Trukker, operasyonlarıyla 10 ülkeyi birbirine bağlıyor

Hakan Arıkan, "Türkiye, Polonya ve Kazakistan ile bir stratejik üçgen içerisinde faaliyet gösteriyoruz. Şu anda 10 ülkede operasyonlarımızı sürdürürken doğu ile batı arasındaki ticaretin kontrolünü elde etmeye odaklanan bir strateji izliyoruz" diyor.

TruKKer Global İcra Kurulu Üyesi & Türkiye, Avrupa ve BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan ile firma faaliyetleri ve hedeflerini konuştuk.

- Trukker, bir süre önce Polonya’da bir şirket satın alması gerçekleştirdi. Bu satın almanın Türkiye operasyonlarına etkisi ya da katkısı ne olacak? Türkiye’de de şirket satın almayı düşünüyor musunuz

Türkiye pazarına girdikten sonra Polonya’da gerçekleştirdiğimiz yatırım, şirketimizin globalleşme adımlarının bir parçasını oluşturuyor. Polonya nakliye açısından Türkiye’ye benziyor. Tüm Avrupa'nın içinde en çok tır ve kamyonlara sahip ilk 3 ülkesinden ikisi Polonya ve Türkiye. Bu nedenle tedarikçi havuzunu maksimize etmenin yollarından biri Polonya'da olmaktı. Polonya bu konuda genel bir talep görüyor. Dünya konjonktürüne rağmen doğu ile batıyı bağlama stratejimizi sonuna kadar savunuyoruz. Bu nedenle Çin'in komşusu konumunda ve lojistik altyapıyı sağlayan ülkelerden biri olan Kazakistan operasyonumuzu da hayata geçirdik.

Polonya, Çin'den kalkan trenlerin Rusya üzerinden geçip Polonya'da ilk durağını yaptığı ve Avrupa'ya dağıtım için kullanıldığı bir köprü konumunda. Ancak Rusya-Ukrayna savaşı sonrası sınırların kapanması nedeniyle bazı zorluklarla karşılaştı. Buna rağmen Polonya, Avrupa'nın lojistik merkezi olma avantajını koruyor, özellikle Almanya gibi lojistikte öncü olan ülkelere nakliye ve tedarik hizmeti sağlamak konusunda lider durumda. Kazakistan ise Çin ile komşu olmasından dolayı stratejik bir konuma sahip ve dryportlar (iç kara limanı) aracılığıyla önemli avantajlar sunuyor.

Dubai merkezli bir lojistik şirketi olarak Türkiye, Polonya ve Kazakistan arasında bir stratejik üçgen içerisinde faaliyet gösteriyoruz. Şu anda 10 farklı ülkede operasyonlarımızı sürdürürken doğu ile batı arasındaki ticaretin kontrolünü elde etmeye odaklanan bir strateji izliyoruz. Çünkü bu üç bölge de önemli ticaret yollarının kesişiminde bulunuyor. Çin, Pakistan gibi üretici toplumlarla yakınlığımız, Dubai ve Kazakistan üzerinden avantaj sağlıyor. Aynı zamanda Türkiye, Polonya gibi stratejik konumlanışlara sahip ve Avrupa ile sıkı bağlantıları olan bir ülke. Polonya'nın Çin ile Avrupa arasındaki ticaretteki rolü değiştiğinde, bu bize Türkiye üzerinden Avrupa pazarında daha fazla fırsat yaratma imkanı sundu. Bu nedenle, Avrupa'daki varlığımızı büyütmek, Türkiye'yi daha fazla ön plana çıkarmak, orta ve uzun vadeli hedeflerimizin kararlılıkla sürdüğü bir stratejik odak noktamız.

