Yeniden adaylığıma yönetim kurulu karar verir

UND Başkanı Ruhi Engin Özmen, açıklamalarına şöyle devam etti: “Ben demokrasiye inanan bir adamım. Benim yönetim kurulumdaki arkadaşlarım, şerefli...

UND Başkanı Ruhi Engin Özmen, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Ben demokrasiye inanan bir adamım. Benim yönetim kurulumdaki arkadaşlarım, şerefli işadamlarıdır ve kendi özgür iradeleriyle hareket edecek yetkinliktedir. Yönetim kurulu üzerinden bana yüklenmeyi düşünüyorsanız, bu insanlara yaptığınız haksızlıktan dolayı özür dilemeniz lazımdır. 22 arkadaşımızın içinde Türkiye’nin ilk 500 firması arasına giren kuruluşların sahipleri de var. Aşağılayacak şekilde, ‘okumadan imzaladın’ ‘zorla imzaladın’ demek en hafifiyle o insanlara hakarettir. Benim neyim var? Niye tehdit edeyim? Keşke Çetin Başkan şurada otursaydı da, ben de bu konuşmayı onun yüzüne yapabilseydim. Yanınızda bir kişi dahi yoksa konuştuğunuz dedikodudur. Hiçbir şekilde ben ‘bu kararı imzalayın! İmzalamazsanız istifa ederim’  şeklindeki bir yakıştırmayı kendi üstüme almam. Olan olaylar dezenformasyon şeklinde gidiyor ve başka başka yorumlar yapılıyor. Bunlar yanlıştır. Niye davanın geri çekilmesi kararını aldığımıza gelince, UND Deniz yüzde 99’u UND’nin olan bir kuruluştur. UND Deniz’in yasal yönetim kurulu üyeleri vardır. Yasal yönetim kurulunun açmadığı bilginiz dışında bir davayı, yetki  gaspı olarak nitelendirip engellemek için çaba göstermeniz dışında yapacağınız hiçbir şey yoktur. Bu dava ancak, yetkili organlarca açılabilir. O yönetim kurulu, o günkü davranışıyla çok onurlu bir iş yaptı. 22 yönetim kurulu üyesinin imzası var o kararın altında. 17 Ekim 2012’de UND Deniz’in avukatına talimat gönderdik. ‘Şirketin yasal muhatabı Bahattin Karakuş ve Tamer Türker’dir. Onlardan habersiz bir karar almayın’ diye ama bakıyorsunuz ayın 18’inde dava açılıyor. Ayın 19’unda avukat, bize ‘dava açtım’ diye mektup gönderiyor. Avukata, sana yazılı talimatı kim verdi diye soruyoruz. Henüz cevabı gelmedi. Ama gelirse, yasal yetkimizi gasbedenleri mahkemeye vermekten başka çarem yok.”

4 MİLYON EURO’YU VERİN, DAVAYI AÇIN!

UND Deniz’e açılacak davanın şartlarının belli olduğunu ifade eden Özmen, “U.N Ro-Ro ile yapılan satış vaadi sözleşmesinde yapılan şudur: UND veya U.N Ro-Ro, bu davadan vazgeçme hakkına sahiptir. Sözleşmeden vazgeçen 500 bin Euro ödemek zorundadır. Ama bundan ‘dava açılamaz’ anlamı çıkarılmasın. İki davadan vazgeçildi. Rekabet Kurulu’nun verdiği ceza bu karara şamil değildir. Fakat biz bundan sonra, niyetimizi ortaya koyarak ‘U.N Ro-Ro aleyhine dava açmayacağız’ dedik. Dava açarsak da, hangi şartlarda açacağımızı yazdık. Bugün herkes, ‘U.N Ro-Ro aleyhine dava açalım. 70 milyon Euro tazminat var alalım’ diyor. Ben de ‘açın davayı’ diyorum. Benim hisse satışından U.N Ro-Ro’dan aldığım para 3 milyon 250 bin Euro’dur. 3 milyon 250 bin Euro, bugün sözleşmeyi feshederseniz yüzde 2 faiz, artı 500 bin Euro tazminatla geri verilir, hisselerle ilgili bir sorun kalmaz. Ama bu şirketi isteyen varsa, versin 4 milyon Euro’yu verelim U.N Ro-Ro’ya borcumuzu. Açsın davayı, alsın 70 milyon lirayı” diye konuştu.

