Sektörde günlerce tartışılan bir UN Ro-Ro satışı vardı. Milli filo dedik. 1980 sonrasında şahit olduğumuz Boğaz Köprüsü versiyonunu “Ölürüm de UN Ro-Ro’yu sattırmam” şeklinde yaşadık. Firmanın başındaki yöneticilere “hainlik” dahil birçok isnatta bulunuldu. Hatta, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım devreye girerek, , “UN Ro Ro’nun uluslararası nakliye ve ihracat açısından stratejik önemi büyük. Bu yüzden sıradan bir şirket gibi satılamaz. Bu konudaki bilgi ve dosyaları bize gönderin” bile dedi. Ama, sonunda 910 milyon Euro bedelle ABD’li fon şirketi Kohlberg Kravis Roberts’in (KKR) oldu.Başını Ulusoy Grubu’nun çektiği UN Ro-Ro’ya ortak onlarca RODER üyesi, satıştan gelen paralarla yeni yatırımlar gerçekleştirdiler, filolarını yenilediler; başka alanlarda girişimlerde bulundular. İş yaşamlarındaki en doğru yatırımlardan birini yapmışlardı ve doğal olarak bu yatırım da onları ihya etti.MÜKEMMEL ZAMANLAMA Lütfen, şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Bugün aynı fiyatı bulabilir miydiniz? Daha geçtiğimiz günlerde merkezi İngiltere’de bulunan bir firmanın armatörü, bankalar sıkıştırdığından 1 gemi fiyatına 5 gemiyi 70 milyon dolara sattı. Şubat ayı ihracat rakamlarına bakıyorsunuz, yüzde 35 azalma var. Trieste’ye karnındaki tıklım tıklım dorselerle giden Ro-Ro gemileri, optimum sayıya ulaşamadığından gecikmeli olarak sürdürüyor seferlerini... Avrupa’ya giden treylerler dönüş yükü bulamadığından, fazladan günlerce beklemek zorunda kalıyorlar gurbet ellerde.
İster öngörü deyin. İster, şanslı bir tesadüf. 1990’lı yıllarda tamamen mecburiyetten kaynaklanan nedenlerle doğan güzel kızımız, büyüyüp serpildikten sonra yabancı damatla doğru bir beraberlik yapmıştır. İnşallah birliktelikleri uzun yıllar mutlulukla sürer. Ancak, damadın her gece yattığında “Başımı çok mu erken bağladım. Eskiden daha mı mutluydum” diye düşündüğünü adım gibi biliyorum.