Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün açıkladığı ve otomotivin yol haritası olması beklenen belge, Türkiye'nin bölgede üretim merkezi ve Ar-Ge üssü olma vizyonu sağlamasını amaçlıyor. Ergün, strateji belgesinin çalışmaları sonucunda, Türkiye'ye özgü bir marka oluşturma çabalarına da rehberlik edeceğini belirtti.
Otomotiv sektörünün bir yılı aşkın süredir gündeminde olan strateji belgesi nihayet gün yüzüne çıktı. 2011 ile 2014 yılları arasında hayata geçirilmesi hedeflenen toplam 27 eylem planının yer aldığı belgede son anda bir değişiklik yapıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomotiv strateji belgesiyle Türkiye'nin otomotivde dünya çapında söz sahibi olmasının hedeflendiğini söyledi. Belge taslak aşamasında iken 'vergi mevzuatının otomotiv sektörünün yapısına göre uyumlaştırılması' şeklinde yer alan madde 'düşük karbondioksit üreten çevre dostu araçları teşvik eden bir vergi sistemine geçilmesi' şeklinde değiştirildi.
Strateji belgesiyle ortaya konulan eylemlerin, üretimde yerli girdi payını ve kârlılık oranını artıracağını, yurtiçi talebin ağırlıklı olarak yerli üretimden karşılanmasını sağlayacağını ve dış ticaret dengesini ihracat lehine geliştireceğini dile getiren Ergün, bu eylemleri uyguladıkça, yeni nesil çevre dostu araçların hem üretimi hem de kullanımı konusunda gerekli uyumun da sağlanacağını anlattı. Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bunların da ötesinde şahsen bu belgeden en önemli beklentim çalışmalar sonucunda, Türkiye'ye özgü bir marka oluşturma çabalarına da rehberlik edecek olmasıdır. Otomotiv sektöründe kendimize ait bir marka, milletimizin morali üzerinde de bir sinerji etkisi yapacak, insanımızın güvenini artıracak, sadece otomotive değil diğer sektörlerimize de pozitif bir enerji kaynağı olacaktır. Milletimizi gururlandıran bu adımı atmak Türk işadamları ve otomotiv sektörü için milli ve manevi bir görevdir. Böyle yerli markalı bir otomobile, milletimizin büyük bir teveccüh göstereceğine olan inancım tamdır. Aynı zamanda, bu yerli otomobillere hem iç pazarda hem dış pazarda büyük bir talep olacağını da düşünüyorum." Hükümet olarak, bu projenin başarıyla sonuçlanması için, dünyada lider bir otomotiv sektörü oluşturmak için gereken her türlü desteği sağlamaya ve atılması gereken her adımı atmaya kararlı olduklarını belirten Ergün, strateji belgesinde yer alan eylemlerin, bu konudaki kararlılıklarını ve samimiyetlerini açıkça gösterdiğini belirtti.
Türkiye'nin üs seçilmesi tesadüf değil
Strateji belgesiyle üç önemli çıkış noktası belirlediklerini kaydeden Bakan Ergün, mevcut yatırımların daha çok model üretmesi, hiç yatırımı olmayan dünya devlerinin Türkiye'ye çekilmesi, Türk marka ve modelinin geliştirilmesinin söz konusu olacağını dile getirdi. Otomotiv sektörünün şu sıralar ihracatçı olma özelliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Bakan Ergün, "2008 yılında 5 milyar dolar, 2009 yılında 3,5 milyar dolar fazla veren otomotiv sektörü, 2010 yılında 373 milyon dolar dış ticaret fazlası veren bir sektöre dönüşüyor. Bu bir risk, bir tehdit değil mi? Bu tehdidi görmezden gelemeyiz." dedi. Otomotivde trendin yeniden yukarıya doğru dönmesi gerektiğini ve bunun 2 yolu olduğunu dile getiren Ergün, dış ticaret dengesinin bozulmaması için ya ihracatın artması ya da ithalatın azalması gerektiğini kaydetti. Ergün, özellikle otomobilde ithalatın payının üçte 2 düzeyinde olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: "Biz ürettiğimizi dünyaya satacağız, dünyanın ürettiğini de alıp kullanacağız. Ancak bizim önem verdiğimiz konu otomotivde yerli katkı oranının artması, yerli marka modelde ısrar etmemiz de bundan. Bu dengeyi göz ardı edemeyiz. Türkiye'de üretilen otomobillerin ürün gamını genişletmemiz gerekiyor, tüketicinin taleplerini daha çok dikkate alan yeni modeller, yeni tasarımlar ortaya koymak gerekiyor."
