Katkıları göz ardı edilip hala turizm istatistiklerinde yer bulamasa, ülkeye gelen gemilerden en yüksek liman ücretlerini alsak da, cruise turizmi hızlı büyümesini sürdürüyor. Türkiye’yi destinasyonlarına eklediği 2004 yılında 2 bin kişilik gemiyle seferlere başlayan MSC Cruise, geçen yıl 100 bin turisti Türkiye’ye taşıdı. Kuruluş, bu yıldan itibaren Türkiye seferlerine mayısta denize indireceği 4 bin yolcu kapasiteli gemisi ile devam edecek.
Cruise turizminin önceleri alternatif bir tatil şekli olarak görülmediğinin altını çizen MSC Cruise Türkiye Genel Müdürü Necla Tuncel, “Çünkü, çok az kişi ulaşabiliyordu. Türkiye’ye gelen gemi Türkiye’den yolcu almıyordu. Dolayısıyla da bir türlü gelişmiyordu. Cruise firmaları da burada bir potansiyel olduğunu düşünemediler. Bir İstanbul, Kuşadası yabancı turiste her zaman cazip gelmiştir. 2004 yılındaki Türk turist potansiyeli yılda 2.400-2.500 kişi civarındaydı. MSC, dünyanın ikinci büyük konteyner taşıyıcı firması, Arkas Holding ile de, çok uzun süredir işbirliği içindeydiler. MSC, Türkiye’ye haftalık bir gemi koymaya karar verdiğinde de, burada bir ofisi olsun istemiş, Arkas’ı da yarı yarıya ortak alarak işe başlamışlar. Seferlerin başlamasıyla birlikte de yılda 2 binli rakamlarda seyreden Türk turist sayısı sadece MSC Cruise için geçen yıl itibariyle 14 bin 200’e ulaşmıştır. Hala cruise turizmi istatistiklerde yer bulamadığından çok sağlıklı rakamlara ulaşmak mümkün değil. Ama artık turizm istatistiklerinde yer alabilecek büyüklüğe ulaştığımızı düşünüyoruz” diye konuştu.
BAKANLIK TANITIMA MİLYONLAR HARCIYOR, CRUISE FİRMALARI ÜSTE PARA VERİYOR
Mutlaka yurtdışına çıktığınızda rastlamışsınızdır. Turizm Bakanlığımız Türkiye’nin tanıtımı için araçlara, billboard’lara ilanlar verir, bu faaliyetler için bütçeden her yıl milyonlarca dolar harcanır. İşte cruise firmaları bu faaliyetleri yıllardır kendi bütçelerinden yapıyor. Çünkü, cruise firmaları ülke tanıtımlarını 2 yıllık periyotlarla yürütüyor. Yani bu yıl 2014’ün broşürleri dolaşıyor, dünyadaki seyahat acentelerinin ellerinde. Broşürler basılır, tüm dünyaya dağıtılır. Bu kitapçıkların içinde İstanbul, Efes gibi güzelliklerimiz sayfa sayfa tanıtılır. Necla Tuncel, program periyodunun önemini de şu sözlerle vurguluyor: “Programlar iki yılda bir yapıldığı için aslında dünyaya önemli bir mesaj veriyoruz. Bu da o ülkenin ‘güvenilir’ ve ‘istikrarlı’ olduğudur. Eğer, bir gemi firması sizi programına aldıysa, orada kolay kolay enterasan gelişmeler olmaz. Mesela, Mısır’ı programa koydular, 1 ay sonra iptal ettiler o gemiyi de Marmaris-Marmaris hattına aldılar.”
