Sevgili UND’li dostlar, arka arkaya yaptığım bu çıkışlardan mutlaka rahatsız oluyorlardır. Ama, ortada KOCAMAN bir yanlış var. Üstelik bu yanlış ‘her ne kadar onlar kabul etmeseler de’, sektörün bir paydaşı olduğunu iddia ettiğim sektör basını ile de sınırlı değilmiş.
Arama Konferansı; tüm paydaşların katılımı ile geleceğe ışık tutmak ve bir eylem planı oluşturmak için yapılır. Bunu yaparken de, sağlıklı sonuca marjinal katkı sağlayabilecek herkes orada olmalıdır.
Şimdi soru şu:
Hadi, kara taşımacılığına Ro-Ro faktörünü katarak farklı bir vizyon getiren; pırıl pırıl bir zekaya sahip Saffet Ulusoy’u sağlık nedenlerinden dolayı es geçtiniz. Peki, TOBB Türkiye Ulaştırma ve Lojistik Meclisi Başkanı Çetin Nuhoğlu’nu niye çağırmadınız “UND’nin 2023 Vizyonu”na… Bu durum, unutkanlıkla açıklanabilir mi?
Biz Haksızlığı Duyurduk Bir de Başkanları Dinleyin!
NUHOĞLU: BÖYLE İLETİŞİM POLİTİKASI OLMAZ
“Açıkçası ben de çağrılmadım. Belki, mail atmışlardır ama doğal olarak birinin telefon açıp davet etmesini gönül arzulardı. Herhalde öyle münasip gördüler. Arama konferansları sektörün tüm paydaşlarının katılmasıyla gerçekleşir. Bizim çalıştaylarımızda sektör basını da olurdu. Sektör mensuplarıyla birlikte dış ticaret, müsteşarlar, uluslararası birlik ve TİM yetkilileri de gelirdi. Tüm paydaşlar olmadan neyi arayacaksın? Kendi kendine arayacaksan işte sonuçlar böyle yansır. Taşımalardaki Türk nakliyecisinin payı yüzde 6 olur, yabancıların payı yüzde 19’a çıkar. Ama basının durumu farklı. Özellikle sektör basının durumu daha da farklıdır. Sektör basını antendir. Sektör basını, sektördeki ilk verileri oluşturandır. Her açıdan bilgilerin toparlanması, sektör basını tarafından yapılır. Benim bilgilerimi, düşüncelerimi sektöre, sektör basını aktarıyor. Buna böyle baktığınız zaman sektör basınını o arama konferansına getirmemek bir eksikliktir. Böyle iletişim politikası olmaz. O zaman İLETİŞEMEMEME problemi vardır. Oysaki sektör basını asla göz ardı edilemez!.. Benim yöntemim bu değildi. Sivil toplum örgütleri hesap verebilir, şeffaf olmalıdır. Strateji planı ve tüm paydaşlarıyla ortak amaca yönelinmelidir. UND, 2004 yılında Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu olarak Ulusal Kalite Ödülü’nü almıştır. Bir sivil toplum örgütü olarak da bunu alan ilk kurumdur. Ama, kendi kendine arayacaksan ulaşacağın yer de bellidir. 21 Aralık’ta batı kapılarına yapılan taşımalara bakıyoruz. Toplam taşımalarda yabancıların payını da koyduğunuz zaman Türk tarafında bir artış söz konusu değil. Ama kapıdan çıkanlar yüzde 40 artmış. Ro-Ro ile çıkanlara baktığınızda ise, Ro-Ro’larda yabancının payı yüzde 5. Demek ki, Ro-Ro Türk nakliyecisinin iş modeliyle beraber bir rekabet avantajı sağlamıyor. Çünkü, kapılardan yüzde 40 yabancı çıkıyor. Batıdan da çıkamayan ve türlü engeller çıkarılan Türk nakliyecileri, ciddi bir handikapla karşı karşıyadır. Bu trent, 3 yıl sonra nerede olacağımızı çok net gösteriyor. İşte, UND önce bu yabancı taşımaların artmasına bir çözüm bulmalıdır.”
DİNÇŞAHİN: SEKTÖR BASINI, KATKI İÇİN ORADA OLMALIYDI
“Ben İstişare Konseyi Başkanı’yım, zaten orada olmam gerekir. Bir vizyon arayışı varsa, bunun içinde sektörün tüm oyuncuları vardır. Sektör basının olmadığı bir arama konferansının da bir yanı eksik kalır. Ayrıca, bu çalışmanın doğru bir şekilde aktarılması için de yine sektör basınına ihtiyaç vardır. Bunda bir art niyet olmadığını, unutulduğunu düşünüyorum. Yaptığınız organizasyon, ulusal basın tarafından da duyurulabilir. Ama, ben vizyon toplantısına yapılan katkıdan bahsediyorum. Ulusal basın da gelsin ve duyursun. Fakat ben diyorum ki Paşa, Mete, Mutlu, Vahit, Selçuk bu sektörün içerisindeki kişilerdir. Onların bir katkısı var. Bizim göremediğimiz farklı noktaları görebilirler. Duyurulması, işin ikinci boyutu; önemli olan yapılacak katkıdır. Katkıda bir eksiklik oldu. Kamu da çağrılmadı, oysa birlikte işi yaptığınız kişilerin orada gerekti. Ben bir karar aldığımda, bunun kamuda yapılabilirliliği var mı hep birlikte tartışmamız lazım.”
ZORUNLU AÇIKLAMA
Ardı ardına yazdığımız yazılar, yanlış bir davranışa tepkidir. Dozu kaçırdığımızı düşünenler olabilir. Ancak iyi bilinmelidir ki, çıkış sebebimiz Antalya’da keyifle geçirilecek 3 günü kaçırdığımıza değildir. Bu satırların yazarı, yaklaşık 30 yıldır bu mesleğin içindedir ve mesleğinin getirdiği avantajlarla Brezilya’dan Kuzey Kutbu’na kadar dünyayı dolaşmıştır.
Hak etmediğimiz bir durumu göz önüne sermeye çalışırken, sektör basınının sözcülüğüne soyunduğumuzu iddia edenler de çıkabilir. Sektör basınını temsil edecek bir kuruma ihtiyaç olduğu ayrı bir gerçek ve farklı bir tartışma konusudur. Bizim isyanımız, iyi günde ve kötü günde yanlarında olduğumuz kişi ya da kurumların vefasızlığınadır.
Ama, ulusal basını baş tacı yaptığınızdan anlaşılıyor ki, sizin vizyonunuz manşetlere çıkmak yerine, tek sütun haber olmak üzerine kurulmuş.
Selçuk ONUR - LOJİPORT