Her yıl Türkiye'de yaklaşık iki kat büyüdüğümüzü görüyoruz, bu da bizim için olumlu bir gösterge. Bu büyümeyi sürdürebilmek için müşteri memnuniyetinin önemini biliyoruz. Türkiye'nin önde gelen firmaları ve nakliyecileri ile iş birliği yapmak, güvenin temelini oluşturuyor. Bu nedenle, mevcut başarılarımızın üzerine yenilerini eklemeye odaklanacağız.

- Türkiye ihraç yükünde yoğun, ithalat yüklerinde ise sorun yaşayan bir ülke. Boş araç sorununa Trukker olarak ne gibi katkılarda bulunuyorsunuz. Nakliyeciler size ulaşmak için ne yapacak?

TruKKer olarak kurduğumuz iş modeli ile hizmet üretmenin ötesine geçerek lojistik sektörü için sürdürülebilir bir değer yaratıyoruz. Ekonomik çözümlerimiz, araç teminini ve izlenebilirliğini sağlayan güçlü teknolojik altyapımızla sektörde üstün konumdayız. Sahip olduğumuz son teknolojilerle karayolu taşımacılığı ve lojistik operasyonları basitleştirerek verimli hale dönüştürüyoruz. Örneğin; bir araç sahibi, aracına dilediği yüklemeyi yaparak gitmesi gereken yere ulaşıyor ancak aracı boş bir halde dönüş yapmak istemiyor. Bu durumdakiler şimdiye kadar fiziki garaj dediğimiz platformlardan mal temin ediyordu. Biz TrukKer olarak bunu dijitalleştirdik. Böylece onlara hız kazandırarak taşımacılık sektöründe sürdürülebilirliğe yönelik büyük bir adım attık. Araç sahibi normalde bir iş bulamadığında başka bir şehre geçmek istiyor ve bu sebeple de iki şehir arasında maaliyet olarak bir borç kilometresi oluyor. Bizim buradaki amacımız o borç kilometresini minimize ederek hem maliyet hem de çevre dostu bir avantaj sağlamak.

Her adımında sonraki hamlemizi planlayarak geliştirdiğimiz projelerimizi sürdürülebilirlik etrafında şekillendiriyoruz. Lojistik ekosistemini yeşil dönüşüme hazırlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Kara nakliyatında çok ciddi bir geri dönüş yükü bulunuyor. Hedefimiz boş gidişi azaltmak. Boş kilometreler, bizim tedarikçilerimizle %20'ye kadar azaltılabilir. Türkiye'de kamyoncu portföyüne baktığımızda dönemine göre %30-40 boş kilometre oranlarından bahsediliyor. 100 araçla yapacağımız işi 120-140 araçla yapıyoruz. Kısa vadede bunun önüne geçerek sektörde yeşil dönüşüm başlatmayı planlıyoruz. Böylece sektöre sürdürülebilirlik açılımı getireceğiz.

- Kızıldeniz’de yaşanan gelişmeler nedeniyle deniz navlunları füze gibi yükseldi. Bunun karayoluna yansıması ve Trukker’in iş akışına yansıması ne şekilde olur?

Lojistik sektöründe her yılın kendine göre zorlukları oluyor. Pandemi döneminde talep fazlayken, ekipman eksikliği sorunu vardı. İşler azalınca da ekipmanı faydalı kullanmaya yönelik çözüm arayışları oluştu. Bizim çözümümüz de tam olarak burada devreye giriyor. Biz araç sahiplerinin yaptıkları boş kilometreleri ortadan kaldırırken, bekleme-yük arama sürelerini kısaltıyor, böylece zaman ve maliyet tasarrufu sağlarken verimlilik artışı elde ediyoruz. Katma değerli hizmetlerimizle araç sahipleriyle çözüm ortaklığı kuruyoruz. 2023 yılı bu anlamda, ekipmanların verimli kullanılması açısından zor bir yıldı. Navlunlar bir anda gerilemeye başladı. Avrupa’da hala resesyon çok derinden hissediliyor ve birçok kaynağa göre, 2024’de de hissedilmeye devam edecek. Kızıldeniz’de yaşanan gelişmeler de henüz yılın başındayken navlun fiyatlarının fırlamasına neden oldu. Tam da bu noktada verim sağlamak, arz ve talebi buluşturabilmek çok önemli. Platformumuz, her dönemin farklı sorunlarına çözüm sağlıyor. Bu da büyüme rakamlarımıza yansıyor.

