Geçtiğimiz 11 Mart akşamı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya olayında, talimatlara göre hareket ettiğini söyleyen Rotterdam'ın Fas asıllı Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb'in bir yalanı daha meydana çıktı.
Daha önce, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız için 'Çağırdım ve hizaya çektim' yalanını savuran Abutaleb, bu kez de, 'Başkonsolos bana Bakan'ın toplantı yapmayacağını söyledi' yalanını savurdu.
Bakan Kaya'nın otomobili içinde tecrit edilme olayı sırasında, azılı teröristlere müdahalede kullanılan bir tim ile çelik kuvvet polislerini görevlendirdiğini belirten Ebutaleb, bununla da yetinmedi ve medyaya şu saçma ve korkutucu açıklamayı yaptı: '' Türk Bakan'a 12 geniş omuzlu adam refakat ediyordu. Bu adamlardan biri yanlış bir hareket yapsaydı, vur emri vermiş olduğum kuvvetler tarafından vurulacaktı.''
Ebutaleb ilk yalanını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Başkonsolosluk önünde toplanan Türkler'in Türk bayrakları taşımalarından rahatsız olan siyasetçilere hoş görünmek için, 'Türk başkonsolosu makamımda hizaya çekecektim ve hesap soracaktım', yalanını savurmuştu.
Bakan Kaya'nın sınır dışı edilişinden sonra, Hollanda'da genel seçimlerin yapıldığı 15 Mart günü CNN TÜRK'te yayınlanan bir programda, Ebutaleb ele alındı ve benim aylarca önce yazdığım bu konudaki yorum ekranlara getirildi.
Ekrana getirilen, aylar önce yazdığım yorum şöyleydi:
Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız'ı, 'Bana görevimi yapmayı öğretiyor' diye topa tutmuştu. Ebutaleb, Hollanda medyasındaki açıklamalarında Başkonsolosumuza veryansın ediyordu. Sonra da 'Hizaya çekmek' üzere çağırdığını beyan etmişti. Tüm medya organları, 'Başkonsolos bugün Ebutaleb'in ayağına gidecek ve hesap verecek' diye yazmışlardı. Ama olmadı. Zira, Lahey Büyükelçiliğimiz uyanık davranmıştı ve o ziyareti iptal etmişti.
İşçi Partisi'nin liderliğine soyunan ve bu uğurda popülarite arayan Ebutaleb, ne nane yemişti biliyor musnuz?
Ben öğrendim, size anlatayım:
Lahey Büyükelçiliğimizdeki Geçici Maslahatgüzar Kurtuluş Aykan, Rotterdam'da meydana gelenTürk gösterileri hakkındaki medya kargaşasını sağlıklı bir şekilde anlatabilmek için, Rotterdam Belediye Başkanı Fas asıllı Ahmet Ebutaleb ile görüşmek için bir randevu almıştı.
Ebutaleb bu görüşme için gün vermişti. Maslahatgüzar Aykan, bu ziyarete Başkonsolos Ayyıldız ile birlikte gidecekti.
Ne var ki, randevudan iki gün önce, çok yoğun işler nedeniyle çok yorulan Maslahatgüzarımız Aykan, makamında fenalık geçirdi. Bayılan Aykan'ın durumu Büyükelçiliktekileri korkutmuştu. İki ambulans, itfaiye ve polis ekipleri Büyükelçiliğe geldi. Aykan hastaneye pencereden çıkarılarak kaldırıldı. O sırada Aykan'ın sekreteri Belediye Başkanı Ebutaleb'i aradı ve durumu anlatarak randevuyu iptal etti. Çok şükür ki Aykan'ın durumu iyiye gitti ve ertesi gün çalışmamak şartıyla ayağa kalktı.
Rotterdam Başkonsolosumuz Ayyıldız, Maslahatgüzar Aykan'ı ziyaret etti ve 'Uygun görürseniz Belediye Başkanı'na ben gideyim' dedi. Aykan da bu teklifi kabul etti ve Belediye Başkanı yeniden aranarak randevu saati sabit tutuldu.
Şimdi gelelim püf noktasına:
Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız, görüşme talebinden üç hafta önce, Belediye Başkanı Ebutaleb ile birlikte, civardaki Belediye Başkanları'na birer mektup göndermişti. Bu mektupta genellikle şunlar yazılıydı: ''15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Rotterdam'da gösteri yapan Türkler'in tutumu hakkında yaygara koparan Hollanda medyası sizi de etkilemiş görünüyor. Sanırım, yardımcılarınız bu konularda size sağlıklı bilgi vermiyor. Örneğin, sokaklarınızda gösteri yapan PKK'lılar'ın Abdullah Öcalan portresi taşıdıklarını ve PKK bayrağı açtıklarını size intikal ettirmiyorlar. Biliyorsunuz ki, PKK ülkeniz tarafından da bir terör örgütü olarak tanınmış ve her türlü faaliyeti yasaklanmıştır. Bu durumda, bizim vatandaşlarımızın yaptıkları gösterilerin abartılması da şahsınızı yanıltmıştır.''
