Türkiye’yi Ortak Transit sistemi ve T1/T2 ile tanıştıran ve ülkemizdeki ilk beyanı açan SGS TransitNet, nakliyeciyi yeni hizmetlerle buluşturma hazırlığında olduğu bugünlerde haksız rekabetten oldukça şikayetçi. “Bizleri yaptığımız ya da yapamadıklarımızla eleştirmelerine sözüm yok ama yalnızca ‘SGS, Türk firması değil’ argümanıyla hareket etmelerine çok içerliyorum” diyen SGS TransitNet Genel Müdürü Mine Kaya, serzenişini şu sözlerle aktarıyor:
“Çalışanlarımız Türk, vergimizi Türkiye’ye ödüyoruz”
“SGS TransitNet Türkiye’de kurulmuş, Türkiye’deki ticaret odasına kayıt olmuş ve tescil edilmiş, çalışanlarının tamamı Türk, kazancının vergisini de Türkiye Cumhuriyeti’ne veren bir firmadır. Bu söylentileri çıkarmak, haksız rekabet yaratmaya çalışmaktır ve vicdansızlıktır. Benim hizmetlerimde bir eksiklik varsa bunu dile getirebilirsiniz. Ben göreve geldiğimden bu yana yalnızca işimi yaptım, herkese de aynısını tavsiye ediyorum. Bizim pazarlama politikamız ‘biz şu ülkelerde güçlüyüz, size maliyet avantajları getiririz’ üzerine kurulmuştur. Başkasını karalayarak bir yerlere gelmeye çalışmak doğru bir şey değil. Artık başka bir pazarlama stratejisi bulmalarında yarar var.”
Vize hizmeti başlıyor, asıl bomba Ekim ayında
Ekim ayında çok önemli bir projeyi nakliyecilerin hizmetine sunacaklarını vurgulayan Kaya, projenin ayrıntıları konusunda oldukça ketum. Ağzından yalnızca çalışmaların sürdüğü ve nakliyecilerin elini çok rahatlatacağı bilgisini alabildik. Önemli bir ayrıntı da, yurtdışında halen verdikleri bir hizmetin Türkiye’de de uygulanacak olması.
“Nakliyeci en ucuz vize hizmetini bizden alacak”
Bir anket düzenlediklerini ve bu anket sonucunda sürücü vizelerinin temini konusunda inanılmaz bir talep aldıklarını ifade eden Mine Kaya, “Ağustos ayı itibarıyla uluslararası karayolu sürücüsü olan kişilerin, firmaları aracılığıyla gelen vize taleplerini karşılayacağız. Başlangıçta Almanya, İtalya, Polonya, Romanya ve Çek Cumhuriyeti ile start vereceğiz. İlk aşamada, evrakları teslim alıp kontrollerinin ardından ilgili kuruluşlara başvurularını gerçekleştireceğiz. Bununla ilgili bir vize ekibi oluşturduk. Daha sonrasında ise tüm evrakların SGS TransitNet arayüzüne yüklenebileceği bir sisteme geçeceğiz. Yani firmalar posta ya da kurye ile vakit kaybetmeden bilgileri direkt sisteme yükleyerek bize gönderebilecek, biz de kontrollerin ardından işlemlere başlayacağız. Sonraki adımda da SGS’nin faaliyet gösterdiği 22 ülkenin tamamına vize hizmeti verebilir hale gelmeyi hedefliyoruz. Kuracağımız sitede nakliyecilerimizin hayatını çok kolaylaştıracak yan hizmetler de vereceğiz. Örneğin; kalış süreleri sisteme girileceği için, süre bitimine yakın firmalara uyarı mesajları gidecek. Kurumsal bir firma olmamız ve tüm işlemler tek bir yerden yapılacağı için nakliyeciye büyük rahatlık getirecek. En büyük avantajımız da maliyet olacak. Şu anki standart işlemlerin dışındaki hizmet harcamalarını ve sağlık seyahat sigortası ücretlerini yarı yarıya azaltabileceklerini söylemek mümkün. Sektöre ciddi bir katma değer yaratacağımıza inanıyorum. Ardından KDV ödemelerinde de yeni alternatifler üzerinde çalışmalar yapacağımızın da müjdesini verebilirim” ifadelerini kullandı.
SGS TransitNet’in hizmetlerinin geçerli olduğu ülke sayısı da her geçen gün artıyor. Yılın başında Hollanda, İsviçre ve Slovakya’yı hizmet ağına ekleyen kuruluşun Genel Müdürü Mine Kaya, ülkeler konusunda da şu bilgileri verdi: “Bu yıl çalışmaya başladığımız ülkeler arasındaki Hollanda’da farklı olarak EX1 dediğimiz ihracat beyannamelerini de kapatabiliyoruz. Yani önceden spedisyonlara yaptırılan bu işi artık biz de yapabileceğiz. Nakliyeci, direkt beyanını açıp Türkiye’ye devam edebiliyor. İsviçre’de ise bizden başka faaliyet gösteren yok. Slovakya başladı, iki ülke üzerinde daha çalışıyoruz. Onları da sonuçlandırırsak Avrupa bölgesinde 24 ülkede olacağız.
“Asıl sorumlular tek çatı altında olmalı”
Asıl sorumluların oluşturacağı bir sivil toplum örgütü kurmanın sektörün ve yönetim erkinin elini çok rahatlatacağının altını çizen Mine Kaya, “Sektördeki kurumsal ve belirli mali yeterliliğin üzerindeki teminat sahiplerinin sayısı belli. Böyle bir yapıyı oluşturmakta fayda var. Bir sivil toplum örgütüne dönüşebilirsek, yarın bir gün AB’nin bu konudaki komisyonuna katılım hakkı da elde edebiliriz. O zaman gelişmelerden de daha hızlı haberdar olunabilir. Böyle bir yapı ülkemiz kamu yetkilileriyle birlikte ortak görüşe ulaşmada da kolaylıklar getirecektir. Örneğin; mevcut durumda sektöre yeni giren firmalardan geç haberdar oluyoruz. Eğer böyle bir sivil toplum örgütü kurulursa, TIR komitesine giren firmaların başvuruları sonuçlandığında bizimle aynı iş kolunda faaliyet gösteren firmalara aynı anda mail ile bildirilir, böylece eşit koşullarda yarış imkanı da yaratılmış olur” dedi.