Kızıldeniz’deki gelişmeler çok kısa sürede gündemden düşecek gibi durmuyor. Bu nedenle deniz navlunlarının yükselmesi, transit sürelerinin uzaması konuları da gündemimizde olacak. Kara lojistiği şu an yakın gönderiler için yeniden bir alternatif haline gelmeye başlıyor. Yakın coğrafyamızda özellikle Körfez ülkelerinden buraya ticarette ivme kazanabilir. Özellikle Pakistan’dan Avrupa’ya ticarette kara taşımacılığında talep artıyor. Ancak bunun çok kısa sürede çözülmesi mümkün görünmüyor. Çünkü bölgedeki siyasi konular da süreci etkiliyor. TruKKer olarak biz de o bölgedeki krizi nasıl fırsata dönüştürebiliriz diye farklı taşıma modları ve alternatifler üzerinde çalışıyoruz.

- Son yıllarda halka arzlarda oldukça hareketlilik yaşanıyor. Sizce Trukker da borsaya açılmalı mı?

Orta vadeli hedefimiz, 2025 yılı başında TruKKer'ı halka arz etmek. Bu hedef, global bir halka arzı içeren çalışmaları içeriyor. Bu süreç, şirketin şeffaflığını, ölçülebilirliğini artırmanın yanı sıra genel şirket güvenini artırmak açısından da kritik bir öneme sahip. Halka arzı gerçekleştirerek uzun vadeli Avrupa'da genişleme ve batıya doğru büyüme yolculuğumuza şeffaf ve sürdürülebilir bir boyut getireceğiz.

- Küresel gelişmeler iş yapma modelinizi nasıl etkiliyor?

Türkiye olarak coğrafi konumumuzun getirdiği avantajla küresel gelişmeler karşısında hem şanslı hem de şanssız pozisyondayız. Ülke olarak neredeyse her yıl farklı bir krizle karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle Türk şirketleri, krizlerle yaşama konusunda ve onların üstesinden gelme noktasında oldukça becerikli durumda.

Bu çerçeveden baktığımızda son yaşadığımız krizlerin de bize hem avantaj hem de dezavantajları oldu. Özellikle Rusya savaşını göz önünde bulundurduğumuzda en önemli dezavantaj tabii ki sınırların kapatılması oldu. Avrupa ile Rusya ticaretinin bitme noktasına gelmesi doğrudan lojistik sektörünü etkiledi. Ama Türkiye burada geçiş koridoru olarak önemli bir rol almaya başladı. Özellikle siyasi olarak da izlenen tarafsız politika bu konumumuzu güçlendirdi.

Avrupa ile Rusya arasındaki ticarette transit yollar ve geçiş yollar var. Türkiye açısından bu da önemli bir avantaj. Dolayısıyla her krizde bir fırsat, her fırsatta da bir kriz olduğuna inanıyoruz. Özellikle Türki Cumhuriyetler, Bağımsız Devletler Topluluğu rotalarına çalışan firmalar için bu savaş hem kriz hem de fırsatları bir arada barındırıyor.

TruKKer olarak küresel gelişmeler karşısında iş modeli ve iş yapış şekli açısından büyük bir değişiklik yapmaya ihtiyaç duymadık. Ama tabii ki navlun fiyatlarında agresif değişiklikler yaşanıyor. Bu doğrultuda da fiyatlama stratejileri değişiyor. Buralarda stratejik seviyede olmasa da taktiksel seviyede değişiklikler yapmak durumunda kalıyoruz.

- Sektördeki dijital platformların büyüme potansiyeli nedir?

