Raylı sistemde yüzde 51 yerli mücadelesi

Sektör, yüzde 51 eşiğini dikkate almayan, 'adrese teslim' olduğu iddia edilen Samsun ve Konya belediyelerinin ihalelerinin düzeltilmesi için mücadele başlattı....

Sektör, yüzde 51 eşiğini dikkate almayan, 'adrese teslim' olduğu iddia edilen Samsun ve Konya belediyelerinin ihalelerinin düzeltilmesi için mücadele başlattı. Ankara OSTİM'deki toplantıda, sanayiciler, "Yüzde 51 önemli bir adım ve kesin bir eşiktir artık. Bunun dışına çıkanların mazereti yok. Türkiye bu araçları üretebiliyor" dediler. Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt'un yönettiği ve gazetenin Yazı İşleri Müdürü İbrahim Ekinci, Yurt Haberleri Şefi Handan Sema Ceylan ve Ankara Temsilcisi Ferit Barış Parlak'ın da katıldığı toplantıda, Türk sanayisinin yüzde 70'i rahatlıkla yapabileceği, birkaç yılda ise yüzde 100'ü yakalayabileceği kaydedildi. Bürokratik engellere değinen sanayiciler, şartnamelerin firmalara danışılarak hazırlanmasını istedi. Bu sistemlerin hükümet politikası değil, devlet politikası olması gerektiğine işaret edildi. Araçların en az yüzde 70 yerlilik oranıyla alınması gerektiği kaydedilirken, dünyada yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir pazarın oluşacağı ve Türkiye'nin de bu pastadan pay alması gerektiği belirtildi.

"YÜZDE 51'İ DEĞİL TAMAMINI YERLİ YAPABİLİRİZ"

OSTİM'de firmaların rekabet güçlerini artırmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini dile getiren OSTİM Başkanı Orhan Aydın, bu çalışmaların en önemlilerinden birinin kümelenmeler olduğunu dile getirerek, 'Anadolu Raylı Taşıt Sistemleri Kümelenmesi'nin de eklenmesiyle şu anda OSTİM'de 5 tane kümelenmenin bulunduğunu bildirdi. Yerli sanayinin bu sistemlerin tamamını yapma kabiliyetinin olduğunu vurgulayan Aydın, "Bizim burada yapabileceğimiz ürünlerin yurtdışından geldiğini görüyoruz. 'Neden böyle' dediğimizde karşımıza birtakım boşluklar çıkıyor. Gerekli düzenlemeler yapılmadığı için, firmalar bireysel olarak sorunları çözemediği için, bir sistem entegrasyonu yapamadığımız için ihaleler yurtdışına gidiyor Bunun sonucunda Türkiye büyük açıklar veriyor. Bu açıkları kapatmanın yollarından biri bizim bir araya gelmemize dayalı" dedi.

Kümelenmenin yaptığı çalışmalar sonucunda Ankara metro ihalesinde yüzde 51'lik yerli şartının getirildiğini kaydeden Aydın, "Bu yüzde 51'i çok önemsiyoruz. Bir kırılma noktası oldu. Bundan sonra hiç kimse raylı taşıtta yüzde 51'den aşağı ihale şartnamesine bir şey yazamaz. Yüzde 51 değil, bunun tamamını Türkiye'de yapabilme yeteneğimiz var. Bundan sonra bu sistemleri entegre etmemiz, bunun tasarımını yapmamız, öncü firmalarını, pilot firmalarını bulup onun etrafında kümelenip çalışmamız gerekiyor" diye konuştu.

