Şimdi artık duvarlarda görmüyoruz. Henüz süpermarketlerin olmadığı, esnafın müşterisini adıyla hoş geldiniz dediği, kredi kartlarının kullanılmadığı, veresiye defterlerinin el altında tutulduğu, kalitenin ürünler için bir seçim kriteri olduğu, lojistiğin “Bir askeri terim“ olarak bilindiği dönemden söz ediyorum. Küçük esnafın duvarında kim bilir hangi matbaada basılmış, birbirinin aynı küçük tabelalar vardı. Üzerinde“Şikayetinizi Bizlere, Memnuniyetinizi Dostlarınıza Bildirin“ yazardı. Bu ay Lojiport’da yazdığım yazımla en çok yorum alan yazar olarak görüyorum kendimi. Yazdığım yazıya çok sayıda olumlu mesaj da aldım. Bu mesajlar mailime doğrudan gelen maillerdi ve her birine tek tek cevap yazdım. Teşekkür ettim. Bu okurlar memnuniyetlerini dostlarına değil, bana bildiren kişilerdi. Memnuniyetlerini ve fikir birliklerini dostlarıyla paylaşmadılar. İnanıyorum ki o eski tabelayı okumamış olacak kadar genç yaştaydı hepsi de. Şikayetlerini bana bildirmek yerine dostlarına bildirmeyi seçen okurlardan da Lojiport yorumlarında görüş almışım. Hepsine teşekkür ediyorum. 7 yıldır yazı yazıyorum. Bir yazar için yazısının okunması ve geri dönüş olması gerçekten büyük mutluluktur. Yazdığınız cümleleri, görüşlerinizi duvara, okunmayan sayfalara veya dinlenmeyen yayınlara yapmak üzücüdür. Geri dönüşler besler yazarları. Olumlu da olsa, olumsuz da olsa teşekkürle karşılarız. Eleştiren yorumlara bana mail attıkları takdirde tek tek cevap vermeyi istiyorum. Bundan mutlu olacağım. Burada genel olarak yorumların ortak noktalarını cevaplamak istiyorum. Küçüğün düşmanı değilim. Üyelerinin çoğu küçük forwarder olan UTİKAD Derneğinde yıllarca yönetim kurulunda görev aldım. Küçüklerin öğrenmesi, büyümesi, yaptıklarını daha doğru yapmaları için yıllarca bilgilendirme toplantıları düzenledim, zaman ayırdım, emek verdim. Yararlananlar oldu. İşlerini daha iyi yaparak büyüyenlerle tanıştım. Önceki yazım ilgilenemeyen, bunlara katılmayan, kendi bildiklerinin doğrusunda çalışanlaradır. Çağın gerisinde kalanlara, haksız rekabet yapanlara, müşterisini yarı yolda bırakanlara, kandıranlaradır. Meslek etiği olmayanlaradır. Buna çok rastladık ve bu nedenle 300 ün üzerinde forwarder üyesi olan UTİKAD’da çalıştığım dönemde meslek etiği çalışmaları yaptık ve forwarderlığın iş etiğini tüzüğümüze koyduk, kitap haline getirdik. Buna uyanlar hala dostumdur. Büyük de olsalar küçük de. Büyüklerin başarılarını alkışladım, küçüklerin başarıları için çalıştım. Hatta başarılarını yazılarımda firma ismi vererek belirttim. Büyüklerin adamı olmadım hiç. Küçüklerin de iş yapabilmeleri için en büyük engel olan kara taşıma kanunundaki maddi yüklerin kaldırılması için bakanlık kapılarında, meclis koridorlarına, komisyon karşısında çok zaman ve emek harcadım. Danıştay’a kanunun ve yönetmeliğin maddi yük getiren maddelerinin kaldırılması için yapılan başvuruda imzası olan UTİKAD yönetim kurulunda görev aldım. DÜNYA gazetesinin PERŞEMBE ROTASI ekinde, dergilerde, konferanslarda kara taşıma kanununun madde değişiklikleri için forwarderlara gelen yükün hafifletilmesi için çok yazdım, çok anlattım. Bu büyükler için değil küçük, dürüst çalışan, iş etiği olan dostlarım içindi. Her zaman savunduğum şeyi burada tekrar edeyim. “En kötü kanun bile kanunsuzluktan iyidir”diyorum. Kanunlar değişir, düzelir ancak kanunsuzluk iyilerin değil, kötülerin tercihidir. Kanunlar ve yönetmelikler haksız rekabeti önleyen, müşterileri koruyan, güven veren maddeler taşır. Kanunlara hazırlık sırasında müdahale edebilirsiniz. Tüm gücümle ettim de. Değişiklikleri sağladık da. Teminat zorunluluğunu kaldırdık. Karşı çıktığım şey kanunlar ve yönetmelikler çıktıktan, sektörün büyük kısmı bu kurallara uyacağını belirledikten sonra, taahhütlerini yerine getirdikten sonra geride kalanların biz uymayacağız diyerek anarşi yaratmasıdır. Geçen yazımdan bir alıntı yapayım. Burada yazdıklarım bu dostlarım için değil, kendilerini bu dostlarımla aynı kefeye koymaya çalışan meslek etiği, iş etiği bulunmayan kişiler içindir. Bu kişilerin dışında kalan tüm girişimciler için kapım her zaman açıktır. Yıllardır karşılıksız yaptığım desteği yine karşılıksız yapıyorum., yapmaya devam edeceğim. İşlerini iyi yapmaları için gereken bilgileri varsa sermaye ve müşteri alt yapısı için, sermayeleri varsa bilgi ve müşteri alt yapıları için, müşteri alt yapıları varsa bilgi ve sermaye için destek olmaya hazırım. Ancak bu üçlüden hiç birine sahip değillerse lütfen şu anda bunların tümüne sahip olan kişi ve firmalarla rekabet etmeye kalkmasınlar. Kaçak taksi işletmekten farklı görmüyorum bu girişimleri. Geçen yazımdan bir alıntı daha yapacağım. Forwarderlık ciddi bir iştir. İş bilmenin yetmediği, katma değer yaratmayan, müşterisine, çevresine, meslektaşlarına destek olmayan, aramalarında geri dönemeyen, telefonla arandığında yok dedirten, arayacağım dedikten sonra aklına getirmeyen, maillerini okumadan silen, yanında çalışan elemanların olmadığı, her şeyi ben bilirim mantığıyla çalışan kişilerin yapabileceği iş değildir. Bu yazdıklarıma da önem vermeyen kişilerin karşısında olacağım. Yapacağı işi bilmeyen, müşterilerine değer katmayan, meslektaşlarına destek olmayan, ilişkilerinde sosyal sınırlar içinde bile sürdüremeyen, kişi ve kurumların bu sektöre faydadan çok zararı dokunacaktır ve dışında kalmaları gerekir. Yerimizi kendimiz seçeriz. İçerde veya dışarıda olmak kişinin kendi tercihidir. Son alıntım da kişisel deneyimimdendir. Bunu yaşayan çok kişinin olduğunu biliyor ve görüyorum. Paylaşmak istedim. Yalnız değiller. Başkalarının sırtına basarak yükselmeye kalkanlara duyurmak istedim. 3 Kuruşluk bir insana 5 kuruşluk değer verildiğinde, artan 2 kuruş ile sizi sattığını öğrendikten sonra. Yeni görüşleriniz için, Sevgilerimle,
Şikayetinizi Bize Memnuniyetinizi Dostlarınıza İletiniz
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.