Her meslekte olduğu gibi gazetecilik mesleğinde de uzmanlaşma söz konusudur. İşi yalnızca spor, magazin, adliye, ekonomi yazmak olan muhabirler varken; ekonominin onlarca fonksiyonu, spesifik alanlarda da uzmanlaşmayı gerektirmiştir. Naçizane biz de denizcilik-lojistik konularındaki binlerce makalemizle o kulvarda bir yerimiz olduğuna inanıyoruz.
Dünyadaki meslektaşlarımız ne yapıyor?
Mesleğimiz dolayısıyla çok sık yurtdışına çıkarız. Böylece temsil ettiğimiz sektörün dünyadaki muhataplarını ve yayınlarını da tanıma imkanı buluruz. Kesinlikle ortak bir paydalarının olduğunu söyleyebilirim: Arkalarında büyük bir destek var. Çoğu, bayilerde de satılan dergilere sahipler. Sayfalarını karıştırdığımızda sektörün gücünü nasıl arkalarına aldıklarını da net olarak görebiliyorsunuz.
Hatta bir somut örnekle destek ve saygının boyutunu vurgulamak isterim: Antalya’da MAN’ın bir lansmanındayız. Yeni blr otobüs üretilmiş, lansmanın başından sonuna kadar bir Alman meslektaşımız, bir yandan otobüsü kullanırken, diğer yandan özelliklerini aktarıyordu.
Peki Türkiye’de durum ne?
Bilindiği üzere LOJİPORT da, ağırlıklı olarak lojistik ve onun ana unsuru çekici ve treyler üzerine kurulmuş bir yayın organıdır Aynı doğrultuda haberler veren ve DERGİ diyebileceğiniz yayın sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Bizim görevimiz köprü olabilmektir. Bunu layıkıyla yapabilmek için de yine sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen arkadaşlarım; bir yandan ayakta kalabilmek, diğer yandan da gelişmeleri takip edip, okurlarına duyurmak için çabalar.
İşte bu sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen sektör emekçileri, daha fazla saygınlık ve daha fazla destek bekliyor. Eski adı LOJİSTİK EKİPMANLAR, yeni adıyla LOJİPORT 8 yıl boyunca aylık olarak yayınlanıyordu. Artan maliyetler ve azalan ilan gelirleri bizi iki ayda bir çıkmaya zorladı. Geçtiğimiz günlerde ise daha öteye geçip, Mayıs-Haziran sayımızı hiç çıkaramadık. Bunun için yıllık anlaşması olan firmalarımızın gösterdiği anlayış için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Sektör paydaşlarımıza sesleniyorum:
Gün geçtikçe elinizi üzerimizden çekip, bizi yalnızlığa mahkum ediyorsunuz. Her gün var olan yayınların kapanacağı duyumlarını alıyoruz. Çekici ve treyler üreticileri, dünya lansmanlarında Türkiye’yi temsilen orada hiçbir sektörel basın mensubunun olmaması sizi rahatsız etmez mi? Lojistik firmalarının sahip ve yöneticileri, yaptığınız yatırımları, yeni destinasyonlarınızı kimin aracılığıyla duyuracaksınız?
Lütfen bizim de “aynı tavanın balıkları” olduğumuz gerçeğini aklınızdan çıkarmayınız. Reklam için verdiğiniz paraları devlete ödeyeceğiniz vergiden karşılıyorsunuz, vergiyi bilmem ama doğru mecrayı seçtiğinizde işte o paralar size misliyle geri dönecektir.
Saygılarımla.