Haberlerimizde firmanın ülke gündemiyle ilgili değil de, kendi faaliyetleriyle ilgili konuşmalarını öne çıkarırız. Ama bu kez öyle yapmadık. Çünkü başlıktaki sözlerin sahibi bir firmanın genel müdürü; diğer bir firmanın da yönetim kurulu üyesi olmasının yanında, Irak'ın en zor zamanlarında güç koşullarda nakliye faaliyetlerini kesintisiz sürdürmüş bir iş insanı. Bununla yetinmeyip sektörel bir sivil toplum örgütü olan Türkiye-Irak Sanayici ve İşinsanları Derneği'nin de (TISİAD) başkan vekilliğini yürütüyor. Bölgeyle ilgili görüş belirtmesi kadar doğal ne olabilir?
Tabii ki, Sayın Mustafa İmrak'a önce Irak'ı soruyoruz. Irak'ın, ahde vefalarının öne çıktığı bir pazar olduğunun altını çizen İmrak, "Çünkü nakliye sektörüne girişimiz Irak ile başlar. Aslında İmsan, kurumsal olarak 2000 yılında faaliyete geçti ama öncesinde alnının teriyle firmamızın temellerini nakliyecilik yaparak 1985 yılında atan babamın payı büyük. Babamız deneyimi ve tecrübesiyle arkamızdaki en büyük güçtür. Özellikle 2003 ABD Irak savaşında gıda, insani yardım gibi tüm süreçlerin içinde İmsan Grup vardır. En ulaşılamaz yerlere dahi ABD konvoylarıyla birlikte ulaştık. 300 kilometrelik bir mesafeyi konvoyla birlikte 20 günde kattettiğimiz zamanlar oldu. Biz o zor dönemde Irak’taydık. Doğal süreçte Irak’ta istikrar oluşmaya başladı, her ne kadar hala oluştuğunu söylebilmek mümkün olmasa da, ABD’nin çekilmesiyle birlikte pazar genişledi ve müşteri beklentileri bizi Avrupa pazarına itti. Irak, İmsan için büyük bir pazar ama Türkiye için de çok ciddi bir pazar. Önceki dönemde Almanya’dan sonra gelen bir ihracat pazarından söz ediyoruz. Son dönemde iç savaş ve kuzey-güney arasındaki sıkıntılardan; zaman zaman yaşanan siyasi gerilimlerden dolayı 5. sıralara gerilemiş olsa da, gözardı edilmeyecek büyüklükte bir pazar" diye konuştu.
"Uğrağı Türkiye olmayan taşımalardan ülkemize döviz kazandırıyoruz"
Irak’ta ofislerininin bulunduğunu kaydeden İMSAN Group Yönetim Kurulu Üyesi ve İMS Lojistik Genel Müdürü Mustafa İmrak şöyle devam etti: "Irak’tan ithalat, taşımalarımızın yüzde 1’ini dahi karşılamaz, tamamen ihracat ağırlıklı taşımalar yapıyoruz. Üretimin olmadığı 55-60 milyon nüfuslu, yüzde 90 dışa bağımlı bir ülkeden söz ediyoruz. Türkiye’den ihracat, Avrupa’dan da transit olarak Irak’a taşıma organizatörlüğü yapıyoruz. Bunun dışında örneğin İngiltere’den alıp Dubai’ye Ürdün’e, deniz aşırı ülkelere taşımalar gerçekleştiriyoruz. Özetle uğrağı Türkiye olmayan ama paranın Türkiye’ye geldiği taşımalar bunlar. Taşımaların Türkiye ile hiçbir bağlantısı yok ama biz Türk şirketiyiz ve fatura bizden kesiliyor. Dolayısıyla kazancın vergisi de ülkemize kalıyor. Irak’a yapılan tıbbi cihaz, tıbbi malzeme ve ilaç taşımalarının yüzde 50’sinden fazlasını biz gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız bu işin çıkış kaynağı güvendir. İlaç taşıması hijyen, uzmanlık ve koruma gerektiren bir nakliye türüdür. Karşı tarafta muhatap olduklarımız sağlık kuruluşları, doktorlar vb dolayısıyla bu işin ehliyle çalışıyor, süreci öyle yönetiyor ve koordine ediyoruz."
