Fazla gecikmeden sevgili eşinizle birlikte karar vermeniz gerekecek, akıl karartıcı ve endişe katsayınızı artırmaya eğilimli COVID-19’un süren tehdidine rağmen gerekli önlemlerinizi almış olarak yola koyulma konusunda. Nereye doğru mu? Önce Ayvalık sonra Adrasan yönüne elbette. Bana inanın lütfen! Ne planınız yanlış ne de yol haritanız!
Nasıl olsa 8 yaşındaki ve hâlâ her yönüyle zarif, lacivert renkteki Grand Cherokee komple bakımını da yeni yaptırdınız. Ve her iki benzersiz tatil beldesinde kendilerini ziyaret etmeniz konusunda hayli ısrarcı çokça samimi arkadaşınız var. Başka ısrarcı dostlarınız da bulunuyor oralarda anımsayacağınız üzere. Belleğinizde bir liman feneri gibi adları ilk yanıp sönenler turkuaz ve dalgasız (ya da az dalgalı) serinle ılık arası deniz, bir tür doğal iklimlendirme işlevi gören ferahlatıcı esintiler, uzaklardan geçerken dürbün gerektiren konteyner gemileri ve/veya RoRo’lar, gece ortama çökünce gökte beliren tombul dolunay ile zinde yıldızlar, ağacı bol bahçelik alanlarda tombiş kirpilerle baykuşlar, sahile bakan renkli restoranlarda bitsin istenmeyen akşam yemekleri. Unutmadan, besili akya balıklarının da sizi tüpsüz dalışlar için çağırdıklarını ve sizin onları avlamayıp sadece görüntüleyeceğinizi bildiğimi de belirtmeliyim yeri gelmişken. Ağacı bol deyince, oralarda mutlaka karşınıza çıkacaktır çam, sedir, meşe, çınar, palmiye ve narenciye ağaçlarıyla zeytinlikler ve begonvillerle sardunyalar.
Gündoğumu, günbatımı, mehtap, rüzgâr ve tatlı rüyalı uykuların kendine özgü iyileştiriciliği orada, önce Ege’nin Ayvalığı, günler sonra da Akdeniz’in Adrasan’ında kontrolü ele alacak. Zaten alması için yollara düşmediniz mi? Koyların aşağısında, plajlarla denizin ötesinde Ayvalık ve Adrasan masumiyet ile saflığı, iyilik ile adilliği, yaşamanın değişkenliği ile geçiciliğini giyinip kuşanmış tekin birer geçit gibiler âdeta. Ayvalık, Cunda (Alibey) Adası’nın efsaneviliğiyle gönenirken, Adrasan gönenmek için bir efsane gereksinmiyor. Aslında, her ikisi de halinden müthiş hoşnut çünkü her ikisinin de saymaktan sıkılacakları miktarda tutkunu bulunuyor. Üstelik yalnızca Türkiye’de değil yeryüzü genelinde. Ne Ayvalık ne de Adrasan’da değersiz bir sebeple değerli zamanınızı boşa harcayamazsınız. Zira her ikisi de size yeni kazanımlar sağlayacak şekilde önü açık talihle programlanmış beldeler besbelli. Eşinizle sarmaş dolaş haldeki gece yürüyüşlerinizde olur da oralarda gölgenizi kaybederseniz, bir kadeh soğuk roze şarap ve eritilmiş kekikli sıcak dil peyniri eşliğinde anın uçuculuğunun huzurlu ruhunuzu esritmesiyle onu parlak turuncu renkte ışık saçan bir sokak lambasının yardımıyla tekrardan yakalayabilirsiniz. Neredeyse karakışı yakından hiç görmemiş iki ılımanlık iskelesini daha yakından tanımanın heyecanıyla yanıp tutuşuyorsunuz ki, emin olun Ayvalığın da Adrasan’ın da denizi derince bir serinlikle masaj sunacak aylardır gevşemeyi bekleyen gergin bedenlerinize.
