Frost & Sullivan’ın yeni araştırmasına göre konfor, rahatlık, güvenlik ve eğlenceyle ilgili araç içi sistemler hızla gelişiyor, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki (ICT) artış sürücülerde dikkat dağınıklığını artıran bir bilgi bombardımanına yol açıyor. Analistler, orijinal otomobil ekipman üreticilerinin (OEM) marka değerlerini sürdürmek için en son teknolojileri kullanmalarına dönük baskı altında olmakla birlikte, aynı zamanda dikkat dağınıklığını azaltmak için insan ve otomobil arasında basit bir etkileşim sürecini sürdürmek zorunda olduğunu vurguluyorlar.
2010 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başlayan dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan, Türkiye’de hazırladığı başta enerji, otomotiv, savunma ve sağlık olmak üzere çeşitli sektörlerde uzun vadeli pazar öngörülerini de kapsayan raporlarıyla uluslararası şirketlerin ve yatırım fonlarının Türkiye’deki faaliyetlerine yardımcı olmanın yanı sıra farklı sektörlerde birçok Türk firmasına özel araştırma ve danışmanlık hizmetleri vererek iç ve dış pazarlarda büyümelerine yardımcı olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Frost & Sullivan, Türkiye otomotiv sektörünü de yakından ilgilendiren araç içi sistemleri ve sürüş güvenliğini mercek altına alıyor.
Frost & Sullivan otomotiv endüstrisi analistlerine göre sürücülerde dikkat dağınıklığının ölçülmesi görüş davranışı, menü yapısının dizaynı, sistem yanıt süresi ve sürücünün yaşı gibi detayları içeriyor. Örneğin, sürücünün belirli bir özelliğe erişim sağlamak için gezinmek zorunda olduğu alt menülerin sayısı arttıkça gözlerini yoldan ayırdığı süre de o oranda uzuyor. Dokunmatik ekran kullanan sürücüler, erişim sağladıkları uygulamaları takip etmek için ekrana bakmak zorunda kalıyorlar. Sistem geri bildiriminin eksikliği de (dokunmatik geri bildirim) dikkatsiz sürüşe ve sürücünün iş yükünde artışa neden oluyor.
İnsan makine ara yüzü karmaşık olmamalı
Frost & Sullivan analistlerine göre insan makine ara yüzü çözümünü geliştirmenin önemli bir parçası olan süreç, otomobildeki çeşitli kontrollere yönelik tüketici tercihleri tarafından işletildiğinden, karmaşık bir ara yüze ve uzun süreli öğrenme sürecini içeren bir ara yüzün geliştirilmesi amaca hizmet etmiyor. Analistler, Avrupa'daki birinci jenerasyon iDrive ve MyFord Touch sistemlerinin artan karmaşıklığının neden olduğu hayal kırıklığını buna örnek olarak veriyorlar.
Uzun bir zamandan beri ABD hükümeti tarafından otomobilde sürücü dikkatinin dağılmasına yol açan belirli trendlerin tespit edilmesine yönelik çeşitli araştırmalar yapılıyor. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Genel Müdürlüğü'nün (NHTSA) araştırmasında dikkati dağıtan faktörler, süre ve sıklıklarına bağlı olarak “Görsel”, “Manüel” ve “Bilişsel” olmak üzere sınıflandırılıyor. Çalışma aynı zamanda, 2010 yılında polise bildirilen kazaların yüzde 17'sinin (yaklaşık 899,000) belirli oranda sürücü dikkatsizliğinden kaynaklandığını da ortaya koyuyor. Söz konusu 899,000 kazadan 26,000'inin, (polise bildirilen ve dikkatle ilgili olan kazaların yüzde 3'ü) araç içi cihaz/kontrol kullanımının neden olduğu dikkat dağılmasından kaynaklandığı bildiriliyor.
