Uluslararası Nakliyeciler Derneği, uluslararası karayolu taşımacılarının sorunlarını ortaya koymak; çözüm önerileri ve stratejilerini belirlemek için 18 Ocak 2012’de Antalya’da bir çalıştay organize etti. Gerçekten de, uluslararası karayolu taşımacılarının gümrük başta olmak üzere; kotalar, geçiş belgeleri, vizeler, TÜV ve AB standartlarının uyumsuzluğu, yabancı araçlara karşı uğradığı haksız rekabet, ÖTV’siz akaryakıt… gibi birçok derdi var. Tüm bunlar konuşulacak; nasıl çözüleceği konusunda stratejiler geliştirilecek; peki bunun ilgili mercilere ve geniş kitlelere duyurulmasını kim sağlayacak? Tabi ki basın, özellikle de sektör basını dediğinizi duyar gibiyim. Ama UND’nin değerli yöneticileri, ‘biz konuşalım yeter’ demeyi kafi gördüler ki, hiçbir basın mensubunu çağırmaya gerek duymadılar. BİZİ YOK SAYAMAZSINIZ…! Geçmişe bir bakmanızı rica ediyorum. Sizce sorunlarınızın tamamı yaptığınız ziyaret ve kulislerle mi çözülüyor? Kimle paylaştınız Mersin’de niçin ÖTV’siz akaryakıt alamadığınızı? Kota ve geçiş belgesi sorunlarınızda yalnızca KİK ve KUK toplantılarıyla mı aştınız problemleri? Sektördeki iki başlılığın çözülmesinde hiç mi katkımız olmadı? Gümrüklerde ‘yandım Allah’ derken, megafonu ağzınıza dayayarak sesinizin Ankara’ya daha güçlü ulaşmasını kim sağladı? HAYAL GÜCÜNÜZÜ ZORLAYIN LÜTFEN? Sevgili Halim Mete Ağabey’imin dediği gibi ‘Biz aynı tavanın balıklarıyız.’ Sizin yaşadığınız bir sorun, bize yansımıyor mu sanıyorsunuz! O tarafta işler yolunda gitmezse, bu tarafta da gitmiyor. O nedenle sektör basınının misyonu, ulusal basından farklıdır. Onlar sizi kıyasıya eleştirebilir. Ama, biz bunu ‘annenin yavrusunun kabahatini anlatması’ tadında yapabiliriz ancak. (Suiistimal olmadığı sürece tabi). UND, sektörel bir sivil toplum örgütüdür. Sektör basınının da, sektörün bir parçası olduğu gerçeğini artık kabul etmelisiniz. Sizin ayağınıza bir çöp batsa, bizim de canımız acıyor. Ancak, özellikle birleşmeyle birlikte gelen yeni yönetimde sözüm ona ‘kurumsallaşıyoruz’ demek adına dizboyu ‘iletişimsizlik’ yaşatıyorsunuz. İLETİŞİMDEN İLETİŞİMSİZLİĞE İşaretleri ilk tanışma toplantısıyla birlikte almıştık aslında. İlk kez bir basın toplantısında kendimizi kütüphanede gibi hissettik. Sigaya çekiliyor gibiydik. Alıştığımız samimiyetten oldukça uzaktı her şey, şaşırmıştık. Ama, ilk heyecana bağladık bu durumu. İkinci şoku da UND Başkanı’nın “Ben cep telefon numaramı veremem. Gerekirse bir günümü ayırır sorularınızı yanıtlarım” sözleriyle yaşadık. Gerçekten de gazetem için röportaj talep ettiğimde benim gibi bekleyen birçok arkadaşım, bekleme odasına çevirmişti UND koridorlarını… Hatta, zamanı çok fazla kullandığını düşündüğüm için beni akşamın geç saatlerine bırakan bir arkadaşımla kısa süreli bir küslük bile yaşadık. Hemen burada cep telefonu meselesini bir kez daha irdelemek isterim. Sayın Ruhi Engin Özmen, sizden istenen cep telefonu numarası, şahsınızla hasbihal etmek için, ya da şirketinizle ilgili bilgi almak için istenmiyor. İşgal ettiğiniz koltuk binlerce nakliyecinin sözcülüğünü yapmanız için size tahsis edildi. Sektör basını da, her ne kadar bazen anımsasasınız da sizin bir parçanızdır. Gerekirse ayrı bir hat alır, bakması için birini görevlendirir, yine değerli vaktinizi boşa harcamamış olursunuz. UND SİTESİNDEKİ PİYASA BİLGİLERİNE ARTIK NEDEN ULAŞILAMIYOR? Yeni öğrendiğim bir değişiklik daha olmuş UND’de. İnternet sitesinde herkese açık olan veri ve analizlere yeni yönetimle birlikte artık ulaşamıyormuşsunuz. Eğer, bilgileri ille de isterseniz ücretini ödemek zorundaymışsınız. Vakit mi ayrılamıyor, yoksa para kazanmak için mi yapıldı bilinmez ama her iki neden de hoş değil. Sayın UND yönetimi, ‘çalıştaya kimseyi götürmeye mecbur değiliz’, ya da ‘ödenek yok götürmedik’ diyebilir. O halde çalıştayınızı bizim de ulaşabileceğimiz bir uzaklığa almalıydınız. Siz ne kadar bunu görmezlikten gelseniz de, sorunlarınızı daha geniş kitlelere duyurmak için orada olurduk. Çünkü, siz fark etmeseniz de bu sektörün paydaşlarından biriyiz.