PİRE’YE YANAŞMAK 8 BİN $, İSTANBUL’A YANAŞMAK İSE 50 BİN $
Bütün cruise şirketlerinin ortak şikayeti liman vergilerinin yüksekliği. MSC Cruise Türkiye Genel Müdürü Necla Tuncel de, böyle düşünüyor. Ama bir de itirazı var: “Biz Akdeniz değil, Doğu Akdeniz çanağındayız. Burada da Yunanistan, Mısır, Hırvatistan, İsrail gibi ülkeler bulunuyor. Bu nedenle, bir kıyaslama yapacaksanız, kendi limanlarımızı komşu limanlarımızla kıyaslamamız gerek; Barcelona ile Marsilya ile değil. 90 bin ton civarında 3 bin kişilik aynı gemiye Pire Limanı her yanaştığında 8 bin dolar alıyor, İstanbul’da 50 bin dolar ödüyoruz. İstanbul’a sezonda 30 sefer yapıyoruz. Bizim için bir de ekstradan 40 bin dolar ödenen İzmir var. Yani İzmir ve İstanbul haftada 90 bin dolar dersek, bir sezonda 2 milyon 700 bin dolar sadece yanaşmak için veriyorsunuz. İstanbul’a inen her turist de kişi başı 5 dolar civarında bir ücret öder. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Kitapçıklar bastır, reklamı yap, yolcuyu getir, gemiyi yanaştırmak için para öde; yolcu aşağı insin para ödesin; saraylara, müzelere, çarşılara para harcasın. Ne yapıp da bunu yetkililere anlatmalı bilemiyorum.
Ancak, güzel şeyler de oluyor. Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, 2012 itibariyle , 1 yıl içinde minimum 20 sefer yapan cruise firmalarına, belli oranda indirim sağlanacağı söylendi. Bunun cruise turizmi için çok önemli bir adım olduğunu düşünüyor ve gemi sefer ve tabi ki yolcu sayıları da arttıkça, yetkililerin teşviklerini de arttıracağına inanıyoruz.
Öte yandan, özellikle yazın limanda yer bulamıyorsunuz. 5 gemi koyup da, açıktan motorlarla yolcu taşıyacağınıza rezervasyon sistemine dönerseniz, hem full çalışırsınız. Hem de, her gün 2-3 gemi olacağı için operasyonlar da kolay olur. İki yönlü düşünmek gerek. Ülkenin güvenli olduğunu kanıtlayarak reklamını yapıyorsunuz, üstelik sadece MSC olarak düşünürsek, 100 bin turist getiriyorsunuz. Bu insanların belki sadece %10’u gelecekti ama işin içine gemi girince daha kolay hareket ederek bizle gelmeyi tercih ediyorlar. Limanlarımızda gerekli düzeltmeler de yapıldıktan sonra şehre inanılmaz canlılık getireceği bir gerçek. Mesela pasaportları Salı Pazarı’nda topluyoruz. Bilgisayar olmadığı için arkadaşlar Karaköy’e götürüyor. Bu yıl inşallah o da düzelecek. Bir de turist, kataloglarda büyülü bir İstanbul görüyor. Salı Pazarı’na inince hayal kırıklığı yaşıyor. Özelleştirilecek diye kimse dokunmuyor ama artık bir şeyler yapılmalı.”
“EN GÜVENLİ YOLCULUK CRUİSE İLE YAPILANDIR”
Geçtiğimiz aylarda yaşanan Costa Concordia kazasını anımsattığımız Tuncel, “Kesinlikle en güvenli yolculuk cruise gemisiyle yapılandır” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Costa Concordia gemisinin başına gelen hâlâ teknik olarak açıklanamıyor. Çünkü son yıllarda yapılan gemiler, uzmanlara göre bir arıza da olsa, yan yatmamalı. Denizin çok katı kuralları vardır. Her hafta personel tatbikatı yapılır. Bir de yolcular bindikten sonra yaptırırız. Çünkü, bir sorun olduğunda her şeyi kendi içinizde çözümlersiniz. Her yer bilgisayarla donatılmıştır. Kaptan köşkünde küçük küçük lambalar görürsünüz her biri bir kamarayı temsil eder. Sorun çıkan oda hemen tecrit edilir. Bir geminin maliyeti 750 milyon Euro. Bunun ne kadarını dekorasyona harcayabilirsiniz. Yatırımın yüzde 50’sinden fazlası teknolojiye ayrılmıştır. Biz hiçbir şekilde rezervasyon iptali yaşamadık, hissetmedik bile. Olay olduktan iki gün sonra uçakla gidilen Kanarya Adaları turu vardı. Özellikle tepki olup olmadığını sordum, bir kişi şaka yollu ‘batmayız di mi’ demiş. Bizim gündemimiz çabuk değiştiği için tepkimiz de ona göre oluyor. Ama diğer taşıma modlarıyla kıyasladığınızda en güvenli yolcu taşımasının cruise gemileriyle yapılan olduğunu görürsünüz. Ben önlemimi almıştım, ‘ne söyleyebilirim’ diye İtalya’yı aradım ama bir kişi bile sormadı ki...! Bu olaydan sonra çok daha fazla önlem alındığını görüyoruz. 100 yıldır gemi kazası olmadığı için herkes standardının biraz daha üzerine çıktı. Şu anda yüzde 100 fazla rezervasyon aldık.