"TÜRKİYE BU FIRSATI İYİ DEĞERLENDİRMELİ"

Sektörde yerli katkı oranının çok düşük olduğunu belirten OSTİM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve OSTİM Milli Teknik Projeler Koordinatörü Sedat Çelikdoğan da, "Bu husus yerli sanayimizi geliştirmek adına bir şans olarak görülmelidir" dedi. Çelikdoğan, bundan sonraki ihalelerde yüzde 51 şartının aranması gerektiğini söyledi. Tasarım ve üretimleriyle ümit vadeden milli markalar olmaya hazır firmaların doğduğunu dile getiren Çelikdoğan, Bozankaya, Durmazlar ve RTE'yi örnek gösterdi. "Otomotiv sektöründe bulunmayan markalar bu sektörde var. Sektöre sonradan girecek yabancı yatırımcı da yok. Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmek zorunda" diyen Çelikdoğan, 1 ila 5 yıl içinde yüzde 80 katkı oranına çıkacak milli markaların hazır olduğunu söyleyerek "Bu firmalar ile işbirliği yapılmalı ve özel olarak teşvik verilmelidir" dedi. Çelikdoğan, Türkiye'nin kendi standartlarını belirlemesi gerektiğine dikkat çekti.

Yüzde 51 ile bir adım attıklarını ancak bunun yeterli olmadığını belirten Çelikdoğan, buna bağlı olarak Kamu İhale Kurumu'nun mevzuatında değişiklik gerektiğini bildirdi. Bu yönde devlet politikası  oluşturulmasını isteyen Çelikdoğan, üretici firmaları öne çıkaracak destekler verilmesi gerektiğini dile getirerek "Firmalarımızı milli değil, uluslararası oyuncu yapmamız lazım. Destekler ülke pazarına değil, uluslararası pazara açılmaya yönelik olmalı" dedi. Ar-Ge desteklerinin proje odaklı olması gerektiğinin altını çizen Çelikdoğan, firmalara yatırıma geçtiklerinde teşvik vermek gerektiğini söyleyerek "Mesela arsa arıyorlar, arsa aratmamız lazım" dedi. Sadece iç pazara bağımlı kalmadan uluslararası pazarı dikkate alan bir algı gerektiğine işaret eden Çelikdoğan, "Yan sanayi olmadan tam sanayi olmaz" diye konuştu. Çelikdoğan, firmaların götürdükleri projelere verilen Ar-Ge desteğinin minimum yüzde 75 oranında olması gerektiğini kaydetti.

"KÜMENİN MERKEZİNDE ÜNİVERSİTE OLMALI"

Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri kümelenmesinin oluşturduğu yönetim kuruluna başkan olarak seçildiğini dile getiren Çankaya Üniversitesi Rektörü Ziya Burhanettin Güvenç, OSTİM'le birlikte 6 yıldır küme çalışmalarını yürüttüklerini kaydetti. Güvenç, "Küme modelinin merkezinde üniversite olmalı, etrafında sektörü temsil eden kurumlarımız ve üçüncü halkada kamunun ilgili kurumlarının olması gerek" dedi. Şartnameyi hazırlayan bürokratların üniversitelerde eğitildiğini belirten Güvenç "O bürokratlardan bunları beklemek haksızlık çünkü onlar sadece lisans eğitimi alan insanlar Ar-Ge kültürü ile yetişmezler. Yeni bir şey geliştirme ve çözüm üretmede zayıftırlar. Ama bürokrasinin niyeti iyiyse sahaya inerek firmalarla, uzmanlarla görüşerek bu şartnamelerin hazırlanması gerekiyor" dedi. Bürokratların performansa dayalı bir yükselme kriterine tabii tutulmadığını dile getiren Güvenç, "Onlar 5 yılda sektörünü şuradan şuraya getireceksin diye çalışmıyorlar. Sanki onlar cari açığı, işsizliği olmayan bir ülkede yaşıyorlar. Kümedeki firmalar yırtınıyor, bürokratlarımız bunu hiç hissetmiyor. Konya ve Samsun örneğinde doğrudan firmayı tarif eden şartname yazılıyor. Bu suç değil mi? İhale yasasında hani serbestti her şey. Bu iş ahlaksızlığı" şeklinde konuştu. Bu kümelenmenin dışında başka illerde benzer çalışmalar varsa bir araya geleceklerini anlatan Güvenç, "Biz tek küme olmak zorundayız. Bazı sektörlerde bölgesel kümeler kurulabilir, ama katma değeri çok yüksek, bilgi yoğun sektörlerde, ileri teknoloji isteyen sektörlerde birden fazla küme olması yanlış" dedi.