HİSSELERİ U.N RO-RO’DAN BAŞKASINA SATMA ŞANSIMIZ YOK

U.N Ro-Ro’ya satılan UND’nin yüzde 1.2’lik hissesine de değinen Özmen, bu konuda da şunları kaydetti:

“İki hissenizin kullanım hakkı UND’de değildir. Satamazsınız, bankaya teminat gösteremezsiniz. Hakim ortak, kar payı öder ödemez, herhangi bir tasarrufunuz yoktur. Dolayısıyla bu hisseleri büyük ortaktan başka kimseye satma şansınız yok. O da isterse alır, istemezse almaz. Bu anlaşma, bizim büyük ortağımıza hisselerimizin tamamını satabilmenin yolunu aştı. Protokol gereği, satışın tamamını 15 milyon Euro’ya yaptık. Hissenin bugünkü değeri 9 milyon 566 bin TL’dir. Biz, 15 bin Euro’ya sattık. U.N Ro-Ro, hisselerimizin üçte birini  5 milyon Euro’ya 2/3’ünü de çıkış yaparken eğer hissenin değeri 9 milyon Euro edecekse, 10 milyon Euro’ya; eğer 12 milyon Euro edecekse, 12  milyon Euro’ya satmamıza müsaade etti. Yani 1.5 yıl içinde hisse değeri 6 milyon Euro edecekse, U.N Ro-Ro bu hisseleri 10 milyon Euro’dan geri almayı teklif etti.  Bana göre U.N Ro-Ro’ya haksızlık yapılıyor. KKR, bir yabancı kuruluştur, bu fonlar iştirak ettikleri şirketlerdeki kalma sürelerini kendi belirler. Bir tarih veremem ama onların kendi verdiği tarih 1.5 yıl. Şimdiye kadar zaten çıkacaklardı ama bir türlü olmadı. Verdiğimiz hisse karşılığı aldığımız 5 milyon Euro’yu tüm borçların ödenmesinde kullandık. 3 milyon TL’lik Gürbulak yatırımını da bu kaynaktan yaptık. Geri kalan da UND’nin kendi kullanımı için kaldı. Onu da U.N Ro-Ro’dan periyotlarla alıyoruz.”

SEKTÖRDEN BAŞKAN OLMASIN DA, TEDARİKÇİDEN Mİ OLSUN?

Ruhi Engin Özmen’e başkanlığın kendisine bir imtiyaz sağlayıp, sağlamadığı da soruldu. İşte Başkan’ın yanıtı: “Çetin Bey, ‘Başkanlık çok tehlikelidir, insana avantaj sağlar. Sektörün içinde bir müşteriye gittiğinde hem başkan, hem de işadamı olarak fiyatı düşersin, avantaj sağlarsın’ diyor. Tersten okuyorum. UND Başkanı sektör içinden olmamalı. Sektöre tedarik sağlayan tedarikçilerden olmalı. Dünyanın hiçbir yerinde sektör örgütlerinin sektörün dışından başkanlarla yönetildiğini görmedim. İlk örnek UND idi o da kurtuldu. Ben bunu böyle anlarım.”

BEN TEK, ÇETİN BEY 4 İCRA KURULU BAŞKANI İLE ÇALIŞTI

Engin Başkan’ın göreve geldikten sonra yaptığı işten çıkarmalar da gündemi meşgul etmişti. Başkan’ın bu konudaki açıklaması da şöyle: “Yönetim kurulu, kendi çalışacağı arkadaşları belirleme hakkına sahiptir. Sen bunlarla niye yolunu ayırıyor, niye onlarla çalışmıyorsun demek yanlıştır. Kaldı ki, Çetin Başkan’ın bahsettiği İcra Kurulu Başkanı Mine Hanım, yaklaşık 12 yıldır dernekteydi ve Mine Hanım istifa etti. Mine Hanım, tüm özlük haklarını almıştır. Ben başkan oldum, yönetim kuruluyla beraber  tek bir icra kurulu başkanı Mine Hanım ile çalıştım. Mine Hanım’dan sonra da, yardımcısı Melike Hanım, vekaleten başkanlığı yürütüyor. Çetin Bey’in ise 4 başkanla çalışmasını nasıl izah edersiniz? Bunlar çok sığ tartışmalar. Nejat Bey, 40 yıldır dernek kurulduğundan bu yana UND’de çalışan bir arkadaşımız. Nejat Bey’e son derece saygılıyım. Nejat Bey’e kendisiyle çalışmayı istemediğimi tebliğ ettiğimde şunu da ekledim. ‘Sizinle bir pozisyon değişikliği yapmak istiyorum. Siz, UND’nin hafızasınız. Her şeyi biliyorsunuz, size danışmanlık için bir oda tahsis edip, şu kadar ücret vereceğiz. Danışman olarak kalmanızı rica ediyorum. UND’ye sizin pozisyonunuza daha dinamik, genç birini istiyorum’ dedim. Bunu söylemek zorundaydım. Çünkü, bir insan 40 yıl yerine bir başka birini yetiştirmez mi? Mine Hanım profesyonel bir yöneticidir. Mine hanım gibi yöneticiler, ayrıldıklarında çalıştıkları işyeri hakkında basın üzerinden ya da ikili ilişkileri vasıtasıyla kurum hakkında konuşmak profesyonelce bir yaklaşım değildir. Siz, bir kurumda 12 yıl üst düzey yöneticilik yaptıysanız, ayrıldığınız kuruma ait aidiyet bağınızı susarak gösterirsiniz. Böyle yapmazsanız, bundan sonraki yaşamınızda o pozisyondaki işleri bir daha bulamazsınız. Nejat Bey de, Mine Hanım da, dernekten istifa etmişlerdir. Tüm özlük hakları ödenmiştir. Bu yönetim kurulu, iki arkadaşımıza da plaket yaptırarak geçmiş hizmetlerinden dolayı teşekkür etmiştir. İkisi de gelip, plaketini almamıştır.”