Türkiye'nin fiyat rekabetinde Uzakdoğu ülkeleriyle yarışamadığını ancak fiyat ve kaliteyi birlikte aldığımızda, İtalya ile Çin arasındaki bölgenin en rekabetçi ülkelerinden biri olduğunu kaydeden Bakan Ergün, bugün birçok küresel firmanın, bölgesel operasyonları için Türkiye'yi bir üs olarak seçmesinin bir tesadüf olmadığını, Türkiye'ye bu başarıları yaşatan sektörler arasında otomotivin özel bir yeri bulunduğunu vurguladı.
Öte yandan strateji belgesinin uygulanmasında başta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere Maliye, Çevre-Orman, İçişleri, Ulaştırma gibi bakanlıklar ve çeşitli devlet kurumları ile sektörel dernekler ortak hareket edecek. Oluşturulan uygulama ve izleme komite ve kurulları üç ayda bir toplanacak. Strateji belgesinin kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıda Bakan Ergün'ün yanı sıra OYDER Başkanı H. Şükrü Ilısal, ODD Başkanı Mustafa Bayraktar, TAYSAD Başkanı Celal Kaya ve OSD Başkanı Kudret Önen bir konuşma yaptı.
Tümosan'ı bilen yok Hyundai dünya devi
2002 yılında 3,5 milyar dolar olan otomotiv ihracatının 2008 yılında 19 milyar dolar seviyesine çıktığını belirten Ergün, sektörün küresel krize rağmen yıllık 2 milyon adet üretim ve 50 milyar dolar ihracat hedefini korumayı sürdürdüğünü aktardı. Türkiye'nin insan kaynağı ile 50 yıllık birikimi ile daha iyi yerde olmayı hak ettiğini anlatan Bakan Ergün, bugün otomotivde dünyada söz sahibi 6 ülkeden biri olan Güney Kore örneği üzerinde durulması gerektiğini söyledi. "Yaklaşık 40 yıl önce Türk malı üretim yapsın diye kurulan Tümosan bugün Konya Ovası'nda kendi halinde üretim mücadelesi verirken aynı tarihlerde kurulan Hyundai, dünyanın devleri arasına girdi. Diyarbakır'da 40-45 yıl önce temelleri atılan Temsan hiç bilinmezken aynı tarihlerde gün yüzüne çıkan Samsung dünya çapında başarıya ulaştı. Bunu hepimizin kendisine sorması lazım." diyen Bakan Ergün, sadece otomotiv değil farklı sektörlerdeki toplam 72 eylem planını içeren strateji belgeleriyle yeni yol haritalarının çıkarılmasının hedeflendiğini dile getirdi.
Ar-Ge ve tasarım merkezi olacağız
Otomotiv Strateji Belgesi'nde yer alan eylem planları içinde test merkezlerinin kurulması, üniversite ve meslek liseleriyle sanayinin daha çok işbirliği, Ar-Ge desteklerinin artması, milli Ar-Ge projelerinin ekstradan desteklenmesi ve küçük orta boy işletmeler için Ar-Ge altyapısı oluşturulması gibi konular Ar-Ge merkezi olma yolunda önemli adımlar olarak öne çıkıyor. Türkiye'nin otomotiv tasarımında daha fazla söz sahibi olması içinse ana ve yan sanayinin ortak çalışması amacıyla daha fazla işbirliği, özgün tasarımlar için teşvik, elektrikli, hibrit araç parçalarının üretilmesi gibi maddeler ele alınıyor. Otomotiv sektörünü güçlendirecek altyapının kurulması için organize sanayi bölgelerinde uygun şartlarda arsa ve altyapı temini otomotiv için oto-port nitelikli limanlar, çevreye duyarlı araçların kullanımının yaygınlaşması için gerekli altyapı, sanayinin üretim ihtiyaçlarına yönelik hammadde üretimi gerçekleştirilmesi yine belgeyle birlikte gündeme getirilen konu başlıkları oldu.
İç pazarı ve ihracatı artırmak şart
Türkiye iç pazarının büyütülmesi, dış pazarlara açılımın artması, kamu alımlarında yerli aracın özendirilmesi, çevreye duyarlı araçların kullanımını özendirmek için köprü, otoyol, park yeri gibi alanlarda indirimli ya da ücretsiz kullanım gibi eylem planları belgede yer alırken düşük karbondioksit emisyonu olan araçları özendirecek vergilendirme sistemi, yaşlı araçların trafikten çekilmesinin desteklenmesi, geri dönüşebilen parçaların üretimdeki payının artması gibi öncelikler hukuki altyapının iyileştirilmesi, iç pazarın canlanması açısından önem taşıyor.
ZAMAN