Dünyada ve Türkiye'deki dijital uluslararası taşımacılık şirketleri, sektörü dijitalleştirmek için çaba sarf ediyor. Bugün özellikle Avrupa ve Amerika’da sektörde oldukça etkili oyuncular bulunuyor. İhtiyaçlar değişip lojistik olgunluk arttıkça, dijital platformların kullanımı da artış gösteriyor. Amerika ve Batı Avrupa'da bu kullanım çok yaygın. Türkiye ise bu açıdan bir köprü konumunda.

TruKKer olarak Avrupa, Türkiye, Körfez ülkeleri ve Arap Yarımadası gibi bölgelerdeki dinamikleri çok yakından takip edebiliyoruz. Dijitalleşme adımları genellikle Batı’dan Doğu’ya doğru ilerliyor. Bu eğilimin artarak devam etmesi kaçınılmaz bir gerçek. Ancak stratejiler ve işleyişler bu bölgelerde farklılık gösteriyor. Batı'ya doğru gidildiğinde, lojistik sektörü daha fazla organize ve kurumsal yapıya sahip, bireysel taşımacılığın daha az olduğu bir alan halini alıyor.

Türkiye'de ise özellikle yurt içi taşımacılıkta bireysel nakliyecilerin hakim olduğu bir pazar var. Uluslararası taşımacılık ise daha çok organize kurumların faaliyet gösterdiği bir alan. Bu bağlamda, Türkiye'yi bir hibrit model olarak nitelendiriyoruz. Türkiye, yerel ölçekte Doğu’ya, uluslararası taşımacılık açısından ise Batı'ya benziyor. Bu nedenle 'köprü' tabirini kullanıyoruz. Bu sürecin dijitalleşmesi, sektördeki olgunlaşma ile doğru orantılı bir gelişme gösteriyor. Ancak, sektördeki aktörlerin belirli bir olgunluğa ulaşması için kurumların dönüşüm geçirmesi gerekiyor. Bu ise zaman alabilen bir süreç.

Ayrıca sektörde B2B bir yapı söz konusu olduğu için inovasyon ve dijitalleşme, kurumsal dönüşümle doğrudan ilişkili ve hemen gerçekleşmeyebilir. Ancak, Avrupa'da gerçekleşen gelişmeler genellikle kısa sürede Türkiye'ye de yansıyor. Bu noktada, Doğu’dan çıkarak büyüyen bir dijital platform olarak Türkiye'den Avrupa'ya nasıl yayılacağımızı tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu durum, özellikle Suudi Arabistan, Mısır ve GCC (Körfez İş birliği Konseyi) ülkeleri gibi bölgelerde platformumuzun kullanıldığını görmemiz açısından bize umut veren bir gelişme.

Türkiye’de dijitalleşme, bir kriz halinde ya da mevcut iş yöntemler sürdürülemez hale geldiğinde bir çıkış noktası olarak değerlendirildi. Oysa bu olumsuz şartlar oluşmamışken dijitalleşmenin sağladığı büyük faydaları kullananlar ve bu dönüşümü gerçekleştirenler hızlı mesafe alabildi. Bu nedenle Türkiye'nin dijitalleşme konusunda hala olgunlaşma sürecinde olduğunu söyleyebiliriz. Arap coğrafyasına göre daha ilerde olabiliriz, ancak Avrupa'ya göre henüz bu konuda gelişme kaydediyoruz. Bu bir yolculuk ve şirketlerin, stratejilerin bu olgunlaşma sürecine ayak uydurması gerekiyor. Şu anda sektörünüzün ve şirketinizin pazar olgunlaşması konusunda büyük bir rol oynaması lazım. Önemli olan A markası ya da B markasının satış adedinden ziyade pazardaki payını artırmak. Bu gelişmeler karşısında büyüme potansiyelimizi tümüyle ortaya çıkarabilmek için şeffaflığı ve fiyat politikası ile nasıl daha verimli, müşteriyi odak noktasına koyan bir hizmet konumlandırması yapacağımızı tartışmalıyız.

