Renault Mais Genel Müdürü Aybar, yeni lüks sedan Renault Latitude'ün Moskova Otomobil Fuarı'ndaki dünya lansmanından sonra yaptığı açıklamada, Moskova'daki fuarda birçok yüksek motor hacimli araçlar, büyük sedan ve SUV'lar sergilenmesine rağmen artık dünyanın CO2 salımının en aza indirilmesi gerçeğiyle karşı karşıya bulunduğunu ve otomotiv sektörünün de bu yönde harekete geçtiğini belirtti.
Rusya'da da şimdiye dek görülmemiş sıcaklıkların, küresel ısınmanın ne anlama geldiğini çok iyi gösterdiğini ve insanlığın geleceği için CO2 salımı ile mücadele etmesi gerektiğini ortaya koyduğunu söyleyen Aybar, Türkiye'nin de 2009 başında taraf olduğu Kyoto protokolünün bunu öngördüğünü kaydetti.
İbrahim Aybar, bağlayıcı sonuçlar çıkmamasına rağmen Kopenhag'daki çevre konferansında da, karbon salımlarının 1990'lı yılların seviyesinde tutulabilmesi için sıcaklığın 2 dereceden fazla arttırılmamasının gerektiği sonucu çıktığına işaret ederek, bunun birçok teknolojik yatırım ve yenilenme gerektiğini, bunların maliyetinin Uluslararı Enerji Komisyonu tarafından 10,5 trilyon dolar, yani ABD'nin bir yıllık GSMH'sine eşdeğer olduğunun hesaplandığını belirtti.
Her ülkenin buna katılması ve fonların ayrılması gerektiğini, hiçbir şey yapılmazsa sıcaklık artışının 6 dereceye doğru gideceğine işaret eden Aybar, ulaştırma sektörünün karbon salımına katkısının da yüzde 16 olduğunu kaydetti.
Renault Mais Genel Müdürü Aybar, Avrupa Komisyonu'nun hesaplarına göre, 2010'da bir ton CO2 temizlemenin maliyetinin 15 avro, 20 yıl sonra ise bu maliyet 65 avro olacağından, bir an önce harekete geçmek gerektiğinin altını çizdi.
-''FLUENCE'IN ÜRETİMİ TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK ŞANS''
İbrahim Aybar, otomotiv sektörünün de bu yönde en önemli katkısının kullanımda sıfır Co2 katkılı elektrik motorlu araçlar olacağını söyleyerek, birçok markanın bu yılın sonundan itibaren elektrik motorlu araçların seri üretimine geçeceklerini ve bunu bazı ülkelerde başlatacaklarını kaydetti.
Renault Mais Genel Müdürü Aybar şöyle dedi:
''Renault'nun motorlu taşıtlarının içinde elektrik motorlu araçlarının üretimine Fluence modeliyle Türkiye'de başlamasıyla büyük bir şansa sahip olduk. Başka üç model daha var ama onlar Fluence'ın ardından gelecek. Elektrik motorlu aile otomobili olarak Fluence'ın Türkiye'de üretilmesi dünya otomotivi, Türkiye ve Renault için tarihi bir konu."
Türkiye'nin bu fırsatı kaçırmaması, bu otomobilin seri üretiminin sürekli ve başka modellerle de geliştirilerek Türkiye'de sürdürülebilmesi, Türkiye'de satılabilir hale gelmesi gerektiğini söyleyen Aybar, bu aracın getireceği ve henüz gelişmekte olan yeni bir teknolojinin Türkiye'de de gelişmesi, yan sanayinin yeni iş ortamları sağlaması, yeni nitelikli istihdam alanlarının yaratılması, yeni Ar-Ge imkanlarının doğmasının Türkiye'nin yeni ''knowhow'' olanakları yakalaması anlamına geldiğine işaret etti.
Aybar, Türkiye'nin geçmişte otomotiv teknolojisini onlarca yıl sonra ithal ettiğini, ancak bu sefer dünya ile eşzamanlı yakaladığını belirterek, seri üretimin devamlılığı için bu araçların Türkiye'de satılması, bunun için de temel satış argümanlarının yerine getirilmesinin gerektiğini kaydetti.
Fiziksel altyapı için elektrik şarj istasyonlarının kurulması ve yaygınlaştırılması gerektiğini, bunun için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile çok önemli bir anlaşma yaptıklarını anlatan Aybar, "Çok organize çalışıyorlar, memnunuz, çok kısa sürede birçok metropolitandan önce İstanbul'da bunun sağlanmasını umuyoruz. Belediye şu an istasyonların kurulacağı yerleri trafik yoğunluklarına göre belirliyor, etüdler yapıyor. Diğer belediyelerin de bu işe girmesini bekliyoruz. Toplam otomobil satışlarının yüzde 42'sinin olduğu İstanbul'da bu çok önemli ama diğer kentlerde de bunu bekliyoruz" diye konuştu.
-MEVZUAT DEĞİŞTİRİLMELİ-
Renault Mais Genel Müdürü Aybar, tüm dünyanın karbon salımına endeksli yol vergileri ve tescil vergileri getirdiğini ve sistemi yeni baştan oluşturduğuna işaret ederek, kullanımda sıfır CO2 yayan araçlar için İspanya, Portekiz, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Fransa gibi ülkelerin özel destek sağladıklarını ve mevzuatlarını değiştirdiklerini belirtti.
Bu ülkelerin bu araçlardan vergi almadıklarını, bazı ülkelerin alımda nakdi katkı bile yaptıklarını vurgulayan Aybar, Türkiye'nin de Kyoto protokolünde gelişmiş ülkeler kategorisinde değerlendirilmesinden ötürü benzer yaklaşımların hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Aybar, ''Mesele sadece bir markanın elektrik motorlu araç üretmesi değil, sektörün bu alanda faaliyet gösterebilmesi'' dedi.
LOJİPORT