Geçtiğimiz günlerde Türk taşımacılık sektörü için yeni bir miladın başlangıcına şahit olduk. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) yıllardır dile getirilen bir söylemi eyleme dönüştürdü. Ve rotayı İtalya yerine Fransa’ya çevirip, farklı bir hatla yeni bir UN Ro-Ro markası olma yolunda ilk adımı attı. Başlangıçta iki gemi ile başlayacaklar. Gemiler AP Moeller Maersk’e ait Odense Tersanesi’nde inşa edildi. En ileri teknolojilerle donatılmış Ro-Ro’ların biri geçen yıl tamamlanmış ve halen çalışıyor. Eş gemi Odense L222 kızak numaralı Wessex ise açık deniz deneme seyirlerinin tamamlanmasının arından 3 Nisan günü ilk seferine başlamak üzere Tekirdağ’ın AKPORT Limanı’nda olacak. Halen kızaktaki 3. gemi ise ağustos ayında UND Deniz filosuna katılacak. Gemiler, 210 araç alıyor. Ayda 8 sefer, yılda ise 96 sefer hedefleniyor. Fransa tarafında gemilerin uğrak yapacağı Toulon Limanı, Toulon Ticaret Odası tarafından yönetiliyor. Fransa’nın önemi görece düşük limanları arasında sayabiliriz. Ancak, unutulmamalı ki, UN Ro-Ro’nun keşfettiği Trieste Limanı’nın da marka değerinin artmasında en önemli pay Türk nakliyecilerine aittir. Çünkü, gerçekten nakliyecilerimiz çalıştıkları limanlara değer ve yaşam katıyor. HAT, PEGASUS’UN DA ÖNÜNÜ AÇTI Fransa, özellikle bizim K. Afrika ülkeleri ile olan taşımalarımıza çok kolaylık getirecek bir aktarma merkezi olabilir. Gemiler, 72 saatte Toulon’a ulaşabilecek. Lojistik sektörünün son zamanlardaki gözdesi K. Afrika’nın en uç noktasına da 48 saatte erişmek mümkün olacak. Yani konteyner taşımacılığı ile daha uzun sürelerde K. Afrika’ya varabilecek bir yük 5 günde Fas, Tunus ya da Cezayir’de olabilecek. Trieste örneğinde olduğu gibi şoförler, araçlarının başına uçakla gidecekler. Karacıların yaptığı bu açılım, Pegasus Havayolları’na da yeni bir destinasyonun yolunu açtı. Son anda bir aksilik olmazsa Pegasus Hava Yolları, UND Deniz’i tercih eden TIR şoförlerini Toulon’a en kısa mesafeye uçakla ulaştıracak. Yani, UND’nin açılımı sayesinde Pegasus da Fransa açılımı yaparak düzenli seferlere başlayacak. TOULON VE AKPORT DOĞRU SEÇİM Hattın limanları olan Toulon ve Tekirdağ Akport seçimleri için mükemmel denilebilir. Toulon Limanı, St Tropez ile Marsilya arasında otoyol bağlantılı, güçlü taşıma pazarlarına çok yakın. Toulon kenti, Paris’e 840 km, Lyon’a 400 km, Barcelona’ya 570 km, Lizbon’a 1.800 km, Brüksel’e ise 1.100 km uzaklıkta yer alıyor. Tekirdağ Akport Limanı ise toplam 130.000 metrekare alana, 2.000 metre rıhtım uzunluğuna sahip Türkiye’nin örnek liman komplekslerinden biri durumunda. Hali hazırda Bandırma, Erdek ve Karabiga’ya 7 ayrı gemi ile Marmara Denizi içinde bağlantısı bulunan Akport’a UND projesinin başlaması ile Gemlik’ten de bir bağlantı yapılması planlanıyor. Böylece Anadolu’daki taşımacılar diledikleri takdirde Marmara Bölgesi’nde 250 kilometreyi aşkın bir mesafeyi by-pass edebilecekler. Ayrıca, Trakya’da içinden demiryolu geçen bir liman olması, intermodal taşımanın nimetlerini raylara da taşımak ve optimum fiyata ulaşmak için önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. RODER DE BOŞ DURMAYACAK Her ne kadar birlikte uluslararası taşımacılık yapsalar da, çoğunlukla ortak paydada buluşma güçlüğü çeken ve birbirlerini çok iyi tanıyan diğer dernek Ro-Ro Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği’nde de (RODER) hareketli günlerin yaşandığı duyumunu alıyoruz. UN Ro-Ro ortaklarının büyük çoğunluğunu oluşturan ve satıştan doğan rekabet yasaklarının haziran ayında sona ereceği RODER üyeleri, Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy’un önderliğinde yeni bir Ro-Ro hattını devreye sokmaya hazırlanıyor. Yine duyumlarımıza göre Saffet Bey, UND’nin