Elde edilen verilere göre NHTSA, sürücülerde dikkat dağınıklığına yönelik olarak cihaz kaynağı ve etkileşim türüne göre üç aşamada açıklanacak olan, gönüllü kişilere yönelik kılavuzları hazırlamış bulunuyor. Birinci fazın geri bildirim ve halktan alınan görüşlerin analizini takiben açıklanması bekleniyor. Henüz tamamlanma aşamasında olan ikinci ve üçüncü fazların 2012 sonu veya 2013 başında açıklanması bekleniyor.
Sorunlar tespit ediliyor, öneriler geliştiriliyor
Birinci aşama, Orijinal Ekipman Üretici (OEM) sistemlerine yönelik yönergeleri belirtiyor ve sistem/cihaz işletiminin, diğer elin direksiyonda kalmasını sağlayacak şekilde sınırlandırılması, erişilen görevlerin sıklık ve süresinin azaltılması, el ile yapılacak girişlerin ve görüş hattındaki gereksiz görsel bilgilerin kısıtlanması ve sistem görüntülenme süresinin iki saniyeyle sınırlandırılması gibi kilit önerileri içeriyor. Ayrıca araç hareket halindeyken metin iletme, internette gezinme, telefon numarası çevirme ve sosyal medya kullanımından kaçınmaya yönelik sistemlerin geliştirilmesi de öneriliyor. Söz konusu öneriler araç bilgileri, seyir, iletişim ve eğlence sistemlerini kapsıyor.
İkinci fazda yer alan yönergeler satış sonrasının yanı sıra navigasyon sistemleri, taşınabilir navigasyon sistemleri (PND'ler) ve akıllı telefonlar için geçerli olacak. Üçüncü faza ait yönergeler ise, özel olarak bilişsel iş yükünü üstlenecek, dikkat dağılmasının azalmasına yardımcı olacak olan işitsel-sesli ara yüzleri temel alacak.
Otomobil ve akıllı telefon üreticilerini etkileyecek
Frost & Sullivan analistleri, yukarıda belirtilen yönergelerin, sürücülerde dikkat dağınıklığı sorunuyla başa çıkmak için alınan sıkı önlemlerle birlikte, güvenli ve basit bir insan makine ara yüzüne (İMA) ilişkin standartların belirlenmesine yardımcı olacağını belirtiyorlar. Nitekim akıllı telefonlar, sürücülerin dikkatini dağıtan başlıca kaynakların başında geliyor. Çeşitli araştırmalara göre araç sürerken telefonla görüşen sürücülerin kaza yapma riski dört kat artıyor.
ABD Ulusal Taşımacılık Güvenlik Kurulu (NTSB), 2011 yılının Aralık ayında, direksiyon başında kişisel elektronik cihaz kullanımının yasaklanmasına dair bir teklif vermiş bulunuyor. Düzenlemenin 50 eyalette yürürlüğe girmiş olduğunu ifade eden Frost & Sullivan analistleri, bu durumun, ürün gamlarının bir bölümü olarak telefon entegrasyon ve “eller serbest” kitlerini imal eden OEM'ler açısından kısıtlayıcı olabileceğinin altını çiziyorlar. Frost & Sullivan analistlerine göre otomotiv ve akıllı telefon endüstrilerinden gelen baskılardan ötürü düzenlemenin nasıl uygulanacağı henüz bilinmiyor. Ayrıca bu durum, piyasada bulunan tüm akıllı telefon ara yüzü çözümleri için de bir deneme süresini içeriyor. Nihai karar, akıllı telefonun araç içi İMA sistemiyle ne oranda kullanılabildiği doğrultusunda verilecek.
