Renault Trucks Dünya Başkanı Bruno Blin, Renault Trucks Türkiye Başkanı Sebastien Delepine, Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu ve Renault Trucks Bayi Geliştirme ve Satış Sonrası Direktörü Özgür Fırat basın mensuplarıyla buluştu.
33 milyon Euro’luk Ar-Ge merkezi
“Emisyon salınımının azalması herkese yarayacak”
Önümüzdeki en büyük meydan okumalardan birinin AB regülasyonları olacağının altını çizen Blin, “Bu zorunluluk üreticiler için güç bir şey olarak görülse de, müşterilerimiz için de güzel bir fırsat olacaktır. Çünkü onlar da, temiz bir çevrenin yanı sıra, yakıt maliyetlerini düşürecek. Mevcut salınım oranlarından önce yüzde 15, 2025’in sonunda da yine bir yüzde 15’lik bir emisyon azaltılması öngörülüyor. Aynı zamanda Avrupa’da birçok şehirde 0 emisyon bölgeleri oluşturuyor. Bu da elektrikli araçlarımıza yol veren bir durum olacak. Enerjide tek bir çözüm üretmek mümkün değil. O nedenle biz de farklı enerji paketlerine yönelik çözümler geliştireceğiz. CNG çözümleri ve elektrikli araç çözümlerimiz olacak ama bir müddet daha dizel önemli bir kaynak olarak kalacak. Bunun için, bir yandan CNG ve elektrikli yatırımları yaparken, dizel çözümlerimizi de daha geliştirme çalışmaları yapıyoruz” açıklamasını yaptı.
“İsviçreli bir lojistik devinden çok büyük montanlı elektrikli siparişi aldık”
Optimum yakıt tasarrufu için laboratuvarda geliştirmeyi sürdürdükleri Optifuel lab 3’e de değinen Bruno Blin, bu konuda da şu bilgileri kaydetti: “Mevcut Euro 6 çözümlerine göre yüzde 13 daha tasarruf edebildik. Elektrikli ZE gamımızı geliştirmek için çok ciddi yatırım yapıyoruz. ZE versiyonu 3.1 tondan 26 tona kadar satışa sunulmuş durumda. Elektrikli araçlarla ilgili önemli siparişler alıyoruz. Adını açıklayamamakla birlikte İsviçreli çok büyük bir lojistik deviyle de ön sözleşme yaptığımızı söyleyebilirim.”
“Öngörülü bakımla, araçlar yolda kalmayacak”
Müşterilerinin araçlarını çalışır tutmak ve yolda kalmamaları için çalışmalarını sürekli geliştirdiklerini vurgulayan Blin, “Birkaç ay önce predict (öngörülü bakım) adlı bir uygulamayı gündeme aldık. Direkt olarak kamyonlardan merkeze akan veri toplama sistemi diye özetleyebiliriz. Bakım konusunda uzmanlaşmış kişilere akan verilerin analizi yapılıyor. Kamyondan akan verilerin analizi sonucunda aracın herhangi bir yerinde arıza çıkabileceği durum varsa, şoföre ulaşılıyor ve araç yolda kalmadan servise yönlendiriliyor. Böylece öngörülmemiş duruşları, yolda kalmaları engellemiş oluyoruz. Şu an itibariyle 15 Avrupa ülkesinde, 10 binin üzerinde kamyonda uygulanmaya başladı. 2021 yılında Türkiye’de de uygulamaya başlanacak” açıklamasını yaptı.
“Türkiye’de olmaktan keyif alıyoruz”
Türkiye’deki faaliyetleri çok başarılı bulduğunu söyleyen Blin, bu konuda da şunları aktardı: “Pazarın çok inişli çıkışlı olduğu gerçeğine rağmen, buradaki varlığımızı daha da güçlendirerek sürdüreceğiz. 2019 yılının çok zorlu geçtiğini biliyoruz. Bu güçlükler içerisinde pazar payımızı artırarak 5.8 olan payımızı 8.8’e çıkarmayı başardık. Türkiye’deki bayi teşkilatımızın da finansal olarak sağlam kaldığını görmekten çok memnunuz. Türkiye’de olmaktan çok keyif alıyoruz.”