Deniz ve havayolunda forwarder hizmeti verdiklerini, ağırlıklı olarak karayolu çalıştıklarını ifade eden İmrak, "160 öz mal aracımız var. İhracatta 18 Avrupa ülkesine çalışıyoruz. Dönüşte de 3. ülke taşımaları yapıyoruz. Rusya Ukrayna savaşının ardından önemi daha da ortaya çıkan Orta Koridor; Rusya’ya uygulanan ambargolar, Türkiye’nin jeopolitik konumunun daha da önem arz etmesi ile biz de lojistik tarafında aktif olarak yer almak istedik. Ama bunu ne kadar başarabildiğimiz tartışılır. Çünkü, hala bir türlü aşamadığımız bürokratik engeller var. Siyasi olarak doğru yerde konumlandık ama bürokrasi, siyasetin başarısını taçlandıramadı diyebiliriz. Türkiye, savaşın iki tarafıyla da görüşebilen tek ülkeydi. Türkiye, Rusya’ya giden taşımalarda yönlendirici olmalıydı. Limanları, sınır kapılarını bürokrasinin ağırlığından kurtarması lazımdı. Rusya’ya giden taşımalara yön tayin etmez, engeller çıkarırsak, taşımalar yönünü bulur, biz de kaybederiz uyarısını en üst seviyede dile getirmiştik. Nitekim hala şu anda yol olmadığı için Polonya gibi destinasyonlardan Rusya’ya ulaşılıyor. Transit rejime tabii olan bir taşımayı, yani Türkiye sınırları içinden geçip Irak’a, Kazakistan’a, Rusya’ya gidecekse, nihai tüketici siz olmadığınız için araştırmayı bırakın nihai tüketici olan ülke üstlensin. Siz transit geçiş ülkesisiniz. Kaçak var mı? Ülkeye zarar verecek bir materyal var mı? Bunu kontrol tabi ki edeceksiniz ama sizle alakası olmayan bir taşımayı yalnızca sizden transit geçtiği için oyalamayın. O geçişten nakliyeci, dolayısıyla ülkemiz para kazanıyor. Sizin limanınızdaki, sınır kapılarınızdaki bürokrasiyi azaltarak bu geçişin hızlanmasını sağlamanız, sertifikayla filan uğraşmamanız gerekiyor. Bizim özellikle komşularımızla sorun yaşamamız lazım ülkeler arasında sorun varsa ticarete de kötü yansıyor" açıklamasını yaptı.
Özellikle Suriye ile ilişkilerin düzelmesinın ekonomimize ciddi katkı sunacağının altını çizen Mustafa İmrak, "Çünkü Suriye koridoru açılırsa, başta Hataylı nakliyeciler olmak üzere ihracatçılar, üreticiler; Mersin, Gaziantep nakliye sektörü eski görkemli günlerine dönüş yapacaktır. Çünkü, Suriye koridorundan 13-14 Arap ülkesine ulaşmanız mümkün. Suriye ile normalleşme, hem insani hem de ticari anlamda ciddi katkılar sunacaktır. 2011 yılı öncesini anımsayın Hataylı nakliyeci, kendi Ro-Ro’sunu kurmuş ve süreci yönetir hale gelmişti. Suriye koridorunun kapanmasıyla birlikte Hayfa Limanı’na İsrail’e mahkum oldular. O koridorun kapanması başka bir sonucu daha getirdi. Herkes Avrupa’ya yönelmek zorunda kaldı. Bu yönelme pastanın daralması ve navlunların yerlerde sürünmesi sonucunu getirdi. Hizmet kalitesi düştü, maliyet odaklı hesaplamaların içine girildi. Sonuçta bu da ülkenin kaybıdır" ifadelerini kullandı.
"İmsan Akademi, kurmayı hedefliyoruz"
İmsan Grup olarak 2024'ten beklentilerini sorduğumuz Mustafa İmrak, önümüzdeki yılın hedeflerini de şu sözlerle açıkladı: "Sektörün güçlenmesi için birçok alanda çaba gösteriyoruz. 2023 yılını yapılanma süreciyle geçirdik. Araç yatırımlarının yanı sıra, yetkilendirilmiş yükümlü belgesi almak için başvuruda bulunduk. Yeşil lojistiğe yönelik yatırımlar ve projeler geliştirdik. Bunları yaparken de bir yandan altyapımızı güçlendirdik. Biz, bölgemize ait yapılan her şeyin arkasında durmak gibi bir misyon edindik. Mersin’i lojistiğin başkenti olarak görüyoruz. Bu nedenle bu başkentin güzel işlere öncülük etmesi gerektiğine inanıyoruz. İmsan’ın yakından takip edilen bir firma olduğuna inanıyorum. Çünkü aldığımız geri bildirimleri bunu gösteriyor. Biz ilk iş deneyimini bizimle yapın, her türlü desteği veririz mantığıyla yaklaşıyoruz. Size gerçekten inanalım ve kariyer planlarınızda yardımcı olalım diyoruz. 2024 yılında sektöre neler katabilirizin çalışmalarını yapacağız. İmsan Akademi adlı bir yapılanma hedefimiz var. İmsan Akademi ile birlikte sektöre daha kalifiye elemanlar kazandırmayı hedefliyoruz."
Selçuk ONUR - LOJİPORT