Deniz ve kara meltemleri sanki bir bağırıp bir uluyor imgeleminizin kumsallarında “Aslında Ayvalık ve Adrasan sizi seçti, siz onları değil” diye. Lacivert “Grand Cherokee Jeep”inizle ana yola çıktığınızda, Bach, Brahms, Mendelssohn ve Mozart’ın ezgileriyle sarıp sarmalanıyor aracınızın içi [Özendirici CD koleksiyonu için teşekkür edin sevgili eşinize!]. Yanınızdaki bir termosta taze sıcak çay, ötekinde taze sıcak kahve hazır her uzun karayolu seferinizdeki gibi [Tekrar teşekkür edin özenli sevgili eşinize!]. Sıcak çay ve kahve, klasik müzik, eşinizin yumuşak ve sevecen ve gri-yeşil bakışları, kliması harika ötesi serinleten aracınızı başyapıt zengini bir sanatçı edasıyla kullanmanıza olanak tanıyor. Tolstoy olmamanız ve asla olamayacağınız gerçeği nasıl engel teşkil edebilir ki, “Evlilikleri balayı ayarında sürdürebilmeyi başarmak için tensel tutkunun romantizmle harmanlanmasının vazgeçilmezliği”ni kavramanıza? Ulu ve kadim edebiyat ustanız eğer Ayvalık ve Adrasan’ı görebilseydi, roman, öykü, piyes ve deneme türünün en yetkin örneklerini yaratmanın yanı sıra benzersiz şiirler de yazabilir miydi acaba? Tolstoy adı birden orta yaşın eşiğinde iken sürücü belgesi edinip de, asfalt sevdalısı olmadan önceki yurt içi ve dışında yaptığınız sayısız tren yolculuklarını çağrıştırdı size. Haklısınız, Ayvalık ve Adrasan’ın tren düdüklerinin seslerinden yoksunluğunun biraz hüzün vericiliği konusunda çok haklısınız! Yine de önce Ayvalık sonra da Adrasan’da olmanın büyüleyici önemine inandığınızdan, tren düdüklerini sayısız YouTube videosunda ufuk çizgisiyle bakışmaktan sıkıldığınızda, dilediğiniz müddetçe işitebileceğinizi anımsıyor ve tüm dikkatinizi bölünmüş/duble yolun sol şeridinde akarcasına ilerlemeye yoğunlaştırıyorsunuz. Sevgili eşiniz güneş gözlükleri takılı halde kestiriyor. Kırk beş yaşın eşiğinde bile nasıl bu denli alımlı, genç ve formda bir görüntü sergileyebildiğine duyduğunuz aşk soslu bir hayranlıkla hafifçe elektrikleniyor benliğiniz. Dışarıda ayarsız hava ısısı 38, aracınızın içindeki ayarlı ısı ise 21 derece. Belki yarım saat sonraki kısa moladan sonra direksiyonu, Florya-Yenikapı güzergâhında yaptığınız gibi, Ayvalığa kadar 17 senelik hayat arkadaşınıza ve can yoldaşınıza yani biricik eşinize bırakabilirsiniz.
Ayvalık’ta, Ege mutfağının zeytinyağı ağırlıklı hafif ve leziz yemeklerini “höşmerim” ile bitirmek gerek. Adrasan’da ise Akdeniz mutfağının zeytinyağı ağırlıklı hafif ve leziz yemeklerini “vişneli ekmek kadayıfı” ile elbete. Pardon, sizi iyi duyamadım, yoksa birkaç kilo almaktan mı çekiniyorsunuz? Gündüzleri denizde dalıp çıkmalı uzun yüzüşler ve geceleri kıyı boyunca tempolu uzun yürüyüşler ne için var peki? Bakın konu kilo almak ve vermek olduğunda, bana rahatlıkla güvenebilirsiniz!
Siz ve eşiniz açık sözlü, özgür ve temiz birer soluğu andıran Ayvalık ve Adrasan atmosferinin düşleriyle bütünleşmişken, o da ne? Çeşme ve Kuşadası’ndaki samimi arkadaşlarınız da mutlaka kendilerini ziyaret etmezseniz gönül koyacaklarını belirtiyorlar daha şimdiden! Anlaşılan, Ege turunuz Akdeniz turunuza kıyasla daha uzun sürecek ve Adrasan sizi Ayvalık’tan daha fazla özlemek durumunu kabullenecek. “İnci İzmir”i bence gidişte şöyle kısaca selamlayıp, 290 beygir gücündeki “Grand Cherokee Jeep”inizin burnunu asfaltta görkemli “Yedi Tepeli Kent”in yönüne çevirmeden önce bu seferlik maksimum iki gece konaklayabilirsiniz orada. Kim bilir, belki devamı daha çok sağlık ve daha az kaygı ile dolup taşacak gelecek seneye!
Yiten ve geri gelmeyecek gençlik döneminin verdiği ezici ağırlıktan moralleri sıyırıp kurtuluşa eriştirebilmek amacıyla belirli aralıklarla yolculuklara çıkmak şarttır! Fazla gecikmeden sevgili eşinizle birlikte karar vermeniz gerekecek, akıl karartıcı ve endişe katsayınızı artırmaya eğilimli COVID-19’un süren tehdidine rağmen gerekli önlemlerinizi almış olarak yola koyulma konusunda. Nereye doğru mu? Önce Ayvalık sonra Adrasan yönüne elbette. Bana inanın lütfen! Ne planınız yanlış ne de yol haritanız! O takdirde bu temmuz ayı bitmeden, hafta ortasında bir sabah, henüz kavurucu Marmara güneşi etkisini iyice hissettirmeden, zarif ve emektar, lacivert “Grand Cherokee Jeep”inizle birlikte kaçırmayın saat 7’deki Yenikapı-Bandırma hızlı feribotunu! Dönüşte yeni otoyolu kullanacaksınız nasıl olsa!
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.