“Hiçbir şeyden çekmedi dünyada nasırdan çektiği kadar” diyordu büyük şair Orhan Veli, Kitabe-i Seng-i Mezar şiirinde. Türkiye’nin de nasırına benzetiyorum aslında yaratılan ve sonra da, ‘nasıl bir yöntemle işin içinden çıkabiliriz’ denilen fonları. İşte, gene öyle bir fon yaratma arifesinde Türkiye Cumhuriyeti. Aslında yapılmak istenene peşinen karşı çıkmak, ülkeyi ve doğayı sevmemek ile eşdeğer gözükebilir. Ancak, ülke tarihine bakıldığında bizim söylemimizi ‘testi kırılmadan uyarmak’ şeklinde algılamakta yarar vardır. “5312 Sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesini Önleme Hakkındaki Kanun ve Uygulama Yönetmeliği” gereği olarak kıyı tesislerinin yaptırmakla zorunlu oldukları ‘Mali Sorumluluk Sigortası’ zarar kapsamı çok geniş tutulduğu için sigorta yapacak şirket bulunamadı. Hazırlanan taslak yönetmelikle de, bir fon yaratılarak soruna çözüm bulunmaya çalışılıyor. Bu maksatla tüm kıyı tesislerinden çevreye verebilecekleri zarar kapsamında bir kesinti yapılacak. Bu kesinti, yıllık hasılata göre ‘az riskliden’den binde 1; ‘orta riskliden’den binde 3; ‘çok riskliden’den ise binde 6 alınması şeklinde düzenlendi. Fon da, Çevre Bakanlığı’nın denetiminde olacak. Buraya kadar ülkesini seven hiçbir bireyin karşı çıkmaması gereken bir durum var ortada. Gelelim niye ‘nasır’ olarak nitelendirdiğimize; n Öncelikle Kanun ve Yönetmelik ‘MARPOL Ek1 ve Ek2’de belirtilen petrol ve diğer zararlı maddelerle ilgili faaliyet icra eden tesisler bu kapsama girer’ demesine rağmen, bu maddelerle ilgili hiçbir faaliyeti olmayan kıyı tesisleri de kapsama alınmış. n Kapsamı genişletebilmek için ‘iskeleye yanaşmış bir gemi, kıyı tesisinin sorumluluğundadır. Dolayısıyla, kirlenme ile ilgili hususları yerine getirir’ yazıyor. Dünya üzerinde iskelede yük elleçlenmesi zararlı faaliyetler kapsamına girmiyor. Çünkü, aslolan limanı çalıştırmak ve ticareti artırmaktır. Bizde ise, gemiden kaynaklanacak kirlilik de, kıyı tesisinin sorumluluğuna veriliyor. En önemlisi ve bu yazının yazılma nedenine gelince; fona binde 6 ödeyecekler arasında Türkiye’nin vergi rekortmeni devler de var. Onların hasılatından da binde 6 kesilecek. Bu miktar, kazançlarıyla doğru orantılı olacağı için çok büyük rakamlar anlamına geliyor. Tüpraş’ın ya da Tofaş’ın binde 6’sını düşünün; bu fon, tesis değerinin yüzde 3’üne ulaşana kadar ya da 10 yıllığına burada birikecek. - Peki, böylesine büyük bir kaynak yaratılıyor. Bu fonu kontrol etmekle yükümlü Çevre Bakanlığı, bunu ne kadar sağlıklı yapabilecek? Burada biriken paraların da, açık kapatmakta kullanılmayacağını ya da başka mecralara kanalize edilmeyeceğini kim garanti edebilir? - Fon, olası çevre kazası durumunda tazmin amacıyla kullanılacak. Her şey yolunda giderse, böylesi bir meblağı, hangi çevre yatırımına aktaracaksınız? - Yaratılacak fonun yatırım kalemlerini de net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bu paraların da, sonradan suiistimal söylentilerine yol açılmaması için birkaç koldan denetlenerek, şeffaf bir şekilde toplanmasında yarar vardır. 2008, Türkiye’ye barış, sevgi ve zenginlik getirsin.