Türkiye; düşük maliyetli hafif, orta ve ağır ticari araç üretiminde dünya piyasasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek önemli ülkelerden biri olarak görülüyor.
Frost And Sullivan Türkiye Direktörü Philipp Reuter, Türkiye'nin Navistar ve Hyundai gibi firmaların üretim üssü olduğunu belirtti. Bu ülkenin yalnızca yerel piyasanın değil, global piyasanın da ihtiyacını karşılamak adına Avrupa'da gücünü daha da artıracağını vurguladı.
Dünyanın önde gelen firmalarına danışmanlık hizmeti veren Frost And Sullivan'ın yaptığı araştırma ABD, Avrupa Birliği ve Uzakdoğu'da yer alan ticari araç üreticilerinin 2016'ya kadar 29 tür düşük maliyetli ticari araç modelini dünya piyasasına sunacaklarını ve Çin ile Hindistan gibi ekonomileri aşan sektörel büyümeye imza atacaklarını ortaya koyuyor. Araştırma, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ticari araç alıcıları bakımından düşük maliyetli ticari araç üretiminin büyük ticari avantaj elde edeceğini, toptan satın alma maliyeti bakımından çekici hale geleceğini gözler önüne seriyor. Türk ticari araç üreticileri ise gerek coğrafi konumlarının yararı gerekse üretim altyapılarının gelişmişliği ile ticari fırsattan yararlanacak üreticilerin başında geliyor.
Araştırma Kuzey Amerika, Brezilya, Avrupa, Hindistan, Çin, Kore ve Japonya'yı kapsayan bölgede üretici, tedarikçi, son kullanıcı ve ilgili sanayi gruplarının görüşlerini içeriyor. Buna göre düşük maliyetli ticari araçlar, tüm kategorilerde benzer ticari araçlardan yüzde 20-25 oranında daha düşük maliyetli ticari araçlar olarak tanımlanıyor. 2016'ya kadar bu yedi bölgede 3,2 milyon adet hafif, orta ve ağır ticari aracın üretileceğine işaret ediliyor. Üretim miktarı 2009-2016 dönem aralığında senelik yüzde 8,6'lık bir sektörel büyümeye karşılık geliyor
AKTÖRLER ARASINDA REKABET DE ORTAKLIK DA YOĞUN
Düşük maliyetli ticari araç piyasası Çin, Hindistan ve Rusya'da devamlı gelişiyor. Bu ülkelerde TATA, Mahindra, Dong Feng, Sinotruck, Gaz, Kamaz gibi yerel üreticiler ana güçler olarak öne çıkıyor. Bu üreticiler bir yandan gelişmekte olan ülkeler için ürettikleri ticari araçlar ile piyasayı ellerinde tutmayı amaçlarken, diğer yandan kendi ülkeleri için minimum maliyetli modeller geliştiriyor. Batılı üreticiler görünüşte bu tabloyu sadece izlemekle yetiniyor. Fakat durum tam olarak böyle değil. Daimler, Navistar, IVECO, Volvo ve diğer batılı üreticiler, Hem Çin hem de Hintli üreticilerle gerek rekabet gerekse güç birliği içinde bulunuyorlar.
Önde gelen ABD'li ve Avrupalı tedarikçiler, düşük maliyetli ticari araç üretimi için Çin ve Hindistan'ı üretim üssü olarak kullanıyor. Örneğin bir araç incelendiğinde İtalya'da tasarlandığı, Güney Kore'de geliştirildiği, şasisinin Meksika'dan tedarik edildiği, güç aktarım mekanizması, elektroniği ve diğer sistemlerinin ABD, Avrupa ya da Japon şirketlerden geldiği gibi sonuçlar ortaya çıkıyor.
Öte yandan Frost And Sullivan'ın araştırmasının 2016'ya kadar ağır yük kamyon fiyatlarının 70-80 bin dolar aralığında olacağını, bu kamyonların Kuzey Amerika ve Avrupa pazarı için hazır hale getirmenin 10-15 bin dolar ek maliyet getireceğini ve bu gelişmenin batılı üreticiler için ciddi bir tehdit oluşturacağına işaret etmesi, tablonun rekabetçi yüzünü de gözler önüne seriyor.
SEKTÖRDE NELER YAŞANIYOR?
Kimi ABD'li ve Avrupalı üreticiler öncelikle BRIC ülkelerini (Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya) hedef alan düşük maliyetli ticari araç platformlarını geliştirmek için ortaklıklar kuruyor. Bu üreticiler yalnızca BRIC pazarlarındaki satışlarla ilgilenmiyor. Türkiye'nin de içinde olduğu Next 11 ve VISTA ülkeleriyle uzun vadeli üretim bağı kuruyor. Örneğin Navistar, MN adlı bir dizi ağır yük kamyonu üretmek için Mahindra ile güç birliği yapmış bulunuyor. Bu kamyonların yakın vadede TATA ile Hindistan'da rekabete girmesinin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerde sunulması da planlanıyor. Yine bir başka Hintli üretici Eicher ile işbirliği yapan Volvo, Hindistan'da orta ölçekli ticari araç piyasasına girmiş durumda. IVECO ise Avrupa'ya stratejik olarak fiyatlandırılan bir dizi orta ve ağır ticari araç sürmek için Çin'de faaliyet yürütüyor. Daimler de Hindistan'da 6-49 tonluk yeni bir kamyon markası üretiyor.
Asyalı üreticiler global üretici ve tedarikçiler için bir tehdit oluştursa da, bu tehditler fırsatlar da saklıyor. İşbirliği içinde olunan yoğun nüfuslu piyasa dilimlerine katılım düşük maliyetli ticari araç üreticilerine ve tedarikçilerine yüksek gelir artışı fırsatı sunacak ve yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılayan ürünlerle potansiyel kar vaat eden diğer pazarlara erişimi de mümkün kılacak.
Araştırma önde gelen düşük maliyetli ticari araç üreticilerinin başarılı uygulamalarının karşılaştırmalı analizini, stratejik değerlendirmesini ve uygulanabilirliğini kapsamlı bir şekilde yapıyor. Klasik bir ticari aracın üretimini teknik maliyet azaltma yöntemiyle yüzde 20-30'a kadar düşürmenin mümkün ve uygun olduğunu ortaya koyuyor. Bir başka deyişle, düşük maliyetli ticari araç üretmek kalite ya da güvenlikten taviz vermek değil, yalnızca ucuza mal etmek anlamına gelmiyor.
Küresel ticari araç pazarı, gelişmiş ekonomilerdeki dengeli büyümenin yanı sıra özellikle Türkiye gibi gelişmesini büyük bir hızla sürdüren gelen taleplerle büyümesini sürdürüyor. Dolayısıyla üreticilerin büyük imkanlar sunan küresel düşük maliyetli ticari araç pazarının sunduğu avantajlardan yararlanmaları büyük önem taşıyor. Frost And Sullivan Türkiye yetkilileri, düşük maliyetli ticari araç pazarında Türkiye'nin yalnızca bölgesel bir partner değil aynı zamanda global bir üs olması için gereken tüm potansiyellere sahip olduğunun altını çiziyor.
LOJİPORT