YÜKSEK İSTİŞARE KURULU YALNIZ BİZİM DÖNEMİMİZDE İKİ KEZ TOPLANDI

Özmen, yüksek istişare kurulu eleştirisini de şöyle yanıtladı: “Yüksek İstişare Kurulu kaç sefer toplanmış? Tutanakları nerede diye bir çalışma yaptırdım. Net söylüyorum. Yüksek İstişare Kurulu iki kez toplanmış, ikisi de bizim yönetim kurulumuz zamanında. İstişare kurulunun toplanma şekli bellidir. Eğer, kaliteli bir yönetimden bahsediyorsak ona göre konuşmalıyız. İstişare Kurulu, Yönetim Kurulu Başkanı’nın yetkisinde olmayan bir kuruldur. Dolayısıyla istişare kurulunu toplantıya davet etmek benim yetkim ve görevim değildir. Şu andaki istişare kurulu başkanı, bir önceki dönemin UND Başkanı Tamer Dinçşahin’dir. Tamer Dinçşahin, istişare kurulunu iki kez toplantıya davet etmiştir. İkisinin de tutanakları dernektedir. Üçüncü toplantıya icabet olmadığı için toplantı yapılamamıştır. Neyi söylediklerini anlamadım.”

Yönetim Kurulunun iki yıllığına göreve geldiğinin bilincinde olduğunu belirten UND Başkanı Ruhi Engin Özmen, “Biz de, 22 ayımızı tamamladık. Olağan genel kurulumuzun tarihi de 19 Ocak 2013’tür. Yönetim Kurulu 19 ocağa kadar görevinin başındadır. Bir başkanın tek başına ‘ben adayım’ deme lüksü yoktur. Henüz yönetim kurulumuzda devam edip etmeyeceğimiz masaya yatırılmadı. Eğer, ben adayım desem, benden başka 21 üyemiz ben ‘aday değilim’ dese ben ne yaparım? Bunları faşizan bir yapıyla dernek yönetmediğimizi anlatmak adına söylüyorum. Dernekçilik, ekip mantığıyla yapılan bir iştir. Yönetim Kurulu ‘devam edeceğiz, sen de gitmeyeceksin’ derse başkanın başka şansı yoktur. Ya da yönetim kurulu karar alır, ‘başkan sen ayrılıyorsun, biz bu arkadaşlarla devam edeceğiz, sen de destek ver’ der. Bu gelenekler sivil toplum örgütlerinde artık yerleşmeli. Ben 284 oyla göreve geldim. İstediğin gibi mi seçildin derseniz ‘hayır’ derim. Ama, görevi aldıysam, onu da arkadaşlarımla birlikte layıkıyla yapmaya çalışırım” dedi.