"15 YILDA 5 BİN 500 ARAÇ İHTİYACI OLACAK"

Bürokratların sektörün önünü kapadığını belirten Anadolu Raylı Sistemler Kümesi ve RAYDER Genel Sekreteri Ahmet Gök, "Yüzde 51 için ne kavgalar yapıldı. Ben sanayimizin bu araçların yüzde 60-70'ini, zaman içinde ise yüzde 100'ünü yapabileceğine inanıyorum" dedi. Sadece iç pazara değil dış pazarlara da odaklanmak gerektiğini söyleyen Gök, "Türkiye'de raylı sistemler 15-20 yıldır var. Türkiye'de raylı sistem aracı üreten yabancı bir firma, bir otorite yok. İstanbul'da şu anda 400 metro aracı var. Bu 15 yıl içinde 3 bin 500 olacak. Türkiye'nin 15 yıl içinde 5 bin 500 metro aracına ihtiyaç olacak. Çünkü trafiğin başka alternatifi yok" diyerek firmaları desteklemek gerektiğini vurguladı.

Bunun yanında test merkezinin kurulması gerektiğini ifade eden Gök, "Anadolu Üniversitesi bünyesinde RAYDER destekleriyle bir çalışma başlatıldı. Bu projeye 250 milyon lira bütçe ayrıldı. Küme olarak yakın çalışacağız. İhtiyacımız olan sertifikasyon ve belge onaylarını buradan almaya çalışacağız" dedi. Türkiye'de 33 ayrı çeşit metro ve tramvay olduğunu bildiren Gök, "70 kilometrelik hat üzerinde 13-14 çeşit araç var. Böyle saçma şey olmaz. Bunların her biri ayrı yedek parça, ayrı eğitim ister. Her biri ayrı bir masraf" diyerek Türkiye'de araç standardını belirlemek gerektiğini söyledi. İhalelerde belli bir strateji belirlenmesi gerektiğini kaydeden Gök, Ankara metrosunda yüzde 51 şartının getirildiğini hatırlatarak "Ama bir bakıyorsun Konya Belediyesi 60 araç alacağım yüzde 100'ü dışarıdan olacak diyor. Samsun Belediyesi 5 tane araç alacağım diyor. Böyle bir şeye müsaade edemeyiz. Samsun Tesa firmasına, Konya da Skoda'ya göre ihaleye çıkıyor. Onların standarını tarif etmiş. Durmazlar'a 'Ben ihaleye çıkacağım ne yapabilirsiniz' diye sormuyorlar. Bu iş belediye başkanlarına veya mühendislerin insiyatiflerine bırakılmayacak kadar önemli" dedi. Belediyelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için finansman modeli oluşturulması gerektiğini dile getiren Gök, "İller Bankası fonu var belediyelerin. Orada bir havuz oluşturulabilir. Belediyeler araç alacaksa buradaki para gösterilerek toplu sipariş verilebilir" dedi.

"3 SENEDE YÜZDE 100 YERLİ YAPABİLİRİZ"

Türkiye'deki firmaların şu anda bir tramvay veya metronun yüzde 60-70'ini yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu söyleyen Bozankaya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Bozankaya, esas problemin yazılım, elektronik ve cer motoru üretiminde olduğunu dile getirdi. Yüzde 100 yapabilmek için ise 3 senelik bir zamana ihtiyaç olduğunu ifade eden Bozankaya, sadece Türkiye pazarı olarak bakmamak gerektiğini, Kuzey Afrika, Asya, Rusya gibi potansiyeli yüksek olan pazarların bulunduğunu kaydetti. "Örneğin, sadece Moskova'da bin 200 tane 'trambus' var. Rusya çok büyük bir potansiyel" diyen Bozankaya, ileriye dönük sürece ilişkin ümitli olduğunu söyledi. "Standart teknolojide sıkıntımız yok. Yazılım açısından belirli konulara biraz daha odaklanmamız gerek. Yoğunlaşırsak 3 sene sonra yapabileceğimiz kapasiteye geliriz" diyen Bozankaya, şu anda

bunları yapabilen firmaların bulunduğunu ancak ürünlerin denenmemiş olmalarından ötürü 'riskli' görüldüğünü söyledi. Bozankaya, "Bizim tasarımını kendi yaptığımız bir metromuz ve hafif raylı aracımız var. Piyasaya yakında çıkarıyoruz. Ayrıca yüzde 100 kendi yaptığımız otobüsümüz de bulunuyor" dedi. Şartnamelerin firmalara danışılarak çıkarılması gerektiğini vurgulayan Bozankaya, "Şartnameler Türkiye şartlarına kesinlikle uygun değil" dedi. üniversitelerde tramvay mühendisliği bölümünün açılması gerektiğini belirtti.

