Konferansa Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schöreder ile OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ilısal katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan OYDER Başkanı H. Şükrü Ilısal, hükümete, bürokrasiye ve sektör temsilcilerine 'Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü Konferansı'na gösterdikleri yoğun ilgisinden dolayı teşekkür etti. Türkiye otomotiv sektöründe artan rekabetin etkisiyle yetkili satıcıların kar marjlarında ciddi azalmaların yaşandığını söyleyen Ilısal, “Günümüzde otomobil yetkili satıcılığını bekleyen en büyük tehlike sürekli düşen karlılık oranlarıdır” diyerek konuşmasına başladı. Gündemde olan yerli oto projesine OYDER üyelerin desteğinin tam olduğunu söyleyen Ilısal, “Türkiye’de yetkili otomobil satıcılarının ülkemiz çapına yayılmış 10 milyar liranın üzerinde yatırımları mevcut. Yaklaşık olarak 20 milyar TL'nin üzerindeki ekonomik hacmiyle yetkili satıcılarımız bir Türkiye mozaiğidir. 2013 yılı hedeflerinde büyük yer tutan markalaşma için, yetkili satıcılar olarak elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.
Ergün: ‘Ford, Opel ve Volkswagen’e baskı yapalım’
OYDER Başkanı Şükrü Ilısal’dan sonra kürsüye gelen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2012'nin yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımların atılacağı bir yıl olması için var gücümüzle çalışmamız gerektiğini söyledi. Yapılacak çalışmalarla Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en az bir yerli otomobil markası çıkarması gerektiğini kaydeden Ergün, “Biz bu meseleye ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için bu konuda yatırım yapalım istiyoruz. Elektrikli araçlar konusunda da öncü olalım istiyoruz" diye konuştu.
‘Bu kadar güçlü bir yan sanayisi olan bu kadar büyük bir iç ve dış pazar potansiyeli olan bir ülkenin marka oluşturmamasının izahı olabilir mi?’ diyen Ergün, “Bu süreçleri 90'lı yıllarda terk ettik. Bu bizim yaptığımız en büyük hataydı. Bu hatadan bir an evvel dönmeliyiz. Vakit henüz geç değildir. Ülkemizin genç ve dinamik nüfusuyla her geçen gün büyüyen ekonomisiyle markalaşma konusunda gerçekten çok önemli bir potansiyel barındırdığını görmeliyiz. Türkiye'nin 2011 yılında 118 bin marka başvurusuyla Avrupa'nın zirvesine yerleşmiş olması bu konudaki duyarlılığın göstergesidir. Bu başvuruları yapmakla iş bitmiyor. Bunların etkisini ve gücünü artırmak gerekiyor" dedi.
Ülkemizde en çok araç satışı yapan Ford, Opel ve Volkswagen’e hepimiz manevi baskıda bulunulması ve bu şirketlerin ülkemize yatırım yapmalarının sağlanması gerektiğini ifade eden Ergün, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapmayı hedefleyen bir Türkiye'nin otomotiv endüstrisine ihtiyacının olduğunun altını çizdi. Hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın 75 milyar dolarının otomobil sektöründen beklendiğini vurgulayan Ergün konuşmasına şöyle devam etti: “Bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımıza hız vermeliyiz. 2023 yılında tüm dünya tarafından bilinen ve saygı duyulan en az 10 ulusal marka yaratmamız lazım. Bu markalardan en az biri otomobil sektörüne ait olmalı diye düşünüyorum. Ana ve yan sanayide yapılacak yatırımların son teşviklerden yararlanılması işin önünü açacaktır. Artık yerli otomobil konusunda da somut adımlar atılması için bir işaret fişeği atılmıştır. İş dönüyor dolaşıyor yerli otomobil konusuna geliyor. Bu konu bizim için en önemli husus. Türkiye'de yapılan üretimin katma değerini artırmak yeni nesil çevre dostu araçların üretiminde atılım yapmak yerli otomobil markası oluşturmak ancak bu alanlarda başarı sağlanırsa anlam kazanacak.”
Schöreder: ‘150 yıllık fark kapanmaz’
Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nce (OYDER) düzenlenen 'Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü' kongresine Almanya 7. Başbakanı Gerhard Schröder de konuşmacı olarak katıldı. 1990-1998 yılları arasında Almanya'nın Aşağı Saksonya Eyaletinin başkanlığı ve 1998-2005 yılları arasında Almanya'nın başbakanlığını yapan Schröder, aynı zamanda uzun yıllar boyunca Alman Volkswagen Grubu'nun yönetim kurulunda üst düzey yöneticilik yaptı. Avrupa'da etkileri hala süren ekonomik krizin AB ekonomisine ciddi zararlar verdiğin e değinen Schröder, tüm Avrupa'nın bu krizden olumlu dersler çıkaracağına inancının tam olduğunu söyledi. Yeniden güçlü ve sağlıklı bir ekonomik yapılanma olmasının önemine dikkat çeken Schröder, sıkı maliye politikalarının uygulanmasının gerektiğine de işaret etti. Geçtiğimiz yıl 315 milyar euro ciro yapan otomotiv endüstrisinin Almanya ekonomisinin bel kemiği olduğunu belirten Schröder, 5 yılda Alman otomotiv endüstrisi inovasyona 100 milyar euro yatırım yaptığını ve Alman sanayisinin yüzde 20’sini otomotiv sektörünün tek başına göğüslediğini belirtti. Gündemde olan Türk markası otomobil için de görüşlerini açıklayan Schröder 'Otomotiv tarihinin geçmişi 150 yıldan fazla. Türkiye’nin ise 30-40 yıllık bir yan sanayi deneyimi var. Bu 150 yıl içerisinde otomotiv endüstrisinin çok değiştiğini ve geliştiğini kabul etmemiz gerekiyor. Bu zaman içerisinde büyük otomotiv şirketleri yadsınamaz bir şekilde tecrübe edindiler. Türkiye’nin böyle bir fikri düşünmesini güzel bir çaba olarak değerlendiriyorum. Fakat aradaki 150 yılı, 30 yılda kapatmak çok zor gibi görünüyor. Yeni bir markaya yoğunlaşmak yerine, eldeki yan sanayiyi daha da ileriye taşımak daha mantıklı olmaz mı? Bu sorunun yanıtını siz vereceksiniz' dedi.
Hacı Yusuf ÖZER / LOJİPORT