Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanlığı tarafından Üniversitelerin 2018 yılı verilerine göre yapılan araştırmanın sonuçları, “YÖK 2019 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu” başlığı ile yayınlanırken, Türkiye'nin tek denizcilik ihtisas üniversitesi Piri Reis Üniversitesi, Bilimsel Yayınlar Sıralamasında Türkiye'de ilk üç üniversite arasına girdi.
Geçtiğimiz günlerde Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı tarafından Üniversitelerin 2018 yılı verilerine göre yapılan araştırmanın sonuçları “YÖK 2019 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu” başlığı ile yayınlandı.
YÖK'ün, 2019 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporunda birçok farklı kriterde yapılan derecelendirmelere yer verildi.
Raporda yer alan birçok kriter arasında Piri Reis Üniversitesinin üstün bir başarı gösterdiği öğretim elemanı başına endeksli yayın sayısı bağlamında başarı gösterdiği ortaya çıktı. Bilindiği üzere Üniversitelerin temel sorumluluğu eğitim ve öğretim faaliyetleri, bilimsel katkı ve proje üretimi olarak sıralanıyor.
AKADEMİK DÜNYADA İLERLEMEYİ SAĞLIYOR
Üç temel faaliyet alanı içerisinde bilime katkı yapacak çalışmaların uluslararası akademik camiaya raporlanarak duyurulması gerektiğini belirterek, "Bu alanda uluslararası dergilerdeki makale yayımları en önde gelen yöntem olarak görülürken, Özellikle SCI Exp., SSCI ve AHCI kapsamında taranan dergilerde yayınlanan makaleler hem çalışmanın tescili ve kalitesinin ortaya konmasına aracı olurken, hem de yazarlar ve üniversiteleri için bir prestij konusu haline geliyor. Diğer bir ifade ile akademik dünyada ilerlemek için bu indekslerden birinde taranan dergilerde, alandan alana değişen ortalama frekanslarda yayın yapmak bir mecbur olarak nitelendiriliyor.
Bu bağlamda bilimsel dergileri periyodik olarak kontrol eden ve tarayan bir sistem endeksleme sistemi bulunuyor. Genişletilmiş Sciende Citation Index (SCI Expanded), Social Science citation Index (SSCI) ve Arts and Humanities Citation Index (AHCI) ile birlikte bilimsel makalelerin kalitesini, bir tür rekabet yoluyla sürekli artıran oluşumlar olarak biliniyor.
Söz konusu endeksler hem dergileri bir araya toparlamakta hem de dergilerin içeriğine erişimi kolaylaşırıyor. Diğer taraftan evrensel olarak kabul gören bu tarama sistemleri yayınların daha kaliteli ve değerli olması için de tetikleyici bir değer yaratıyor.
Bir derginin söz konusu endeksler tarafından taranması, ancak birkaç yıllık çok zorlu bir izleme sürecinin ardından gerçekleşebilir. Bu denetlemelerde derginin düzenli aralıklarla yayınlanması, yayınlanan her makalenin yazarlar ve hakemlerin birbirini göremediği bir değerleme süreci ile dergi editöryel kurulu tarafından belirlenen alanında uzman araştırmacıların hakem kontrolünden geçtiğinin ayrıntılı raporlarla ispatlanması, söz konusu endekste taranan diğer dergilerde yayınlanan makalelerden yeterince atıf alması (impact factor) gibi değişkenler göz önünde bulunduruluyor.
BİLİMSEL ESER, ÖZGÜN OLMAK ZORUNDA
Söz konusu dergilerin ilgili endekste taranmasının zorluğunun yanı sıra, her bir eserin ilgili dergilere kabulü de ayrı bir mücadeleyi gerektiriyor. Burada; günümüz standartlarına göre, bir makalenin yayınlanması için ilk gerekli şart özgünlük. Şöyle ki yazdığınız eserin özgün olması için yeni bir teknik ortaya koyuyor veya var olan bir tekniği henüz uygulanmamış bir problemde başarıyla kullanıyor olması beklenir. Bunun yanında ikinci önemli husus yayının bilime yaptığı katkı boyutudur. Diğer bir konuysa geniş bir bilimsel kitleye hitap etmesinin gerekliliğidir. Bu nedenle fazlasıyla yerel olan uygulamaları iyi dergiler basmayı tercih etmezler. Bu özelliklerin yayında çalışmaların amacının ve metodolojisinin ne olduğunun net olarak ifade edilmesi ve gerekçesinin desteklenmesi gerekir. Ancak bütün bunlar bir araya geldiğinde, bir bilimsel çalışma yüksek kalitede değerlendirilebilir. Bu nedenle söz konusu endekslere giren dergilerin kendilerine yapılan başvurular karşısında yüzde seksen ila doksan dokuz oranında red oranı vardır. Üstelik reddedilen makalelerin en az yarısı editör masasındaki ön incelemede, kalanı ise "peer review" adı verilen hakemlik sürecinde elenir. Ayrıca bir makalenin yayınlanması ilgili çalışmanın tamamlanıp taslağın hedef derginin formatına göre hazırlanarak gönderilmesinden sonra bir buçuk iki yılı bulabilmektedir.