Frost & Sullivan analistlerine göre sürücülerin dikkat dağınıklığını azaltmaya yönelik tüm gelişmeler, doğal ses kontrol ara yüzlerinin geliştirilmesine işaret ediyor. Ses kontrollü ortam elde etmeye yönelik hedefe ulaşılmadan önce başta komut tabanlı olanlardan, doğal konuşma sistemlerine geçiş olmak üzere bir dizi talebin karşılanması gerekiyor. Analistler, bu ortamı halihazırda araçlarında sunan Ford Sync, Kia UVO ve Toyota Entune gibi sistemler için ortaya bir kazan-kazan durumu çıktığını belirtiyorlar. Ancak Frost & Sullivan uzmanları, bu durumun daha uzun süreli kullanıcı dikkatini gerektiren dokunmatik ekranlı sistemler için potansiyel bir tehdit oluşturabileceğine de ifade ediyorlar.
Yakın gelecekte sürücüleri neler bekliyor?
Frost & Sullivan analistlerine göre sürüşle ilgili kritik olan ve olmayan fonksiyonların sınıflandırılması, güvenli ve sade bir İMA çözümünün dizayn edilmesine temel teşkil edecek. Ayrıca temel vurgu, işlevlerin eldeki farklı ara yüzler arasında bölüştürülmesi sırasında uygun bir dengenin kurulmasına yönelik yapılacak. Bu sürecin büyük bir bölümü, sürücü dikkatsizliğinin azaltılması ve farklı kontrollere yönelik tüketici tercihlerinin akılda bulundurulması için yukarıda belirtilen yönergeleri esas alacak.
Frost & Sullivan uzmanları, Denso Corporation'ın kokpit görüntüleme sistemi Enter Resonance 2020’i, sürücünün bilişsel iş yükümü biyometrik veriler aracılığıyla sayısal olarak ölçen İMA yöneticisini buna örnek olarak veriyor. İMA yöneticisi, bu verileri çeşitli sensorlardan alınan diğer girdilerle birleştirerek, bilgi göstergesini sürücünün güvenliğini sürdürmek amacıyla yönetiyor. Bunun yanı sıra, kişiselleştirilmiş ve öncelik verilmiş bilgileri de uygun görüntüleme seçenekleri aracılığıyla sunuyor. Delphi'nin sistemi de benzer şekilde, trafik durumu, aracın durumu (statik veya seyir halinde) ve sürücünün dikkati gibi çeşitli sürüş faktörlerini değerlendiren akıllı iş yükü yönetim sistemlerinden yararlanıyor. Bu sistem ayrıca alarm göndererek iç mekandaki ekranları, sürücünün dikkatini yola vermesini sağlayacak şekilde düzenliyor.
Kurumlar arasında işbirliği gerekiyor
Frost & Sullivan sektör analistleri, yeni teknolojilerin uygulanması ve sürücü dikkatsizliğinin azaltılması arasında mükemmel bir denge kurulması gerektiğini vurguluyor. Bu da, tüm kontrol ara yüzlerinin önemli bir rol oynayacağı çok yönlü bir İMA sistemine olan ihtiyacı geri çekiyor. Sürücü güvenliğinin sağlanması için modüler bir yaklaşımın ise sürücü destek sistemleri (DAS) ve enformasyon sistemlerinin birleştirilmesi anlamına geldiği belirtiliyor.
Frost & Sullivan’a göre NHTSA'nın sürücülerde dikkat dağınıklığına ilişkin yaklaşımı, OEM'leri gelecek nesil enformasyon sistemlerini ayrıntılı olarak projelendirmeye teşvik edecek. NHTSA, birinci fazdaki önerileri tamamlamadan önce ABD kamuoyundan alınan geri bildirimi uygulamayı ve halka açık toplantılar düzenlemeyi planlıyor. Bunun da OEM'ler ve tedarikçilere, mesajlarını iletme fırsatını sunarak gerek kendileri gerekse tüketiciler açısından yararlı yönergeleri belirlemelerine yardımcı olacak. Ayrıca Frost & Sullivan'a göre NHTSA, sürücülerde dikkat dağınıklığını minimize etme konusunda, infotainment (bilgi ve eğlence) platformunu standartlaştırmayı hedefleyen GENIVI'yle benzer şekilde otomobil OEM'leriyle ortaklaşa çalışmalar da gerçekleştirebilir.
LOJİPORT