“CRUISE ARTIK YAŞLI TATİLİ DEĞİL”
Türk yolcusu, artık cruise turizminin ulaşılabilecek bir seviyeye geldiğinin farkında. Türk yolcu sayısı her yıl daha da artıyor. 18 yaş altı çocuklar ücretsiz olduğu için 2 çocuğunuzu da alıp, 4 yerine 2 kişilik ücret ödeyip, her şey dahil tatil yapabiliyorsunuz. Artık gemi yolculuğunun ‘yaşlı tatili’ olduğu imajının rafa kalktığını savunan Necla Tuncel, “Çünkü, bunun nedeni çok pahalı olmasıydı, genç insanlar da o kadar para kazanamadıkları için gidilememesi normaldi. Ama şimdi çok gemi var. Ve doldurabilmek için uygun fiyatlarda sunmak zorundasınız. Bizim 12. gemimiz denize inecek ve ortalama 3 bin kişinin o gemileri her gün doldurması gerekiyor. Firmalar da bunu yaptı” açıklamasını dile getirdi.
ANONSLAR TÜRKÇE; RAKI, TÜRK KAHVESİ MEVCUT
Cruise ile yolculuğun en önemli göstergesi, İstanbul’da oturuyorsanız yarım saat sonra tatilinizin başlıyor olması. Yolcuların pasaport numaralarına kadar tüm bilgileri daha önceden alındığından bekleme yapmadan gemiye binebiliyorsunuz. Türklerin yurtdışına çıkarken maruz kaldıkları muamelelerin cruise tatilinde yaşanmadığını belirten MSC Cruise Türkiye Genel Müdürü Necla Tuncel, süreci ve Türkler için gemideki ayrıcalıkları şöyle özetledi: “Bilgileriniz bir hafta önce liman müdürlüğü ve İtalya’ya gönderilir. İki taraftan da check edilir. Bütün kontroller yapılmış olduğundan sadece çıkış vizesi vurmak için uzatırsınız pasaportunuzu. Yani gemi yolculuğunun keyfi çok daha önceden başlar. Sürekli görevde olan 2 Türk rehberimiz var. Resepsiyonda 1, kara turlarında 1 rehber, 4 garson ve 3 de dükkanlarda çalışan Türk arkadaşımız bulunuyor. Bütün bunların dışında kaptana da Türkçe konuşturuyoruz. Rehberimizin elinde deck phone var. Günün her saati rehberinize ulaşmanız mümkün. Gemideki tüm aktivite ve programlar her gün Türkçe’ye de çevrilip odalara konur. Bir sonra gidilecek liman ile ilgili turistik ve tarihi bilgiler de, yine Türkçe’ye çevrilerek Türk misafirlerimize iletilir. Restoranda tüm menüler Türkçe’ye çevrilmiştir. MSC, bir Türk yolcu olgusunun bilincindedir ve tüm programını buna göre düzenler. MSC, biz Avrupalıyız olgusuyla hareket eder. Çünkü, gerçekten bir İngiliz firması haricinde bütün cruise turizmi ABD’lilerin uhdesindedir. Onların gemilerinde de sadece İngilizce konuşulur. Bizim gemilerde de başta İtalyanca olmak üzere, İngilizce, Almanca, İspanyolca, Fransızca bulunurdu. Biz 6. dil olarak Türkçe’yi koydurduk. Onun dışında animatörler dahil Türkçe konuşulur. Menüye domates, zeytin ve peynirden oluşan Türk kahvaltı tabağı koydurduk. Gemilerimizde rakı, Türk şarabı ve Türk kahvesi bulabilirsiniz.”
Selçuk ONUR / LOJİSTİK EKİPMANLAR