ULUSAL DENİZCİLİĞİMİZ

Denizcilik kimliğimizin sahip olduğu doğal ve asla vazgeçilmez olan karakteristik yapısındaki ulusal değerleri, gelişmelerin dışında tutarsak, sonradan...

Denizcilik kimliğimizin sahip olduğu doğal ve asla vazgeçilmez olan karakteristik yapısındaki ulusal değerleri, gelişmelerin dışında tutarsak, sonradan geri dönüşümü olanaksız hatalar işlemiş oluruz.

Denizciliğimizi yeniden canlandırma,doğru yapılandırma,rekabetçi kimlik kazandırma ve Dünya denizcilik normlarına uygun çağdaş yüksek teknolojiyi uyarlıyabilmek için devlet-özel sektör sıkı işbirliği içinde olmalıdır. Geniş açılımlı iletişim ve temel alt yapının oluşturulmasının önemi bütün yönleriyle düşünülmelidir. Bununla birlikte nitelikli insan gücüne sahip olabilmek için de eğitim ve öğrenime yönelik yatırımlara yer verilmelidir.

Böylesine büyük yatırımlar için gereksinim duyulan mal ve hizmetlerin ortaya çıkaracağı ekonomik harcamalara devlet destek olmalıdır. Denizcilik performansımızın hem karada, hem denizde yükseltilmesinin en önemli ve belirleyici unsuru, " Ulusal denizcilik yatırım projeleri " nin uzmanlarca hazırlanıp, dönemler içinde yaşama geçirilmesidir.

Türk deniz ticaret filomuzun gelişim grafiğini incelediğimizde ilginç bir tablo ile karşılaşırız. Bu istikrarsız görüntüdeki verilere göre,1996 yılında ticari filomuz Dünya sıralamasında 16.sırada iken,1995 yılında 17. ve 2000 yılında da 18. sırada yer almıştır, 2007 yılında ise 25. sıralara gerilemiştir. Kıyı uzunluğu 8333 km olan denizler ülkesi Türkiye'ye bu hiç yakışmamaktadır.

Demiryolu taşımacılığında da 1950 yılından sonra ciddi hiç bir yatırımın yapılmamış olması, deniz ve demiryolunun gelişmesinin önündeki engellerin ne olduğu sorusunu ve kaygılarını akla getirmektedir.

Tam anlamıyla vahşete dönüşen 2. Dünya paylaşım savaşının ardından en karlı çıkan sektörlerin başında otomotiv ve petrol şirketleri gelmektedir. Savaştan güçlenerek Dünya'ya yayılan bu sektörlerin istekleri ile ABD nin o meşhur Marshall planı kapsamındaki baskıları ve dayatmalarını içeren politikaları uyarınca, deniz ve demir yolu taşımacılığımızın gelişmesi yıllardır engellenmiştir.

Karayolu ile yapılan taşımacılık anlayışından yavaş yavaş uzaklaşıp deniz yoluna geçiş yapmalıyız. Buna ilişkin "Ulusal ulaştırma programları " hazırlanmalıdır. Bu yapılırken de kamu, ülke ve toplum çıkarları korunmalıdır. Uluslararası sömürgeci sermayenin her istemine ve baskılarına boyun eğmemeliyiz.

Hazırlanacak olan ulaşım master planlarında ulaşım ve taşımacılık, enerji tüketimi daha düşük olan deniz yoluna kaydırılmalıdır. Can ve mal güvenliği yönüylede daha az risk taşıyan deniz yolu topluma özendirilmelidir. Ülke olarak deniz yolunu ne kadar çok kullanırsak petrol bağımlılığımız o kadar azalır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diğer Haberler

Ticaret Bakanlığı ‘NCTS Faz 5’ krizine çözüm için harekete geçti
Capella Logistics, Fransa taşımalarını 2 yılda yüzde 200 artırdı
MAN eBus ailesinin yeni modeli Lion'ın City 12 E LE "sürdürülebilirlik" tacı taktı
Mars Hava ve Deniz Kargo, iki fuara 339 Türk markasını taşıdı
Arkas Lojistik Grubu’nun yeni yatırımları 2025’de sahada olacak
Mercedes’in yeni nesil otobüsleri hem kaptanları, hem yolcuları mutlu edecek
Renault Trucks T, Euro NCAP'te 4 yıldız ile ödüllendirildi
15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
UND geleneksel Lojistik Başarı Ödülleri sahiplerini buldu
Türk Devletleri, lojistik ve taşımacılıkta birlikte hareket edecek