Belediye Başkanı Ebutaleb, Başkonsolos Ayyıldız'ın bu mektubuna cevap verme zahmetine katılmamıştı. Ama son randevu olayını fırsat bilen Ebutaleb, medyayı kullanarak şu mesajı geçmişti: ''Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu, bana işimi nasıl yapacağımı öğretmeye çalışarak boyunu aşan bir işe karışmıştır. Bu nedenle kendisini çağırdım. Bugün hizaya çekeceğim.''
Bu haber gerek Büyükelçiliğimiz ve gerekse Ayyıldız'ı çok şaşırtmı ve üzmüştü.
Bunun üzerine Büyükelçilik randevuyu yeniden iptal etti. Belediye Başkanı Ebutaleb'e de, ''Bu konularda bizim muhatabımız Dışişleri Bakanlığı'nızdır. Bu nedenle randevu iptal edilmiştir'' haberi gönderildi.
Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb'in bu tavrı, 32 Türk sivil toplum kuruluşunun ortak imzası ile, nedenleri belirtilerek protesto edildi.
İkinci yalan
Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb, aylar önce söylediği üstteki yalandan sonra, ikinci yalanını hafta başında yaptı. Ebutaleb, Başkonsolosumuz Ayyıldız'ın, Bakan kaya'nın toplantı yapacağından söz etmediğini ileri sürdü ve Başkonsolosumuzu yalancilikla itham ett. Kaldı ki, Bakan Kaya'nın Hollanda'ya gelmekte olduğu tüm kamuoyunun ve hatta Hollanda istihbaratının bilgisi dahilindeydi.
Bir saçmalık da Amsterdam'dan
Bakanımız ve mahiyetindekilere Rotterdam'da yapılan insanlık dışı davranışlar hepimizi kahrederken, bir açıklama da Amsterdam Belediye Başkanı Van der Laan'dan geldi. Het Parool gazetesine bir açıklama yapan Van der Laan şunları itiraf etti:
'' Türk Bakan, Amsterdam'a gelip toplantı yapsaydı yasak koymayacaktım. Türk Başkonsolosluğunun bulunduğu Muzeum Plein meydanına acilen bir podyum kurduracak ve yüksek sesli müzük v havaai fişekler ile konuşmasını dinletmeyecektim''.
Şu saçmalığa ve düşmanlığa bakar mısınız?
Allah gecinden versi ama, kanser olduğu bilinen ve ölümü bekleyen bir Belediye Başkanı nasıl olur da böylesi çocukça ve düşmanca bir hareket yapar?
Kısasa kısas doğru değil
Son gelişmeler hakkında yazdığım haber-yorumların hepsine övücü reaksiyonlar aldığım gibi, yerici tepkiler koyanlar da oldu. Yerici tepkilerin hepsinde, 'İyi de, Türkiye şunu yapmasaydı, bunu yapmasaydı' ifadeleri vardı. Yani Hollanda'nın kısasa kısas yaptığını belirtiyorlardı.
Peki kısasa kısas, doğru bir davranış mı?
Mademki Hollanda çok medeni, çok demokrat, çok özgürlükçüydü, neden kısasa kısas yaptı? Demokrat ve özgürlükçü davransaydı ya?
'Türkiye şunu yaptı, bunu yaptı' diyenlere şu söylenebilir: 'İyi de, Hollanda'nın yasak koyma hakkı var mıydı?''
Bu soruya 'Evet' diyenler var ama, bu sorunun en doğru cevabını yargı mutlaka vereceltir.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Sonu yaklaşıyor
Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb'in sonu yaklaşıyor gibi. Zira, O'nun bağlı olduğu İşçi Partisi ve Başbakan yardımcısı Asscher artık hükümet olamayacak.
İleride bu konuda yapılacak olan uzlaşma faaliyetleri sırasında, Ebutaleb mutlaka kurban edilecek.
Bunu da bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebutalep ile maalesef birkaç kez buluşmam olmuştu. Kendisine kitabımı hediye ettiğim Ebutaleb ile, tereciye tere satan Türk balıkçı kardeşlerin ödül kazandığı törende ve daha birkaç etkinlikte biraraya gelmiştim. Keşke görmez olaydım...