BENİM HAKAN BEY İLE KIYASLANMAM  ŞIK DEĞİL

İki yıl önceki genel kurulun arifesinde bir toplantı yapılıp yapılamadığı yolundaki soruya da Başkan’ın yanıtı şöyle oldu: “Evet, sektörü temsil eden 7 kişi ile bir toplantı yapılmıştır. Ama, benim Hakan Keleş arkadaşımla kıyaslanmam doğru değil ve çok çirkindir. Kişilerin birbirleriyle basının önünde kıyaslanması şık olmamıştır. Eğer, böyle bir kıyas yapıldıysa ben Hakan Bey’den özür diliyorum. Evet, benim olmadığım bir toplantıda, sektörün RODER ile birleşmesinden kaynaklı bir tarafsız başkanın daha iyi görev yapabileceği konusunda mutabakata varıyorlar. UND Deniz’in faaliyetine devam edebilmesi ve zararın kapatılabilmesi için ‘Ro-Ro’yu en çok kullananların kendi başkanını seçmesi daha uygun olur’ diyorlar. Hakan Bey’in ismi geçiyor. Doğaldır, Hakan Bey yönetim kurulunda.

ENGİN BEY’İ ÇETİN BEY ÖNERDİ

Tam burada Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul devreye girerek, “Hayır. Hakan Bey’in adı geçmedi. Temel amaç, iki farklı derneği birleştirmekti. O nedenle başkanı değil, yönetim kurulunun güçlü olacağı bir sistemin uygunluğu üzerinde mutabakata varıldı. Bunu öneren de, Çetin Bey’di. Başkan olarak büyük şirketlerin sahiplerinin adı geçti. Fakat, hem büyük olup, hem de operasyonun içinde olmayan tek kişi Engin Bey’di. Engin Bey’i Garip Bey önermedi, Çetin Bey’in kendisi önerdi. Engin Bey’i tanıdığını, başkanlık yapabilecek yetkinlikte biri olduğunu o söyledi. Garip Bey de, ‘Ben onun adına bir şey söyleyemem, kendisiyle konuşup size döneceğim’ dedi. Böylece Engin Bey üzerinde mutabakata varıldı. Kendisi de davetimizi kabul etti” açıklamasını yaptı.

SEKTÖR BÖLÜNÜR, ÖNLEYEMEM TAVRI YANLIŞ

Çetin Bey’in mesajları arasında yine ince bir gönderme ve şantaj iması yakaladığını söyleyen Özmen, “Sanki, ‘Başkan, bir kere daha aday olursa sektör bölünür ve ben de bunu engelleyemem’ diyor. Sisteme güveniniz yoksa, böyle vehimlere kapılırsınız. Ama, kurduğunuz sistem güzel işliyorsa ve sisteminizde bir sakatlık yoksa kurumlar kişilerle kaim değildir. UND Başkanı’nın gitmesiyle bu kurum batacaksa, kilidi şimdiden kapıya vurun! Kendi söylediklerinize ters düşüyorsunuz. İnsanların temel özelliği, eylemleriyle söylemlerinin birbirini tutmasıdır. Çetin Başkan, kalite sistemini kurarken ‘arkadaşlar, burası hiç kimsenin malı değildir. Burası kişilerle yönetilmez. Kurum kültürünü oluşturacağız. Kişi yetkileri sınırlandırılmış, kapsamları bellidir’  demişti. Biz, sadece iki arkadaşımızla değil, 17 arkadaşımızla yolları ayırdık. Ama, kurum yine ayakta. ‘Bir dönemi tasfiye ediyorsunuz’ psikolojisine kapılmak çok yanlıştır. Kimsenin kimseyi tasfiye ettiği yok. Çetin Bey, başkanlıktan ayrılalı 6 yıl oldu. Eğer siz hala kendi ekibinizin orada ve kendi emrinizde olduğunu düşünüyorsanız önce o insanlara haksızlık etmiş olursunuz. Sizin kurduğunuz sisteme yazık ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.

GÜRBULAK’IN YÜZDE 86’SI UND’DE, YÖNETİM ÇETİN NUHOĞLU’NDA

UND iştiraklerinin yönetilmesinde de sıkıntılar olduğunu ifade eden Başkan Özmen, “UND Başkanı, derneğin tüm iştiraklerinin başkanı değildir. Örneğin,  UND Gürbulak’ın yüzde 86’sı UND’nindir ama Başkanı Çetin Nuhoğlu’dur. Çetin Bey’in başkanlığı şirketin kuruluşundan başlar, sonuna kadar devam eder. Yüzde 86 hisseniz vardır ama temsilde yetkiniz yoktur. 6 hissenin ise imtiyazlı bir gücü vardır, değiştirme şansınız da yoktur. UND Deniz’in yüzde 99’u UND’nindir. Başkanı o konjonktürde ben istemediğim ve öyle olması gerektiği için Tamer Dinçşahin’dir. Bana göre bu yönetim şekli de doğru değildir. UND, bir kurumsal kimlikse başkanı da, onu yönetebilecek yetkinliktedir” açıklamasını yaptı.