basın toplantısının hemen ardından kurmaylarına “Marsilya hattına 3-4 gemi de biz koyalım” demiş. Ayrıca, Ro-Ro’da sadece Avrupa’nın düşünülmemesini, lojistikçilerin yeni niş pazarlarına direkt ulaşmanın da daha doğru bir yöntem olacağının altını çizmiş. BKT RO-RO DA, AKPORT’TAN START HAZIRLIĞINDA Öte yandan geçen yıl gemisini alan ve yine AKPORT’tan seferlere başlama hazırlığında olan bir BKT Ro-Ro var. BKT’ nin de 61 ortağı bulunuyor. Bir gemi alınmış. Fakat, kriz çıkınca fiyatı bir anda yerlerde sürünür hale gelmiş. Gemi de, satış vaadinde bulunulduğu gibi ‘hemen sefere hazır’ çıkmamış, tersaneye girmek zorunda kalmış. Uzun bir süredir masraf ediliyor. Ancak, şu anda da RMK tersanesinden çıkan geminin hazır olduğu ve Tuzla açıklarında beklediği söyleniyor. BKT Ro-Ro, UND Deniz’den önce AKPORT ile ilk anlaşmayı yapan firma. UND’nin startından 1 ay kadar önce AKPORT Genel Müdürü Serdar Sözeri ile bu durumu konuşmuştuk. Sayın Sözeri bize, BKT Ro-Ro ile anlaştıklarını ve uzun süredir gemilerindeki problemi çözmeleri için beklediklerini söylemişti. Bu arada geçen yıl yaz aylarında UND’nin talebinin de geldiğini anımsatan Sözeri, etik olması açısından konuyu BKT Ro-Ro yetkilileriyle paylaştığını, onların da UND’nin de orada bulunmasında hiçbir sakınca olmayacağını, bilakis kendi hatlarına marjinal katkı getireceğini söylediklerini belirtmişti. Yine duyumlarımıza göre, rekabet yasağı haziranda sona erecek birçok RODER üyesinin BKT Ro-Ro’ya destek vereceği söyleniyor. Yani anlayacağınız, önümüzdeki günler birçok sürprizi de beraberinde getirebilir. Ne diyelim, bize sadece sektörümüz için hayırlı olmasını dilemek düşer. Yalnız, şunu da unutmamak gerekir. Deniz çok büyüktür ve herkesi taşıyabilir, ama herkesi yutabilir de… UND’NİN HAMLESİ ÇOK GÜZEL AMA GÖNÜL İSTERDİ Kİ… AKPORT-Toulon hattı elbette Ro-Ro piyasasında rekabetçi bir denge oluşmasına ve taşımacılarımızın bu alandaki seçeneklerinin artmasına imkân verecek. UND Deniz Taşımacılığı AŞ, sadece UND üyelerini değil, ‘ortak’ alacak. 1993 senesinde UN Ro-Ro’nun ilk çıkış noktasındaki gibi bir yapı hedefleniyor. Farklı olarak UND’nin sisteminde ‘hakim ortaklık’ olmayacak. Her ortak eşit paylarla temsil edilecek. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Ancak, naçizane gönlümden geçeni de sizlerle paylaşmak istiyorum. Gemilerin her birinin 14.700 Euro günlük kirası olduğu söyleniyor. Yani UND Deniz ortakları, seferleri yaparken bir yandan da, gemilerin kirasını karşılamak durumundalar. Bana göre gemiler satın alınmalıydı. Şu anda bu satırları okuyan birçok nakliyeci dostumun ‘uzaktan davulun sesinin hoş geldiğini’ anımsattıklarını duyar gibiyim. ‘Krizle boğuşan taşımacılar, her biri yaklaşık 50 milyon Euro değerindeki gemileri satın alacak parayı nereden bulacaklar’ deniyordur mutlaka. Ancak, gene de benim söylemimin ütopya olmadığını düşünüyorum. Şirket kurulduktan sonra, sektördeki (tüm firmalara, yani UND, RODER ayrımı gözetmeksizin) çağrıda bulunup, 1.500 nakliyeciden 100’er bin TL toplanamaz mıydı? Bu gerçekleştirilebilseydi, hem taşıyan hem de taşıtan konumundaki nakliyeciler o gemilerine gözleri gibi bakmazlar mıydı? Her gün kira kabusu yaşamadan, sadece genel giderleri düştükten sonra büyütecekleri filo ile yeni bir UN Ro-Ro markasına doğru yol alsalardı fena mı olurdu? Yukarıda yazılanların sadece bir paragrafından yola çıkarak UND yönetimine haksızlık ettiğimiz düşünülmesin. Yapılan, hep ‘kara’ çıkışlı söylemlerle anılan bir derneğin gerçekleştirdiği devrim gibi bir aşamadır. Başta, UND Deniz’in kurulmasında en çok emeği geçen Başkan Yardımcısı Hakan Keleş olmak üzere tüm yöneticileri kutluyor, yeni hattın yeni Türk markası olmasını diliyorum.