"TÜRKİYE 2 TRİLYONLUK PAZARDAN PAY ALMALI"

Yüzde 51 şartının kesinlikle vazgeçilmemesi gereken bir sınır olduğunu belirten Raylı Ulaştırma Sistemleri ve Sanayicileri Derneği (RAYDER) Başkanı ve Durmazlar Raylı Sistemler Proje Koordinatörü Taha Aydın, Türkiye'nin bu sektörde yerini belirlemesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin 20 yıllık projeksiyonunda 5 bin 500 araca ihtiyacı olduğunu belirten Aydın, bunların ekonomik değerinin 45 milyar dolar civarında olduğunu bildirdi. Aydın, "Nüfusu 350 bini geçen yerlerde hafif raylı sistem, 1 milyonu geçinlerde ise metro olması lazım. Artık otobüsten vazgeçmemiz gerekiyor" dedi. İpekböceği adında bir araç yaptıklarını söyleyen Aydın, "Şu anda araç test aşamasında. 2.5 ay sonra bitecek ve Türkiye tasarladığı ve ürettiği ilk aracın onay belgesini almış olacak" dedi.

"Nuri Demirağ'dan bu yana kimse demiryolunun 'd'sini anmamış. 2023 stratejik planı hazırlanıyor, baktık orada da böyle bir kaygı yok" diyen Aydın, bu sistemlerin artık hükümet politikası olmaktan çıkıp devlet politikasına dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi. Yüzde 51 psikolojik sınırının devam etmesi gerektiğini dile getiren Aydın, daha sonra Türkiye'deki gelişmelerle kademeli olarak bu rakamın artırılabileceğini kaydetti. Arabistan yarım adasında 450 milyar euroluk, Çin'de 250 milyar dolarlık, Rusya'da 500 milyar dolarlık, Avrupa'da ise 170 milyar dolarlık pazar bulunduğunu kaydeden Aydın, "Dünyada yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir pazar var. Türkiye bundan niçin pay almasın?" dedi.

"ARAÇ ELEKTRONİĞİNDE YALNIZ KALDIK"

Yan sanayinin önemine dikkat çeken Durmazlar Mekatronik Müdürü Levent Udgu, sadece mekatronikte değil, elektronik ve yazılım sistemlerinde de koordineli çalışmak gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin hat elektroniği yazılımında kötü durumda olmadığını belirten Udgu, "Ama araç elektroniğinde işe başladığımızda çok yalnız kaldık" dedi. Yazılım olarak bakıldığında Türkiye'nin sonsuz kaynağının bulunduğunu dile getiren Udgu, "Pırıl pırıl gençler var. Ama elektronik bağlamda ciddi sorunlarımız var" dedi. Elektronik ve yazılım konusunda ciddi Ar-Ge yapılması gerektiğini ifade eden Udgu, "Ayrıca, kritik komponentlerde evlikler yoluyla olayları çözmek gerek. Evlilikle dahi olsa, Ar-Ge'sini Türkiye'de yapmamız lazım" dedi. Udgu, Türkiye'de satın alınacak araçların minimum yüzde 70'nin yerlilik oranıyla alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

"KREDİ ALINIRKEN YERLİ ÜRÜN ŞARTI GETİRİLEBİLİR"

