ULUSAL AR-GE

Denizcilik sektörümüzün gelişmesinde, ekonomik büyümesinde ve uluslar arası rekabet şansının artmasında bilim ve teknolojinin rolü kanıtlanmıştır....

Denizcilik sektörümüzün gelişmesinde, ekonomik büyümesinde ve uluslar arası rekabet şansının artmasında bilim ve teknolojinin rolü kanıtlanmıştır. Denizcilik alanındaki bu önemli itici gücün kazanımları hiç şüphesiz toplumun sosyal yaşam standartlarının yükselmesine katkı sağlayacaktır.

Bilim ve teknolojinin evrenselliği, o ülkenin bu değerlerden hangi düzeyde yararlandığına ve üretimden alınan payın ülke ekonomisine sağlayacağı performans derecesine bağlıdır. Küreselleşme maskesi altında çok uluslu tekelci sermaye,  kanlı pençeleriyle yakaladıkları geri kalmış veya kalkınmakta olan ülkelerin zengin kamu yatırımlarını, işletmelerini ve kaynaklarını, ‘ihanet benim en değerli karakterimdir’ diyebilen siyasilerin de onayını alarak paylaşmaya başlamışlardır.

Gerçekte, küresel ekonomi, küresel işbirliği ve küresel yatırım denilen aldatmacalar, emperyalist tekelci güçlerin sömürü politikalarının fakir ülkelerde uygulamaya başlattıkları yeni oyunlarıdır. Ne acı gerçektir ki, Türkiye’de böylesine iğrenç ve insanlık dışı politikalara aracı olmaktadır.

Tekelci uluslar yüksek kar hırsı amacı ile başlattıkları AR-GE çalışmalarının sonuçlarından ortaya çıkan yeni teknolojik verileri, öncelikli olarak gelişmiş ülkelerde kullanırlar. Eski teknolojiyi de geri kalmış ülkelere satarak ekonomik gelir sağlarlar.

Denizcilik sektörümüzün çok uluslu tekelci şirketlerin bağlayıcı, dayatmacı ve yönlendirici politikaları ile gelişen, kontrolü bizde olmayan ve sonuçlarının da yine onlar tarafından değerlendirilip belirleneceği AR-GE çalışmaları ile ilgilenmemelidir. Gerektiğinde tepkisini bile göstermelidir. Tek bir gerçek vardır. ‘Ulusal Denizcilik Politikaları’ mızca hedeflenen ve belirlenen AR-GE çalışmalarına zaman kaybedilmeden başlanmasıdır.

Küresel boyutlu tekelci sermaye ve onun uzantıları olan şirketler, uluslar arası düzeyde yürüttükleri AR-GE faaliyetlerine, bizim gibi ülkelerde devletin bütün olanaklarını da kullanarak desteğini sürdürür ve kendi çıkarları doğrultusunda çalışır.

Çok uluslu tekelci şirketler, AR-GE çalışmalarında kurdukları hegemonyayı, tutucu politikalarla kesintisiz bir biçimde sürdürmektedir. Bununla kalmayıp aşırı kar hırsının etkisiyle bilgi tekelini oluşturup onu da kontrol altına almışlardır.

Denizcilik sektörümüz, bilim ve teknolojinin küresel boyutlarını çok iyi yorumlamalıdır. Metropol sermayenin tuzağına düşmemesi için, tekelci işletmelerin tek taraflı uyguladıkları liberal politikaları dışlayarak, ulusal ve devletçi açılımların ürettiği planlamalar ile AR-GE ye yön vermelidir. Küresel sermaye adı altında Türkiye’nin en değerli hazineleri, ekonomik kaynakları ve en önemli yatırımları yağmalanmakta, yabancı tekelci sermayeye peşkeş çekilmektedir. Ülkemiz denizcilerinin bu gerçekleri görerek önlem almalı ve ulusal denizcilik kavramını benimsemelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diğer Haberler

Murat Lojistik, Yolda.com’u satın aldı
Ruhi Duman, Hakk'ın rahmetine kavuştu
İmsan Group, karayolu ve Ro-Ro taşımacılığıyla büyüyor
En çok ülkeye uçan THY, Guinness dünya rekoru kırdı
Pegasus Hava Yolları’ndan tarihi uçak siparişi
Scania’dan Talay Logistics’e 41 Adet Çekici
MAN Kamyon ve Otobüs, ödüllerle taçlandırdığı 2024'ü değerlendirdi
Talay Logistics, kontrat lojistiğinde büyümeyi sürdürüyor
Türk Telekom ve Petrol Ofisi'nden dijital dönüşüm hamlesi
BookingAgora ve Lufthansa arasında iş birliği!