Lojistikte 2023 hedeflerine ulaşmanın köklü çözümlerle mümkün olabileceğini ifade eden Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Turgut Erkeskin, “Ben eğer paletleri açıp, tekrar biraraya getirip, farklı destinasyonlara farklı taşımalar yapabilirsem Dubai gibi, Amsterdam gibi bir hub olmamız mümkün” dedi. Havacılığımız çok ciddi gelişmeler kaydetti. Dünyaya örnek olacak bir başarı yakaladık. Türk Hava Yolları, MNG, Pegasus gibi firmalarımız çok önemli yatırımlar yaptılar. Dünyadaki networklerini inanılmaz boyutlara getirdiler. Türkiye’nin dinamikleri de katıldığında öyle güzel bir tablo ortaya çıktı ki, İstanbul yalnızca bir yolcu hub’ı değil, bir kargo hub’ı da haline geldi. Şu anda Türkiye kargo taşımacılığının yüzde 70’i yolcu uçaklarının kargo bölümünde gerçekleşiyor.
“BİR GÜMRÜK KORİDORU DA SIKIŞIKLIĞA ÇARE OLABİLİR”
İkinci çözümün ise, hemen havalimanının yanındaki serbest bölgede yattığını ifade eden Erkeskin, “Hadi bu yetkiyi taşıma işleri organizatörlerine vermedik. Havayolu şirketlerine, bu serbest bölgede yük kabul etme, paletlerini yapma, sonra da oradan açılacak bir gümrük koridoruyla yükleri havalimanına sevk etme imkanı versek, havalimanında yaşadığımız o metrekare sıkışıklığını aşabiliriz. Havalimanına yeni bir alan mutlaka gerek. Ama, mevcut durumda da sıkışıklığı minimuma indirmek mümkün. Bu konuda havayolu şirketleriyle mutabıkız. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın üst düzey yetkilileriyle de paylaşacağız. Ümit ediyoruz ki, onlar da rıza gösterir. Böylece, yeni bir havalimanının ortaya çıkma tarihi olan 2016’ya kadar nefes almamız mümkün olur” ifadelerini kullandı.
Yukarıdaki önlemlerin Atatürk Havalimanı’nı rahatlatacağını belirten Turgut Erkeskin, bölgedeki kargo hub’ı olabilmemizin şartını da şu sözlerle ortaya koydu: “Bu sayede İstanbul daha da fazla yük çekmeye başlayacaktır. Ben eğer paletleri açıp, tekrar biraraya getirip, farklı destinasyonlara farklı taşımalar yapabilirsem Dubai gibi, Amsterdam gibi bir hub olmamız mümkün. Çünkü, Türkiye’nin çok büyük bir taşıma potansiyeli var. 200’ün üzerinde noktaya uçuş yapıyoruz. Bu geniş fleksibiliteye sahip olmayan ülkelerin mallarını buraya getirip dağıtımlarını yapabiliriz. Bugün yapılamamasının nedeni ise, 3-5 gün bekleme kaygısı, kaybolma endişesi ve haklı olarak taşınıp taşınamayacağından emin olamamasıdır. Lojistik, akışın hızlı olduğu ve güven veren ülkeleri hub olarak seçer, bayrağı açıp da ‘ben hub olmak istiyorum’ diyemezsiniz. Önce altyapınızda neyin olup olmadığını öğrenmek isterler. Bunu çözdüğümüzde, turizm kadar önemli, belki onu da geçecek bir döviz kazanmamız mümkün.”
Özellikle yaz aylarında güney bölgemizde yoğun bir kapasite yaşandığına dikkat çeken UTİKAD Başkanı’nın bu kapasiteyi değerlendirecek de bir formülü var: “Turizm amacıyla gelen yüzlerce uçağın kargo ambarları boş uçuyor. İzmir, İstanbul, Gaziantep ya da Türkiye’nin muhtelif diğer şehirlerine kargo taşıyabilirim. Ve orada öyle bir imkan söz konusu ki, normal şartlarda uçmadığınız destinasyonlardan da yolcular geliyor. Bunu da T 1 sistemi ile gümrükler arası aktarmaları yaptığınızda gerçekleştirebilirsiniz. Bugün aynı malı teminatlı araçlarla oradan çıkarmak istediğinizde, İstanbul’daki gümrüğü bozmak ve bir kez daha ihracat beyannamesi vermek gerekiyor. Ben gümrüklediğim malı TIR’a koyup Trakya’dan geceyarısı 12 saatte Antalya’ya indirirsem, oradan da uçaklara verirsem hiç zaman kaybı olmadan hem hızlı, hem de verimli bir şekilde yurt dışına ulaştırırım. Bunun gibi daha birçok bölgesel imkanlarımız da var. Örneğin, İstanbul Havalimanı’na gelmiş bir malı Zeyport’tan Ukrayna’ya gönderebilirsiniz. Yine Atatürk Havalimanı’na gelmiş bir yükü çok rahat Yunanistan’a Bulgaristan’a aktarabilirsiniz. Üstelik T 1 elektronik sistemiyle bunları yaparken birden çok gümrükte bu işlemleri yapabilmeniz mümkündür. Dolayısıyla konsolidasyon yapabilecek ve kapasiteyi verimli kullanabileceksiniz.
Ama bugün ne oluyor? Atatürk Havalimanı’na ya da Ambarlı Limanı’na gelmiş yükleri, başka bir gümrüğe aktarmayı tek bir mal üzerinden ve bir kere için yapabiliyorsunuz. Çünkü teminatlar gerekiyor. Kocaman bir hacmi kullandığım için maliyetlerim de yükseliyor. Böylece lojistik kabiliyetlerimi kullanamamış oluyorum. Altyapıyı doğru kurguladığınızda her şey yolunda gider. Yıkan deprem değil, binadır. Zemin kötüyse üstüne yaptığınız yapı sizi zora sokuyor. Ama zemini sağlam unsurlarla belirlediğinizde sağlam kalıyorsunuz. Tabi Türkiye’nin gümrüksel açıdan endişelerini de giderip, yapılandırmayı buna göre kurguladığınızda her şey yolunda gidecektir.”
Selçuk ONUR - LOJİPORT