- Karbon ayak izini azaltmak için TruKKer olarak ne yapıyorsunuz?

Karbon ayak izini azaltmak, her yaptığımız işte önceliğimiz. Ancak yaptığımız taşımalarda ağırlıklı olarak 20 ton ve üzeri araçlar kullandığımız için öncelikle karbon ayak izini burada azaltmayı maalesef şu an önceliklendirmiyoruz. 4 veya daha küçük tonlardaki araçların olduğu bir alanda çalışarak dönüşümü mümkün kılma sorumluluğuyla çalışıyoruz. Kafamızdaki çözümün gerçekten sürdürülebilirlik açısından faydalı olacağından emin olmak istiyoruz, ancak sonrasında sürdürülebilirlik raporu oluşturabiliriz. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğine kadar bu konuda daha somut adımlar atmayı hedefliyoruz.

Elektrikli araç teknolojisi şu an büyük tırlar için uygun değil, çünkü maliyetler hala yüksek ve altyapı henüz gelişmemiş. Ancak şehir içi dağıtım için oldukça mantıklı bir seçenek. Bu nedenle, elektrikli araçları kullanarak şehir içi teslimat hizmeti sunan bir platform geliştirmeyi planlıyoruz. Bu hizmeti 2024'ün ilk yarısında İstanbul'da başlatmayı hedefliyoruz. Bu platformda; şu anda kullandığımız dizel kargo araçlarını, özellikle şehir içi dağıtım için ideal olan küçük boyutlu araçlarla değiştirmeyi ve bu araçların tamamını elektrikliye dönüştürmeyi planlıyoruz. Bu araçlar için şarj istasyonları İstanbul'da yaygın bir şekilde bulunmakta ve bu araçlar genellikle kısa mesafeler kat ediyor. Hem çevreci hem ekonomik olması adına nasıl bir yol izleyeceğimizi değerlendiriyoruz.

Büyük ölçekli araç üreticileriyle iş birlikleri kurarak, bu araçların Türkiye'de kullanılabilmesi için adımlar atıyoruz. Ayrıca, kargo şirketleri ve bireysel kurye hizmeti sunan firmaların bu yeni teknolojiye uyum sağlamaları için çalışmalar yürütüyoruz. Yani, üreticileri ve dağıtıcıları bir araya getiren bir platform oluşturarak sektörde önemli bir değişimi tetiklemeyi hedefliyoruz. Bu alanda başarılı olacağımıza inanıyoruz. Bu yönde bir marka iş birliği planlıyoruz.

- Türkiye’nin TruKKer’ın global operasyon içindeki konumu nedir?

TruKKer Türkiye, yaklaşık 3 yıldır faaliyet gösteriyor. Türkiye, operasyonumuzda oldukça önemli bir konuma sahip. Türkiye'den dünya genelinde 71 ülkeye taşıma hizmeti sunuyoruz. Polonya ve Kazakistan'daki operasyonlarımızı da Türkiye'den yönetiyoruz. Çin’den İngiltere’ye kadar geniş bir coğrafyada kesintisiz bir hizmet sunabiliyoruz.

Türkiye'nin, Polonya ve Kazakistan ile birlikte incelendiğinde, uluslararası operasyonlardaki önemi daha da artıyor. Bu bölgelerdeki payımızı artırarak Türkiye'nin rolünü daha da güçlendirmeyi planlıyoruz.

Selçuk ONUR - LOJİPORT

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Lojistik Haberleri

Murat Lojistik, Yolda.com’u satın aldı
İmsan Group, karayolu ve Ro-Ro taşımacılığıyla büyüyor
Talay Logistics, kontrat lojistiğinde büyümeyi sürdürüyor
'5 yılda 5 bin kadın sürücü projesi' 2025’e damga vuracak
TLS Lojistik, yeni deposunda ABD operasyonlarına başladı