İstanbul'da bulunan raylı sistemlere somun verdiklerini dile getiren Berdan Civata Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Bakış, her türlü yüksek kaliteye somun cıvata verebildiklerini, özel cıvata yapabildiklerini söyledi. Bakış, "Biz Almanya'da Nordeks'in, İspanya'da Alstom'un rüzgar gülü kulelerinin ankraj plakalarını yapıyoruz. Görüyorsunuz biz kaliteli iş yapıyoruz, bize niye daha fazla iş vermiyorsunuz dediğimizde bize şu cevabı veriyorlar. Bu firmalar kredi alıyorlar, örneğin Almanya'da Hermes'ten kredi alıyorlar, onlara ësen bu malları Almanya'dan alacaksın, Türkiye'den almayacaksın deniliyor. Niçin dışarıdan fazla malzeme alıyoruz, bunu frenlemiyoruz diyoruz ya, aynı politikayı biz raylı taşıtta kullanabiliriz" şeklinde konuştu.

"BÜROKRATIN ŞARTNAME YAZABİLME ŞANSI YOK"

Bakanlığın altyapıdan başlayarak malzeme standardı, yapım standardı gibi bütün konuları içeren bir şartname hazırlanması gerektiğini dile getiren Ilgaz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Düzbasan, "Bugün eğer bir şartname yazılacaksa bunu biz yazacağız. Bürokratın bunu yazabilme şansı yok. Çünkü yazmak için yaşamak lazım" dedi. Üniversite sanayi işbirliğinin çok önemli olduğunu kaydeden Düzbasan, test merkezlerinin oluşturulması gerektiğini söyledi. Düzbasan, "Türkiye'nin doğru yolda olduğuna inanıyorum. Böyle devam edersek hem sanayimizi hem de yan sanayimizi oluşturacağımıza inancım tam. Bunun önünde çok engel var ama yaratıcı fikirlerimizle bu sorunların önüne geçeceğimize, aşacağımıza inanıyorum" dedi.

"İŞİN PÜF NOKTASI SİSTEM MÜHENDİSLİĞİNDE"

Alçak gerilim sistemleri ürettiklerini dile getiren Art elektronik sist Genel Müdürü Alp İyigün, yolcu bilgilendirme sistemleri, acil durum sistemleri gibi sistemler geliştirdiklerini kaydetti. "Bu işin kârı, zorluğu, püf noktası sistem mühendisliğindedir. Alçak gerilim sistemini ben yapıyorum diyebilmek için bütün sistemleri ben Türkiye de üretmek zorunda değilim. Ben bu ürünü ayrı ayı yerlerden alıp entegre edebiliyorsam, yurtdışından da olsa toplayarak bu işin sistem mühendisliğini ben yapabiliyorsam ëbu ürün benim ürünümdür" diye kabul edilmesi gerek diye düşünüyorum. Elektronikte her şeyi yapmak zorunda değiliz. İşin kârı, püf noktası sistem mühendislindedir şeklinde konuşan İyigün, sistem mühendisliğinde destek verilirse daha iyi noktalara gelebilecek donanımın bulunduğunu kaydetti.

"KONYA VE SAMSUN'DAKİ BAŞKANLARA ANLATILMALI"

Konya ve Samsun ihalelerindeki sözleşmenin küme tarafından iyice okunması gerektiğini söyleyen Kayseri Ulaşım AŞ Genel Müdürü Arif Emecen, "Göstermelik maddeler konulmuş" dedi. Sanayi Odası gibi yerel iradelerle birlikte Belediye Başkanına bunun yapılamayacağının anlatılması gerektiğini belirten Emecen, "Cari açığın zirve yaptığı bir dönemde, Ankara projesinde 324 araca yüzde 51 verildiği bir dönemde böyle bir şey yapamazsınız. Yerlilik oranına yüzde 15 koymuşsunuz. Bu göstermeliktir" denilerek ekonomik kaygılarla ihalenin iptale götürülmesi gerektiğini söyledi.

www.lojiport.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Demiryolu Haberleri

Acarlar Vagon'da üst düzey atama
Çin-Türkiye Lojistik Hattı Pasifik Eurasia ile Güçleniyor
Eurasia Rail, 11. kez Demiryolu Sektörünün Buluşma Noktası Olacak
Adaray Treni ilk seferine çıktı
Haydarpaşa ve Sirkeci garları boşaltılıyor: 7 gün süre verdiler