DOĞU ROMA MİSALİ,  BATARKEN MELEKLERİN CİNSİYETİNİ KONUŞUYORUZ

Konuşmaların sonunda söz alan Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul da, çarpıcı tespitlerde bulundu. “Biz şu anda Doğu Roma İmparatorluğu batarken, meleklerin cinsiyetini konuşan toplum gibiyiz” diyen Musul şöyle devam etti: “Çok fazla ayrıntıyla uğraşıyoruz. Başkanlık döneminin en önemli misyonu, iki ayrı yapıyı tek yapı haline getirmesidir. Belki, dışardan çok başarılı görünmeyen bir yönetimimiz var ama bunun sebebi, bence yapılanların çok janjanlı sunulmamasından kaynaklanıyor. Ankara’da temsil ve baskı gücünü yitirmiş bir yapıdan saygın, önerileri dinlenen bir yapıya kavuştuk. Sizlerden ricamız da, olayın magazinsel boyutundan çok sağlıklı bir yapı için birleştirmeye katkıda bulunmanızdır. Çetin Ağabey’in tavrını kesinlikle onaylamıyorum. Çok iyi bir entelektüel olmasına karşın, şu anki tutumunun kabul edilir yanı yok. Sektör bölünemez, zaten bölünürse ölür. Ama iyi yerlere ulaştırmak, yabancılarla rekabet edebilmek için stratejiler geliştirmeliyiz. Küçücük bir detay amaç haline geldi.”

DEVLETİMİZ BİZİ SAĞMAL İNEK GİBİ GÖRÜYOR

Musul’un, sadece ve sadece konuşulanları geniş kitlelere aktarma görevini yerine getiren ve yaşamak için birlikte hareket etmeliyken, kendi başına ayakta durmaya çalışan sektör medyasına da söyleyecekleri vardı: “Siz de bu olaylara çanak tutmayın lütfen! Sektör, zor günler yaşıyor ve yabancıların payı giderek artıyor ve artmaması mümkün değil. Devletimiz bizi sağmal inek gibi görüyor. Bir belgeye niye nakliyeci bedel öder? Bu Türkiye Cumhuriyeti’ne verilen bir belgedir ama belgemizin parasını bize ödetirler. Ulaştırma Bakanlığı alfabenin tüm harfleriyle belge çıkarmış ve senede milyonlarca lira kazanç elde etmektedir. Bunun karşılığında da en ufak bir destek alamayız. Gümrükteki yeknesak olmayan uygulamalar nedeniyle bir TIR’ı küçük bir su şişesiyle gümrüğe götürmek zorunda kalabiliyoruz. Sizlerin bize bu konuda destek olması lazım. Bu yönetimin ya da bundan sonraki yönetimin kalıcı iyileştirmeler yaparak sektörü çok daha iyi bir yere çıkarma gereği vardır. Başkan Ruhi Engin Özmen konusunda doğru seçim yaptığımızı görüyoruz. Büyük bir şirketin ortağı olmasına karşın, o şirketin faaliyet alanıyla birebir meşgul olmamasının getirdiği avantajla ciddi bir şekilde çalışıyor ve hak etmediği değerlendirmelere tabi tutuluyor. UND Deniz, doğru bir girişimdi; sektör, destek vermediği için battı. Ama biz arkadaşların arkasında durduk. Onların kendi şirketlerine gelebilecek darbeleri bertaraf etmek için hiçbir zaman 15 milyon Euro etmeyecek bir hisseyi satarak, derneğin dönmesini sağladık. Biz bu derneği aidat gelirlerinden başka geliri olmayan bir yapıyla devraldık. Gönül ister ki, her hafta medya ile biraraya gelelim. Biz de biliyoruz ki, sizlerle Ankara’ya daha rahat ulaşırız. Sektör basınını ihmal ettiğimiz bir gerçek. Bundan sonraki süreçte belli periyotlarla basınla biraraya geleceğiz.”                 

Selçuk ONUR - LOJİPORT

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Lojistik Haberleri

Ticaret Bakanlığı'ndan hızlı kargo dolandırıcılığı uyarısı
Bir türlü güncellenemeyen gümrük sistemi, milyon dolarlık kayıplar getirdi
Ticaret Bakanlığı ‘NCTS Faz 5’ krizine çözüm için harekete geçti
Capella Logistics, Fransa taşımalarını 2 yılda yüzde 200 artırdı
Mars Hava ve Deniz Kargo, iki fuara 339 Türk markasını taşıdı