Logitrans Fuarında bir gazeteci için ilginç diye nitelendirilebilecek bir kareyle karşılaştım. Kadrajın içinde kızışan rekabet nedeniyle yan yana gelmeleri zor olan iki insan vardı: UND Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Dinçşahin ve UN Ro-Ro CEOsu Kaptan Cemil Bayülgen. Bundan kısa bir süre önce de, Ankara Lojistik Üssünün açılışında UNDnin önceki başkanı, bugün ise TOBB Ulaştırma Sektör Meclis Başkanlığı yapan Çetin Nuhoğlu ile UN Ro-Ronun önceki CEOsu Cüneyt Solakoğlunu aynı karede görmüştüm. Dönüş yolunda da, Ankaraya kendi aracı ile gelen Çetin Nuhoğlunun yanında Başkan Saffet Ulusoy'un, "KKR'ye satışa karşı benimle birlikte hareket ediyorlardı, kaçtılar" diye suçladığı Türkerler'in patronlarından Tamer Türker vardı. Buraya kadar ne var bunda, sonuçta saydıklarının hepsi bu sektörün içinde ve bir arada olmalarından daha doğal ne olabilir? diye sorabilirsiniz. Aslında gerçekten de öyle. Ama, her zaman bakılacak başka bir açı daha olması, insanın ufkunu açar. Gelin biz de bir fikir cimnastiği yapalım. UN Ro-Royu 910 milyon Euroya satın alan KKR, bir Amerikan fon şirketi. İhtisas konusu da, firmaları alıp, ehil ellerde daha da güçlendirerek, iyi bir fiyata başkalarına satmak. Yani, UN Ro-Ro asla, uzun yıllar daha KKRnin malı olarak kalmayacak. Şimdi başa dönelim Bir süredir ortalıkta UN Ro-Ronun satılacağı söylentileri var. Yani, UND Denizin faaliyete geçmesiyle huzuru kaçan fon şirketi yetkililerini, rekabetle birlikte gelen fiyat indirimleri rahatsız etmiş anlaşılan. Fuarda UND Başkanı ve UN Ro-Ro CEOsunu yan yana görünce, şakayla karışık Barış çubuğu mu? Satış pazarlığı mı? diyerek yanlarına yanaştım. Onlar da karenin öneminin farkında olduklarını söyleyerek, benden önce birkaç gazetecinin görüntü aldığını, isterlerse bir poz da bana verebileceklerini belirttiler. UN Ro-Ro için yazdığım eleştirel yazılardan sonra, Artık benden eskisi kadar haz etmiyorsunuzdur herhalde? diye sorduğum Kaptan Bayülgen, kendisinden beklendiği gibi bir denizci zarafetiyle eleştiriden rahatsız olmadıklarını ancak, bazı gerçekleri de teslim etmem gerektiğini ifade etti. Garanti Bankasından alınan krediyi kastederek, Bizim paramızla bizim değerimize sahip oldular deyince de, başladı anlatmaya
Kuruluşun, bir Türk bankasından alınan krediyle alındığı doğru. Ancak, biliyor musun her ay o bankaya, dolayısıyla Türk ekonomisine yüklü bir faiz ödeniyor. Bunun dışında, operasyonlarımızın tamamına yakınında Türk personelin ağırlığı var. Bu da aileleriyle birlikte binlerce kişi anlamına gelir. Çok acil gitmem gerektiğinden konuşmanın tamamı bu kadar. Ancak, dilerseniz duyumlarla devam edelim. Bir süre önce, bizzat Kaptan Cemil Bayülgenin UN Ro-Ronun önceki dönemdeki en büyük hissedarlarından bazılarıyla görüşerek, Kuruluşu, size satabiliriz dediğini biliyorum. Fakat, ne olduysa görüşmeler bir türlü ilerleyememiş. Yani, anladığım kadarıyla KKR artık satış şartlarının oluştuğunu ve vaktin geldiğini düşünüyor. Yukarıdaki trafiğin açılımı da bu. Bence
UN Ro-Ronun satışı nasıl bir milatsa, UND Denizin kuruluşu da milat değeri taşıyacak niteliktedir. UND Denizin faaliyete geçmesiyle birlikte, UN Ro-Ro sanki nakliyeciyi yeniden keşfetmiştir. Yemekli tanışma ve teati toplantıları düzenlenmeye başlanmış; taşımada fiyat indirimleri gündeme gelmiştir. Rekabetten kazanan da, dünyanın her yerinde olduğu gibi hizmetten yararlanan olmuştur. Yani alternatiflerle oluşan yeni piyasa koşullarının mutlu yüzü nakliyeciye aittir. Öte yandan, UND Denizin konumu da aslında bir Goliath ile Davut (*) hikayesine benziyor. Bir yanda büyük bir filo ve yılların getirdiği know how; diğer tarafta başarılı olmanın dışında hiçbir alternatifi olmayan bir sivil toplum örgütü. 21. yüzyılda bir Davut zaferi daha geleceğini pek aklım kesmiyor. Mevcut yapı devam ettiği sürece de, rekabetten kazanan nakliyeci olacak. Fakat nereye kadar? O nedenle, taşların yerinden oynamasının zamanı gelmiştir. Akl-ı Selimin kayıp reçetesinin adresi de, UN Ro-Ronun kuruluş yıllarında aranmalı. (*) Goliath, İsrail kralı Saulun en tehlikeli düşmanlarındandır. Dev gibi cüssesiyle Filistinin korkulan hükümdarı olan Goliath ile savaşmaya ordudaki hiçbir asker cesaret edemezken, çobanlık yapan genç Davut sapanı ve beş tane taşı ile miğfersiz Goliathı alt eder