Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak yeniden göreve gelmesinin, hem küresel dengeleri hem de bölgesel dinamikleri etkileyebilecek önemli bir gelişme olduğu bir gerçek. Trump’ın politikaları, özellikle Orta Doğu ve Orta Asya’daki Kuzey koridorunu yakından ilgilendirirken, Türkiye gibi bölgesel aktörler için de yeni fırsatlar ve riskler oluşturabilir.
Kuzey koridoru, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi (Belt and Road Initiative) kapsamında oluşturduğu önemli bir ticaret rotasıdır. Çin’i Avrupa’ya bağlayan bu güzergah, Orta Asya ülkelerinden geçerek Hazar Denizi üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya ulaşıyor. Bu koridor, Çin’in ekonomik gücünü Avrupa’ya taşımada kritik bir rol oynarken, bölgesel iş birliği ve kalkınma için de önem taşımakta. Ancak Trump’ın başkanlığı sırasında ABD’nin Çin karşıtı politikaları, bu koridorun geleceğini etkileyecek önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmakta.
Trump’ın ilk başkanlığı döneminde Çin’e karşı ekonomik ve stratejik bir rekabet politikası izlemiş olması, Kuzey koridoru gibi projelere olan Amerikan tutumunun da yeniden sertleşmesine neden olabilir. Kuzey koridoru, Çin’in Avrupa ile ekonomik bağlarını güçlendiren bir yol olduğundan, Trump bu güzergah üzerindeki ticareti sınırlandırmaya veya bu projeye dahil olan ülkeleri ABD ekseninde tutmaya çalışabilir. Bu da Orta Asya ülkeleri üzerindeki baskıyı artırabilir.
Rusya ve Çin ilişkileri değişimlere gebe
Trump’ın göreve gelmesinin, ABD-Rusya ilişkilerinde bir yumuşamaya neden olacağına kesin gözüyle baktığımı belirtebilirim. Trump’ın Rusya’ya karşı daha esnek bir tutum sergilemesi, Rusya-Çin ittifakında kırılmalara yol açarken, Kuzey koridoru, Rusya’nın da dahil olduğu bir bölgesel iş birliği çerçevesine dayandığından, bu ittifakta meydana gelebilecek olası değişiklikler, Çin’in stratejik planlarını yeniden gözden geçirmesine neden olacaktır.
Türkiye, Kuzey koridorunun Avrupa’ya açılan kapısı olarak stratejik bir konuma sahiptir. Trump’ın göreve gelmesiyle Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde bir dizi zorluk ve fırsat ortaya çıkabilir. Özellikle ABD’nin Çin karşıtı stratejisi, Türkiye’yi bu iki güç arasında bir denge politikası izlemeye zorlayabilir. Türkiye, hem Çin ile ticaret ilişkilerini geliştirmek isterken hem de NATO üyesi olarak ABD’nin güvenlik politikalarına uyum sağlamaya çalışacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin, Kuzey koridoru üzerinden ticaret yaparken karşılaşabileceği sınırlamaları dikkate alarak bir denge politikası izlemek zorunda kalması muhtemeldir.
Türkiye ekonomisini neler bekliyor?
Kuzey koridoru, Türkiye’nin Asya ve Avrupa ticaretinden elde ettiği geliri artırmak ve ekonomik iş birliğini genişletmek için önemli bir fırsat sunmakta. Ancak, Trump’ın Çin’e karşı yeni yaptırımlar getirmesi veya Kuzey koridorunu engelleme girişimleri, Türkiye’nin bu rotadan elde edeceği gelirleri sınırlayabilir. Ayrıca, ABD’nin Türkiye’yi Çin ile olan ilişkilerini azaltması yönünde bir baskı kurması durumunda, Türkiye’nin ekonomik kalkınma planlarında değişiklik yapması da gerekebilir.
Trump’ın göreve gelmesi ile, Kuzey koridorunda önemli jeopolitik değişimler mutlaka söz konusu olacaktır. Bu durumun başta ülkemiz olmak üzere pek çok ülkenin de konumunu etkileyeceğini söyleyebilirim. Türkiye’nin bu süreçte Çin ve ABD arasındaki gerilimde denge kurmaya çalışması, hem bölgesel hem de küresel politikalar açısından kritik bir önem taşımakta. Bu nedenle, Türkiye’nin Kuzey koridorundaki rolünü korurken, Trump’ın politikalarına uygun stratejik adımlar atması gerekecektir.
Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretlerinin ardından dönüş sırasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bölgesel savaş ve İsrail işgali tehdidini ne oranda azaltır sorusuna verdiği “Bana bu konu ile ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor.” yanıtı da Trump’ın her türlü karar ve aksiyonu alabileceğine dair tedirginliği bir nebze olsa da yansıtıyor.
Savaşın bitmesini elbette arzu ediyoruz. Ancak ümit ederim ki, gerek doğu ülkeleri gerek Avrupa ve hatta Afrika ülkeleri ile olan yakın kültürel ve ekonomik işbirlikleri ile ortak üretim tesislerinin ülkemizde kurulmasıyla, bir üretim ve lojistik üssü olma hedefi için son derece önemli olan Orta Koridor ve Kuzey Koridorları işlevlerini yitirmez ve ülkemiz pastadan hakettiği payı fazlası ile alır. Bakalım zaman bizlere neler gösterecek.