Örneğin 24 yıldır yayınlanan “Review of Finance” dergisinin son sayısında ilk sıradaki yer alan makaleyi açtığımızda makalenin dergiye Aralık 2018 ayında gönderildiğini görmekteyiz. “Research in Transportation Business & Management” isimli aynı statüdeki bir başka dergide ise makalenin yazarları tarafından dergiye Mayıs 2019 ayında gönderildiği görülmektedir. Dolayısıyla ilgili akademik çalışmanın tamamlanması zaten başlı başına bir emek ve zaman konusuyken bu çalışmayı bilimsel camiaya duyurabilmek için yapılmak istenen yayın da neredeyse çalışmanın süresi kadar bir zaman ve emeğe mal olmaktadır.
Ülkemizde bulunan Üniversiteler kendilerini adres gösteren akademik yayınlarda dünya çapındaki pozisyonu hiç de iç açıcı değildir. Yazımızın çekirdeğini oluşturan bilimsel yayınlar alanında dünyanın kabul edilen araştırması olan Webometric sıralamasında ilk 500 üniversite arasında yer alan üniversitemiz bulunmamaktadır. Bu nedenle bu alandaki açımızı gözler önüne sermek için Yüksek Öğretim Kurumu’nun bu kritere kendi raporunda yer vermiş olması tüm üniversitelerimiz için bir uyanmaya neden olacaktır diye düşünüyoruz.
PİRİ REİS ÜNİVERSİTESİ ÜÇÜNCÜ SIRADA
Bu raporda SCI, SCI-Expanded, SSCI, AHCI ve ESCI endeksli dergilerdeki öğretim elemanı başına düşen yayın sayısı ortalaması 0,314 iken Piri Reis 0,863 ile Koç ve Sabancı Üniversitelerinin ardından üçüncü sırayı almıştır. Kuruluşunun üzerinden henüz 10 yıl geçmişken ve çeşitli alanlardaki kadroları henüz çok gençken Times Higher Education dünya sıralamasında ülkemizin ilk iki üniversitesi olan, QS dünya sıralamasında sırasıyla iki ve üçüncü sırada gelmekte olan Koç ve Sabancı Üniversitelerinin ardından alınan bu başarı oldukça dikkat çekicidir.
Şimdi tekrar yazının başında dile getirdiğimiz konuya geri dönersek bilindiği üzere Piri Reis Üniversitesi son iki yılda yapılan öğrenci memnuniyet araştırmasında A+ kategorisinde yer alarak eğitimdeki başarısını ispatlamıştır.
Yüksek Öğretim Kurumunun son yayınlanan raporunda yer alan endeksli dergilerde öğretim üyesi başına düşen yayın ortalaması ile bilimsel katkı anlamında da önemli bir durumda olduğunu bizlere göstermiştir. Bu iki alandaki başarı bir üniversitenin üç temel görev alanı alanından projelerde de başarılarını duyuracağının göstergesi kabul edilebilmektedir. Piri Reis Üniversitesi, özellikle denizcilik camiasına yakın olanların bildiği bazı önemli projelerin içinde bulunmaktadır. Ancak yakın gelecekte bu üniversiteden daha çok alanda başarılı projeler duyacağımız inancındayız. Bu konuda hiç şüphe yok ki kuruluşundan beri Üniversitenin arkasında yer alan denizcilik camiasının desteklerinin yine önemli payı olacak.
DENİZ HABER AJANSI
LOJİPORT