Ülken, yaptığı açıklamada, sigortacılığın temelde rizikonun yapılan çalışmalarla hesaplanarak güvence altına alındığı bir iş olduğunu belirterek, bazı ülke, sektörler ve durumlarda rizikonun fazla olduğunu söyledi.
Toplumsal bilincin artmasına paralel olarak ülkemizde sigorta sektörünün de gün geçtikçe büyüdüğünü aktaran Ülken, şu bilgileri verdi:
?Deprem ve sel gibi felaketleri birebir yaşamadıktan sonra birçok kişi sigorta yaptırmayı ek bir külfet olarak görüyor. Son yıllarda ülkemizde bu konuda bazı ilerlemeler kaydedildiyse de istenilen düzeyde değil. Zorunlu olan deprem sigortası bile Türkiye genelinde hala yüzde 20 düzeyinde.?
Sel felaketinin ardından yaşanan can kayıplarının ve maddi hasarın dikkatleri sigorta şirketlerine çektiğini ve sigorta yaptırmaya talebi artırdığını dile getiren Ülken, ?Talepte son bir haftadır bir artış var. Bir hafta içinde sunduğumuz teklifler çok kısa sürede olumlu ya da olumsuz geri dönüyor. Selden önce bu süre en az 10 gündü. Ama önemli olan olumsuzluklar yaşanmadan insanların canını ve malını sigorta teminatı altına alması? dedi.
Eski müşterilerinin poliçelerindeki selle ilgili maddeleri değiştirmediklerini vurgulayan Ülken, şunları kaydetti:
?Bize yeni yapılan başvurularda 'risk değerlendirme' yapıyoruz. Bunu İstanbul'daki selden önce de yapıyorduk. Selin ardından bölge müdürlüklerimize ve acentelerimize sigorta yapılacak konut ya da iş yerini yerinde görmeleri ve riskleri daha ayrıntılı hesaplamaları talimatını verdik. Çünkü riskin fazla olması karşı tarafa verdiğimiz teklifin miktarının da artması anlamına geliyor. Eğer bir yerde sel riski fazlaysa ve bizden sigorta talebinde bulunuluyorsa o zaman belli şartlar sunabiliyor ve özel bir anlaşma yapabiliyoruz.?
SİGORTACILIĞIN ORTAYA ÇIKMASI
Dünyada sigortacılığa benzer ilk uygulamalara MÖ 2000'li yıllarda Babil'de görüldü. MÖ 600'lü yıllarda Hindistan'da insanların sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya başlaması toplumlardaki sigorta düşüncesini geliştirerek sigortacılıkta ilk adımları ortaya koydu.
Kartacalılar, Romalılar ve Yunanlılar arasında ise bir geminin taşıdığı yük üzerine borç verip geminin limana varamaması riskini taşıyan ve gemi zararsız limana döndüğünde, hem verdiği borç miktarını hem de taşıdığı riziko karşılığı faiz niteliğinde önemli pay alanların olması ve bunların daha sonra yasaklanması olabilecek tehlikelere karşı önceden bir prim alma ve dolayısıyla da sigorta fikrinin doğmasına yol açtı.
Prim esaslı sigorta yaklaşık 1250'de Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Ekonomik koşulların değişmesi ile ticaret, 14. yüzyıldan başlayarak çok önemli gelişmeler gösterdi. O devirde deniz ticaretinde en ileride bulunan İtalya'da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347'te İtalya'nın Cenova Limanı'ndan Mayorka'ya ?Santa Clara? adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. Zamanla denizde başlayıp gelişen sigortacılık, daha sonraları hayat sigortası fikrinin doğmasına neden oldu.
HÜRRİYET