Dünya Başkanı’ndan sonra sözü alan Türkiye Başkanı Sebastien Delepine, gerçekten çok şanssız bir yönetici. Sempatik ve aynı zamanda oldukça başarılı bir başkan olan Delepine, göreve başladığının üçüncü yılında da sürekli daralan bir pazarda çalışmak zorunda kaldı. Buna rağmen her yıl küçük oranlarda da olsa büyümeyi başaran Delepine, maküs talihinin sona ermesini istiyor. Sözlerine, “Pazarın geri döneceğine inanıyorum. Ben geldiğimden beri küçülüyor, büyüdüğünü görmeden de gitmeye niyetim yok” diye başlayan Delepine, şöyle devam etti:
“Son 3 yıl pazar şartları bize hiç yardımcı olmasa da, en hızlı büyüyen marka olmayı başardık. 10 yaşa kadar araçları göz önüne aldığınızda Türkiye’de 12 bin aracımızın tekerleğinin döndüğünü söyleyebilirim. Bu güvene biz de en büyük desteği vermek için hep müşteriye yakın olacak işler yapmaya çalışıyoruz. İlk geldiğimizde yüzde 10 pazar payı ve ilk 3’e girmeyi hedefliyorduk. 16 ton pazarında yüzde 3’ten, yaklaşık yüzde 9’a ulaştık. 2019 apzar payı açısından Renault Trucks’ın geldiği en yüksek nokta oldu. Çekicide yüzde 16 pazar payına ulaştık. T modelimiz en çok satılan ithal ürün oldu. Bu başarıyı 3 ana sebebe bağlıyorum. Bayilerimizin iş odaklılığı ve bağlanmışlığı. Biz bayilerimize, bayilerimiz de müşterilerine çok yakın duruyor. Böylece yeni oyunculara da ulaşmayı başarıyoruz. İkinci olarak da, müşterilerimiz tarafından da takdir edilen mükemmel bir ürüne sahibiz. Özellikle T gamı çekici pazarında en çok tercih edilen ürün oldu. Bütün bu paketler finansal servislerimiz tarafından da desteklendi.”
“Her 4 satıştan birini hizmet paketiyle birlikte yaptık”
“Renault Trucks aracının arkasında durur” Delepine, şunları ekledi: “İkinci el merkezimiz de çok iyi bir şekilde ilerliyor. Bayi teşkilatımızın içinde de güzel bir servis hizmet paneli oluşturduk. Geçtiğimiz yıl yapılan her 4 satıştan biri hizmet paketleriyle birlikte müşteriye ulaştırıldı. Bütün bu hizmetler de çok iyi bir eğitim almış personel tarafından verildi. Personelimizi kendi eğitim merkezinde eğitiyoruz. Geçen yıl 500 personelimizi eğittik. En iyi lojistik çözümleri sunan ve müşteriler için en doğru seçimiz.”
“Hedefimiz tüm pazarda ilk 3’e girmek”
“13 litre motora talep büyük, lojistikçi de hesabını çok iyi yapıyor”
Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu da, 13 litre motorları öne çıkardığı konuşmasına şu sözlerle başladı:
“13 litre motorlarımızı daha geniş alanlara yaymayı istiyoruz. Son 3 yılda pazarın küçük olmasına rağmen, 13 litreye olan talep bizi çok memnun etti. Toplam sahip olma maliyeti kavramının lojistik firmaları tarafından çok ciddi şekilde hesaplandığını gördük. 13 litre motorlar toplam sahip olma maliyetini aşağı çekiyor. Özellikle güç koşullarda çok daha iyi bir yakıt tüketimine ulaşılıyor. Biz de ‘bunun üzerine neler koyarız’ın çalışmalarını yapıyoruz.”
“Sürücü konforu önemli”
İyi sürücü bulabilmek ve onu içerde tutabilmenin artık çok büyük önem taşıdığını ifade eden Bursalıoğlu, “İyi sürücüyü tutmak için lojistik firmalarımız da çaba gösterir hale geldi. Yeni High 520 araçlarımızın konforunun şoförlere iyi geldiğini tespit ettik. T 480 ve T 520 yüksek kabinler çok ilgi gördü. Yüksek kabinli araçlarda en üst ligde oynayabilecek durumdayız. Yüksek torkun düşük devirlerde verilebilmesi, düşük yakıt tüketimi ve uzun dayanıklılık süresi anlamına geliyor. Bu da müşterinin kasasına büyük katkı yapıyor. Konfor ve verimlilik üzerine bir tasarım gerçekleştirdik ve bu durumdan herkes kazançlı çıkıyor” diye konuştu.
Selçuk ONUR - LOJİPORT