliğimiz olmadı.  TIRSAN’ın bir Türk markası olarak hem Avrupa’da hem de burada olması bize yeteri kadar gurur veriyor.

SELÇUK ONUR - LOJİSTİK EKİPMANLAR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yan Sanayi Haberleri

İnci Akü, Akümgelsin Garaj Aktiviteleriyle Yolların Enerjisini Yeniliyor
İnci GS Yuasa'dan Yeni Nesil Redresör
Castrol Sanayi Buluşmaları’na Hız Kesmeden Devam
Adaptech teknolojisi ile yenilenen Maximus görücüye çıktı
Hasel; Linde’den sonra Baoli ile dizel forkliftte de iddialı