Yeni yılın ilk günlerini Bulgaristan’la yaşadığımız kriz ile karşılamıştık. Ancak, karşılıklı görüşmeler ve verilen tavizlerle sorun aşılabilmişti. Ama, geçen hafta yaptığım bir görüşme, bırakın sorunun aşılmasını, çığ gibi büyüyen bir tehlikeyi ihbar ediyordu. RODER 2. Başkanı Erol Soylu ve RODER Genel Müdürü Cumhur Atılgan, Bulgaristan’ın, anlaşma gereği bizden aldığı belgelerle kendi ülkeleri yerine üçüncü ülkelere taşıma yaptığını rakamlarla ortaya koydular. Bunun anlamı, Türk nakliye filosunun taşıması gereken yüklerin Bulgar tırları tarafından ‘ülkemize götürüyoruz’ diye alınıp, Avrupa’nın muhtelif ülkelerine taşınmasıydı. Ve ne yazık ki, bunu anlaşma gereği bizden aldıkları 30 bin belge ile yapıyorlardı. Son günlerde, yollardaki Bulgar araçlarının çokluğu işte bu yüzden. İhya olacakları bir iş kolunu ve TIR filolarını daha da geliştirme imkanını altın tepsi ile sunmuştuk komşuya... AB’nin lojistik planları tıkır tıkır işliyor Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkeleri, birliğe katkısı ‘0’ seviyelerini aşamayacak ülkeleri niye üye yapmıştı acaba? Diğer ülkelerin ekonomik refah seviyesinin yanına bile yaklaşamayacak bu ülkeler yeni ne getirecekti Avrupa Birliği’ne? İşte, AB’nin akil adamları çözümü buldular. Yeni üyelerin ekonomik entegrasyonu AB dışındaki ülkelerden sağlanacaktı. Bunun için de, her şart altında, ne yaparlarsa yapsınlar, gözü AB’ye girmekten başka hiçbir şey görmeyen Türkiye seçildi. Evet, plana göre ilk aşamada ‘lojistik üs’ olma iddiasındaki Türkiye zayıflatılarak, bu gücünün yitirilmesi sağlanacak. İkinci adımda ise, Avrupa Birliği’nin taşıma hizmet sektörünün yeni efendileri Bulgar, Romen, Moldova ve Polonyalılar olacaktı. Böylece AB elini cebine atmadan, sadece pastadaki payı bu ülkelere kanalize ederek, yeni üyelerin entegrasyon faturasını ülkemizin sırtına bindirecekti. Böylece, ‘büyük ağabey’ de, küçük kardeşlerini kanatları altına alıp, görevini ifa etmenin rahatlığına ulaşacaktı. Gelelim Bulgaristan’la yapılan anlaşmaya: Buna göre, 20 bin dolu Bulgar aracı, Türkiye’ye girebilecek ve Bulgaristan’a götürmek üzere yük alabilecekti. Bunun yanı sıra, 10 bin de boş Bulgar aracı Türkiye’ye girip, Türkiye’den dolu olarak Bulgaristan’a gidebilecekti. Demek ki, buradan Türkiye’den 30 bin Bulgar aracı yük alıp, Bulgaristan’a gidebilecek, anlamı çıkıyor. Peki, Bulgaristan’ın böyle bir ihtiyacı var mı? Komşu’nun nüfusu yaklaşık 8 milyon. Bize ne kadar belge verdiyse, mütekabiliyet esasına göre o kadar da talep etmiş. Öte yandan Bulgaristan’la 10 kat dış ticaret hacmine sahip olduğumuz İtalya ile bu ticareti 28 bin belge ile kotarmaya çalışıyoruz. Kapıkule’den Avrupa’ya çıkan araçların yarısı 3 ülkeye gitmiş “Üçüncü ülke taşımaları, ülkelerin birbirlerine en cimri davranarak tahsis ettikleri belgelerdir” diyor, RODER Genel Müdürü Cumhur Atılgan ve çok çarpıcı bir örnek anlatıyor. “2006 yılında Kapıkule’den Avrupa’ya çıkış yapan araç sayısı, 70.130. Bunların yüzde 95’i Macar’sa Macaristan’a; Çek’se Çek Cumhuriyeti’ne; İngiliz’se İngiltere’ye yük götüren araçlardan oluşuyor. Bu 70 bin araç içinde Bulgaristan, Makedonya ve Moldova’nın toplamı 35 bin. Yani, koca Avrupa’nın taşımacıları kendi ülkelerine toplamda 70 bin sefer yapıyor. Bunların içinde Bulgaristan, Makedonya ve Moldova kendi ülkelerine 35 bin taşıma yapıyor. Diğer tarafta Avrupa’nın devleri Almanya, Fransa, İngiltere varken, bu üç ülkenin büyüklüğü nedir ki, kendi ülkesine 35 bin araçlık yük taşımış..! Burada bir karışık durum olduğu, bu yüklerin kendi ülkelerine gitmediği, diğer ülkelere taşındığı; yani üçüncü ülke taşıması yapıldığı gün gibi aşikar.” Yapılması gereken ne? “Anlaşmanın, yapılması gerekiyordu ve karşı taraftan daha fazla alınacak bir şey olmadığı kabul edildiği için bu çerçevede oluştu” diye açıklayan RODER 2. Başkanı, aslında elimizin zayıflığını çok güzel anlatıyor. Anlaşma, bir şekilde yürüyor. Kimse bozalım iddiasında değil. Ancak rakamlar, gerçekten pastanın sadece mumlarıyla yetinmek zorunda kalabileceğimizi gösteriyor. Bu yolda en büyük görev, denetim mekanizmasına düşüyor. Sorun, daha sıkı kontrol tedbirleriyle çözülebilir. Bütün mesele, Kapıkule’ye gelmiş aracın denetiminin “evrakı var mı yok mu” seviyesinden daha öteye geçmesinde yatıyor. Beyanname açılırken, nakliyecinin işlemi ile beyannamedeki ilişkiyi kesmek yerine bir ara link ile beyanname ve nakliyeci bilgilerini çakıştırmak gerekiyor. Yani eğer ihraç beyannamesinde Frankfurt, nakliyeci beyanında ise Sofya yazıyorsa, kesinlikle müsaade edilmemelidir. Bu tarz araçlardan ilgili belge istenilmelidir. Bulgaristan’a 500 adet üçüncü ülke taşıması verilmiş. Onlar da, bize o kadar vermişler. Eğer, üçüncü ülkeye taşıma yapacaksa elindeki o belgeyle yapsın. Yapılması gereken sadece eldeki belgenin amacına uygun kullandırılmasıdır. Lütfen, tehlikeyi fark edin ve Türk taşımacılığının bir tokat daha yemesine izin vermeyin.