Bir işadamı anlatmıştı?
Türkiye'den Almanya'ya doğru yola çıkan birçok tır şoförü Edirne'ye kadar yolda bol miktarda trafik ihlali yapar.
Hatalı sollama, flaşörsüz duraklama, aşırı hız?
Ne zaman ki Kapıkule Sınır Kapısı aşılır, aynı tır şoförü, bütün trafik kurallarına harfiyen uymaya başlar?
Ne aşırı hız, ne de hatalı sollama?
"Şoför aynı şoför, tır aynı tır, peki değişen ne?"
Türkiye'de ne zaman sistem tartışması olsa, bu soruyu hatırlarım.
Madem Tayyip Erdoğan ?başkanlık sistemi'ni tartışmaya açtı gelin bu konuya bir de bu anekdottan hareketle bakalım?
İlkokul çocukları gibi ?sistem mi, insan mı?' münazarası yapacak değilim.
Ama maalesef tartışma bu düzeyde?
Baksanıza daha ilk günden kimileri başkanlık sisteminin ?diktatörlüğe yol açacağını' söyleyerek karşı çıktı, kimileri ise başkanlık sistemini dokunduğu her şeyi altın eden ?sihirli bir kurtuluş değneği' olarak sundu?
Oysa başkanlık ne kategorik olarak ?diktatörlüğe yol açar' ne de ?sihirli değnek.'
Sistem elbette önemli ama daha önemlisi o sistemi işleten kültürel iklim?
Dilerseniz, "sınır kapısında metamorfoza uğrayan tır şoförü" üzerinden gidelim?
Aynı şoför aynı araçla iki ayrı ülkede neden iki ayrı davranış biçimi sergiler?
Yurt dışında araç kullanan hemen her Türk bu soruyu kendisine sorar?
İki ülkenin trafik kuralları mı farklı?
Minik farklılıklar olabilir ama dünyanın her yerinde üç aşağı beş yukarı sistem aynı.
Peki, Türkiye'de denetim mi eksik?
İstanbul'dan Berlin'e birkaç kez karayolu ile gittim, bizde denetim neyse orada da o?
Peki cezai yaptırımlar, belki Avrupa ülkeleri daha caydırıcıdır?
Eskiden olsa doğruydu ama uzun bir süredir Türkiye'de de cezalar yüksek?
O halde mesele ne?
Sistemin kendisinden çok nasıl işlediği?
Öyle olmasa Türk tır şoförleri sınır kapısında neden bambaşka insanlara dönüşsünler?
Bu tarafta ?trafik canavarı' diğer tarafta ?trafik meleği' gibi gaza bassınlar?
Hem parlamenter hem de başkanlık sisteminin avantajları ve dezavantajları var?
Fransa'nın önde gelen anayasa hukukçusu Guy Carcassone, Habertürk'ten Kerim Üster'e "Erdoğan'dan korkanlar başkanlık sistemini desteklesin" demiş?
Neden mi?
Buyurun: "Başkanlık sistemi başkanın, parlamenter sistem ise parlamentonun kuvvetli olduğu bir sistem değildir. Bu büyük bir yanlış algılama. Mesela İngiltere Başbakanı, ABD Başkanı'na göre daha kuvvetlidir. Türkiye'de Erdoğan'ın otoriter biri olduğundan şüphelenen Türklerin başkanlık sistemini desteklemesinde fayda var?"
Şaka gibi değil mi?
Ama değil?
Eğer derdiniz okul müsameresi tadında bir tartışma yapmaksa bölün ülkeyi ikiye bir taraf parlamenter sistemin faziletlerini anlatsın diğer taraf da başkanlık sisteminin?
Hani şu "Çok okuyan mı daha iyi bilir çok seyahat eden mi" tadında?
Yok eğer gerçekten birbirimizi derinleştiren bir sistem tartışması yapmak istiyorsak bırakalım artık şu sistem fetişizmini, biraz da "sınır kapısında canavardan meleğe dönüşen tır şoförleri"ni konuşalım?
Çünkü sorun ne sistem ne de insan sorunu?
Şoför aynı şoför, tır aynı tır, sistem şöyle ya da böyle aynı sistem ama sonuç bambaşka?
Sizce neden?
REFERANS