İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2011 yılının Aralık ayında ihalesi gerçekleştirilen ve kamuoyunda tartışmalara neden olan 15 adet vapur ve 28 adet yedek parça alımı Başkan Aziz Kocaoğlu tarafından iptal edilmişti. Şartnamenin değiştirilmesi için yapılan 2.5 aylık çalışmadan sonra yeni ihalenin 30 Nisan saat 14:00’te yapılacağı açıklandı.
Yeni ihalenin eskisinden ayrılan en büyük farkı süre. Yeni ihalede ilk geminin teslim süresi 420 gündü, şimdi 550 güne çıkarıldı. Daha önce diğer parti gemilerin teslim süresi, ilk gemi teslim süresini takiben 75 gün iken, yeni şartnamede bu süre 90 güne çıkarıldı. Yeni şartnamede yapılan bir iyileştirme de, gemilerin garanti sürelerinde oldu. Daha önce 10 yıl olan garanti süreleri yeni şartnamede 5 yıla indirildi. Şartnamede ayrıca teklif verecek olan firmaların ekonomik ve mali kriterlerle ilgili istenen belgeler kolaylaştırıldı.
İlk ihalede tek geçerli teklifi veren Hollanda'nın Damen Tersanesi’nin teklifi muhammen bedelin çok üzerinde çıkmış, Başkan Kocaoğlu da geçerli ‘bir’ teklifin olduğu ihaleyi, fiyat sorgulamasından geçemediği için iptal ettiğini açıklamıştı.
KİMSE PARA KAZANMAK İSTEMİYOR MU?
Önceki ihaleye bir tek Türk firması Torlak Tersanesi katıldı o da, 282 milyon TL’lik teklif vermesine karşın, geçici teminat mektubu, dosyasında çıkmadığı için kabul edilmedi. Halbuki, krizle boğuşan, sipariş defterleri ‘beyaz sayfa’ halinde kalan tersanelerimiz için bu ihale bir nimet olabilirdi. Katılmama nedenlerinden biri de belediyenin kompozit karbon ısrarı. Çünkü, bu konuda yetkin firma sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hadi Türk tersanelerini es geçin. Peki, uluslararası katılıma da açık ihaleye 1 (yalnızca bir) firmanın iştirak etmesini nasıl açıklayabilirsiniz?
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yeni ihale öncesi alımını gerçekleştireceği vapur cinsi konusunda da değişikliğe gitmedi. Alınacak vapurların katamaran cinsi olması da, yeni şartnamede aynen korunacak. Tersanelerimizin en çok eleştirdiği ve rekabete sekte vuracağı eleştirilerine muhatap olması işte bu iki ısrardan kaynaklanıyor. Çünkü, Büyükşehir Belediyesi'nin öngördüğü katamaranların kalıpları Türkiye'de hiçbir firmada yok ve firmalar bu kalıpları sıfırdan hazırlatmak zorunda kalacak. Bu da daha en baştan ek bir maliyet anlamına geliyor.
GEMİ İNŞA SANAYİCİLERİ NE DİYOR?
Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı (GİSBİR) Murat Kıran da, GİSBİR olarak kesinlikle ‘katamaran olmasın’ dediklerini fakat katamaran olsa dahi karbon kompozit yerine alüminyum kullanılması durumunda teknelerin daha ucuza malolacağını söylüyor. Bunu belediye yetkililerine de kanıtladıklarını ifade eden Kıran, "Katamaran tipi tekne Körfez için uygun tekne modeli değildir. Niye bunda hala ısrar ediyorlar anlamış değiliz. Burada 300-350 milyon liradan bahsediliyor. Bu paraları niye durduk yere sokağa atıyoruz?" diye konuşuyor.
ARMATÖRLER NE DİYOR?
DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ise, ülke kaynaklarının boşa harcanacağını savunarak, projenin Yap İşlet Devret modeliyle yapılmasından yana. Kalkavan’a göre, YİD modeliyle sıfır maliyetle projenin yapılabilmesi mümkün. 10-20 yıl iş garantili bir yöntemin en doğru model olacağını öne süren Kalkavan, belediyenin kaynak aktarma ısrarına anlam veremediğini söylüyor. Diğer yandan, kompozit karbonun bölge özelliklerine göre kullanılması gereken bir ürün olduğunu ifade eden Metin Kalkavan, en önemli dezavantajını ise, ‘mesafenin çok kısa olmasından dolayı, çok hareket yaptırmanın güçlüğü’ olarak açıklıyor. Çok hareket de, doğal olarak çabuk yıpranma sonucunu getirecek. Hele bölgedeki rüzgarları da hesaba kattığınızda ‘benim’ diyen kaptanın bile kaza yapmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor.
KARBON KOMPOZİT KATAMARANIN DEZAVANTAJLARI
Aslında karbon kompozit malzemenin uzun süreli bakım kolaylığı, hafif olması gibi avantajları var. Ancak, dezavantajları da hiç azımsanmayacak kadar fazla:
- Yaptırılması düşünülen katamaran teknelerde yüksek devirli, yakıt sarfiyatı yüksek makineler kullanılacağı için daha çok yakıt harcanacak. Bu da işletme giderlerini yükselteceğinden doğal olarak yolcu ücretlerine yansıyacaktır.
- Şu anki iskelelere istenilen katamaran tipi tekneler yanaşamayacağı için iskelelerde de tadilat yapılması gerekeceğinden buralarda da ekstra bir maliyet oluşacaktır.
- Katamaran tipi teknelerin havuzlama ihtiyacını karşılamak için yeni bir yatırım gerekecektir.
- Körfez, mesafesi çok kısa olan bir hat ve rüzgar da önemli bir etken. Bu da gemi kontrolünün güç olacağı anlamına geliyor. Yaşanan her kazada, bu ihale tekrar tekrar anımsanacaktır.
AKL-I SELİM NE DİYOR?
İzmir’in bu gemilere ihtiyacı var ise mutlaka alınmalıdır. Ama, yöntemin sorgulanmasında yarar vardır. Sayın Aziz Kocaoğlu, İzmir’de yeni İDO yaratma gayretindeyse bunu başarması mümkün gözükmüyor. Çünkü, ne İstanbul kadar alanı, ne de İstanbul kadar yolcusu var. Bu nedenle, gemi alımına ayrılacak kaynak, İzmir’in altyapısına harcanmalı ve ihale Yap İşlet Devret yöntemiyle yapılmalıdır. Uzmanların ‘karbon kompozit olmasın’ eleştirileri de dikkate alınmalıdır. Alüminyum malzeme ile gemiler çok daha ucuza mal edilebilir.
En önemlisi de, Türk gemi inşa sanayi ve buna bağlı yan sektörlerde ciddi bir kriz varken bu para yurtdışına gitmemeli. İptal edilen ilk ihalede geçerli tek teklifi veren Damen Tersanesi, Türk firması ile konsorsiyum oluşturarak ihaleye girmişti, görünen o ki işin kaymağını bir yabancı firma yiyecek. İhaleye katılan firmalardan yalnızca Hollanda şirketinin teklif vermesi de düşünülmesi gereken bir konu. Ülkemizde "karbon kompozit" üretim yapabilecek tersane var mı? varsa bile kaç tane? Bu yüzden tam bir rekabet ortamı oluşamadığını niye göz ardı ediyoruz.
SON SÖZ
Sayın Başkan, bu ihale 30 Nisan’da tamamlansa bile, uzun yıllar konuşulacaktır. Bu yazı, asla geri planında siyasi görüş farklılıklarını barındırmamaktadır. Dünyaya aynı yerden baktığımızı dahi söyleyebilirim. Bu yanlıştan dönmeniz sizi yüceltecektir.